İşaya
Sevdiğimin verimli bir yamaçta bağı vardı.
2 Toprağı kabartıp taşlarını ayıkladı.
Seçme kırmızı üzüm verecek bir bağ kurup,
Orta yerine bir de kule yaptı.
Üzüm teknesi* olsun diye toprağı kazdı.+
Sonra bağın üzüm vermesini ümitle bekledi,
Ne var ki o bağ sadece yabani üzüm verdi.+
4 Bağım için yapmadığım daha ne kaldı?+
Ben üzüm beklerken o niye sırf yabani üzüm verdi?
5 Şimdi, bağıma ne yapacağımı size söyleyeyim:
Çitini sökeceğim,
Yakılıp yok edilecek.+
Taş duvarını yıkacağım,
Ayaklar altında çiğnenecek.
Orayı dikenli çalılar, yabani otlar basacak+
Ve bulutlara oraya yağmur yağdırmasınlar diye emredeceğim.+
O ümitle hep adalet bekledi,+
Ama işte adaletsizlik.
Doğruluk bekledi,
Ama işte feryatlar.”+
Bu topraklarda sizden başkası oturamaz oldu.
9 Göklerin Hâkimi Yehova’nın ettiği yemini kulaklarımla duydum:
Nice güzel ve büyük ev ıssız kalacak,+
Öyle ki görenler dehşete düşecek.
11 Sabahın köründe kalkıp içki peşine düşenlerin,+
Geceleri geç vakitte arzuları alevlenene kadar şarabın başından ayrılmayanların vay haline!
12 Şölenlerinde lir,* telli çalgılar,
Tef ve flüt çalar,
Şarap içerler,
Ama Yehova’nın yaptıklarını düşünmez,
Elinin eserlerini görmezler.
13 Halkım bilgisizliği yüzünden sürgüne gidecek,+
Saygın adamları açlık çekecek+
Ve tüm halk susuzluktan perişan olacak.
14 Bu yüzden mezar* genişledi,
Ağzını alabildiğine açtı,+
Bu şehir görkemiyle,* gürültülü kalabalıklarıyla,
Çılgınca eğlenen insanlarıyla mezara inecek.
16 Göklerin Hâkimi Yehova verdiği hükümlerle* yücelecek,
Kutsal ve gerçek Tanrı+ doğruluğuyla kutsal olduğunu gösterecek.+
17 O gün kuzular orada kendi otlağındaymış gibi otlayacak,
Bir zamanlar besili hayvanların yaşadığı ıssız yerlerin ürününü yabancılar yiyecek.
18 Arabayı halatla çeken bir hayvan gibi,
Sahtekârlıklarıyla günahı peşlerinden sürükleyenlerin vay haline!
19 “Tanrı elini çabuk tutsun,
Yapacağını bir an önce yapsın da görelim.
İsrail’in Kutsalı amacını gerçekleştirsin de amacı neymiş bilelim” diyenlerin vay haline!+
20 Vay haline iyiye kötü, kötüye iyi diyenlerin,+
Karanlığı ışık, ışığı karanlık yerine koyanların,
Acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin!
24 Bu nedenle, ateşin anızı* yakıp yok ettiği,
Alevlerin kuru otu kasıp kavurduğu gibi,
Onların da kökleri çürüyüp gidecek,
Çiçekleri kuruyup toz gibi havaya savrulacak.
Çünkü Göklerin Hâkimi Yehova’nın kanununu* reddettiler,
İsrail’in Kutsalı’nın sözlerine saygısızlık ettiler.+
Dağlar sarsılacak,
Onların cesetleri sokaklardaki çöpler gibi olacak.+
Bütün yaptıkları yüzünden O’nun öfkesi dinmiyor,
Onlara vurmak için eli hâlâ havada.
26 Tanrı uzaktaki bir millete sancakla* işaret verdi,+
Dünyanın bir ucundan gelmeleri için onlara ıslık çaldı,+
İşte, onlar da son sürat geliyor.+
27 Aralarında kimse yorgun düşmüyor, sendelemiyor,
Uyuklamıyor ya da uyumuyor.
Bellerindeki kuşak gevşememiş,
Çarıklarının bağcıkları kopmamış.
28 Oklarının hepsi sivri,
Yaylarının hepsi gerilmiş.
Atlarının toynakları çakmaktaşı,
Arabalarının tekerlekleri de fırtına gibi.+
29 Aslan gibi, genç aslanlar gibi kükrüyorlar.+
Korkutucu bir gürlemeyle avlarını kapıp götürecekler
Ve onları kurtaran çıkmayacak.
O topraklara bakan herkes kasvetli bir karanlık görecek,
Bulutlar yüzünden gün ışığı bile kararacak.+