Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Başlangıç 1:1-50:26
  • Başlangıç

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Başlangıç
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi (2025)
Başlangıç

BAŞLANGIÇ

1 Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeryüzünü yarattı.+

2 O zaman yeryüzü şekillenmemişti ve boştu. Derin* suların+ üzerini karanlık örtüyordu ve Tanrı’nın ruhu*+ suların+ üzerinde hareket ediyordu.*

3 Tanrı “Işık olsun” dedi ve ışık oldu.+ 4 Sonra Tanrı baktı, ışık iyiydi. Tanrı aydınlıkla karanlığı ayırmaya başladı. 5 Aydınlığı “gündüz”, karanlığı “gece” diye adlandırdı.+ Akşam oldu, sabah oldu. Bu birinci gündü.

6 Sonra Tanrı “Suların arasında bir boşluk*+ olsun ve suları iki kısma ayırsın”+ dedi. 7 Ve böyle oldu. Tanrı boşluğu yaptı ve boşluğun altında kalacak sularla boşluğun üstünde kalacak suları birbirinden ayırdı.+ 8 Tanrı boşluğu “gök” diye adlandırdı. Akşam oldu, sabah oldu. Bu ikinci gündü.

9 Sonra Tanrı “Gökler altındaki sular bir yerde toplansın ve kuru toprak ortaya çıksın”+ dedi. Ve böyle oldu. 10 Tanrı kuru toprağı “kara”,+ bir araya toplanan suları da “deniz”+ diye adlandırdı. Tanrı baktı, iyiydi.+ 11 Sonra Tanrı şöyle dedi: “Toprak üzerinde otlar, tohumlu bitkiler ve çekirdekli meyvesi olan çeşitli* meyve ağaçları yetişsin.” Ve böyle oldu. 12 Böylece toprak üzerinde çeşit çeşit ot ve tohumlu bitki,+ ayrıca çekirdekli meyvesi olan çeşit çeşit ağaç yetişmeye başladı. Tanrı baktı, iyiydi. 13 Akşam oldu, sabah oldu. Bu üçüncü gündü.

14 Sonra Tanrı şöyle dedi: “Gündüzle geceyi ayırmak için gökte* ışıklar görünsün.+ Onlar mevsimleri,* günleri ve yılları gösteren işaretler olsun.+ 15 Gökte ışık görevi görüp yeryüzünü aydınlatsınlar.” Ve böyle oldu. 16 Tanrı iki büyük ışık yaptı.* Büyük olan ışık gündüzü,+ küçük olan da geceyi aydınlatacaktı. Ayrıca yıldızları da yaptı.+ 17 Böylece Tanrı, yeryüzünü aydınlatsınlar diye onları göğe koydu. 18 Onlar gündüzü ve geceyi aydınlatacak, ışıkla karanlığı ayıracaklardı.+ Tanrı baktı, iyiydi. 19 Akşam oldu, sabah oldu. Bu dördüncü gündü.

20 Sonra Tanrı şöyle dedi: “Sular canlılarla dolup taşsın ve yerden yukarıda, gökte kanatlılar* uçsun.”+ 21 Böylece Tanrı, dev deniz canlılarını, suda sürüler halinde hareket eden tüm canlıları ve uçan her kanatlıyı yarattı. Onları farklı çeşitlerde* yarattı. Tanrı baktı, iyiydi. 22 Bunun üzerine Tanrı “Üreyip çoğalın, denizleri doldurun+ ve kanatlılar yeryüzünde çoğalsın” diyerek onları kutsadı.* 23 Akşam oldu, sabah oldu. Bu beşinci gündü.

24 Sonra Tanrı şöyle dedi: “Karada çeşitli* canlılar meydana gelsin. Evcil hayvanlar, sürüngenler* ve yaban hayvanları olsun.”+ Ve böyle oldu. 25 Tanrı karadaki çeşit çeşit yaban hayvanını, evcil hayvanı ve sürüngeni yarattı. Tanrı baktı, iyiydi.

26 Sonra Tanrı şöyle dedi: “Bizi+ yansıtan,+ bize benzeyen+ insan yapalım. Denizin balıklarına, gökte uçan kanatlılara, evcil hayvanlara, tüm sürüngenlere ve bütün yeryüzüne hâkim olsun.”+ 27 Böylece Tanrı insanı Kendi yansıması, Kendi benzeri olarak yarattı. Onları erkek ve kadın olarak yarattı.+ 28 Sonra Tanrı şöyle diyerek onları kutsadı: “Çocuklar sahibi olun, çoğalın, yeryüzünü doldurun+ ve onu denetiminiz altına alın.+ Denizin balıklarına, gökte uçan kanatlılara ve yeryüzündeki tüm canlılara hâkim olun.”+

29 Sonra Tanrı şöyle dedi: “İşte, tüm yeryüzünde her tohumlu bitkiyi ve çekirdekli meyvesi olan her ağacı size verdim. Bunlar size yiyecek olacak.+ 30 Karadaki tüm yaban hayvanlarına, gökte uçan tüm kanatlılara ve karadaki diğer tüm canlılara bütün yeşil bitkileri yiyecek olarak verdim.”+ Ve böyle oldu.

31 Sonra Tanrı yaptığı her şeye baktı, hepsi çok iyiydi.+ Akşam oldu, sabah oldu. Bu altıncı gündü.

2 Böylece göklerin ve yeryüzünün yaratılışı her şeyiyle tamamlandı.+ 2 Yedinci gün geldiğinde Tanrı bütün işini tamamlamıştı. Ve yaratma işini bırakıp yedinci günü dinlenme günü yaptı.+ 3 Tanrı yedinci günü bereketli* kıldı ve kutsal* ilan etti. Çünkü amaçladığı her şeyi yaratmış, o günü dinlenme günü yapmıştı.

4 Yehova* Tanrı’nın gökleri ve yeryüzünü yaptığı+ günü,* onların yaratılışını anlatan kayıt budur.

5 Henüz yeryüzünde hiç ağaç yoktu, bitkiler de çıkmamıştı. Çünkü Yehova Tanrı yeryüzüne daha yağmur yağdırmamıştı. Ayrıca toprağı işleyecek insan da yoktu. 6 Fakat yerden buğu* yükselir, toprağın bütün yüzünü sulardı.

7 Ve Yehova Tanrı yerin toprağından adamı yarattı,+ onun burnuna hayat nefesini üfledi+ ve adam canlı bir varlık* oldu.+ 8 Yehova Tanrı doğuda, Aden’de bir bahçe yaptı+ ve yarattığı adamı oraya yerleştirdi.+ 9 Yehova Tanrı toprakta göze hoş gelen ve güzel meyveleri olan tüm ağaçların, ayrıca bahçenin ortasındaki hayat ağacının+ ve iyiyi kötüyü bilme ağacının+ çıkmasını sağladı.

10 Bahçeyi Aden’den doğan bir ırmak suluyordu. Bu ırmak dört kola ayrıldı. 11 Birincisinin adı Pişon’dur ve bu ırmak, altın yatakları olan tüm Havila topraklarını çevreler. 12 Oranın altını iyidir. Kokulu reçinesi ve oniks taşı da vardır. 13 İkinci ırmağın adı Gihon’dur ve tüm Kuş topraklarını çevreler. 14 Üçüncü ırmağın adı Dicle’dir,*+ Asur’un+ doğusundan akan budur. Dördüncü ırmak ise Fırat’tır.+

15 Yehova Tanrı adamı aldı, ekip biçmesi ve bakması için onu Aden Bahçesi’ne yerleştirdi.+ 16 Ayrıca Yehova Tanrı adama şu emri verdi: “Bahçedeki ağaçların hepsinden dilediğin gibi yiyebilirsin.+ 17 Fakat iyiyi kötüyü bilme ağacından kesinlikle yemeyeceksin, çünkü ondan yediğin gün mutlaka ölürsün.”+

18 Daha sonra Yehova Tanrı “Adamın tek başına olması iyi değil” dedi. “Ona, kendisini tamamlayacak bir yardımcı yapacağım.”+ 19 Yehova Tanrı her yaban hayvanını ve göklerde uçan her kanatlıyı topraktan yapmıştı. Her birine isim vermesi için onları adama getirmeye başladı. Adam her bir canlıyı nasıl adlandırdıysa, o canlının adı öyle oldu.+ 20 Böylece adam tüm evcil hayvanlara, gökte uçan kanatlılara ve tüm yaban hayvanlarına isim verdi. Fakat adamı tamamlayacak bir yardımcı yoktu. 21 Bu nedenle Yehova Tanrı adama derin bir uyku verdi. O uyurken kaburga kemiklerinden birini aldı, sonra da açılan yeri kapadı. 22 Yehova Tanrı adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve adama getirdi.+

23 O zaman adam şöyle dedi:

“İşte sonunda!

Kemiği kemiklerimden,

Eti etimden olan biri.

Erkekten alındığı için+

‘Kadın’ denilsin ona.”*

24 Bu nedenle adam, annesini ve babasını bırakacak, karısına bağlanacak* ve onlar tek beden olacaklar.+ 25 Adam da karısı da çıplaktı,+ fakat utanmıyorlardı.

3 Yehova Tanrı’nın yarattığı tüm yaban hayvanları içinde en temkinlisi* yılandı.+ Kadına şöyle dedi: “Tanrı gerçekten bahçedeki ağaçların hepsinden yiyemeyeceğinizi mi söyledi?”+ 2 Kadın yılana şu cevabı verdi: “Bahçedeki ağaçların meyvesinden yiyebiliriz.+ 3 Fakat Tanrı bahçenin ortasındaki ağacın meyvesi hakkında,+ ‘Ondan kesinlikle yemeyeceksiniz, ona dokunmayacaksınız, yoksa ölürsünüz’ dedi.” 4 Yılan da kadına şöyle söyledi: “Kesinlikle ölmezsiniz.+ 5 Tanrı da biliyor ki, o ağacın meyvesinden yediğiniz gün gözleriniz açılacak, iyiyi kötüyü bilmek konusunda Tanrı gibi olacaksınız.”+

6 O zaman kadın baktı, ağacın meyvesi iyi ve güzel görünüyordu, gerçekten de göz alıcıydı. Böylece kadın ağacın meyvesinden alıp yedi.+ Sonra kocasıyla beraberken ona da verdi, o da yedi.+ 7 O zaman ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarını fark ettiler. Bu yüzden incir yapraklarını birbirine dikip edep yerlerini örttüler.+

8 Daha sonra, günün serinliğinde bahçede dolaşan Yehova Tanrı’nın sesini işittiler. Adam ve karısı, Yehova Tanrı’dan gizlenmek için bahçedeki ağaçların arasına girdi. 9 Yehova Tanrı adama “Neredesin?” diye tekrar tekrar seslendi. 10 Sonunda adam “Bahçede sesini duydum, fakat çıplak olduğum için korkup gizlendim” diye cevap verdi. 11 Tanrı “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?+ Yememeni emrettiğim ağacın meyvesinden mi yedin?”+ diye sordu. 12 Adam da şöyle dedi: “Yanıma verdiğin kadın, o bana ağacın meyvesini verdi, ben de yedim.” 13 Ardından Yehova Tanrı kadına “Bunu neden yaptın?” diye sordu. Kadın “Yılan beni kandırdı, bu yüzden yedim”+ cevabını verdi.

14 Sonra Yehova Tanrı yılana+ şunları söyledi: “Bunu yaptığın için, tüm evcil hayvanlar ve tüm yaban hayvanları içinde artık lanetlisin. Karnın üzerinde sürünecek ve ömrün boyunca toprak yiyeceksin. 15 Seninle+ kadın+ arasına, senin soyunla+ onun soyu+ arasına düşmanlık+ koyacağım. Kadının soyu senin başını ezecek,+ sen onun topuğunu yaralayacaksın.”+

16 Tanrı kadına da şunu dedi: “Hamileliğinde çekeceğin sıkıntıları artıracağım, sancılar içinde çocuk doğuracaksın. Ve kocana aşırı düşkün olacaksın, o da sana hâkim olacak.”

17 Âdem’e* ise şöyle dedi: “‘Kesinlikle yemeyeceksin’ diye emrettiğim+ halde, karının sözünü dinleyip o ağacın meyvesinden yedin. Bu yüzden toprak lanetlendi.+ Toprağın ürününü yemek için ömür boyu zahmet çekeceksin.+ 18 Toprak sana diken ve çalı verecek, ondan çıkan bitkileri yiyeceksin. 19 Alın teri dökerek ekmek yiyip sonunda toprağa döneceksin, çünkü ondan alındın.+ Topraksın, yine toprağa döneceksin.”+

20 Daha sonra Âdem karısına Havva* adını verdi, çünkü o tüm insanlığın* annesi olacaktı.+ 21 Yehova Tanrı, Âdem’in ve karısının giymesi için deriden uzun giysiler yaptı.+ 22 Yehova Tanrı sonra şöyle dedi: “İnsan iyiyi kötüyü bilmek konusunda bizden biri gibi oldu.+ Şimdi elini uzatıp hayat ağacının+ da meyvesinden almasın ve yiyip sonsuza dek yaşamasın...” 23 Yehova Tanrı böyle diyerek Âdem’i, yaratıldığı toprağı işlemesi için Aden Bahçesi’nden+ çıkardı.+ 24 Evet, onu bahçeden kovdu. Ayrıca hayat ağacına giden yolu korumak için Aden Bahçesi’nin doğu tarafına kerubiler*+ ve sürekli dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.

4 Âdem karısı Havva’yla birlikte oldu. Havva hamile kalıp+ Kain’i+ doğurdu ve “Yehova’nın yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim” dedi. 2 Sonra bir çocuk daha doğurdu ve Kain’in kardeşi Habil’i+ dünyaya getirdi.

Habil çoban, Kain ise çiftçi oldu. 3 Bir gün Kain Yehova’ya toprağın ürünlerinden sundu. 4 Habil de sürüsünün ilk doğanlarından sundu,+ onları yağlarıyla birlikte sundu. Yehova Habil’den ve sunusundan memnun oldu,+ 5 fakat Kain’den ve sunusundan memnun olmadı. Kain buna çok öfkelendi ve suratını astı. 6 Yehova Kain’e şunu dedi: “Niye bu kadar öfkelisin, niçin surat asıyorsun? 7 Yolundan dönüp iyi olanı yaparsan senden hoşnut olmaz mıyım? Fakat yolundan dönüp iyi olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış bekliyor, seni ele geçirmeye can atıyor. Peki sen ne yapacaksın? Ona üstün gelecek misin?”

8 Sonra Kain kardeşi Habil’e “Gel, kıra gidelim” dedi. Kırdayken kardeşi Habil’e saldırıp onu öldürdü.+ 9 Sonra Yehova Kain’e “Kardeşin Habil nerede?” diye sordu. Kain “Bilmiyorum. Kardeşimin bekçisi miyim ben?” diye karşılık verdi. 10 O zaman Tanrı şöyle dedi: “Sen ne yaptın? Dinle bak! Kardeşinin kanı Bana topraktan feryat ediyor.+ 11 Artık lanetlisin, öldürdüğün+ kardeşinin kanını içen bu topraktan sürüleceksin. 12 Toprağı işlediğinde sana bereketini vermeyecek. Yeryüzünde oradan oraya dolaşacak, kaçak hayatı yaşayacaksın.” 13 O zaman Kain Yehova’ya şöyle dedi: “Bu ceza kaldıramayacağım kadar ağır. 14 Bugün beni bu topraklardan kovuyorsun. Artık Senden uzaklarda olacağım, yeryüzünde oradan oraya dolaşacağım, kaçak hayatı yaşayacağım. Beni kim bulursa mutlaka öldürecek.” 15 Bunun üzerine Yehova şöyle dedi: “Kain’i her kim öldürürse, ondan yedi kat öç alınacak.”

Böylece Yehova Tanrı, onu bulan öldürmesin diye Kain için bir işaret* koydu. 16 Kain Yehova’dan uzaklara gidip Aden’in+ doğusuna, Nod* topraklarına yerleşti.

17 Bir süre sonra Kain karısıyla birlikte oldu,+ karısı hamile kaldı ve Hanok’u doğurdu. Sonra Kain bir şehir inşa etmeye başladı ve şehre oğlu Hanok’un ismini verdi. 18 Daha sonra Hanok’un İrad adında bir oğlu oldu. İrad’ın Mehuyael adında, Mehuyael’in Metuşael adında bir oğlu oldu. Ve Metuşael’in de Lamek adında bir oğlu oldu.

19 Lamek kendine iki eş aldı. Birincisinin adı Ada, ikincisinin adı Tsilla’ydı. 20 Ada Yabal’ı doğurdu. Yabal çadırlarda yaşayıp hayvancılık yapan ilk kişiydi. 21 Kardeşinin ismi Yubal’dı. Yubal üflemeli çalgı ve lir* çalanların ilkiydi. 22 Lamek’in ikinci karısı Tsilla da Tubal-kain’i doğurdu. Tubal-kain bakır ve demirden her tür aleti yapan biriydi. Kız kardeşinin ismi Naama’ydı. 23 Lamek, eşleri Ada ve Tsilla’ya şu dizeleri söyledi:

“Siz eşlerim, beni dinleyin,

Sözlerime kulak verin.

Beni yaraladığı için birini,

Evet, bana vurduğu için genç bir adamı öldürdüm.

24 Eğer Kain’i öldürenden 7 kat öç alınacaksa,+

Lamek’i öldürenden 77 kat alınsın.”

25 Âdem tekrar karısıyla birlikte oldu. Karısı bir erkek çocuk daha doğurdu ve adını Şit*+ koydu, çünkü “Kain Habil’i öldürdüğü+ için Tanrı onun yerine bana başka bir evlat verdi”* dedi. 26 Sonra Şit’in de bir oğlu oldu ve adını Enoş+ koydu. Bu dönemde insanlar Yehova adını kullanmaya başladılar.

5 Âdem’in soyunu anlatan kayıt budur. Tanrı Âdem’i yarattığı gün, onu Kendisine benzer nitelikte var etti.+ 2 Onları erkek ve kadın olarak yarattı.+ Yaratıldıkları gün+ onları kutsadı ve “insan” diye adlandırdı.

3 Âdem 130 yaşındayken kendisi gibi olan, kendisine benzeyen bir oğlu oldu ve adını Şit+ koydu. 4 Şit doğduktan sonra Âdem 800 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 5 Âdem toplam 930 yıl yaşayıp öldü.+

6 Şit 105 yaşındayken oğlu Enoş+ doğdu. 7 Enoş doğduktan sonra Şit 807 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 8 Şit toplam 912 yıl yaşayıp öldü.

9 Enoş 90 yaşındayken oğlu Kenan doğdu. 10 Kenan doğduktan sonra Enoş 815 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 11 Enoş toplam 905 yıl yaşayıp öldü.

12 Kenan 70 yaşındayken oğlu Mahalalel+ doğdu. 13 Mahalalel doğduktan sonra Kenan 840 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 14 Kenan toplam 910 yıl yaşayıp öldü.

15 Mahalalel 65 yaşındayken oğlu Yared+ doğdu. 16 Yared doğduktan sonra Mahalalel 830 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 17 Mahalalel toplam 895 yıl yaşayıp öldü.

18 Yared 162 yaşındayken oğlu Hanok+ doğdu. 19 Hanok doğduktan sonra Yared 800 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 20 Yared toplam 962 yıl yaşayıp öldü.

21 Hanok 65 yaşındayken oğlu Metuşelah+ doğdu. 22 Metuşelah doğduktan sonra Hanok 300 yıl daha yaşadı ve Tanrı’nın* yolunda yürümeye* devam etti. Başka oğulları ve kızları da oldu. 23 Hanok toplam 365 yıl yaşadı. 24 Hanok Tanrı’nın yolundan ayrılmadı.+ Sonra ortadan kayboldu, çünkü onu Tanrı almıştı.+

25 Metuşelah 187 yaşındayken oğlu Lamek+ doğdu. 26 Lamek doğduktan sonra Metuşelah 782 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 27 Metuşelah toplam 969 yıl yaşayıp öldü.

28 Lamek 182 yaşındayken bir oğlu oldu. 29 Ona Nuh*+ ismini verdi ve şöyle dedi: “Yehova’nın lanetlediği toprağı+ işlerken çektiğimiz eziyet ve zahmetten bizi bu çocuk kurtaracak.” 30 Nuh doğduktan sonra Lamek 595 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu. 31 Lamek toplam 777 yıl yaşayıp öldü.

32 Nuh 500 yaşına geldikten sonra Sam,+ Ham+ ve Yafet+ adında üç oğlu oldu.

6 Yeryüzünde insanlar giderek çoğaldı ve kızlarının da sayısı arttı. 2 Bu kızların güzelliği Tanrı oğullarının*+ dikkatini çekmeye başladı. Böylece onlardan beğendiklerini kendilerine eş olarak aldılar. 3 O zaman Yehova şöyle dedi: “Ruhum insana sonsuza dek katlanmayacak,+ çünkü o etten kemikten.* Bu yüzden onun sadece 120 yıllık bir vakti kaldı.”+

4 O zamanlar ve daha sonraları yeryüzünde Nefilim* denen adamlar vardı. Çünkü Tanrı oğulları insan kızlarıyla ilişkiye giriyor ve oğulları oluyordu. Bu oğullar o devirde herkesçe tanınan, çok güçlü adamlardı.

5 Yehova yeryüzünde insanın kötülüğünün iyice arttığını ve düşüncelerinin hep kötüye eğilimli olduğunu gördü.+ 6 Yehova yeryüzünde insanı yarattığı için üzüldü ve yüreği acıyla doldu.+ 7 Bunun üzerine Yehova şöyle dedi: “Yarattığım insanları yeryüzünden silip atacağım. Onlarla birlikte evcil hayvanları, sürüngenleri* ve gökteki kanatlıları da silip atacağım. Çünkü insanı yarattığıma üzüldüm.” 8 Fakat Nuh Yehova’nın onayını kazanmıştı.

9 Nuh’un hayatını anlatan kayıt budur.

O doğru bir adamdı.+ Yaşadığı dönemin insanları arasında lekesiz biriydi. Nuh Tanrı’nın yolunda yürüdü.*+ 10 Zamanla Sam, Ham ve Yafet adında üç oğlu oldu.+ 11 Dünya Tanrı’nın gözünde bozulmuştu ve şiddetle dolmuştu. 12 Evet, Tanrı baktı, dünya bozulmuştu,+ tüm insanlık yoldan çıkmıştı.+

13 Bunun üzerine Tanrı Nuh’a şöyle dedi: “Tüm insanlığın sonunu getirmeye karar verdim. Çünkü onlar yüzünden yeryüzü şiddetle doldu. Bu nedenle onları ve yeryüzündeki her şeyi yok edeceğim.+ 14 Kendine reçineli ağaçtan* bir gemi* yap.+ İç ve dış yüzünü ziftle kapla+ ve içinde bölmeler yap. 15 Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu 300 arşın, genişliği 50 arşın ve yüksekliği 30 arşın olacak.* 16 Gemiye bir ışıklık* yapacaksın, üstten bir arşın olacak. Geminin kapısını yan tarafına yapacaksın+ ve içinde alt, orta ve üst kat olacak.

17 Ben yeryüzüne Tufan+ getireceğim. Gökler altında, içinde hayat nefesi* olan tüm canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her şey yok olacak.+ 18 Fakat seninle bir ahit* yapıyorum. Sen gemiye gireceksin; seninle birlikte oğulların, karın ve gelinlerin de girecek.+ 19 Ve seninle birlikte hayatta kalmaları için, gemiye her tür canlıdan+ erkek ve dişi olmak üzere birer çift getireceksin.+ 20 Çeşitli* kanatlılardan, evcil hayvanlardan ve sürüngenlerden birer çift sana gelip gemiye girecek, böylece hayatta kalacaklar.+ 21 Sen de her tür yiyecekten+ depolayacaksın. Bunlar senin için ve hayvanlar için yiyecek olacak.”

22 Nuh Tanrı’nın tüm emirlerini yerine getirdi. Tam söylendiği gibi yaptı.+

7 Sonra Yehova Nuh’a şöyle dedi: “Bütün ev halkınla birlikte gemiye gir, çünkü bu nesil içinde doğru biri olarak gördüğüm kişi sensin.+ 2 Gemiye her temiz* hayvandan erkeği ve dişisiyle yedişer tane* alacaksın.+ Temiz olmayan hayvanlardan ise erkeği ve dişisiyle sadece ikişer tane alacaksın. 3 Ayrıca gökte uçan kanatlılardan da erkeği ve dişisiyle yedişer tane alacaksın. Böylece bu canlıların soyu tüm yeryüzünde korunmuş olacak.+ 4 Çünkü Ben 7 gün sonra yeryüzüne 40 gün 40 gece+ yağmur yağdıracağım.+ Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım.”+ 5 Nuh Yehova’nın kendisine verdiği tüm emirleri yerine getirdi.

6 Yeryüzünde Tufan olduğunda Nuh 600 yaşındaydı.+ 7 Nuh, Tufan başlamadan önce oğulları, karısı ve gelinleriyle birlikte gemiye girdi.+ 8 Temiz olan ve olmayan her hayvandan, uçan kanatlılardan ve tüm kara hayvanlarından+ 9 erkek ve dişi olarak ikişer ikişer gemiye, Nuh’un yanına geldi. Tıpkı Tanrı’nın Nuh’a söylediği gibi oldu. 10 Ve 7 gün sonra yağmur yağmaya, Tufan suları yeryüzünü kaplamaya başladı.

11 Nuh’un yaşamının 600. yılında, 2. ayda, ayın 17’sinde, işte o gün göklerdeki tüm su kaynakları yarıldı ve göklerin kapıları açıldı.+ 12 Yeryüzüne 40 gün 40 gece şiddetli yağmur yağdı. 13 Nuh tam o gün karısı, oğulları Sam, Ham, Yafet+ ve üç geliniyle birlikte gemiye girdi.+ 14 Onların yanı sıra, her çeşit yaban hayvanı, her çeşit evcil hayvan, her çeşit sürüngen ve kuşlar da dahil her çeşit uçan kanatlı gemiye girdi. 15 İçinde hayat nefesi* olan her tür canlı, ikişer ikişer Nuh’un yanına geliyor, gemiye giriyordu. 16 Böylece tam Tanrı’nın Nuh’a söylediği gibi, her tür hayvan erkek ve dişi olarak gemiye girdi. Sonra Yehova Nuh’un ardından kapıyı kapattı.

17 Tufan 40 gün devam etti. Sular giderek yükseldi ve gemiyi kaldırmaya başladı. Artık gemi yerden yüksekte, suyun üzerindeydi. 18 Sular yeryüzünü kapladı ve yükseldikçe yükseldi, gemi ise suların üzerinde yüzüyordu. 19 Sular öyle yükseldi ki, dünyadaki tüm yüksek dağları örttü,+ 20 hatta dağların 15 arşın* üzerine çıktı.

21 Böylece yeryüzündeki tüm canlılar öldü;+ uçan kanatlılar, evcil hayvanlar, yaban hayvanları, sürü halinde yaşayan küçük canlılar ve tüm insanlar yok oldu.+ 22 Karada yaşayan ve içinde hayat nefesi* olan+ her canlı öldü. 23 Böylece Tanrı her canlıyı; insanları, hayvanları, sürüngenleri ve gökte uçan kanatlıları yeryüzünden sildi. Hepsi yok oldu.+ Sadece Nuh ve onunla birlikte gemide olanlar hayatta kaldı.+ 24 Yeryüzü 150 gün boyunca sular altındaydı.+

8 Fakat Tanrı Nuh’u, gemide onunla birlikte olan tüm yaban hayvanlarını ve evcil hayvanları unutmamıştı.+ Yeryüzünde bir rüzgâr estirdi ve sular alçalmaya başladı. 2 Göklerdeki su kaynakları ve göklerin kapıları kapanmış, böylece yağmur dinmişti.+ 3 Sonra sular yavaş yavaş çekilmeye başladı. 150 günün sonunda sular alçalmıştı. 4 7. ayda, ayın 17’sinde gemi Ararat* tepelerine oturdu. 5 Sular 10. aya dek alçalmaya devam etti. 10. ayda, ayın ilk günü dağların tepeleri göründü.+

6 Nuh 40 gün sonra geminin penceresini açtı+ 7 ve dışarıya bir kuzgun gönderdi. Toprak kuruyana dek kuzgun dışarıda uçmaya ve gemiye gidip gelmeye devam etti.

8 Daha sonra Nuh, suların çekilip çekilmediğini öğrenmek için bir güvercin gönderdi. 9 Güvercin konacak bir yer bulamadı ve Nuh’un yanına, gemiye geri döndü; çünkü tüm yeryüzü hâlâ sularla kaplıydı.+ Nuh elini uzatıp onu gemiye aldı. 10 Yedi gün daha bekleyip güvercini tekrar gönderdi. 11 Güvercin akşama doğru gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla Nuh’un yanına geldi. Böylece Nuh suların çekilmiş olduğunu anladı.+ 12 Yedi gün daha bekleyip güvercini yine gönderdi, fakat güvercin bu kez Nuh’un yanına dönmedi.

13 Nuh’un yaşamının 601. yılında,+ 1. ayda, ayın ilk günü sular yeryüzünden çekilmişti. Nuh geminin üzerindeki kapağı kaldırdı ve toprağın yüzeyinin kurumaya başladığını gördü. 14 2. ayın 27’sinde toprak tamamen kurumuştu.

15 Tanrı Nuh’a şöyle dedi: 16 “Karın, oğulların ve gelinlerinle birlikte+ gemiden çık. 17 Yanındaki her tür canlıyı;+ tüm uçan kanatlıları, evcil hayvanları, yaban hayvanlarını ve sürüngenleri dışarı çıkar. Üreyip çoğalsınlar, yeryüzünü doldursunlar.”+

18 Nuh bunun üzerine oğulları,+ karısı ve gelinleriyle birlikte gemiden çıktı. 19 Ayrıca tüm canlılar; tüm sürüngenler, uçan kanatlılar ve kara hayvanları gemiden gruplar halinde* çıktı.+ 20 Sonra Nuh Yehova için bir sunak yaptı.+ Temiz hayvanlardan ve temiz kanatlılardan+ bazılarını alıp yakılan sunu olarak sunakta kurban etti.+ 21 Sunuların kokusu Yehova’yı hoşnut etti.* Bunun üzerine Yehova yüreğinden şöyle geçirdi: “İnsan yüzünden toprağı bir daha asla lanetlemeyeceğim,+ çünkü insanın yüreği çocukluğundan itibaren hep kötüye eğilimli.+ Canlıların başına bir daha asla böyle bir yıkım getirmeyeceğim.+ 22 Bundan sonra yeryüzünde ekip biçme, soğuk sıcak, yaz kış ve gündüz gece asla son bulmayacak.”+

9 Tanrı Nuh’u ve oğullarını kutsayarak onlara şöyle dedi: “Çocuklar sahibi olun, çoğalın ve yeryüzünü doldurun.+ 2 Her kara hayvanı, gökte uçan her kanatlı, her sürüngen ve denizin tüm balıkları sizden korkmaya ve ürkmeye devam edecek. Onları sizin yetkinize veriyorum.+ 3 Yeryüzünde yaşayan her hayvan size yiyecek olacak.+ Yeşil bitkiler gibi, onların da hepsini size veriyorum.+ 4 Fakat eti kanıyla yemeyeceksiniz,+ çünkü kanı onun canıdır.+ 5 Ayrıca, insan kanı* dökenden hesap soracağım. İnsan öldüren her hayvandan ve kardeşinin canına kıyan her insandan bunun hesabını soracağım.+ 6 Biri insan kanı dökerse onun da kanı insan eliyle dökülecek,+ çünkü Tanrı insanı Kendi yansıması olarak yarattı.”+ 7 Ve Tanrı Nuh’a ve oğullarına şöyle dedi: “Çocuklar sahibi olun, çoğalın. Sayıca artın ve yeryüzünü doldurun.”+

8 Sonra Tanrı onlara 9 “Şimdi sizinle bir ahit* yapıyorum”+ dedi. “Bu ahit sizinle, soyunuzla, 10 yanınızdaki her canlıyla, kuşlarla, evcil hayvanlarla ve diğer tüm hayvanlarla, gemiden çıkan her canlıyla, yeryüzündeki tüm canlılarla olacak.+ 11 Evet, sizinle şu ahdi yapıyorum: Bir daha tüm canlılar bir tufanla yok olmayacak, bir daha yeryüzünü mahveden bir tufan yaşanmayacak.”+

12 Tanrı şunu da söyledi: “Sizinle ve yanınızdaki tüm canlılarla aramda nesiller boyu sürecek ahdin bir işareti olacak. 13 Benimle yeryüzü arasındaki ahdin işareti olarak, bulutlara gökkuşağımı koyuyorum. 14 Yeryüzü üzerine ne zaman bulut getirirsem bulutta gökkuşağı belirecek. 15 O zaman, sizinle ve her tür canlıyla yaptığım ahdi mutlaka hatırlayacağım. Bir daha asla tüm canlıları yok eden bir tufan yaşanmayacak.+ 16 Bulutta gökkuşağı belirecek. Onu gördüğümde yeryüzündeki her tür canlıyla yaptığım, sonsuza dek sürecek ahdi mutlaka hatırlayacağım.”

17 Tanrı Nuh’a tekrar şöyle dedi: “Yeryüzündeki tüm canlılarla yaptığım ahdin işareti işte budur.”+

18 Gemiden çıkan Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafet’ti.+ Ham’ın daha sonra Kenan adında bir oğlu oldu.+ 19 Bu üçü Nuh’un oğullarıydı. Tüm insanlar onlardan geldi ve yeryüzüne yayıldı.+

20 Sonra Nuh çiftçiliğe başladı ve bir üzüm bağı kurdu. 21 Bir gün şarap içip sarhoş oldu ve çadırında üzerindekileri çıkardı. 22 Kenan’ın babası Ham, onu çıplak halde gördü ve gidip dışarıdaki iki kardeşine anlattı. 23 Bunun üzerine Sam ve Yafet bir giysi alıp omuzlarına koydular ve geri geri giderek çadıra girdiler. Babalarına bakmadan onun üstünü örttüler, böylece babalarını çıplak halde görmediler.

24 Şarabın etkisi geçince Nuh ayıldı ve küçük oğlunun kendisine ne yaptığını öğrendi. 25 Bunun üzerine,

“Kenan lanetli olsun.+

Kardeşlerine kul köle olsun” dedi.+

26 Ve ekledi:

“Sam’ın Tanrısı Yehova yüceltilsin,

Kenan ise Sam’a kul olsun.+

27 Tanrı Yafet’e geniş yerler versin,

Yafet Sam’ın çadırlarında otursun.

Kenan ona da kul olsun.”

28 Tufan’dan sonra Nuh 350 yıl daha yaşadı.+ 29 Nuh toplam 950 yıl yaşayıp öldü.

10 Nuh’un oğulları Sam,+ Ham ve Yafet’in soy kaydı şöyledir:

Tufan’dan sonra onların oğulları oldu.+ 2 Yafet’in oğulları Gomer,+ Magog,+ Maday, Yavan, Tubal,+ Meşek+ ve Tiras’tı.+

3 Gomer’in oğulları Aşkenaz,+ Rifat ve Togarma’ydı.+

4 Yavan’ın oğulları Elişah,+ Tarşiş,+ Kittim+ ve Dodanim’di.

5 Bunlar ada halklarının atası oldu. Soyları kendi dillerine, ailelerine ve milletlerine göre yurtlarına yayıldı.

6 Ham’ın oğulları Kuş, Mitsraim,+ Put+ ve Kenan’dı.+

7 Kuş’un oğulları Seba,+ Havila, Sabta, Raama+ ve Sabteka’ydı.

Raama’nın oğulları Saba ve Dedan’dı.

8 Kuş’un Nimrod adında bir oğlu oldu. Nimrod dünyada güç sahibi olan ilk adamdı. 9 O, Yehova’ya karşı gelen güçlü bir avcıydı. “Yehova’ya karşı gelen güçlü avcı Nimrod gibi” deyimi bu nedenle vardır. 10 Onun krallığının ilk şehirleri Şinar topraklarındaki+ Babil,+ Erek,+ Akad ve Kalne’ydi. 11 Nimrod, o topraklardan Asur’a geçti+ ve şu şehirleri inşa etti: Nineve,*+ Rehobot-ir, Kalah 12 ve Nineve’yle Kalah arasındaki Resen. Büyük şehir bunlardan oluşur.*

13 Mitsraim’in oğulları Ludim,+ Anamim, Lehabim, Naftuhim,+ 14 Patrusim,+ Kasluhim (Filistiler+ bu soydan gelmiştir) ve Kaftorim’di.+

15 Kenan’ın ilk oğlu Tsidon,+ sonraki Het’ti.+ 16 Kenan ayrıca Yebusilerin,+ Amorilerin,+ Girgaşilerin, 17 Hivilerin,+ Arkilerin, Sinilerin, 18 Arvadlıların,+ Tsemarilerin ve Hamatilerin+ de atası oldu. Daha sonra Kenan aileleri çeşitli yerlere dağıldılar. 19 Böylece Kenanlıların yaşadığı topraklar Sayda’dan Gazze+ yakınlarındaki Gerar’a,+ ayrıca Laşa yakınlarındaki Sodom, Gomorra,+ Adma ve Tseboyim’e+ kadar uzandı. 20 Ailelerine, dillerine, yurtlarına ve milletlerine göre Ham’ın oğulları bunlardı.

21 Yafet’in kardeşi* Sam’ın da çocukları oldu; Sam tüm Eberoğullarının+ atasıydı. 22 Sam’ın oğulları Elam,+ Aşşur,+ Arpakşad,+ Lud ve Aram’dı.+

23 Aram’ın oğulları Uts, Hul, Geter ve Maş’tı.

24 Arpakşad’ın Şelah+ adında bir oğlu oldu. Şelah’ın da Eber adında bir oğlu oldu.

25 Eber’in iki oğlu oldu. Birinin adı Peleg’di,*+ çünkü insanlar onun zamanında farklı yerlere dağıldı.* Kardeşinin ismi Yoktan’dı.+

26 Yoktan’ın Almodad, Şelef, Hatsarmavet, Yerah,+ 27 Hadoram, Uzal, Dikla, 28 Obal, Abimael, Saba, 29 Ofir,+ Havila ve Yobab adında oğulları oldu. Tüm bunlar Yoktan’ın oğullarıydı.

30 Onların yaşadığı topraklar, Meşa’dan Doğu’daki dağlık bölge olan Sefar’a kadar uzanıyordu.

31 Ailelerine, dillerine, yurtlarına ve milletlerine göre Sam’ın oğulları bunlardı.+

32 Soylarına ve milletlerine göre Nuh’un oğullarının aileleri bunlardı. Tufan’dan sonra milletler onlardan geldi ve yeryüzüne yayıldı.+

11 O zamanlar yeryüzündeki tüm insanlar aynı dili konuşuyordu, kullandıkları kelimeler birdi. 2 Onlar doğuya doğru göç ederken Şinar topraklarında+ bir ova keşfedip oraya yerleştiler. 3 Sonra birbirlerine şöyle dediler: “Gelin, tuğla yapıp fırında pişirelim.” Böylece taş yerine tuğla, harç olarak da zift kullandılar. 4 Sonra şöyle dediler: “Hadi kendimize bir şehir kuralım, tepesi göklere erişen bir kule inşa edelim. Böylece kendimize isim yaparız ve yeryüzüne dağılmayız.”+

5 Bunun üzerine Yehova inip* insanların inşa ettiği şehre ve kuleye baktı. 6 Ve Yehova şöyle dedi: “Onlar tek bir dili olan tek bir halk;+ bu nedenle bu işe giriştiler. Artık akıllarına koyduklarını yapacaklar, hiçbir şey onlara engel olmayacak. 7 Şimdi gidip dillerini karıştıralım+ ki birbirlerinin söylediklerini anlamasınlar.” 8 Böylece Yehova onları oradan tüm yeryüzüne dağıttı+ ve zamanla şehrin inşası durdu. 9 Bu nedenle orası Babil*+ diye adlandırıldı, çünkü Yehova tüm dünyanın dilini orada karıştırdı ve Yehova onları tüm yeryüzüne oradan dağıttı.

10 Sam’ın soy kaydı şudur:+

Tufan’dan iki yıl sonra, Sam 100 yaşındayken oğlu Arpakşad+ doğdu. 11 Arpakşad doğduktan sonra Sam 500 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.+

12 Arpakşad 35 yaşındayken oğlu Şelah doğdu.+ 13 Şelah doğduktan sonra Arpakşad 403 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

14 Şelah 30 yaşındayken oğlu Eber doğdu.+ 15 Eber doğduktan sonra Şelah 403 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

16 Eber 34 yaşındayken oğlu Peleg+ doğdu. 17 Peleg doğduktan sonra Eber 430 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

18 Peleg 30 yaşındayken oğlu Reu+ doğdu. 19 Reu doğduktan sonra Peleg 209 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

20 Reu 32 yaşındayken oğlu Serug doğdu. 21 Serug doğduktan sonra Reu 207 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

22 Serug 30 yaşındayken oğlu Nahor doğdu. 23 Nahor doğduktan sonra Serug 200 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

24 Nahor 29 yaşındayken oğlu Terah+ doğdu. 25 Terah doğduktan sonra Nahor 119 yıl daha yaşadı. Başka oğulları ve kızları da oldu.

26 Terah 70 yaşından sonra çocuk sahibi oldu. Onun Abram,+ Nahor+ ve Haran adında oğulları oldu.

27 Terah’ın soy kaydı şudur:

Terah’ın Abram, Nahor ve Haran adında oğulları oldu. Haran’ın da Lût+ adında bir oğlu oldu. 28 Haran, babası Terah henüz hayattayken, doğduğu memleket olan Kaldelilerin+ Ur şehrinde+ öldü. 29 Abram da Nahor da evlendi. Abram’ın karısının ismi Saray,+ Nahor’un karısının ismi Milka’ydı.+ Milka ve İska, Haran’ın kızlarıydı. 30 Saray kısırdı,+ çocuğu yoktu.

31 Sonra Terah, oğlu Abram’ı, Haran’ın oğlu olan torunu Lût’u+ ve Abram’ın karısı olan gelini Saray’ı yanına aldı ve Kenan topraklarına+ gitmek üzere Kaldelilerin Ur şehrinden ayrıldı. Bir süre sonra Harran’a+ geldiler ve oraya yerleştiler. 32 Terah 205 yıl yaşadı ve Harran’da öldü.

12 Yehova Abram’a şöyle dedi: “Memleketinden, akrabalarından ve baba evinden ayrıl, sana göstereceğim memlekete git.+ 2 Seni büyük bir millet yapacağım, sana bereket* vereceğim, adın büyük olacak ve insanlar için bir nimet olacaksın.+ 3 Sana hayırdua edenlere bereket vereceğim, seni lanetleyenleri lanetleyeceğim+ ve yeryüzünün bütün aileleri senin aracılığınla nimetler elde edecek.”*+

4 Bunun üzerine Abram, Yehova’nın kendisine söylediği gibi yola çıktı ve Lût da onunla gitti. Abram Harran’dan ayrıldığında 75 yaşındaydı.+ 5 Karısı Saray’ı,+ yeğeni Lût’u+ ve Harran’da edindikleri her şeyi, tüm malları+ ve insanları alıp Kenan topraklarına+ gitmek üzere yola çıktı. Kenan topraklarına ulaştıktan sonra 6 Abram yola devam edip Şekem’e+ kadar geldi, More’deki büyük ağaçların+ oraya vardı. O zamanlar o bölgede Kenanlılar yaşıyordu. 7 Yehova Abram’a görünerek “Bu toprakları+ senin soyuna vereceğim”+ dedi. Bunun üzerine Abram kendisine görünen Yehova’ya orada bir sunak yaptı. 8 Sonra Beytel’in+ doğusundaki dağlık bölgeye göç etti ve orada konakladı. Batısında Beytel, doğusunda Ay şehri+ vardı. Orada da Yehova için bir sunak yaptı+ ve Yehova’ya adıyla yakarmaya* başladı.+ 9 Daha sonra Abram çadırlarını topladı ve çeşitli yerlerde konaklayarak Necef’e+ doğru gitti.

10 Derken Kenan topraklarında kıtlık baş gösterdi ve Abram bir süreliğine kalmak üzere Mısır’a doğru yola çıktı,+ çünkü kıtlık çok şiddetliydi.+ 11 Mısır’a girmek üzereyken Abram karısına şöyle dedi: “Lütfen söyleyeceklerimi dinle. Sen çok güzel bir kadınsın.+ 12 Mısırlılar seni görüp karım olduğunu anlayınca, kesin beni öldürecekler ve seni sağ bırakacaklar. 13 Lütfen onlara kız kardeşim olduğunu söyle ki bana bir şey yapmasınlar, böylece hayatımı kurtarırsın.”+

14 Abram Mısır’a girer girmez Mısırlılar kadının çok güzel olduğunu fark ettiler. 15 Firavun’un adamları da onu gördü ve kadının güzelliğini Firavun’a anlatmaya başladılar. Böylece Saray, Firavun’un evine götürüldü. 16 Firavun Saray’ı çok beğendiği için Abram’a iyi davrandı ve ona koyunlar, sığırlar, erkek ve dişi eşekler, develer, erkek ve kadın hizmetkârlar verdi.+ 17 Yehova, Abram’ın karısı Saray’dan+ dolayı, Firavun’un ve ev halkının başına büyük belalar getirdi. 18 Bunun üzerine Firavun Abram’ı çağırıp şöyle dedi: “Bana bunu nasıl yaparsın? Onun karın olduğunu neden söylemedin? 19 Neden onun için ‘Kız kardeşim’ dedin?+ Neredeyse onu kendime eş olarak alacaktım. İşte karını sana geri veriyorum. Artık buradan gidin!” 20 Firavun adamlarına emirler verdi. Adamlar da Abram’ı, karısıyla ve sahip olduğu her şeyle birlikte ülkeden gönderdiler.+

13 Abram Mısır’dan ayrıldı. Karısını ve sahip olduğu her şeyi alıp Lût’la birlikte Necef’e gitti.+ 2 Abram’ın hayvanları, gümüşü ve altını çoktu.+ 3 Sonra Necef’ten ayrılıp çeşitli yerlerde konaklayarak Beytel’e doğru ilerledi ve daha önce çadır kurduğu, Beytel ile Ay şehirleri arasındaki+ topraklara vardı. 4 Önceden sunak yapmış olduğu yere geldi. Abram orada Yehova’ya adıyla yakardı.*

5 Abram ile birlikte göç eden Lût’un da koyunları, sığırları ve çadırları vardı. 6 Bu nedenle o topraklar aynı yerde yaşamalarına elvermiyordu. Malları o kadar çoğalmıştı ki artık hep birlikte yaşamaları imkânsızdı. 7 Bu yüzden Abram’ın çobanlarıyla Lût’un çobanları arasında tartışma çıktı. (O sırada o topraklarda Kenanlılar ve Perizziler yaşıyordu.)+ 8 Abram Lût’a+ şöyle dedi: “Biz kardeşiz. Ne olur, bizim ya da çobanlarımızın arasında tartışma olmasın. 9 Lütfen ayrılalım. Bütün bu topraklarda nereyi istersen seç. Sen sola gidersen ben sağa giderim, sen sağa gidersen ben sola giderim.” 10 Lût başını kaldırıp tüm Ürdün Irmağı bölgesine+ baktı, suyu bol bir yerdi. Tsoar’a+ dek her yer (Yehova Sodom ve Gomorra’yı yok etmeden önce) Yehova’nın bahçesi+ ve Mısır toprakları gibiydi. 11 Bunun üzerine Lût kendisine tüm Ürdün Irmağı bölgesini seçti ve çadırlarını doğuya taşıdı. Böylece birbirlerinden ayrıldılar. 12 Abram Kenan topraklarında, Lût ise Ürdün bölgesindeki şehirlerin yakınında oturdu.+ Sonunda Sodom civarında çadır kurdu. 13 Sodom halkı çok kötüydü ve Yehova’nın gözünde büyük günahlar işliyordu.+

14 Lût ayrıldıktan sonra Yehova Abram’a şunları söyledi: “Lütfen başını kaldır ve bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya ve batıya bak. 15 Çünkü gördüğün tüm toprakları kalıcı olarak sana ve soyuna vereceğim.+ 16 Senin soyunu kum taneleri kadar çoğaltacağım, öyle ki, onlar sayılabilirse senin soyun da sayılabilecek.+ 17 Kalk, bu toprakları boydan boya dolaş, çünkü onu sana vereceğim.” 18 Ve böylece Abram çadırlarda yaşamaya devam etti. Daha sonra gidip Hebron’a,+ Mamre’deki büyük ağaçların+ yakınına yerleşti. Orada Yehova için bir sunak yaptı.+

14 Şinar+ Kralı Amrafel’in, Ellasar Kralı Aryok’un, Elam+ Kralı Kedorlaomer’in+ ve Goyim Kralı Tidal’in hüküm sürdüğü dönemdi. 2 Bunlar Sodom+ Kralı Bera, Gomorra+ Kralı Birşa, Adma Kralı Şinab, Tseboyim+ Kralı Şemeber ve Bela (Tsoar) kralıyla savaştılar. 3 Bu beş kral Siddim Vadisi’nde,+ Tuz Gölü’nde*+ ordularını birleştirdiler.

4 Onlar 12 yıl Kedorlaomer’in boyunduruğu altında yaşamış, 13. yıl başkaldırmışlardı. 5 Bunun üzerine 14. yıl Kedorlaomer ve onunla birlik olan diğer krallar geldiler. Refaoğullarını Aşterot-karnaim’de, Zuzları Ham’da, Emleri+ Şave-kiryataim’de 6 ve Horileri+ yaşadıkları Seir Dağları’ndan+ çöldeki El-paran’a kadar olan bölgede yenilgiye uğrattılar. 7 Sonra dönüp En-mişpat’a, yani Kadeş’e+ geldiler. Amalekoğullarının+ tüm topraklarını ele geçirdiler. Ayrıca Hatsatson-tamar’da+ oturan Amorileri+ de yendiler.

8 Bunun üzerine Sodom Kralı harekete geçti. Gomorra, Adma, Tseboyim ve Bela (Tsoar) kralları da ona katıldı. Siddim Vadisi’nde savaş düzeni aldılar. 9 Karşılarında Elam Kralı Kedorlaomer, Goyim Kralı Tidal, Şinar Kralı Amrafel ve Ellasar Kralı Aryok+ vardı. Dört kral beş kralla karşı karşıya geldi. 10 Siddim Vadisi zift çukurlarıyla doluydu. Sodom ve Gomorra kralları kaçmaya çalıştı ama bu çukurlara düştüler, geri kalanlar da dağlara kaçtılar. 11 Savaşın galipleri, Sodom ve Gomorra’nın tüm malını ve yiyeceğini ele geçirdi.+ 12 Ayrıca Sodom’da+ yaşayan ve Abram’ın yeğeni olan Lût’u ve mallarını da alıp yollarına devam ettiler.

13 Onlardan kaçıp kurtulan bir adam gelip olanları İbrani Abram’a anlattı. Abram o sırada Amorilerden Mamre’nin arazisindeki büyük ağaçların orada+ konaklıyordu. Mamre, Eşkol ve Aner’le+ kardeşti. Abram ve onlar birbirlerine yardım etmek üzere anlaşma yapmışlardı. 14 Abram yeğeninin*+ tutsak alındığını öğrenince, evinde doğmuş 318 eğitimli hizmetkârını aldı ve istilacıları Dan’a+ kadar takip etti. 15 Geceleyin hizmetkârlarını gruplara ayırıp onlarla birlikte istilacıların üstüne yürüdü. Düşmanı yenilgiye uğrattı ve onları Şam’ın kuzeyindeki Hobah’a dek kovaladı. 16 Abram ele geçirilen tüm malları geri aldı. Yeğeni Lût’u, onun mallarını, kadınları ve diğer tutsakları da kurtardı.

17 Abram Kedorlaomer’i ve onunla birlik olan diğer kralları yenilgiye uğratıp dönerken, Sodom Kralı onu Kral Vadisi+ de denilen Şave Vadisi’nde karşıladı. 18 Salem Kralı+ Melkisedek+ de Abram’ı karşılamaya geldi. Ona ekmek ve şarap getirdi. Melkisedek, Yüceler Yücesi Tanrı’nın kâhiniydi.*+

19 Şu sözlerle Abram’a hayırdua etti:

“Yeri göğü yaratan Yüceler Yücesi Tanrı

Abram’a nimetler versin.

20 Düşmanlarını senin eline teslim eden

Yüceler Yücesi Tanrı’ya şükrolsun!”

Ve Abram ona her şeyin onda birini verdi.+

21 Sonra Sodom Kralı, Abram’a şöyle dedi: “Tutsakları bana ver, ama mallar sende kalsın.” 22 Fakat Abram ona şöyle karşılık verdi: “Yeri göğü yaratan Yüceler Yücesi Yehova Tanrı’nın önünde elimi kaldırıp ant ederim ki, 23 ‘Abram’ı ben zengin ettim’ demeyesin diye senden ne bir iplik ne de bir çarık bağı, hiçbir şey almayacağım. 24 Gençlerin yedikleri dışında hiçbir şey almam. Ama benimle birlikte gelen Aner, Eşkol ve Mamre+ paylarını alsınlar.”

15 Bundan sonra, bir görüntüde* Yehova Abram’a şöyle dedi: “Korkma+ Abram. Ben seni bir kalkan gibi koruyacağım.+ Ödülün çok büyük olacak.”+ 2 Bunun üzerine Abram şöyle dedi: “Ulu Rab Yehova, bana ne vereceksin? Hâlâ çocuğum yok, her şeyim Şamlı Eliezer’e+ miras kalacak.” 3 Ve şunları ekledi: “Bana bir evlat* vermedin,+ bu yüzden evimden bir hizmetkâr mirasçım olacak.” 4 Fakat Yehova ona şöyle dedi: “Senin mirasçın o olmayacak, kendi oğlun senin mirasçın olacak.”+

5 Sonra Abram’ı çadırından dışarı çıkardı ve “Lütfen göklere bak, yıldızları sayabilirsen say” dedi. Ardından “İşte senin soyun da böyle olacak” dedi.+ 6 Abram Yehova’ya iman etti,+ bu nedenle Tanrı onu doğru biri saydı.+ 7 Ve Tanrı ona şunu dedi: “Ben Yehova’yım. Bu toprakları sana vermek için seni Kaldelilerin Ur şehrinden çıkaran Benim.”+ 8 O zaman Abram “Ulu Rab Yehova, bu toprakların benim olacağından nasıl emin olabilirim?” diye sordu. 9 Tanrı da ona şöyle dedi: “Benim için üç yaşında bir düve,* üç yaşında bir dişi keçi, üç yaşında bir koç, ayrıca bir kumru ve bir yavru güvercin al.” 10 Abram tüm bu hayvanları aldı ve onları kesip iki parçaya ayırdı. Her bir parçayı diğerinin karşısına koydu. Fakat kuşları parçalara ayırmadı. 11 Kestiği hayvanların üstüne yırtıcı kuşlar inmeye başladı, fakat Abram onları kovuyordu.

12 Güneş batarken Abram derin bir uykuya daldı ve üzerine korkutucu bir karanlık çöktü. 13 Tanrı Abram’a şöyle söyledi: “Şunu bil ki, senin soyun kendi yurdu olmayan bir memlekette gurbet hayatı yaşayacak ve oranın halkına kölelik edecek. 400 yıl boyunca eziyet çekecekler.+ 14 Fakat Ben onların kölelik edeceği milleti cezalandıracağım.+ Bundan sonra oradan pek çok malla çıkacaklar.+ 15 Sen ise uzun bir ömür yaşadıktan sonra huzur içinde ölecek* ve gömüleceksin.+ 16 Senin soyun dördüncü nesilde buraya geri dönecek.+ Çünkü Amorilerin, kötülükleri yüzünden cezalandırılma vakti henüz gelmedi.”*+

17 Artık güneş batmış ve iyice karanlık olmuştu. O sırada dumanı tüten bir fırın belirdi ve yanan bir meşale kesilmiş parçaların arasından geçti. 18 O gün Yehova şu sözleri söyleyerek Abram ile bir ahit yaptı:+ “Mısır’daki ırmaktan büyük ırmağa, Fırat Irmağı’na+ dek bu toprakları senin soyuna vereceğim.+ 19 Kenilerin,+ Kenizzilerin, Kadmonilerin, 20 Hititlerin,+ Perizzilerin,+ Refaoğullarının,+ 21 Amorilerin, Kenanlıların, Girgaşilerin ve Yebusilerin toprakları+ senin soyunun olacak.”

16 Abram’ın karısı Saray’ın hiç çocuğu olmamıştı.+ Onun Mısırlı bir hizmetçisi vardı, adı Hacer’di.+ 2 Saray Abram’a şöyle dedi: “Ne olur dinle. Yehova bana çocuk vermedi. Lütfen hizmetçimle birlikte ol. Belki bu sayede çocuk sahibi olurum.”+ Abram Saray’ın dediğini kabul etti. 3 Böylece Saray, Mısırlı hizmetçisi Hacer’i eş olarak kocası Abram’a verdi. Bu olduğunda, Abram 10 yıldır Kenan topraklarında yaşıyordu. 4 Abram Hacer’le birlikte oldu ve kadın hamile kaldı. Hacer hamile olduğunu anlayınca hanımı Saray’ı küçümsemeye başladı.

5 Bunun üzerine Saray Abram’a şöyle dedi: “Bunları senin yüzünden çekiyorum. Hizmetçimi senin koynuna ben verdim, ama o hamile olduğunu anlayınca beni küçümsemeye başladı. Seninle aramdaki bu meselede Yehova karar versin.” 6 Abram da Saray’a şöyle dedi: “O senin hizmetçin. Nasıl uygun görüyorsan öyle yap.” Böylece Saray Hacer’e sert davranmaya başladı ve Hacer oradan kaçtı.

7 Daha sonra çölde, Şur yolundaki+ pınarın başında Yehova’nın meleği Hacer’in karşısına çıktı. 8 Ve ona şöyle sordu: “Saray’ın hizmetçisi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?” O da “Hanımım Saray’dan kaçıyorum” diye cevap verdi. 9 O zaman Yehova’nın meleği “Hanımına dön ve ona alçakgönüllülükle itaat et” dedi. 10 Ve Yehova’nın meleği şunu söyledi: “Senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, sayılamayacak kadar çok olacak.”+ 11 Yehova’nın meleği şunları ekledi: “Hamilesin ve bir oğlun olacak, adını İsmail* koyacaksın çünkü Yehova feryadını işitti. 12 Oğlun yaban eşeği* gibi olacak. O herkese karşı, herkes de ona karşı olacak. Ve tüm kardeşlerinden ayrı bir yerde yaşayacak.”*

13 O zaman Hacer şöyle söyledi: “Burada gerçekten beni gören Tanrı’yı mı gördüm?” Sonra kendisiyle konuşan Yehova’nın adını yücelterek* “Sen her şeyi gören Tanrı’sın”+ dedi. 14 Bu nedenle o kuyu Beer-lahay-roi* diye adlandırıldı. (Orası Kadeş ile Bered arasındadır.) 15 Ve Hacer Abram’a bir erkek çocuk doğurdu ve Abram, Hacer’den doğan oğlunun adını İsmail koydu.+ 16 Hacer İsmail’i doğurduğunda Abram 86 yaşındaydı.

17 Abram 99 yaşındayken, Yehova ona görünüp şunları söyledi: “Ben, Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’yım. Benim yolumda yürü ve lekesiz biri ol. 2 Seninle aramdaki ahdi gerçekleştireceğim+ ve soyunu alabildiğine çoğaltacağım.”+

3 Bunun üzerine Abram yüzüstü yere kapandı. Ve Tanrı sözüne şöyle devam etti: 4 “Seninle ahdim var,+ sen birçok milletin babası olacaksın.+ 5 Bundan sonra senin adın Abram* değil İbrahim* olacak, çünkü seni birçok milletin babası yapacağım. 6 Soyunu alabildiğine çoğaltacağım, senden milletler meydana getireceğim, krallar çıkaracağım.+

7 Seninle ve soyunla aramdaki ahde nesiller boyunca bağlı kalacağım.+ Sonsuza dek sürecek bu ahitle sizin Tanrınız olacağım. 8 Gurbet hayatı yaşadığın yeri, evet tüm Kenan topraklarını kalıcı olarak sana ve soyuna vereceğim.+ Onların Tanrısı olacağım.”+

9 Tanrı devamen İbrahim’e şunları söyledi: “Sen de ahdime bağlı kalacaksın, sen ve nesiller boyunca soyun ahdime uyacaksınız. 10 Sizinle şu ahdi yapıyorum: Aranızdaki her erkek sünnet olacak.+ Sen ve soyun bu ahde bağlı kalacaksınız. 11 Evet, sünnet olacaksınız. Sizinle aramdaki ahdin işareti bu olacak.+ 12 Evinizde doğmuş olan her erkek çocuk sekiz günlükken sünnet edilecek.+ Ayrıca soyunuzdan olmayıp bir yabancıdan satın alınmış her erkek de sünnet edilecek. Bunu nesiller boyu sürdüreceksiniz. 13 Evinde doğan ya da satın aldığın her erkek mutlaka sünnet edilecek.+ Bedenlerinizdeki bu işaret, devirlerce sürecek ahdimin işareti olacak. 14 Bir erkek sünnet olmazsa yaşatılmayacak, çünkü ahdimi çiğnemiştir.”

15 Sonra Tanrı İbrahim’e şunları söyledi: “Karın Saray’a+ gelince, ona artık Saray* demeyeceksin, çünkü adı Sara* olacak. 16 Onu bereketli* kılacağım ve sana ondan bir oğul vereceğim.+ Karını bereketli kılacağım, ondan milletler ve krallar gelecek.” 17 Bunun üzerine İbrahim yüzüstü yere kapandı ve gülerek içinden şöyle dedi:+ “100 yaşında bir adam çocuk sahibi mi olacak? Ya Sara? 90 yaşında bir kadın çocuk mu doğuracak?”+

18 Sonra İbrahim Tanrı’ya “Keşke İsmail’e bereket versen!” dedi.+ 19 Tanrı da şunları söyledi: “Karın Sara kesinlikle sana bir oğul doğuracak ve çocuğun adını İshak* koyacaksın.+ Ahdimi onunla ve sonra da soyuyla sonsuza dek sürdüreceğim.+ 20 İsmail’e gelince, onunla ilgili dileğini duydum. Ona bereket vereceğim, onu çocuklar sahibi edeceğim ve soyunu alabildiğine çoğaltacağım. Soyundan 12 bey çıkacak ve onu büyük bir millet yapacağım.+ 21 Fakat Ben ahdimi, Sara’nın gelecek yıl bu vakitte+ sana doğuracağı İshak’la sürdüreceğim.”+

22 Tanrı, İbrahim’le konuşmasını bitirince oradan ayrıldı. 23 Ardından İbrahim tam Tanrı’nın kendisine söylediği gibi yaptı. Oğlu İsmail’i, evinde doğmuş tüm erkekleri ve satın aldığı erkeklerin hepsini, evet ev halkından her erkeği o gün sünnet etti.+ 24 İbrahim sünnet olduğunda 99 yaşındaydı.+ 25 Oğlu İsmail sünnet olduğunda 13 yaşındaydı.+ 26 O gün İbrahim de, oğlu İsmail de sünnet oldu. 27 İbrahim’in evindeki tüm erkekler, hem evinde doğmuş olanlar hem de yabancılardan satın alınanlar onunla birlikte sünnet oldu.

18 Sonra Yehova,+ Mamre’deki büyük ağaçların+ orada İbrahim’e göründü. O sırada İbrahim günün en sıcak vaktinde çadırın önünde oturuyordu. 2 Başını kaldırıp bakınca biraz ileride duran üç adam gördü.+ Bunun üzerine koşup onları karşıladı ve önlerinde eğildi. 3 “Yehova, eğer benden hoşnutsan ne olur kulunun misafiri ol” dedi. 4 “Biraz su getirteyim de ayaklarınız yıkansın,+ sonra da ağacın altında dinlenirsiniz. 5 Mademki buraya kadar geldiniz, bir parça ekmek getireyim de gücünüz yerine gelsin. Sonra yolunuza gidersiniz.” Bunun üzerine adamlar “Peki, dediğin gibi olsun” dediler.

6 İbrahim hemen çadıra, Sara’nın yanına koştu. “Çabuk, üç ölçek* ince un al, hamur yoğurup pide yap” dedi. 7 Ardından sürüye koştu, en iyilerinden genç bir boğa seçip hizmetkârına verdi, o da hemen hazırlığa başladı. 8 Sonra İbrahim hazırlattığı eti alıp tereyağı ve sütle birlikte konuklarının önüne koydu. Onlar yerken kendisi de ağacın altında, yanlarında bekledi.+

9 Adamlar “Karın Sara nerede?” diye sordular.+ İbrahim “Burada, çadırda” diye cevap verdi. 10 Onlardan biri şöyle dedi: “Gelecek yıl bu vakit geri geldiğimde karın Sara’nın bir oğlu olacak.”+ O sırada Sara, adamın arkasındaki çadırın girişinde onları dinliyordu. 11 İbrahim ve Sara yaşça ilerlemiş, ihtiyarlamışlardı.+ Sara çocuk doğurma yaşını geçmişti.+ 12 Bu nedenle içinden gülerek şöyle dedi: “Bu yaştan sonra, üstelik efendim İbrahim de bu kadar yaşlıyken, böyle bir sevinci nasıl tadarım?”+ 13 O zaman Yehova İbrahim’e şunu söyledi: “Sara neden gülüp, ‘Bu yaşta nasıl çocuk doğurabilirim?’ dedi? 14 Yehova için imkânsız bir şey var mı?+ Gelecek yıl bu vakit geri geldiğimde Sara’nın bir oğlu olacak.” 15 Fakat Sara “Gülmedim!” diyerek inkâr etti, çünkü korktu. O ise “Hayır güldün!” dedi.

16 Sonra adamlar oradan ayrıldılar ve giderken Sodom’a doğru baktılar.+ Onları geçirmek için İbrahim de yanlarında yürüyordu. 17 Yehova şöyle dedi: “Yapacağım şeyi İbrahim’den mi saklayacağım?+ 18 Sonuçta, İbrahim’den büyük ve güçlü bir millet gelecek. Yeryüzündeki tüm milletler onun aracılığıyla nimetler elde edecekler.*+ 19 İbrahim’i iyi tanıyorum. Biliyorum ki o, oğullarına ve tüm soyuna doğru ve adil olanı yapmalarını,+ böylece Yehova’nın yolunda yürümelerini emredecek. Bu yüzden Ben Yehova, ona verdiğim sözü tutacağım.”

20 Sonra Yehova şöyle dedi: “Sodom ve Gomorra halkının günahı çok ağır.+ İnsanların onlar yüzünden nasıl feryat ettiğini duydum.+ 21 Gidip bunların doğru olup olmadığını öğreneceğim. Gerçekten o kadar büyük kötülükler yapıyorlar mı göreceğim.”+

22 Adamlar oradan ayrılıp Sodom’a doğru gittiler, fakat Yehova+ İbrahim’in yanında kaldı. 23 İbrahim O’na yaklaşıp şöyle dedi: “Gerçekten kötülerle birlikte iyileri* de yok edecek misin?+ 24 Diyelim ki şehirde 50 iyi insan var. Yine de orayı yok edecek misin? Bu 50 iyi insan hatırına şehri bağışlamayacak mısın? 25 İyiyle kötüyü aynı kefeye koyup, kötünün yanında iyiyi de öldürmen mümkün değil.+ Hayır, Sen bunu asla yapmazsın!+ Tüm dünyanın hâkimi adil davranmaz mı?”+ 26 Bunun üzerine Yehova şu karşılığı verdi: “Eğer Sodom’da 50 iyi insan bulursam, onların hatırına tüm şehri bağışlayacağım.” 27 Fakat İbrahim tekrar şöyle dedi: “Ne olur dinle Yehova. İşte ben kül ve toprak olduğum halde Seninle konuşmaya kalkıyorum. 28 Diyelim ki iyilerin sayısı 50’den beş eksik. Beş kişi yüzünden tüm şehri yok edecek misin?” Bunun üzerine Tanrı şu karşılığı verdi: “Eğer orada 45 kişi bulursam şehri yok etmeyeceğim.”+

29 Fakat İbrahim tekrar “Diyelim ki 40 kişi var” dedi. Tanrı da “40 kişinin hatırına bir şey yapmayacağım” karşılığını verdi. 30 İbrahim yine, “Yehova, ne olur öfkelenme+ de sözüme devam edeyim. Diyelim ki sadece 30 kişi var” dedi. Tanrı da “Eğer 30 kişi bulursam bir şey yapmayacağım” diye karşılık verdi. 31 Fakat İbrahim devam etti: “Ne olur beni mazur gör Yehova, ama diyelim ki sadece 20 kişi var.” Tanrı da “20 kişinin hatırına orayı yok etmeyeceğim” dedi. 32 Son olarak İbrahim şöyle söyledi: “Yehova, ne olur öfkelenme de son bir kez konuşayım. Diyelim sadece 10 kişi var.” Tanrı da “10 kişinin hatırına orayı yok etmeyeceğim” dedi. 33 Yehova, İbrahim’le konuşmayı bitirdikten sonra oradan ayrıldı.+ İbrahim de çadırına döndü.

19 İki melek akşam vakti Sodom’a vardı. Lût Sodom şehrinin kapısında oturuyordu. Onları görünce, karşılamak için ayağa kalkıp önlerinde eğildi.+ 2 Şöyle dedi: “Efendilerim, lütfen bu kulunuzun evine gelin, ayaklarınız yıkansın ve geceyi bizde geçirin. Sonra erkenden kalkar yolunuza gidersiniz.” Onlar ise “Biz şehir meydanında geceleyeceğiz” dediler. 3 Fakat Lût o kadar ısrar etti ki, adamlar onunla birlikte evine gittiler. Lût onlara güzel bir sofra kurdu ve mayasız ekmek pişirdi, onlar da yedi.

4 Daha yatmamışlardı ki, gencinden yaşlısına Sodom’daki bütün erkekler bir kalabalık halinde Lût’un evini sardı. 5 Lût’a seslenip şöyle diyorlardı: “Bu akşam evine gelen adamlar nerede? Onları dışarı çıkarıp bize ver de onlarla yatalım.”+

6 Sonra Lût dışarıya, onların karşısına çıktı ve arkasından kapıyı kapadı. 7 Şöyle dedi: “Kardeşlerim, ne olur bu kötülüğü yapmayın. 8 Erkek eli değmemiş iki kızım var. Lütfen izin verin de onları size getireyim, istediğinizi yapın. Fakat adamlara bir şey yapmayın, çünkü onlar çatımın altına* sığındı.”+ 9 Bunun üzerine “Çekil önümüzden!” diye bağırdılar. “Hem dışarıdan gelmiş bir yabancısın, hem de kalkmış bize ne yapacağımızı söylüyorsun! Şimdi sana daha beterini yaparız.” Ve Lût’u itip kakmaya başladılar, neredeyse kapıyı kıracaklardı. 10 O zaman iki adam ellerini uzatıp Lût’u evin içine çekti ve kapıyı kapadı. 11 Kapının önündekileri de, gencinden yaşlısına hepsini kör ettiler. Bu yüzden dışarıdaki adamlar kapıyı bir türlü bulamayıp bitkin düştü.

12 İki adam Lût’a “Burada başka kimsen var mı?” diye sordu. “Oğlun, kızın, damadın, şehirde kimin varsa hepsini buradan çıkar! 13 Burayı yok edeceğiz. Çünkü Yehova şehir halkı yüzünden insanların nasıl feryat ettiğini duydu.+ Ve Yehova şehri yok etmek için bizi gönderdi.” 14 Bunun üzerine Lût gidip damatlarıyla, yani kızlarının nişanlılarıyla konuştu. Onlara ısrarla şöyle dedi: “Çabuk şehirden çıkın, çünkü Yehova burayı yok edecek!” Fakat damatları onun şaka yaptığını düşündü.+

15 Gün doğarken melekler Lût’u acele ettirip “Hadi, karını ve iki kızını alıp buradan çık ki bu kötü şehirle birlikte sen de yok olma” dediler.+ 16 Fakat Lût ağır davranmayı sürdürdü. Yine de Yehova ona merhamet etti+ ve melekler Lût’la karısını ve iki kızını ellerinden tutup şehrin dışına çıkardı.+ 17 Şehirden çıkar çıkmaz adamlardan biri şöyle dedi: “Canını kurtarmak için kaç! Arkana bakma,+ bu bölgeden çıkana kadar hiçbir yerde durma!+ Dağlara kaç, yoksa ölürsün!”

18 O zaman Lût, “Ne olur Yehova, oraya gitmeyeyim!” dedi. 19 “Bu kuluna merhamet ettin ve canımı kurtararak bana çok büyük bir iyilik yaptın.*+ Fakat ben dağlara kaçamam. Orada başıma bir felaket gelir de ölürüm diye korkuyorum.+ 20 Şu yakınlarda küçük bir şehir var, oraya gidebilirim. Ne olur izin ver oraya kaçayım, orası küçük bir yer. Böylece hayatta kalırım.” 21 Bunun üzerine Tanrı* ona “Peki, bu isteğini kabul ediyorum.+ Sözünü ettiğin şehri yok etmeyeceğim” dedi.+ 22 “Çabuk o şehre kaç, sen oraya varmadan bir şey yapamam.”+ Bu nedenle şehre Tsoar*+ adını verdi.

23 Lût Tsoar’a vardığında gün doğmuştu. 24 O zaman Yehova, Sodom ve Gomorra üzerine göklerden kükürt ve ateş yağdırdı.+ Yehova ateş ve kükürtle 25 bu şehirleri, evet tüm o bölgeyi yerle bir etti. Şehirlerde yaşayan herkesi ve topraktaki bitkileri de yok etti.+ 26 Bu arada Lût’un karısı onun arkasından geliyordu. Kadın geriye bakmaya başladı ve tuzdan bir direk oldu.+

27 İbrahim sabah erkenden kalktı ve daha önce Yehova’nın önünde durduğu yere gitti.+ 28 Aşağıya, Sodom ve Gomorra şehirlerine, tüm o bölgeye bakınca korkunç bir manzara gördü. Koyu bir duman yükseliyordu, fırından çıkan koyu duman gibiydi.+ 29 Tanrı o bölgedeki şehirleri yok ederken İbrahim’i unutmamış ve Lût’un yaşadığı yerdeki şehirleri yakıp yıkmadan önce Lût’u oradan çıkarmıştı.+

30 Daha sonra Lût, Tsoar’da+ yaşamaktan korktuğu için oradan ayrıldı ve iki kızıyla birlikte dağlık bölgede,+ bir mağarada yaşamaya başladı. 31 Bir gün büyük kız küçüğüne şöyle dedi: “Babamız yaşlı, ayrıca buralarda bir erkek yok ki herkes gibi biz de evlenip çocuk sahibi olalım. 32 Hadi babamıza şarap içirip onunla yatalım da babamızın soyunu sürdürelim.”

33 Böylece o akşam babalarına durmadan şarap içirdiler. Sonra büyük kız gidip babasıyla yattı. Fakat Lût, kızın yattığını da kalktığını da fark etmedi. 34 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, “Dün gece babamla ben yattım” dedi. “Bu akşam yine ona şarap içirelim, sen de gidip onunla yat ki babamızın soyunu sürdürelim.” 35 Ve o akşam da babalarına durmadan şarap içirdiler. Sonra küçük kız gidip babasıyla yattı. Fakat Lût, kızın yattığını da kalktığını da fark etmedi. 36 Böylece Lût’un iki kızı da babalarından hamile kaldı. 37 Büyük kızın bir oğlu oldu ve adını Moab koydu.+ Bugünkü Moaboğullarının atası odur.+ 38 Küçük kızın da bir oğlu oldu ve adını Ben-ammi koydu. Bugünkü Ammonoğullarının atası odur.+

20 İbrahim konakladığı yerden ayrılıp+ Necef topraklarına göç etti ve Kadeş ile+ Şur+ arasındaki bölgeye yerleşti. Ayrıca bir süre Gerar’da yaşadı.+ 2 Orada yaşarken karısı Sara için “Kız kardeşim” diyordu.+ Bunun üzerine Gerar Kralı Abimelek adam gönderip Sara’yı evine getirtti.+ 3 Bir gece Tanrı Abimelek’e rüyada göründü ve “Aldığın kadın yüzünden öleceksin,+ çünkü o evli, başka bir adamın karısı”+ dedi. 4 Fakat Abimelek henüz Sara’ya dokunmamıştı. Bu nedenle şunları söyledi: “Yehova, suçsuz bir halkı mı yok edeceksin? 5 Adam bana ‘O benim kız kardeşim’ dedi. Kadın da kardeş olduklarını söyledi. Benim kötü bir niyetim yoktu, ben masumum.” 6 O zaman Tanrı rüyada ona şöyle dedi: “Kötü bir niyetin olmadığını biliyorum. Bu yüzden Bana karşı günah işlemekten seni alıkoydum, ona dokunmana izin vermedim. 7 Şimdi adama karısını geri ver. O adam bir peygamber,+ senin için dua edecek+ ve yaşayacaksın. Fakat kadını geri vermezsen, bil ki mutlaka öleceksin. Sen ve tüm ev halkın öleceksiniz.”

8 Abimelek sabah erkenden kalkıp bütün hizmetkârlarını çağırdı ve her şeyi anlattı. Adamlar çok korktu. 9 Bunun üzerine Abimelek İbrahim’i çağırtıp şöyle dedi: “Bize bunu nasıl yaparsın? Ben sana ne kötülük ettim de, beni ve krallığımı böyle büyük bir günaha soktun? Bunu yapmamalıydın.” 10 İbrahim’e “Neden böyle bir şey yaptın?” diye sordu.+ 11 İbrahim şu cevabı verdi: “‘Buralarda kimsede Tanrı korkusu yoktur, karımı almak için beni öldürürler’ diye düşündüm.+ 12 Ayrıca o gerçekten de benim kız kardeşim. Babamız bir ama annemiz ayrı. Sonra da benim karım oldu.+ 13 Tanrı, babamın evinden ayrılıp göçebe hayatı sürmemi istediği zaman+ karıma şöyle dedim: ‘Gideceğimiz her yerde kardeş olduğumuzu söylersen bana vefanı* göstermiş olursun.’”+

14 Sonra Abimelek İbrahim’e koyunlar, sığırlar, erkek ve kadın hizmetkârlar hediye etti, ayrıca karısı Sara’yı da ona geri verdi. 15 Ve Abimelek şöyle dedi: “İşte topraklarım önünde, dilediğin yere yerleş.” 16 Sara’ya da şunları söyledi: “Kardeşine+ 1.000 gümüş veriyorum. Bu para, tüm ev halkına ve herkese senin bu olayda suçsuz olduğunu ve namusuna leke gelmediğini gösteren bir kanıt olacak.” 17 İbrahim Tanrı’ya dua etti ve Tanrı Abimelek’e, karısına ve köle kızlarına şifa verdi. Böylece kadınlar tekrar çocuk sahibi oldular. 18 Çünkü Yehova, İbrahim’in karısı Sara yüzünden Abimelek’in evindeki bütün kadınların hamile kalmasını engellemişti.+

21 Yehova söylemiş olduğu gibi Sara’nın durumuyla ilgilendi. Ve Yehova onunla ilgili verdiği sözü yerine getirdi.+ 2 Böylece Sara hamile kaldı+ ve İbrahim’in yaşlılığında, Tanrı’nın söz verdiği vakitte ona bir erkek çocuk doğurdu.+ 3 İbrahim, Sara’dan doğan oğlunun adını İshak koydu.+ 4 Ve Tanrı’nın ona emrettiği gibi, oğlu İshak’ı sekiz günlükken sünnet etti.+ 5 İshak doğduğunda İbrahim 100 yaşındaydı. 6 O zaman Sara şöyle dedi: “Tanrı yüzümü güldürdü. Bunu duyan herkes de benimle birlikte gülecek.” 7 Ve şöyle ekledi: “Kim derdi ki İbrahim’in karısı Sara çocuk emzirecek? Ama işte kocamın yaşlılığında ona bir erkek çocuk doğurdum.”

8 Derken çocuk büyüdü ve sütten kesildi. İbrahim, İshak’ın sütten kesildiği gün büyük bir ziyafet verdi. 9 Ziyafet sırasında İbrahim’in Mısırlı Hacer’den doğan oğlu İsmail,+ İshak’la alay ediyordu.+ Sara bunu fark etti. 10 Bu nedenle İbrahim’e şöyle dedi: “Bu köle kızı ve oğlunu kov. Bu kölenin oğlu, benim oğlum İshak’ın mirasına ortak olmayacak!”+ 11 Fakat Sara’nın İsmail’le ilgili bu sözü İbrahim’in canını sıktı.+ 12 O zaman Tanrı İbrahim’e şunları söyledi: “Sara’nın, köle kız ve oğlu hakkında söyledikleri canını sıkmasın. Onu dinle, çünkü sana vaat edilen soy İshak’tan gelecek.+ 13 Köle kızın oğluna gelince,+ ondan da bir millet meydana getireceğim,+ çünkü o da senin oğlun.”*

14 Bunun üzerine İbrahim sabah erkenden kalktı. Ekmek ve bir tulum su aldı, bunları Hacer’in omzuna koydu. Oğluyla birlikte kadını gönderdi.+ Hacer oradan ayrıldı ve Beer-şeba yakınlarındaki çölde dolaştı.+ 15 Bir süre sonra tulumdaki su bitti ve Hacer oğlunu bir çalının altına bıraktı. 16 Kendisi de “Oğlumun ölümünü görmeyeyim” diyerek biraz öteye gidip oturdu ve feryat ederek ağlamaya başladı.

17 Tanrı çocuğun ağladığını duydu.+ Ve O’nun meleği göklerden Hacer’e seslenip şöyle dedi:+ “Neyin var Hacer? Korkma, çünkü Tanrı oğlunun sesini duydu. 18 Git, çocuğu ayağa kaldır ve onu tutup destek ol, çünkü ondan büyük bir millet meydana getireceğim.”+ 19 Sonra Tanrı Hacer’in gözlerini açtı ve o bir su kuyusu gördü. Gidip tulumunu suyla doldurdu ve oğluna içirdi. 20 İsmail büyürken Tanrı onunla birlikteydi.+ O, çölde yaşadı ve okçu oldu. 21 Paran Çölü’nde+ yaşadı, annesi ona Mısır’dan bir kız aldı.

22 O dönemde Abimelek, ordu komutanı Fikol’le birlikte İbrahim’e gelip şöyle dedi: “Tanrı yaptığın her işte seninle.+ 23 Şimdi burada bana Tanrı’nın önünde yemin et. Bana, çocuklarıma ve soyuma hainlik etmeyeceksin. Ben sana nasıl vefa gösterdiysem, sen de aynı şekilde bana ve yaşadığın bu topraklardaki insanlara vefa göstereceksin.”+ 24 İbrahim de “Yemin ediyorum” dedi.

25 Fakat İbrahim Abimelek’e, su kuyusunu zorla ele geçiren hizmetkârları yüzünden yakındı.+ 26 Abimelek ona şöyle karşılık verdi: “Neden daha önce söylemedin? Bunu kimin yaptığını bilmiyorum, şimdi haberim oluyor.” 27 Bunun üzerine İbrahim, Abimelek’e koyunlar ve sığırlar verdi, ikisi bir anlaşma yaptı. 28 İbrahim sürüden yedi dişi kuzu seçip ayırdı. 29 Abimelek de ona “Bu yedi kuzuyu neden ayırdın?” diye sordu. 30 İbrahim şöyle cevap verdi: “Bu kuyuyu benim kazdığımın bir kanıtı olarak bu yedi kuzuyu kabul et.” 31 Bu nedenle o yere Beer-şeba*+ adını verdi, çünkü ikisi orada yemin etmişti. 32 Böylece onlar Beer-şeba’da anlaşma yaptı.+ Ardından Abimelek, ordu komutanı Fikol’le Filisti topraklarına geri döndü.+ 33 Sonra İbrahim Beer-şeba’da bir ılgın ağacı dikti ve orada ebedi Tanrı+ Yehova’ya adıyla yakardı.*+ 34 İbrahim Filisti topraklarında uzun bir süre yaşadı.+

22 Sonra Tanrı İbrahim’i sınadı.+ Ona “İbrahim!” diye seslendi ve İbrahim “Buyur efendim!” dedi. 2 Tanrı ona şunu söyledi: “Lütfen çok sevdiğin biricik oğlun+ İshak’ı+ al ve Moriya+ yöresine git. Orada sana göstereceğim bir dağda onu yakılan sunu olarak sun.”

3 İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine semer vurdu, hizmetkârlarından ikisini ve oğlu İshak’ı yanına aldı. Ayrıca yakılan sunu için odun kırdı. Sonra Tanrı’nın kendisine söylediği yere gitmek üzere yola çıktı. 4 Üçüncü gün İbrahim orayı uzaktan gördü 5 ve hizmetkârlarına şöyle dedi: “Siz burada bekleyin, eşek de sizinle kalsın. Oğlumla ben oraya gideceğiz, Tanrı’ya ibadet edip döneceğiz.”

6 İbrahim yakılan sunu için getirdiği odunları alıp oğlu İshak’ın sırtına yükledi. Kendisi de ateşi ve bıçağı aldı ve birlikte yürümeye başladılar. 7 Yolda İshak “Baba!” dedi, o da “Efendim oğlum” diye karşılık verdi. İshak şöyle sordu: “Ateş var, odun var, peki yakılan sunu için koyun nerede?” 8 O zaman İbrahim “Oğlum, yakılan sunu için gereken koyunu Tanrı sağlayacaktır”+ dedi. Ve birlikte yola devam ettiler.

9 Sonunda Tanrı’nın söylediği yere vardılar. İbrahim orada bir sunak yaptı ve üzerine odunları dizdi. Oğlu İshak’ın ellerini ve ayaklarını bağlayıp onu sunağa, odunların üzerine yatırdı.+ 10 Ardından elini uzatıp bıçağı aldı, tam oğlunu kurban etmek üzereyken+ 11 Yehova’nın meleği göklerden “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi. O da “Evet efendim!” diye karşılık verdi. 12 Melek şöyle dedi: “Oğluna dokunma, ona bir şey yapma! Şimdi biliyorum ki sende Tanrı korkusu var. Çünkü oğlunu, biricik evladını Benden esirgemedin.”+ 13 Bunun üzerine İbrahim başını kaldırıp baktı ve hemen ötede, boynuzları çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu aldı ve oğlunun yerine onu yakılan sunu olarak sundu. 14 İbrahim o yerin adını Yehova-yire* koydu. Bugün hâlâ söylenen “Yehova, dağında gerekeni sağlayacaktır” sözü buradan gelir.+

15 Yehova’nın meleği göklerden İbrahim’e ikinci kez seslendi 16 ve şunları söyledi: “Yehova şöyle diyor: ‘Varlığım üzerine yemin ederim ki,+ dediğimi yapıp oğlunu, biricik evladını esirgemediğin için+ 17 sana mutlaka nimetler vereceğim. Soyunu mutlaka gökteki yıldızlar ve deniz kıyısındaki kum taneleri kadar çoğaltacağım.+ Senin soyun düşmanlarının şehirlerini* ele geçirecek.+ 18 Ve senin soyun aracılığıyla+ yeryüzündeki tüm milletler nimetler elde edecek,* çünkü sözümü dinledin.”+

19 Sonra İbrahim hizmetkârlarının yanına geldi. Birlikte yola çıkıp Beer-şeba’ya döndüler.+ İbrahim Beer-şeba’da oturmaya devam etti.

20 Bir süre sonra İbrahim’e şu haber geldi: “Kardeşin Nahor’un Milka’dan oğulları oldu.+ 21 İlk oğlu Uts, diğer oğulları Buz, Kemuel (Aram’ın babası), 22 Kesed, Hazo, Pildaş, Yidlaf ve Betuel.”+ 23 Betuel Rebeka’nın babası oldu.+ İbrahim’in kardeşi Nahor’un bu sekiz oğlunu Milka doğurdu. 24 Nahor’un Reuma adındaki cariyesinden de oğulları oldu. İsimleri Tebah, Gaham, Tahaş ve Maaka’ydı.

23 Sara 127 yıl yaşadı.+ 2 O, Kenan topraklarında,+ Hebron+ da denilen Kiryat-arba’da+ öldü. İbrahim onun için yas tutup ağladı. 3 Sonra karısının ölüsünün başından kalktı ve gidip Hetoğullarıyla*+ konuştu. 4 Onlara şöyle dedi: “Ben aranızda yaşayan bir yabancıyım.+ Lütfen bana toprağınızdan bir yer verin de karımı gömeyim.” 5 Bunun üzerine Hetoğulları İbrahim’e şu karşılığı verdi: 6 “Efendim, sen bizim gözümüzde Tanrı’nın seçtiği bir beysin.*+ Ölünü mezar yerlerimizin en iyisine gömebilirsin. Bizden hiç kimse senden mezar yerini esirgemez.”

7 O zaman İbrahim kalkıp yöre halkının, Hetoğullarının+ önünde eğildi 8 ve şöyle dedi: “Eğer karımı buraya gömmemi kabul ediyorsanız, lütfen Tsohar oğlu Efron’a benim adıma ricada bulunun. 9 Ona ait olan ve arazisinin kenarında bulunan Makpela Mağarası’nı bana satsın. Orayı sizin önünüzde, bedeli kaç gümüşse+ o kadara satsın ki bir mezar yerim olsun.”+

10 O sırada Hetoğullarının arasında Hititli Efron da vardı. O, Hetoğullarının ve şehir kapısında* bulunan herkesin önünde+ İbrahim’e şöyle dedi: 11 “Efendim, lütfen beni dinle. Sana mağarayı da içinde bulunduğu araziyi de veriyorum. Ölünü gömmen için orayı sana halkımın önünde veriyorum.” 12 Bunun üzerine İbrahim yöre halkının önünde eğildi 13 ve onların huzurunda Efron’a şöyle dedi: “Lütfen beni dinle. Arazinin bedeli kaç gümüşse sana vereceğim. Bunu kabul et ki, karımı oraya gömeyim.”

14 Efron, İbrahim’e şu karşılığı verdi: 15 “Efendim, bu arazi 400 şekel* gümüş eder, ama aramızda bunun lafı bile olmaz. Lütfen ölünü oraya göm.” 16 İbrahim Efron’u dinleyip onun Hetoğullarının önünde söylediği miktarı, 400 şekel gümüşü tüccarların kullandığı ağırlıkla tartıp ona verdi.+ 17 Böylece Efron, Mamre yakınlarındaki Makpela’da bulunan arazisini sattı. İçindeki mağara ve tüm ağaçlarla birlikte arazinin 18 artık İbrahim’in mülkü olduğu Hetoğullarının ve şehir kapısındaki herkesin önünde onaylandı. 19 Ve İbrahim karısı Sara’yı Makpela arazisindeki mağaraya gömdü. Orası Kenan topraklarında bulunan Hebron’da, Mamre yakınlarındaydı. 20 Böylece arazi ve içindeki mağara Hetoğulları tarafından İbrahim’e mezar yeri olarak verilmiş oldu.+

24 Artık İbrahim iyice yaşlanmıştı. Yehova ona her yönden bereket vermişti.+ 2 Bir gün İbrahim, sahip olduğu her şeyden sorumlu olan en eski* hizmetkârına+ şöyle dedi: “Bana yemin etmeni istiyorum,* 3 aralarında yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın.+ Göklerin ve yerin Tanrısı Yehova’nın önünde bana bunun için yemin et. 4 Memleketime, akrabalarıma gideceksin+ ve oğlum İshak’a oradan kız alacaksın.”

5 Fakat hizmetkâr ona şöyle sordu: “Ya kız benimle buraya gelmek istemezse? O zaman oğlunu, senin geldiğin o memlekete+ götüreyim mi?” 6 Bunun üzerine İbrahim şöyle dedi: “Sakın oğlumu oraya götürme.+ 7 Göklerin Tanrısı Yehova beni babamın evinden, akrabalarımın memleketinden çıkardı+ ve benimle konuşup ‘Bu toprakları senin soyuna+ vereceğim’+ diye yemin etti.+ O senin önünden meleğini gönderecek+ ve oğluma oradan kız alacaksın.+ 8 Kız seninle gelmek istemezse, bu yeminden muaf olursun. Fakat sakın oğlumu oraya götürme.” 9 Hizmetkâr, efendisi İbrahim’e yemin etti ve dediğini yapacağına söz verdi.+

10 Sonra hizmetkâr yanına 10 deve ve çeşit çeşit hediye alıp yola çıktı. Mezopotamya’ya, Nahor şehrine doğru yola koyuldu. 11 Şehrin dışındaki bir kuyuya gelince develeri orada yere çöktürdü. Akşamüstüydü, kadınların su çekmeye geldikleri vakitti. 12 Hizmetkâr şöyle dua etti: “Efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova, ne olur bugün işimi rast getir ve efendim İbrahim’e vefanı göster. 13 Ben burada su pınarının başındayım ve şehrin kızları su çekmeye geliyorlar. 14 Ben onlardan birine ‘Ne olur testini indir de biraz su içeyim’ dediğimde, bana ‘Lütfen iç, develerine de su vereyim’ diyen kız, kulun İshak’a seçtiğin kız olsun. Efendime iyilik ettiğini bu şekilde anlamamı sağla.”

15 Hizmetkâr daha sözlerini bitirmeden Rebeka omzunda su testisiyle geldi. O Betuel’in kızıydı,+ Betuel de İbrahim’in kardeşi Nahor’un+ Milka’dan+ doğan oğluydu. 16 Rebeka çok güzel bir genç kızdı, ona erkek eli değmemişti. Pınara indi, su testisini doldurdu ve çıktı. 17 Hizmetkâr hemen koşup yanına gitti ve “Ne olur testinden bir yudum su ver de içeyim” dedi. 18 Kız “Tabii efendim” diyerek çabucak testiyi indirdi ve adama su verdi. 19 Ona su verdikten sonra şöyle dedi: “Develerin için de su çekeyim, doyana kadar içsinler.” 20 Hemen testiyi yalağa* boşalttı. Su çekmek için defalarca kuyuya koştu ve hizmetkârın tüm develerine durmaksızın su çekti. 21 Tüm bunlar olup biterken adam şaşkınlıkla, sessiz sedasız kızı izliyordu. Yehova’nın, kendisine yardım edip etmediğini anlamaya çalışıyordu.

22 Develer su içmeyi bitirince, adam kıza yarım şekel ağırlığında altın bir burun halkası ve 10 şekel* ağırlığında iki altın bilezik verdi. 23 Kıza şöyle sordu: “Lütfen söyle, sen kimin kızısın? Geceyi geçirmemiz için babanın evinde yer var mı?” 24 Kız da “Nahor’un+ Milka’dan doğan oğlu Betuel’in+ kızıyım” dedi. 25 Sonra ekledi: “Bizde gecelemeniz için yer var, develer için de bol bol saman ve yem var.” 26 O zaman adam Yehova’nın önünde eğilip yere kapandı 27 ve şöyle dedi: “Efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova’ya şükürler olsun. O, efendimden vefasını esirgemedi ve sözünü tuttu. Yehova beni, efendimin akrabalarının evine getirdi.”

28 Kız koşarak gidip annesine ve ailesine tüm bunları anlattı. 29 Rebeka’nın bir erkek kardeşi vardı, ismi Laban’dı.+ Laban pınarın orada duran adamın yanına koştu. 30 Çünkü kız kardeşi Rebeka’nın burun halkasını ve kolundaki bilezikleri görmüş, adamla ilgili söylediklerini duymuştu. Bu yüzden onu karşılamaya geldi. Adam hâlâ pınarın başında develerin yanında duruyordu. 31 Laban hemen ona şöyle dedi: “Yehova’nın sevgili kulu, buyur evimize gel. Neden burada duruyorsun? Size de, develere de yer hazırlatıyorum.” 32 Böylece adamı eve getirdi. Develerin yükünü indirip onlara saman ve yem verdi. Adama ve yanındakilere de ayaklarını yıkamaları için su getirdi. 33 Sonra adamın önüne yemek koydular, fakat o “Geliş nedenimi anlatmadan yemeğe başlamayacağım” dedi. Bunun üzerine Laban “Öyleyse anlat” dedi.

34 Ve adam anlatmaya başladı: “Ben İbrahim’in hizmetkârıyım.+ 35 Yehova, efendime büyük bereket verdi ve onu çok zengin etti. Ona koyunlar, sığırlar, develer, eşekler, gümüşler, altınlar, erkek ve kadın hizmetkârlar verdi.+ 36 Ayrıca efendimin karısı Sara ilerlemiş yaşında efendime bir erkek çocuk doğurdu.+ Efendim sahip olduğu her şeyi oğluna verecek.+ 37 Efendim şöyle diyerek bana yemin ettirdi: ‘Topraklarında oturduğum Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın.+ 38 Babamın evine, ailemin yanına gidecek+ ve oğluma oradan kız alacaksın.’+ 39 Ben de efendime ‘Ya kız benimle gelmek istemezse?’ diye sordum.+ 40 Bunun üzerine bana şöyle dedi: ‘Yolunda yürüdüğüm Yehova,+ meleğini seninle gönderecek+ ve işini rast getirecek. Oğluma mutlaka ailemden, babamın evinden+ kız alacaksın. 41 Fakat ailemin yanına gittiğin zaman kızı sana vermezlerse, o zaman bu yeminden muaf olursun. Verdiğin sözden sorumlu tutulmazsın.’+

42 Bugün pınara vardığımda şöyle dedim: ‘Efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova, işimi rast getirdiğini şundan bileyim: 43 Ben burada su pınarının başında duruyorum. Bir kız su çekmeye geldiğinde+ ona “Ne olur testinden biraz su içeyim” diyeceğim. 44 Bana “Lütfen iç, develerin için de su çekeyim” diyen kız, efendimin oğlu için seçtiğin kız olsun ey Yehova.’+

45 Bu şekilde içimden dua ediyordum ki, omzunda testiyle Rebeka geldi. Pınara indi ve su çekti. Ona ‘Ne olur biraz su ver’ dedim.+ 46 Kız hemen testiyi omzundan indirdi ve ‘Buyur iç efendim,+ develerine de su vereyim’ dedi. Suyu içtim, develere de su verdi. 47 Ona ‘Sen kimin kızısın?’ diye sordum, o da ‘Nahor’un Milka’dan doğan oğlu Betuel’in kızıyım’ dedi. Bunun üzerine, burnuna halkayı ve bileklerine bilezikleri taktım.+ 48 Sonra eğilip Yehova’nın önünde yere kapandım ve efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova’ya şükrettim.+ Çünkü efendimin oğluna, kardeşinin torununu almak için bana yol gösterdi. 49 Şimdi siz efendime vefa ve bağlılık gösterecek misiniz söyleyin. Eğer hayır diyecekseniz bileyim de ona göre ne yapacağıma karar vereyim.”+

50 Bunun üzerine Laban ve Betuel şöyle dedi: “Bu Yehova’nın işi. O yüzden sana evet ya da hayır demek bize düşmez. 51 İşte Rebeka karşında, onu götürebilirsin. Yehova’nın söylediği gibi, efendinin oğlunun karısı olsun.” 52 İbrahim’in hizmetkârı onların bu sözlerini duyar duymaz Yehova’nın önünde yere kapandı. 53 Sonra Rebeka’ya altın ve gümüş takılarla elbiseler çıkarıp verdi. Kızın erkek kardeşine ve annesine de değerli armağanlar verdi. 54 Ardından hizmetkâr ve yanındaki adamlar yemek yediler ve geceyi orada geçirdiler.

Sabahleyin kalkınca hizmetkâr “Müsaadenizle ben artık efendime gideyim” dedi. 55 Bunun üzerine kızın kardeşi ve annesi, “Rebeka en azından 10 gün daha bizimle kalsın, sonra gitsin” dediler. 56 Fakat adam şu karşılığı verdi: “Yehova işimi rast getirdiğine göre beni alıkoymayın. Beni yolcu edin de efendime gideyim.” 57 Onlar “O zaman kızı çağırıp kendisine soralım” dediler. 58 Rebeka’yı çağırıp “Bu adamla gitmek istiyor musun?” diye sordular. O da “İstiyorum” dedi.

59 Bunun üzerine Rebeka’yı,*+ sütannesini,+ İbrahim’in hizmetkârını ve adamlarını yolcu ettiler. 60 Rebeka için hayırdua edip şöyle dediler: “Kız kardeşimiz, sen milyonlarca* kişinin annesi ol. Senin soyun düşmanlarının şehirlerini* ele geçirsin.”+ 61 Sonra Rebeka ile hizmetindeki kızlar develere bindiler ve İbrahim’in hizmetkârının ardından gittiler. Böylece adam Rebeka’yı alıp oradan ayrıldı.

62 İshak, Necef topraklarında+ yaşıyordu. Bir gün Beer-lahay-roi+ civarından döndükten sonra, 63 derin düşünmek için+ akşamüstü kırda dolaşmaya çıkmıştı. Başını kaldırınca gelen develeri gördü. 64 Rebeka da İshak’ı gördü ve hemen deveden indi. 65 Hizmetkâra “Kırdan bizi karşılamaya gelen şu adam kim?” diye sordu. Hizmetkâr “O benim efendim” dedi. Bunun üzerine Rebeka bir örtü alıp başını örttü. 66 Hizmetkâr tüm yaptıklarını İshak’a anlattı. 67 Sonra İshak Rebeka’yı annesi Sara’nın çadırına götürdü.+ Böylece Rebeka’yı karısı olarak almış oldu. İshak ona âşık oldu+ ve annesinin ölümünden sonra teselli buldu.+

25 İbrahim tekrar evlendi, karısının adı Ketura’ydı. 2 İbrahim’in Ketura’dan Zimran, Yokşan, Medan, Midyan,+ Yişbak ve Şuah+ adında oğulları oldu.

3 Yokşan’ın Saba ve Dedan adında oğulları oldu.

Dedan da Aşşurim, Letuşim ve Leummim’in atası oldu.

4 Midyan’ın oğulları Efa, Efer, Hanok, Abida ve Eldaa’ydı.

Bunların hepsi Ketura’nın oğulları ve torunlarıydı.

5 İbrahim sahip olduğu her şeyi İshak’a verirken,+ 6 cariyelerinden olan oğullarına da çeşitli armağanlar verdi. Sonra, daha kendisi hayattayken onları İshak’tan uzağa,+ Doğu’ya gönderdi. 7 İbrahim 175 yıl yaşadı. 8 Uzun ve mutlu bir hayat sürdükten sonra son nefesini verip atalarına katıldı.* 9 Oğulları İshak ve İsmail onu, Hititli Tsohar oğlu Efron’un Mamre yakınlarındaki arazisinde bulunan Makpela Mağarası’na gömdüler.+ 10 İbrahim o araziyi Hetoğullarından satın almıştı. İbrahim oraya, karısı Sara’nın yanına gömüldü.+ 11 Tanrı, İbrahim’in ölümünden sonra İshak’a bereket* vermeye devam etti.+ İshak, Beer-lahay-roi+ yakınlarında oturuyordu.

12 İbrahim’in, Sara’nın hizmetçisi Mısırlı Hacer’den+ olan oğlu İsmail’in+ soy kaydı şudur:

13 İsmail’in oğulları ve onlardan gelen ailelerin isimleri şöyledir: İlk oğlu Nebayot,+ sonrakiler Kedar,+ Adbeel, Mibsam,+ 14 Mişma, Duma, Massa, 15 Hadad, Tema, Yetur, Nafiş ve Kedema. 16 Bunlar İsmail’in oğullarıdır, onlar 12 boyun beyleridir.+ Köyleri ve çadır kurdukları yerler de onların adlarıyla anılır. 17 İsmail 137 yıl yaşadıktan sonra son soluğunu verip atalarına katıldı. 18 İsmailoğullarının yaşadığı bölge, Mısır yakınlarında bulunan Şur+ civarındaki Havila’dan+ Asur’a dek uzanıyordu. Onlar kardeşlerinin yakınlarında yaşadılar.*+

19 İbrahim’in oğlu İshak’la ilgili kayıt şudur:+

İbrahim İshak’ın babasıydı. 20 İshak 40 yaşındayken Paddan-aram’dan Arami* Betuel’in+ kızı ve Arami Laban’ın kız kardeşi Rebeka’yla evlendi. 21 İshak karısı için durmadan Yehova’ya dua ediyordu, çünkü karısı kısırdı. Yehova onun yakarışlarını duydu ve karısı Rebeka hamile kaldı. 22 Rebeka’nın karnındaki çocuklar itişmeye başladı.+ Bunun üzerine o “Eğer böyle sıkıntı çekeceksem, öleyim daha iyi” dedi. Ve Yehova’ya bunun nedenini sordu. 23 Yehova ona şöyle dedi: “Karnında iki millet var.+ Senden iki ayrı halk doğacak.+ O milletlerden biri diğerinden güçlü olacak.+ Büyüğü küçüğüne kulluk edecek.”+

24 Rebeka’nın doğum vakti geldi ve ikiz doğurdu. 25 İlk doğan çocuk baştan aşağı kıpkızıldı, sanki tüylü bir giysi giymiş gibiydi.+ Bu nedenle ismini Esav* koydular.+ 26 Sonra kardeşi doğdu, eliyle Esav’ın topuğunu tutuyordu.+ Bu nedenle ismini Yakup* koydular.+ Rebeka onları doğurduğunda İshak 60 yaşındaydı.

27 Ve çocuklar büyüdü. Esav iyi bir avcı oldu,+ kırlarda olmayı severdi. Yakup ise zamanının çoğunu çadırlarda geçirirdi,+ o doğru bir adamdı. 28 İshak Esav’ı daha çok severdi, çünkü Esav ona av eti getirirdi. Rebeka ise Yakup’u daha çok severdi.+ 29 Bir gün Yakup yemek pişirirken Esav avdan geldi, yorgunluktan bitkin düşmüştü. 30 Yakup’a şöyle dedi: “Yorgunluktan ölüyorum. Ne olur, hemen şu kırmızı yemekten bana biraz ver.” Bu nedenle ona Edom* adı da verildi.+ 31 O zaman Yakup “Önce bana ilk oğulluk* hakkını sat” dedi.+ 32 Esav şu karşılığı verdi: “Ben burada açlıktan ölmek üzereyim! İlk oğulluk hakkının bana ne faydası var ki?” 33 Yakup “O zaman önce bana yemin et” dedi. Esav yemin edip ilk oğulluk hakkını Yakup’a sattı.+ 34 Bunun üzerine Yakup Esav’a ekmek ve mercimek yemeği verdi. O da yiyip içti, sonra kalkıp gitti. Esav böyle yaparak ilk oğulluk hakkını küçümsemiş oldu.

26 O sırada memlekette, İbrahim’in zamanında olduğu gibi yine bir kıtlık oldu.+ Bu nedenle İshak Gerar’a, Filistilerin kralı Abimelek’e gitti. 2 Sonra Yehova ona görünüp şunları söyledi: “Mısır’a gitme. Sana söyleyeceğim topraklarda otur. 3 Bir süre burada yaşa.+ Ben senin yanında olmaya devam edeceğim ve seni bereketli* kılacağım. Tüm bu toprakları sana ve senin soyuna vereceğim.+ Baban İbrahim’e yeminimi tutacağım.+ Ona şöyle dedim: 4 ‘Soyunu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım,+ tüm bu toprakları senin soyuna vereceğim.+ Senin soyun aracılığıyla yeryüzündeki tüm milletler nimetler elde edecek.’*+ 5 Bunu yapacağım çünkü İbrahim sözümü dinledi ve isteklerime, emirlerime, kararlarıma ve kanunlarıma hep uydu.”+ 6 Böylece İshak Gerar’da oturmaya devam etti.+

7 Oradaki adamlar İshak’a Rebeka hakkında sürekli soru soruyordu. İshak da onun karısı olduğunu söylemeye korkuyordu ve “O benim kız kardeşim” diyordu.+ Karısı güzel bir kadın olduğundan,+ “Rebeka yüzünden beni öldürürler” diye düşünüyordu. 8 Bir gün Filistilerin kralı Abimelek pencereden bakarken İshak’ın, karısı Rebeka’ya sarıldığını* gördü.+ 9 Abimelek hemen İshak’ı çağırtıp şöyle dedi: “Bu kadın senin karın! Neden kız kardeşin olduğunu söyledin?” İshak da şu cevabı verdi: “Onun yüzünden beni öldürürler diye korktum, bu yüzden öyle söyledim.”+ 10 Bunun üzerine Abimelek şöyle dedi: “Bize bunu nasıl yaparsın?+ Halktan biri karınla birlikte olabilirdi, neredeyse bize suç işletecektin.”+ 11 Ardından tüm halka şunu duyurdu: “Kim bu adama ve karısına dokunursa öldürülecektir!”

12 Sonra İshak o memlekette ekin ekti ve aynı yıl 100 kat ürün aldı, çünkü Yehova ona bereket veriyordu.+ 13 İshak zenginleşti. Malları o kadar arttı ki, çok varlıklı bir adam oldu. 14 Koyun sürüleri, sığır sürüleri ve çok sayıda hizmetkârı oldu.+ Bu nedenle Filistiler onu kıskanmaya başladı.

15 Bunun üzerine Filistiler, daha önce İbrahim’in hizmetkârlarının kazdığı tüm kuyuları toprakla doldurup kapattılar.+ 16 Abimelek İshak’a “Buradan git, çünkü bizden çok daha güçlü oldun” dedi. 17 Böylece İshak oradan ayrıldı. Gerar Vadisi’nde+ çadır kurdu ve orada oturmaya başladı. 18 İshak, babası İbrahim’in zamanında kazılan, fakat Filistilerin o öldükten sonra kapattığı kuyuları tekrar açtı.+ Ve onlara babasının vermiş olduğu isimleri verdi.+

19 İshak’ın hizmetkârları vadide kazdıkları bir yerde tatlı su kaynağı buldu. 20 Fakat Gerarlı çobanlar “Su bizim!” diyerek İshak’ın çobanlarıyla tartışmaya başladı. Bu nedenle İshak kuyuya Esek* adını verdi, çünkü onunla tartışmışlardı. 21 Başka bir kuyu daha kazdılar ve bu kuyu yüzünden de tartıştılar. Bu nedenle İshak ona Sitna* adını verdi. 22 Daha sonra İshak oradan ayrıldı ve başka bir kuyu kazdı, ama bu sefer kuyu için tartışmadılar. İshak ona Rehobot* adını verdi ve şöyle dedi: “Artık Yehova bize geniş topraklar verdi ve burada bizi çoğalttı.”+

23 Sonra İshak oradan ayrılıp Beer-şeba’ya gitti.+ 24 Yehova o gece ona göründü ve şöyle dedi: “Ben baban İbrahim’in Tanrısıyım.+ Korkma,+ çünkü Ben senin yanındayım. Kulum İbrahim’den dolayı sana nimetler vereceğim ve soyunu çoğaltacağım.”+ 25 Bunun üzerine İshak bir sunak yaptı ve Yehova’ya adıyla yakardı.*+ Orada çadır kurdu+ ve hizmetkârları bir kuyu kazdı.

26 Daha sonra Abimelek, özel danışmanı Ahuzzat ve ordu komutanı Fikol ile birlikte Gerar’dan İshak’ın yanına geldi.+ 27 İshak onlara şöyle dedi: “Neden geldiniz? Beni istemeyen, beni kovan siz değil miydiniz?” 28 Onlar da şu karşılığı verdi: “Yehova’nın senin yanında olduğunu açıkça gördük.+ Bu yüzden seninle karşılıklı yemin edip bir anlaşma yapmak istedik.+ 29 Nasıl ki biz sana bir zarar vermedik, sen de bize bir zarar vermeyeceğine söz ver. Unutma ki sana iyi davranarak seni dostça uğurladık. Çünkü sen Yehova’nın sevgili kulusun.” 30 Bunun üzerine İshak onlara bir ziyafet verdi, yediler içtiler. 31 Ertesi sabah erkenden kalktılar ve birbirlerine yemin ettiler.+ Ardından İshak onları yolcu etti ve onun yanından dostça ayrıldılar.

32 Aynı gün İshak’ın hizmetkârları ona haber getirip, kazdıkları kuyuda+ su bulduklarını söylediler. 33 İshak kuyuya Şiba adını verdi. Bu nedenle oradaki şehrin adı bugün hâlâ Beer-şeba’dır.+

34 Esav 40 yaşındayken Hititli Beeri’nin kızı Yudit’i ve Hititli Elon’un kızı Basemat’ı eş olarak aldı.+ 35 Onlar İshak ve Rebeka için büyük bir üzüntü kaynağı oldular.+

27 İshak artık yaşlanmıştı, gözleri görmez olmuştu. Bir gün büyük oğlu Esav’a “Oğlum” diye seslendi,+ Esav “Efendim” dedi. 2 İshak şöyle dedi: “Artık yaşlandım. Daha ne kadar yaşarım bilmiyorum. 3 Şimdi lütfen oklarını ve yayını al, kıra git ve benim için avlan.+ 4 Sonra sevdiğim o lezzetli yemekten yapıp getir de yiyeyim ve ölmeden önce sana hayırdua edeyim.”

5 İshak Esav’la konuşurken Rebeka onları dinliyordu. Ve Esav av eti getirmek için kıra gitti.+ 6 Rebeka oğlu Yakup’a+ şunları söyledi: “Biraz önce babanın abin Esav’la konuştuğunu duydum. 7 Dedi ki, ‘Bana av eti getir, lezzetli bir yemek yap da yiyeyim. Ölmeden önce Yehova’nın önünde sana hayırdua edeyim.’+ 8 Yakup, oğlum, şimdi sana söyleyeceklerimi iyi dinle ve ne diyorsam yap.+ 9 Lütfen sürüye git ve bana en iyilerinden iki oğlak getir. Babanın sevdiği gibi lezzetli bir yemek yapayım. 10 Sonra yemeği babana götürürsün, yer ve ölmeden önce sana hayırdua eder.”

11 Yakup annesine şöyle dedi: “Fakat abim Esav kıllı bir adam,+ bense öyle değilim. 12 Ya babam bana dokunursa?+ O zaman onunla alay ediyormuşum gibi olur. Ve bana hayırdua değil lanet eder.” 13 Bunun üzerine annesi ona şöyle dedi: “Oğlum, sana gelecek lanet bana gelsin. Sen sözümü dinle, git ve oğlakları bana getir.”+ 14 Böylece Yakup gitti, oğlakları alıp annesine getirdi. Annesi de babasının sevdiği gibi lezzetli bir yemek yaptı. 15 Sonra Rebeka, Esav’ın çadırdaki en güzel giysilerini aldı ve Yakup’a giydirdi.+ 16 Ayrıca onun ellerinin üstünü ve boynunun kılsız kısımlarını oğlakların postuyla kapladı.+ 17 Sonra, pişirdiği lezzetli yemeği ve ekmeği oğlu Yakup’un eline verdi.+

18 Yakup babasının yanına gidip “Baba!” diye seslendi. Babası “Efendim oğlum, sen Esav mısın Yakup musun?” diye sordu. 19 Yakup babasına şöyle dedi: “Ben ilk oğlun Esav’ım.+ Dediklerini yaptım. Lütfen doğrul da getirdiğim etten ye ve bana hayırdua et.”+ 20 Bunun üzerine İshak oğluna “Nasıl bu kadar çabuk buldun oğlum?” diye sordu. Yakup da “Tanrın Yehova bana yardım etti” dedi. 21 O zaman İshak Yakup’a şöyle söyledi: “Oğlum, lütfen yaklaş da sana dokunayım, gerçekten Esav mısın değil misin anlayayım.”+ 22 Yakup babasına yaklaştı. İshak ona dokundu ve “Ses Yakup’un sesi, fakat eller Esav’ın elleri”+ dedi. 23 İshak onun Yakup olduğunu anlamadı, çünkü elleri abisi Esav’ın elleri gibi kıllıydı. Ve İshak ona hayırdua etti.+

24 Sonra “Sen gerçekten oğlum Esav mısın?” diye sordu. Yakup da “Evet, benim” dedi. 25 O zaman İshak “Oğlum, getir de av etinden yiyeyim ve sana hayırdua edeyim” dedi. Yakup yemeği getirdi, şarap da getirdi. İshak yedi ve içti. 26 Sonra İshak “Lütfen yaklaş oğlum, beni öp” dedi.+ 27 Yakup yaklaşıp onu öptü. İshak onun giysilerinin kokusunu aldı.+ Ve ona şöyle hayırdua etti:

“İşte oğlumun kokusu, Yehova’nın bereketini döktüğü kırların kokusu gibi. 28 Tanrı sana göklerin çiyini ve yeryüzünün bereketli topraklarını versin,+ tahılını ve yeni şarabını bol bol artırsın.+ 29 Halklar sana kulluk etsin, milletler senin önünde eğilsin. Kardeşlerinin efendisi ol, annenin oğulları senin önünde eğilsin.+ Sana lanet eden herkes lanetli olsun, sana hayırdua eden herkes hayırdua alsın.”+

30 İshak Yakup’a hayırdua etmeyi bitirdi. Yakup babasının yanından tam çıkmıştı ki abisi Esav avdan döndü.+ 31 O da lezzetli bir yemek pişirdi, sonra babasına getirip şöyle dedi: “Baba hadi kalk, oğlunun av etinden ye ve bana hayırdua et.” 32 Bunun üzerine babası “Sen kimsin?” diye sordu, o da “İlk oğlun Esav’ım”+ dedi. 33 İshak tir tir titremeye başladı ve şöyle dedi: “Peki ava gidip bana av eti getiren kimdi? Sen gelmeden önce o yemeği yedim ve ona hayırdua ettim. Artık Tanrı’nın bereketini* o alacak.”

34 Esav babasının sözlerini duyunca acı acı haykırdı ve babasına “Bana da hayırdua et baba, bana da!”+ dedi. 35 Fakat İshak şöyle dedi: “Kardeşin gelip beni kandırdı, sana edeceğim hayırduayı o aldı.” 36 O zaman Esav şunları söyledi: “Onun adı boşuna Yakup* değil! İki defadır benim yerimi alıyor.+ Önce ilk oğulluk hakkımı,+ şimdi de benim olan hayırduayı aldı.”+ Sonra babasına “Benim için de bir hayırduan yok mu?” diye sordu. 37 İshak ise ona şu karşılığı verdi: “Onu sana efendi yaptım,+ tüm kardeşlerini de ona kul ettim. Tahıl ve yeni şarabı ona verdim.+ Sana verebileceğim ne kaldı ki oğlum?”

38 Esav babasına şöyle dedi: “Baba senin sadece tek bir hayırduan mı var? Bana da hayırdua et baba, bana da!” Bunları diyerek gözyaşlarına boğuldu ve yüksek sesle ağladı.+ 39 O zaman babası şöyle söyledi:

“Bereketli topraklardan ve göklerin çiyinden uzakta yaşayacaksın.+ 40 Hayat boyu kılıç kullanacak+ ve kardeşine kulluk edeceksin.+ Fakat sabrın tükenince, onun egemenliğinden kurtulup özgür kalacaksın.”*+

41 Esav, babasının hayırduasını aldığı için kardeşinden nefret etti.+ İçinden şöyle diyordu: “Yakında babam ölecek,*+ o zaman kardeşim Yakup’u öldürürüm.” 42 Esav’ın bu sözleri Rebeka’nın kulağına geldi. Rebeka hemen küçük oğlu Yakup’u çağırıp ona şöyle dedi: “Abin Esav öç almak için seni öldürmeyi planlıyor.* 43 Şimdi beni dinle oğlum. Kalk Harran’a kaç, kardeşim Laban’ın yanına git.+ 44 Abin sakinleşene kadar bir süre orada kal. 45 Öfkesi geçip ona yaptığını unutuncaya dek dönme. Sonra haber gönderip seni çağırtırım. Bir günde ikinizi de kaybetmek istemiyorum.”

46 Sonra Rebeka İshak’a şöyle demeye başladı: “Bu Het kızları yüzünden canımdan bezdim.+ Yakup da buradan kız alırsa, bunlar gibi bir Het kızıyla evlenirse öleyim daha iyi!”+

28 Sonra İshak Yakup’u çağırdı. Ona hayırdua edip şöyle tembihledi: “Kenanlılardan kız almayacaksın.+ 2 Paddan-aram’a, deden Betuel’in evine git. Dayın Laban’ın kızlarından birini eş olarak al.+ 3 Her Şeye Gücü Yeten Tanrı sana nimetler verecek, seni çocuklar sahibi yapacak ve soyunu çoğaltacak. Sen birçok halkın* atası olacaksın.+ 4 Tanrı sana ve soyuna, İbrahim’e verdiği gibi bereket* verecek.+ Böylece O’nun İbrahim’e vaat ettiği ve senin de bir yabancı olarak yaşadığın bu toprakların sahibi olacaksın.”+

5 Ve İshak Yakup’u gönderdi. Yakup Paddan-aram’a, Arami Betuel’in oğlu Laban’ın+ yanına gitmek üzere yola çıktı. Laban, Yakup ile Esav’ın annesi Rebeka’nın kardeşiydi.+

6 Esav, İshak’ın Yakup’a hayırdua edip ona “Kenanlılardan kız almayacaksın” dediğini öğrendi. Babası, Yakup’a Paddan-aram’a gitmesini ve oradan kız almasını söylemişti.+ 7 Yakup da babasını ve annesini dinleyip Paddan-aram’a gitmek üzere yola çıkmıştı.+ 8 Bunun üzerine Esav, babası İshak’ın Kenan kızlarından hoşlanmadığını anladı.+ 9 Bu nedenle İbrahim’in oğlu İsmail’in ailesine gitti. Diğer eşlerinin üzerine, İsmail’in kızı ve Nebayot’un kız kardeşi Mahalat’ı aldı.+

10 Yakup ise Beer-şeba’dan ayrılmış, Harran’a doğru yoluna devam ediyordu.+ 11 Sonra bir yere geldi, güneş battığından geceyi orada geçirmeye hazırlandı. Oradaki taşlardan birini aldı, başının altına koyup yattı.+ 12 Sonra bir rüya gördü. Rüyasında yerden başlayıp göklere erişen bir merdiven vardı. Tanrı’nın melekleri merdivenden inip çıkıyordu.+ 13 Merdivenin yukarısında Yehova vardı ve Yakup’a şöyle dedi:

“Ben atan İbrahim’in ve baban İshak’ın Tanrısı Yehova’yım.+ Üzerinde yattığın toprakları sana ve soyuna vereceğim.+ 14 Senin soyun kum taneleri kadar çok olacak.+ Doğuya, batıya, kuzeye ve güneye yayılacaksın. Yeryüzünün bütün aileleri sen ve soyun aracılığıyla nimetler elde edecek.*+ 15 Ben senin yanındayım. Gideceğin her yerde seni koruyacağım ve seni bu topraklara geri getireceğim.+ Sana verdiğim sözü yerine getirinceye dek seni bırakmayacağım.”+

16 Yakup uykudan uyanıp “Yehova gerçekten burada ve ben bunu bilmiyordum” dedi. 17 İçini bir korku sardı ve şöyle dedi: “Ne etkileyici bir yer! Burası kesinlikle Tanrı’nın evi,+ bu göklerin kapısı olmalı.”+ 18 Yakup sabah erkenden kalktı. Başının altına koyduğu taşı kaldırıp yere dikti ve üzerine yağ döktü.+ 19 Oraya Beytel* adını verdi, şehrin* önceki adı Luz’du.+

20 Sonra Yakup bir adak adayıp şunları söyledi: “Eğer Tanrı yanımda olmaya devam eder, bu yolculukta beni korur ve yemem için ekmek, giymem için giysi verirse 21 ve babamın evine sağ salim dönersem, o zaman Yehova benim Tanrım olduğunu göstermiş olacak. 22 Diktiğim bu taş Tanrı’nın evi olacak+ ve bana vereceği her şeyin onda birini mutlaka O’na vereceğim.”

29 Yakup yoluna devam etti ve sonunda Doğuluların memleketine geldi. 2 Orada, kırda bir kuyu gördü. Kuyunun yanında üç koyun sürüsü yatıyordu, çünkü hayvanlara o kuyudan su içirirlerdi. Kuyunun ağzında büyük bir taş vardı. 3 Tüm sürüler oraya toplanınca, çobanlar taşı kuyunun ağzından yuvarlar ve sürülere su verirdi. Sonra taşı yine yerine, kuyunun ağzına koyarlardı.

4 Yakup çobanlara “Kardeşlerim, nerelisiniz?” diye sordu. Onlar “Harranlıyız” dediler.+ 5 Yakup “Nahor’un torunu+ Laban’ı+ tanır mısınız?” dedi, onlar da “Evet, tanırız” diye karşılık verdiler. 6 Bunun üzerine Yakup “O nasıl, iyi mi?” diye sordu, onlar da “Evet, iyi. İşte kızı Rahel+ de koyunlarla geliyor” diye cevap verdi. 7 Yakup onlara şöyle dedi: “Bakın, akşama daha çok var. Sürüleri toplama vakti değil. Koyunlara su verin de otlatmaya götürün.” 8 Çobanlar şu karşılığı verdi: “Tüm sürüler toplanmadan olmaz. Ancak o zaman taşı kuyunun ağzından yuvarlarız ve koyunlara su veririz.”

9 Yakup onlarla konuşurken Rahel babasının koyunlarıyla geldi, çünkü çobanlık yapıyordu. 10 Yakup, dayısı Laban’ın kızı Rahel’i ve koyunları görünce hemen gidip kuyunun ağzındaki taşı yuvarladı ve Laban’ın koyunlarına su verdi. 11 Sonra Rahel’i selamlayıp öptü ve hıçkıra hıçkıra ağladı. 12 Yakup ona Laban’ın yeğeni* ve Rebeka’nın oğlu olduğunu söyledi. Rahel de koşup bunları babasına anlattı.

13 Laban+ yeğeni Yakup’un geldiğini duyar duymaz onu karşılamak için koştu. Onu görünce sarılıp öptü ve evine getirdi. Yakup tüm olanları ona anlattı. 14 Laban “Biz seninle aynı kandanız”* dedi. Bunun üzerine Yakup onun yanında bir ay kaldı.

15 Ve Laban ona şöyle dedi: “Akrabayız+ diye seni bedavaya çalıştıramam. Söyle ne ücret istersin?”+ 16 Laban’ın iki kızı vardı. Büyüğünün adı Lea, küçüğünün adı Rahel’di.+ 17 Lea’nın bakışları* donuktu, fakat Rahel çok güzel ve alımlıydı. 18 Yakup Rahel’e âşık olmuştu. Bu yüzden Laban’a şu cevabı verdi: “Küçük kızın Rahel için sana yedi yıl hizmet ederim.”+ 19 O zaman Laban şöyle dedi: “Onu başka bir adama vermektense sana vermeyi tercih ederim. Yanımda kalmaya devam et.” 20 Yakup Rahel için yedi yıl hizmet etti,+ fakat ona olan sevgisinden dolayı bu yıllar gözünde birkaç gün gibiydi.

21 Sonra Yakup Laban’a “Anlaştığımız süre doldu, karımı ver de onunla birlikte olayım” dedi. 22 Bunun üzerine Laban tüm yöre halkını toplayıp bir ziyafet verdi. 23 Fakat akşamleyin Yakup’la birlikte olması için ona kızı Lea’yı getirdi. 24 Ayrıca hizmetçisi Zilpa’yı Lea’nın hizmetine verdi.+ 25 Sabah olunca Yakup bir de baktı ki yanındaki Lea’ydı! Bunun üzerine Laban’a şöyle dedi: “Bana bunu nasıl yaparsın? Sana Rahel için hizmet etmedim mi? Neden beni kandırdın?”+ 26 Laban şu karşılığı verdi: “Bizim buralarda küçük kız büyüğünden önce verilmez. 27 Bu kızın düğün haftasını tamamla. Sonra öbür kızı da alırsın, fakat bana yedi yıl daha hizmet edeceksin.”+ 28 Yakup onun dediğini yaptı ve Lea’nın haftasını tamamladı. Sonra Laban, kızı Rahel’i ona eş olarak verdi. 29 Ayrıca hizmetçisi Bilha’yı+ Rahel’in hizmetine verdi.+

30 Yakup Rahel’le de birlikte oldu. Onu Lea’dan daha çok sevdi. Ve Laban’a yedi yıl daha hizmet etti.+ 31 Yehova Lea’nın daha az sevildiğini görünce onun hamile kalmasını sağladı.*+ Rahel ise kısırdı.+ 32 Lea hamile kalıp bir erkek çocuk doğurdu. “Yehova ne kadar üzüldüğümü gördü,+ kocam artık beni sevecek” diyerek çocuğun adını Ruben*+ koydu. 33 Sonra tekrar hamile kalıp bir erkek çocuk daha doğurdu. Şöyle dedi: “Yehova duamı işitti ve sevilmediğimi gördü. Bu nedenle bana bir çocuk daha verdi.” Ve çocuğun adını Şimeon*+ koydu. 34 Lea yine hamile kalıp bir erkek çocuk daha doğurdu. “Bu kez kocam bana bağlanacak, çünkü ona üç erkek çocuk doğurdum” dedi. Bu nedenle çocuğun adı Levi*+ oldu. 35 Lea tekrar hamile kalıp bir erkek çocuk daha doğurdu. “Bu kez Yehova’yı yücelteceğim” diyerek çocuğun adını Yahuda*+ koydu. Bundan sonra bir süre çocuk doğurmadı.

30 Rahel Yakup’a çocuk doğuramadığını görünce ablasını kıskandı ve Yakup’a şöyle demeye başladı: “Bana çocuk ver, çocuğum olmayacaksa öleyim daha iyi!” 2 Yakup Rahel’e çok kızdı ve şöyle dedi: “Ben Tanrı mıyım? Çocuk sahibi olmanı engelleyen O.” 3 Bunun üzerine Rahel şöyle söyledi: “O zaman hizmetçim Bilha’yla+ birlikte ol. Benim yerime o çocuk doğursun, bu sayede benim de çocuklarım olsun.” 4 Böylece hizmetçisi Bilha’yı Yakup’a eş olarak verdi ve Yakup onunla birlikte oldu.+ 5 Bilha hamile kalıp Yakup’a bir erkek çocuk doğurdu. 6 O zaman Rahel “Tanrı hâkimim oldu, yakarışımı duyup bana bir oğul verdi” diyerek çocuğun adını Dan*+ koydu. 7 Rahel’in hizmetçisi Bilha tekrar hamile kaldı ve Yakup’a ikinci bir erkek çocuk doğurdu. 8 Rahel “Ablamla var gücümle savaştım* ve onu yendim!” diyerek çocuğun adını Naftali*+ koydu.

9 Lea bir süredir çocuğu olmadığını görünce hizmetçisi Zilpa’yı Yakup’a eş olarak verdi.+ 10 Ve Zilpa Yakup’a bir erkek çocuk doğurdu. 11 Lea, “Uğurlu!” diyerek çocuğun adını Gad*+ koydu. 12 Sonra Lea’nın hizmetçisi Zilpa, Yakup’a ikinci bir erkek çocuk doğurdu. 13 Lea “Çok mutluyum! Artık kadınlar benden mutlu diye bahsedecek”+ dedi ve çocuğun adını Aşer*+ koydu.

14 Bir gün Ruben+ buğday hasadı zamanında kırda dolaşırken adamotu meyvesi* buldu ve annesi Lea’ya getirdi. Rahel Lea’ya “Ne olur, oğlunun getirdiği meyveden bana da ver” dedi. 15 Lea şöyle karşılık verdi: “Kocamı aldığın yetmiyormuş gibi,+ şimdi de oğlumun getirdiği meyveyi mi alacaksın?” Bunun üzerine Rahel şöyle dedi: “Öyleyse oğlunun getirdiği adamotu meyvesine karşılık Yakup bu gece seninle birlikte olsun.”

16 Yakup akşam kırdan gelince, Lea onu karşılamaya çıktı ve şöyle dedi: “Bu gece benimle birlikte olacaksın, çünkü seni oğlumun getirdiği adamotu meyvesine karşılık kiraladım.” Böylece o gece Yakup onunla birlikte oldu. 17 Tanrı Lea’nın duasını duyup ona cevap verdi. Lea hamile kaldı ve beşinci oğlunu doğurdu. 18 O zaman Lea “Tanrı beni ödüllendirdi,* çünkü hizmetçimi kocama verdim” diyerek çocuğun adını İssakar*+ koydu. 19 Sonra Lea yine hamile kaldı ve altıncı oğlunu doğurdu.+ 20 Ve şöyle dedi: “Tanrı bana güzel bir armağan verdi. Artık kocam beni kabullenecek,+ çünkü ona altı erkek çocuk doğurdum.”+ Böylece çocuğun adını Zebulun*+ koydu. 21 Daha sonra bir kız doğurdu ve adını Dina+ koydu.

22 Sonunda Tanrı Rahel’in durumuyla ilgilendi, onun duasını duydu ve hamile kalmasını sağladı.*+ 23 Rahel bir erkek çocuk doğurdu ve “Tanrı utancımı sildi!” dedi.+ 24 “Yehova bana bir oğul daha verdi” diyerek çocuğun adını Yusuf*+ koydu.

25 Rahel Yusuf’u doğurduktan hemen sonra, Yakup Laban’a gidip şöyle dedi: “İzin ver evime, memleketime döneyim.+ 26 Eşlerimi ve çocuklarımı alıp gideyim, çünkü söz verdiğim gibi onlar için sana hizmet ettim. Nasıl canla başla çalıştığımı iyi biliyorsun.”+ 27 Laban şu karşılığı verdi: “Eğer benden memnunsan lütfen kal. Çünkü aldığım işaretlere göre,* Yehova senin sayende bana bereket veriyor.” 28 Sonra da “Ne kadar ücret istiyorsan söyle, ödeyeceğim” dedi.+ 29 Bunun üzerine Yakup şöyle dedi: “Sana nasıl hizmet ettiğimi ve sürünle nasıl ilgilendiğimi biliyorsun.+ 30 Ben gelmeden önce malın azdı, ama sonra hayvanların çoğaldı ve buraya geldiğimden beri Yehova sana bereket veriyor. Peki ben kendi ailem için ne zaman bir şeyler yapacağım?”+

31 Bunun üzerine Laban “Sana ne vermemi istersin?” diye sordu. Yakup da şöyle dedi: “Bana bir şey vermene gerek yok. Ben sürünü otlatıp ona göz kulak olmaya devam ederim,+ ama bir şartla. 32 Bugün sürünün arasında dolaşalım. Sürüdeki tüm benekli ve alacalı koyunları, tüm koyu kahverengi genç koçları ve tüm alacalı ve benekli dişi keçileri ayır. Bundan sonra böyle doğanlar benim ücretim olsun.+ 33 İleride sürüme* bakmaya geldiğinde dürüst davranıp davranmadığımı anlayacaksın. Olur da sürümde benekli ve alacalı olmayan bir dişi keçi ya da koyu kahverengi olmayan bir genç koç görürsen, onu çalmışım demektir.”

34 Laban da “Tamam, söylediğin gibi olsun” dedi.+ 35 Ve o gün çizgili, alacalı, benekli ve beyazlı tüm erkek ve dişi keçileri ve koyu kahverengi genç koçları ayırıp kendi oğullarına verdi. 36 Sonra Yakup’la arasında üç günlük bir mesafe bıraktı. Yakup da onun kalan sürüsünü gütmeye devam etti.

37 Sonra Yakup yeni kesilmiş ayıfındığı, badem ve çınar dalları aldı. Dalların bazı yerlerini soyarak beyaz kısımlarını ortaya çıkardı. 38 Sonra soyduğu dalları hayvanların su içmek için geldiği yalaklara, sürünün önüne koydu. Hayvanlar su içmeye geldiğinde bu dalların önünde çiftleşsinler diye böyle yapardı.

39 Böylece hayvanlar dalların önünde çiftleşir, çizgili, benekli ve alacalı yavrular doğardı. 40 Daha sonra Yakup genç koçları ayırdı ve Laban’ın sürüsündeki diğer hayvanlar tüm çizgili ve koyu kahverengi hayvanlara baksın diye onları sürünün önüne koydu. Sonra kendi sürüsünü ayırdı, Laban’ın sürüsüyle karıştırmadı. 41 Ayrıca hazırladığı dalları hep sürünün güçlü hayvanları çiftleşeceği zaman yalaklara, hayvanların gözü önüne koyardı. 42 Fakat dalları cılız hayvanların önüne koymazdı. Dolayısıyla cılız hayvanlar hep Laban’ın, güçlü hayvanlarsa Yakup’un oldu.+

43 Böylece Yakup giderek zenginleşti. Büyük sürüleri, develeri, eşekleri, erkek ve kadın hizmetkârları oldu.+

31 Laban’ın oğulları şöyle diyordu: “Yakup babamızın sahip olduğu her şeyi aldı, bütün servetini babamızın mallarından elde etti.”+ Yakup bunu duydu. 2 Ayrıca Laban’a baktığında yüz ifadesinin eskisi gibi olmadığını gördü.+ 3 Ve Yehova Yakup’a şöyle dedi: “Atalarının memleketine ve akrabalarının yanına dön.+ Ben seninle olmaya devam edeceğim.” 4 Yakup haber gönderip Rahel’i ve Lea’yı otlağa, sürünün yanına çağırdı. 5 Onlara şöyle söyledi:

“Babanızın yüzüne baktığımda artık bana karşı eskisi gibi olmadığını görüyorum.+ Fakat babamın Tanrısı benim yanımda.+ 6 Babanıza var gücümle hizmet ettiğimi siz de iyi biliyorsunuz.+ 7 Babanız beni kandırmaya çalıştı ve anlaştığımız ücreti on kere değiştirdi, ama Tanrı onun bana kötülük etmesine izin vermedi. 8 Babanız ‘Benekliler senin ücretin olacak’ dediğinde, tüm sürü benekli doğurdu. ‘Çizgililer senin ücretin olacak’ dediğinde, tüm sürü çizgili doğurdu.+ 9 Böylece Tanrı babanızın hayvanlarını ondan alıp bana verdi. 10 Bir keresinde, hayvanların çiftleşme vaktinde bir rüya gördüm. Rüyamda dişi keçilerle çiftleşen erkek keçiler çizgili, benekli ve lekeliydi.+ 11 Sonra rüyamda Tanrı’nın meleği bana ‘Yakup!’ diye seslendi, ben de ‘Efendim’ dedim. 12 Ve melek şöyle dedi: ‘Lütfen bak, dişi keçilerle çiftleşen tüm erkek keçiler çizgili, benekli ve lekeli. Çünkü Laban’ın sana neler yaptığını gördüm.+ 13 Ben sana Beytel’de+ görünen gerçek Tanrı’yım. Sen orada bir taş dikip onu yağla meshetmiş* ve Bana bir adak adamıştın.+ Şimdi kalk, bu memleketten çık ve doğduğun memlekete geri dön.’”+

14 Bunun üzerine Rahel ve Lea şu karşılığı verdiler: “Babamızın evinde artık bizim bir payımız, mirasımız var mı ki? 15 O bizi sattı ve karşılığında elde ettiği parayı harcıyor. Onun gözünde bir yabancıdan farkımız yok.+ 16 Tanrı’nın babamızdan aldığı bütün servet bize ve çocuklarımıza aittir.+ Bu nedenle Tanrı sana ne söylediyse yap.”+

17 O zaman Yakup hazırlanıp çocuklarını ve eşlerini develere bindirdi,+ 18 sonra da tüm sürüsünü önüne kattı. Paddan-aram’da elde ettiği bütün mallarıyla+ ve sürüsüyle birlikte Kenan topraklarına, babası İshak’ın yanına dönmek üzere yola koyuldu.+

19 Bu arada Laban koyunlarının yününü kırkmaya gitmiş, Rahel de yola çıkmadan önce babasına ait olan+ aile putlarını*+ çalmıştı. 20 Yakup akıllılık etmiş, gideceğini Arami Laban’a söylememişti. 21 Sahip olduğu her şeyi alıp kaçtı ve ırmağı*+ geçti, sonra Gilead+ dağlık bölgesine doğru ilerledi. 22 Üçüncü gün, Laban’a Yakup’un kaçtığı haberi geldi. 23 Bunun üzerine Laban yanına akrabalarını* alarak onun peşine düştü ve yedi günlük yol gidip Gilead dağlık bölgesinde ona yetişti. 24 Tanrı geceleyin Arami Laban’a+ rüyada göründü+ ve “Yakup’a söyleyeceğin sözlere çok dikkat et” dedi.+

25 Yakup Gilead dağlık bölgesinde çadır kurmuştu, Laban da akrabalarıyla orada konakladı. Laban Yakup’un yanına gitti 26 ve ona şunları dedi: “Bana bunu nasıl yaparsın? Beni kandırdın ve kızlarımı esir gibi alıp götürdün. 27 Neden bana oyun oynadın? Neden bir şey söylemeden gizlice kaçtın? Haber verseydin seni teflerle, lirlerle güle oynaya yolcu etmez miydim? 28 Torunlarımı* ve kızlarımı öpmeme bile fırsat vermedin. Akılsızca davrandın. 29 Aslında size kötülük edebilirim, ama babanın Tanrısı dün gece benimle konuştu ve ‘Yakup’a söyleyeceğin sözlere çok dikkat et’ dedi.+ 30 Tamam, babanın evini çok özlediğin için gidiyorsun, peki ilahlarımı neden çaldın?”+

31 Yakup şöyle karşılık verdi: “Evet gizlice kaçtım, çünkü kızlarını benden zorla alırsın diye korktum. 32 İlahlarına gelince, onları kimde bulursan o kişi öldürülecek. Akrabalarımızın önünde eşyalarımı ara ve sana ait bir şey bulursan al.” Ancak Yakup Rahel’in onları çaldığını bilmiyordu. 33 Laban Yakup’un çadırına, Lea’nın çadırına ve iki hizmetçi kızın+ çadırına girdi, fakat putlarını bulamadı. Lea’nın çadırından çıkıp Rahel’in çadırına girdi. 34 Rahel putları alıp devesinin semerine koymuş ve üzerine oturmuştu. Laban çadırın her yerini aradı, fakat onları bulamadı. 35 Rahel babasına “Efendim, ayağa kalkamadığım için lütfen kızma, âdet dönemindeyim”+ dedi. Laban her yeri iyice aradı, fakat aile putlarını bulamadı.+

36 Bunun üzerine Yakup çok sinirlendi ve Laban’a şöyle çıkıştı: “Ben sana ne yaptım? Günahım neydi de böyle öfkeyle peşime düştün? 37 İşte bütün eşyalarımı aradın, sana ait bir şey buldun mu? Buldunsa akrabalarımızın önüne koy da, kim haklı kim haksız onlar söylesin. 38 Senin yanında olduğum 20 yıl boyunca koyunların ve keçilerin hiç düşük yapmadı,+ süründen bir koç bile yemedim. 39 Vahşi hayvanlar+ senin bir hayvanını parçaladığında onun ölüsünü sana getirmedim, zararı ben karşıladım. Gece ya da gündüz bir hayvan çalındığında kaybı benim telafi etmemi istedin. 40 Gündüzün sıcağında kavruldum, gecenin soğuğunda dondum, gözüme uyku girmedi.+ 41 Senin evinde 20 yılım böyle geçti. İki kızın için 14 yıl, sürün için de 6 yıl sana hizmet ettim ve ücretimi on kere değiştirdin.+ 42 Eğer İbrahim’in Tanrısı, babam İshak’ın ibadet ettiği* Tanrı+ yanımda olmasaydı, şimdi beni eli boş gönderirdin. Tanrı çektiğim çileyi ve verdiğim emeği gördüğü için dün gece seni uyardı.”+

43 Laban Yakup’a şöyle karşılık verdi: “Bu kızlar benim kızlarım, çocuklar benim torunlarım, sürü de benim sürüm. Gördüğün her şey benim ve kızlarımın. Ben onlara ve doğurdukları çocuklara nasıl zarar veririm? 44 Gel seninle bir anlaşma yapalım, bu anlaşma aramızda bir şahit gibi olsun.” 45 Bunun üzerine Yakup bir taş alıp dikti.+ 46 Sonra hizmetkârlarına* “Taş toplayın!” dedi. Onlar taş toplayıp üst üste dizdiler. Sonra orada, bu taşların üzerinde yemek yediler. 47 Laban üst üste dizilmiş bu taşlara Yegar-sahaduta* adını verdi, Yakup da Galed* dedi.

48 Laban “Bu taşlar bugün seninle benim aramda bir şahittir” dedi. Bu nedenle Yakup ona Galed+ adını verdi, 49 ayrıca Gözcü Kulesi* adını da verdi. Çünkü Laban şöyle dedi: “Birbirimizin gözünden uzak olduğumuzda Yehova gözcümüz olsun. 50 Eğer kızlarıma kötü davranırsan ve onların üzerine eş alırsan, kimse görmese de unutma ki şahidimiz olan Tanrı bunu görecektir.” 51 Ve sözlerine şöyle devam etti: “İşte aramıza diktiğimiz taş ve dizdiğimiz taşlar. 52 Bu dizili taşlar ve bu dikili taş şahittir+ ki, ben bunların ötesine geçip sana kötülük etmeyeceğim, sen de bunların ötesine geçip bana kötülük etmeyeceksin. 53 İbrahim’in Tanrısı,+ Nahor’un Tanrısı, onların babasının Tanrısı hâkimimiz olsun.” Ve Yakup, babası İshak’ın ibadet ettiği Tanrı’nın+ önünde yemin etti.

54 Sonra Yakup dağda kurban kesti ve akrabalarını yemeğe davet etti. Birlikte yediler ve dağda gecelediler. 55 Laban sabah erkenden kalktı, torunlarını ve kızlarını öpüp+ onlara hayırdua etti.+ Sonra yola çıkıp evine gitti.+

32 Yakup yoluna devam etti, yolda karşısına Tanrı’nın melekleri çıktı. 2 Yakup onları görür görmez “Bu Tanrı’nın ordusu!” dedi. Bu nedenle oraya Mahanaim* adını verdi.

3 Sonra Yakup Edom+ topraklarında, Seir bölgesinde+ olan abisi Esav’a önden haberciler gönderdi. 4 Onlara şunu emretti: “Efendim Esav’a şöyle deyin: ‘Kulun Yakup diyor ki, şimdiye dek Laban’ın yanındaydım, uzun süre orada yaşadım.+ 5 Sığırlarım, eşeklerim, koyunlarım, erkek ve kadın hizmetkârlarım oldu.+ Efendime haber gönderip gönlünü almak istedim.’”

6 Bir süre sonra haberciler geri döndü ve Yakup’a şöyle dediler: “Abin Esav’la konuştuk. Seni karşılamaya geliyor, yanında 400 adam var.”+ 7 Yakup çok korktu ve kaygılandı.+ Bu nedenle yanındaki insanları, koyunları, keçileri, sığırları ve develeri iki gruba ayırdı. 8 Şöyle dedi: “Esav bir gruba saldırırsa, hiç değilse diğer grup kaçıp kurtulur.”

9 Ardından Yakup şöyle dua etti: “Atam İbrahim’in, babam İshak’ın Tanrısı Yehova! Bana ‘Memleketine, akrabalarının yanına dön, sana nimetler vereceğim’ dedin.+ 10 Hiç layık olmadığım halde bu kuluna vefa gösterdin ve hep sözüne sadık kaldın.+ Ürdün Irmağı’nı geçtiğimde değneğimden başka bir şeyim yoktu. Ama şimdi iki gruba ayıracak kadar çok malım var.+ 11 Yalvarırım,+ beni abim Esav’ın elinden kurtar. Çünkü gelip bana saldırmasından,+ çocuklara ve annelerine zarar vermesinden korkuyorum. 12 Bana şöyle demiştin: ‘Sana nimetler vereceğim. Soyunu denizin kumu gibi çoğaltacağım, sayılamayacak kadar çok olacaklar.’”+

13 Yakup geceyi orada geçirdi. Sonra abisi Esav’a hediye etmek için+ hayvanlarından şunları ayırdı: 14 200 dişi keçi, 20 erkek keçi, 200 koyun, 20 koç, 15 emzirdikleri yavrularıyla birlikte 30 deve, 40 inek, 10 boğa, 20 dişi eşek ve 10 erkek eşek.+

16 Ardından bu sürüleri hizmetkârlarına ayrı ayrı teslim etti ve şöyle dedi: “Önümden gidip ırmağı geçin. Sürülerin arasında mesafe bırakın.” 17 Birinci hizmetkâra şunu emretti: “Abim Esav’la karşılaştığında sana ‘Kimin hizmetkârısın? Nereye gidiyorsun? Bu önündeki sürü kimin?’ diye sorarsa 18 ona şöyle de: ‘Efendim Esav,+ ben kulun Yakup’un hizmetkârıyım. Bu sürü de onun sana hediyesi. Kendisi arkamızdan geliyor.’” 19 Yakup sürüleri emanet ettiği diğer hizmetkârlara da şöyle emretti: “Esav’la karşılaştığınızda ona böyle söyleyeceksiniz. 20 Ayrıca ‘Kulun Yakup da arkamızdan geliyor’ diyeceksiniz.” Çünkü Yakup şöyle düşünüyordu: “Önden gönderdiğim hediyelerle+ abimi yatıştırırsam, karşılaştığımızda belki bana iyi davranır.” 21 Böylece hizmetkârlar hediyelerle birlikte önden gidip ırmağı geçti, fakat Yakup o geceyi konakladığı yerde geçirdi.

22 Sonra gece kalkıp iki karısını,+ iki hizmetçisini+ ve 11 oğlunu alarak Yabbok Deresi’nin+ sığ yerinden geçti. 23 Böylece onları ve sahip olduğu diğer her şeyi dereden* karşıya geçirdi.

24 Yakup arkada tek başına kalmıştı. O sırada bir adam onunla güreşmeye başladı, gün doğana dek güreştiler.+ 25 Adam Yakup’a üstün gelemediğini görünce onun kalçasına* dokundu; güreşirlerken Yakup’un kalçası çıktı.+ 26 Adam “Bırak beni gideyim, artık gün doğuyor” dedi. Yakup da “Beni kutsamadan* seni bırakmam” diye karşılık verdi.+ 27 Adam ona “İsmin ne?” diye sordu, o da “Yakup” dedi. 28 O zaman adam şöyle dedi: “Senin ismin artık Yakup değil İsrail* olacak,+ çünkü Tanrı’yla+ ve insanlarla mücadele ettin ve sonunda üstün geldin.” 29 Yakup “Ne olur bana adını söyle” dedi. Adam ise “Neden adımı öğrenmek istiyorsun?”+ dedi ve orada Yakup’u kutsadı. 30 Yakup “Tanrı’nın yüzünü gördüm, yine de sağ kaldım”+ diyerek oranın adını Peniel*+ koydu.

31 Sonra Yakup Penuel’den* ayrıldı, o sırada güneş yeni doğmuştu. Yakup kalçasından ötürü topallıyordu.+ 32 Bu yüzden İsrailoğulları hâlâ hayvanın kalça sinirini* yemezler. Çünkü Yakup’la güreşen adam onun kalça sinirinin geçtiği yere dokunmuştu.

33 Yakup bakınca Esav’ın 400 adamıyla birlikte geldiğini gördü.+ Bunun üzerine çocukları Lea’ya, Rahel’e ve iki hizmetçi kıza paylaştırdı.+ 2 Hizmetçilerle çocuklarını öne,+ Lea’yla çocuklarını onların arkasına,+ Rahel’le+ Yusuf’u da en arkaya koydu. 3 Sonra kendisi hepsinin önüne geçti ve abisine doğru giderken karşısında yedi kez eğildi.

4 Esav koşup onu karşıladı ve sarılıp öptü, ikisi de gözyaşlarına boğuldu. 5 Esav kadınları ve çocukları görünce “Bunlar kim?” diye sordu. Yakup “Tanrı’nın bu kuluna bağışladığı çocuklar” dedi.+ 6 Bunun üzerine hizmetçilerle çocukları gelip Esav’ın önünde yere eğildiler. 7 Ardından Lea’yla çocukları, sonra da Yusuf’la Rahel gelip eğildiler.+

8 Esav şöyle sordu: “Yolda karşıma çıkan tüm bu hayvanları ve hizmetkârları neden gönderdin?”+ Yakup da “Efendimin gönlünü almak için” dedi.+ 9 O zaman Esav “Benim malım çok kardeşim,+ seninkiler sende kalsın” dedi. 10 Fakat Yakup şu karşılığı verdi: “Hayır olmaz. Eğer benden hoşnutsan lütfen hediyemi kabul et. Beni iyi karşıladın ya,+ senin yüzünü görünce Tanrı’nın yüzünü görmüş gibi oldum. 11 Lütfen iyi dileklerimin ifadesi olarak sana gönderdiğim hediyeleri kabul et.+ Çünkü Tanrı bana iyilik etti, ihtiyacım olan her şey var.”+ Yakup öyle ısrar etti ki, sonunda Esav hediyeleri kabul etti.

12 Sonra Esav “Hadi kalkıp yola devam edelim, ben senin önünden gideyim” dedi. 13 Fakat Yakup şu karşılığı verdi: “Efendim, senin de bildiğin gibi çocuklar narindir.+ Üstelik yanımdaki koyun ve sığırların emzirdiği yavruları var. Eğer sürüyü hızlı gitmeye zorlarsam hepsi ölür. 14 Ne olur efendim, sen önden git. Ben de çocuklara ve sürüye ayak uydurarak daha yavaş geleyim. Seir’de+ efendimin yanına varırım.” 15 Bunun üzerine Esav “O zaman adamlarımdan bazıları seninle kalsın” dedi. Yakup da şöyle söyledi: “Efendim, buna hiç gerek yok. Senin gönlünü almış olmak bana yeter.” 16 Böylece Esav o gün Seir’e dönmek üzere yola çıktı.

17 Yakup da Sukkot’a+ gitti. Orada kendisi için bir ev, hayvanları için de barınaklar yaptı. Bu nedenle oraya Sukkot* adını verdi.

18 Yakup, Paddan-aram’dan+ başlayan yolculuğunun sonunda Kenan topraklarındaki+ Şekem şehrine+ sağ salim vardı. Şehrin yakınlarında çadır kurdu. 19 Konakladığı araziyi Hamor’un oğullarından 100 gümüşe satın aldı.+ (Hamor’un oğullarından biri Şekem’di.) 20 Yakup orada bir sunak yaptı ve ona “Tanrı, İsrail’in Tanrısıdır”+ adını verdi.

34 Yakup’un Lea’dan olan kızı Dina+ şehrin kızlarının yanına gider, onlarla vakit geçirirdi.+ 2 Memleketin beylerinden Hivi+ Hamor’un oğlu Şekem onu fark etti. Dina’yı zorla tuttu ve ona tecavüz etti. 3 Şekem Yakup’un kızı Dina’ya çok bağlandı, ona âşık oldu. Kızın kalbini kazanmak için durmadan dil döküyordu. 4 Sonunda Şekem babası Hamor’a+ “Bu kızı bana al, karım olsun” dedi.

5 Yakup Şekem’in, kızı Dina’ya yaptığı kötülüğü duyduğunda oğulları kırda sürüsünün yanındaydı. Yakup onlar gelinceye dek kimseye bir şey demeden bekledi. 6 Sonra Şekem’in babası Hamor konuşmak için Yakup’un yanına geldi. 7 Bu arada Yakup’un oğulları olayı duyup hemen kırdan döndüler. Üzgün ve çok öfkeliydiler. Çünkü Şekem Yakup’un kızına tecavüz ederek İsrail’i utanç içinde bırakmıştı,+ böyle bir şey kabul edilemezdi.+

8 Hamor onlara şöyle dedi: “Oğlum Şekem kızınıza gönlünü kaptırdı. Ne olur, kızınızın onunla evlenmesine izin verin. 9 Sizinle akraba olalım, birbirimizden kız alıp verelim.+ 10 Memleketimizde istediğinizi yapın, bizimle yaşayın, buraya yerleşin ve ticaret yapın.” 11 Sonra Şekem Dina’nın babasına ve kardeşlerine şöyle dedi: “Lütfen bu isteğimi kabul edin, ne isterseniz veririm. 12 Ne kadar başlık parası, ne kadar armağan+ isterseniz vermeye hazırım, yeter ki kızı bana verin, eşim olsun.”

13 Yakup’un oğulları, Şekem’i ve babası Hamor’u tuzağa düşürmeye karar verdiler. Çünkü Şekem, kız kardeşleri Dina’nın namusunu kirletmişti. 14 Yakup’un oğulları şöyle dediler: “Biz sünnetsiz bir adama+ kız kardeşimizi veremeyiz, böyle bir şey yapmamız imkânsız. Bu bizim için bir utanç olur. 15 İsteğinizi ancak bir şartla kabul ederiz: Tüm erkekleriniz bizim gibi sünnet olsun.+ 16 O zaman birbirimizden kız alıp verir, birlikte yaşar ve tek bir halk oluruz. 17 Fakat bizi dinlemez ve sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz.”

18 Onların bu teklifi Hamor’un+ ve oğlu Şekem’in+ hoşuna gitti. 19 Şekem onların dediğini yapmak için+ hemen harekete geçti, çünkü Yakup’un kızına âşık olmuştu. O, babasının evindeki en saygın kişiydi.

20 Böylece Hamor ve oğlu Şekem, şehir kapısına* gidip memleketin adamlarıyla konuştular.+ 21 Şöyle dediler: “Bu insanlar bizimle barış içinde yaşamak istiyor. Gelip memleketimizde otursunlar ve ticaret yapsınlar, ne de olsa bu topraklar hepimizi alacak kadar geniş. Hem de birbirimizden kız alıp veririz.+ 22 Fakat bizimle oturmayı ve tek bir halk olmayı bir şartla kabul ediyorlar. Tüm erkeklerimizin kendileri gibi sünnet olmasını istiyorlar.+ 23 O zaman malları ve tüm hayvanları bizim olur. Bu yüzden dediklerini kabul edelim ki bizimle otursunlar.” 24 Şehir kapısındaki tüm adamlar Hamor’la oğlu Şekem’in söylediklerini kabul etti ve erkeklerin hepsi sünnet oldu.

25 Fakat üçüncü gün, daha sünnet olanların sancıları geçmeden, Yakup’un iki oğlu, Dina’nın abileri+ Şimeon ve Levi kılıçlarını alıp şüphe uyandırmadan şehre girdiler ve tüm erkekleri öldürdüler.+ 26 Hamor ve oğlu Şekem’i de kılıçla öldürdüler. Sonra Dina’yı Şekem’in evinden alıp gittiler. 27 Şehirdeki tüm erkekler öldürüldükten sonra Yakup’un diğer oğulları gelip şehri yağmaladılar. Çünkü kız kardeşlerinin namusu kirlenmişti.+ 28 Koyunları, keçileri, sığırları, eşekleri, şehirde ve kırda ne varsa hepsini aldılar. 29 Ayrıca bütün mallara el koydular, çocuklarla kadınları esir aldılar ve evlerdeki her şeyi yağmaladılar.

30 Yakup bunun üzerine Şimeon ve Levi’ye+ şöyle dedi: “Başıma büyük bir dert açtınız, memleket halkını, Kenanlıları ve Perizzileri bana düşman ettiniz. Biz bir avuç insanız, şimdi hepsi birlik olup bize saldıracak. Ben de ev halkım da yok olacağız.” 31 Onlar ise şöyle dedi: “Kimse bizim kız kardeşimize bir fahişe gibi davranamaz!”

35 Sonra Tanrı Yakup’a şöyle dedi: “Kalk, Beytel’e+ git ve orada otur. Benim için orada bir sunak yap. Ben, abin Esav’dan kaçarken+ sana görünen gerçek Tanrı’yım.”

2 Yakup ev halkına ve beraberindeki herkese şöyle söyledi: “Yanınızdaki putları* atın,+ kendinizi arındırın ve giysilerinizi değiştirin. 3 Yola çıkalım ve Beytel’e gidelim. Sıkıntılı zamanımda yakarışlarıma cevap veren ve gittiğim her yerde yanımda olan gerçek Tanrı’ya orada bir sunak yapacağım.”+ 4 Böylece hepsi bütün putlarını ve kulaklarındaki küpeleri Yakup’a verdiler. Yakup onları Şekem yakınlarındaki büyük ağacın altına gömdü.

5 Sonra yola çıktılar. Tanrı çevre şehirlerde yaşayanlara korku saldı, bu nedenle Yakup’un oğullarının peşine düşmediler. 6 Sonunda Yakup ve beraberindekiler Kenan topraklarındaki Luz’a,+ yani Beytel’e geldi. 7 Yakup orada bir sunak yaptı ve oraya El-beytel* adını verdi, çünkü abisinden kaçarken gerçek Tanrı kendisine orada görünmüştü.+ 8 Sonra Rebeka’nın sütannesi Debora+ öldü ve Beytel’in aşağı kesimlerinde bir meşe ağacının altına gömüldü. Bu nedenle ağaca Allon-bakut* adı verildi.

9 Yakup’un Paddan-aram’dan dönüş yolculuğunda Tanrı ona bir kez daha göründü ve onu kutsadı. 10 Tanrı ona şöyle söyledi: “Senin ismin Yakup,+ fakat bundan sonra Yakup değil İsrail olacak.” Ve artık ona İsrail dedi.+ 11 Tanrı sonra şunları söyledi: “Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’yım.+ Çocukların çoğaldıkça çoğalsın, sayıları artsın. Sen halkların,* evet birçok halkın atası olacaksın+ ve soyundan krallar çıkacak.+ 12 İbrahim’e ve İshak’a verdiğim toprakları sana vereceğim, senden sonra da soyuna vereceğim.”+ 13 Sonra Tanrı, Yakup’la konuştuğu yerden yükselerek ayrıldı.

14 Yakup Tanrı’nın kendisiyle konuştuğu yere bir taş dikti ve bu taşın üzerine içecek sunusu* ve yağ döktü.+ 15 Yakup Tanrı’nın kendisiyle daha önce konuştuğu bu yere Beytel+ demeye devam etti.

16 Sonra Beytel’den ayrıldılar. Efrat’a yaklaşırlarken Rahel’in doğum sancıları başladı. Sancıları çok şiddetliydi. 17 Acılar içinde doğum yapmaya çalışırken ebe ona “Korkma. Bir oğlun daha oluyor” dedi.+ 18 Rahel ölmek üzereydi. Can verirken çocuğun ismini Ben-oni* koydu, ancak babası ona Benyamin*+ dedi. 19 Rahel öldü ve Efrat, yani Beytlehem+ yolunda gömüldü. 20 Yakup onun mezarına bir taş dikti. Bu taş hâlâ oradadır.

21 Sonra İsrail yola devam etti ve Eder Kulesi’nin ötesine çadır kurdu. 22 İsrail orada konakladığı sırada, Ruben gidip babasının cariyesi Bilha’yla yattı ve İsrail bunu duydu.+

Yakup’un 12 oğlu vardı. 23 Lea’dan olan oğulları şunlardı: İlk oğlu Ruben,+ sonra Şimeon, Levi, Yahuda, İssakar ve Zebulun. 24 Rahel’den olan oğulları Yusuf ve Benyamin’di. 25 Rahel’in hizmetçisi Bilha’dan olan oğulları Dan ve Naftali’ydi. 26 Lea’nın hizmetçisi Zilpa’dan olan oğulları Gad ve Aşer’di. Bunlar Yakup’un Paddan-aram’da doğan oğullarıydı.

27 Sonunda Yakup, babası İshak’ın yanına geldi. İshak, İbrahim’in de bir yabancı olarak oturduğu+ Kiryat-arba (Hebron) yakınlarındaki Mamre’de yaşıyordu.+ 28 İshak 180 yıl yaşadı.+ 29 Uzun ve güzel bir hayat yaşadıktan sonra son nefesini verip atalarına katıldı.* Oğulları Esav ve Yakup onu gömdü.+

36 Esav’ın, yani Edom’un+ soy kaydı şöyledir:

2 Esav kendine Kenanlı kızlardan eş aldı. Onlar Hititli Elon’un+ kızı Ada+ ile Hivi Tsibeon’un torunu ve Anah’ın kızı olan Oholibama’ydı.+ 3 Ayrıca İsmail’in kızı ve Nebayot’un+ kız kardeşi olan Basemat’ı+ da aldı.

4 Ada Elifaz’ı, Basemat da Reuel’i doğurdu.

5 Oholibama ise Yeuş, Yalam ve Korah’ı+ doğurdu.

Bunlar Esav’ın Kenan topraklarında doğan oğullarıdır. 6 Sonra Esav eşlerini, oğullarını, kızlarını, evindeki diğer herkesi, sürüsünü ve diğer tüm hayvanlarını, Kenan topraklarında edindiği tüm serveti aldı+ ve kardeşi Yakup’tan biraz uzağa, başka bir yere gitti.+ 7 Çünkü malları bir arada yaşayamayacakları kadar çoğalmıştı ve sürüleri çok büyük olduğu için oturdukları* topraklar onlara yetmiyordu. 8 Bu nedenle Esav, Seir dağlık bölgesine+ yerleşti. Esav Edom+ diye de bilinir.

9 Seir dağlık bölgesinde+ yaşayan Edomluların atası Esav’ın soy kaydı şöyledir:

10 Esav’ın oğullarının isimleri şöyledir: Karısı Ada’dan olan oğlu Elifaz ve diğer karısı Basemat’tan olan oğlu Reuel.+

11 Elifaz’ın oğulları Teman,+ Omar, Tsefo, Gatam ve Kenaz’dı.+ 12 Esav’ın oğlu Elifaz’ın Timna isimli bir cariyesi oldu ve Elifaz’a Amalek’i+ doğurdu. Bunlar Esav’ın karısı Ada’nın torunlarıdır.

13 Reuel’in oğulları şunlardır: Nahat, Zerah, Şammah ve Mizza. Bunlar Esav’ın karısı Basemat’ın+ torunlarıydı.

14 Tsibeon’un torunu ve Anah’ın kızı olan Oholibama’nın Esav’a doğurduğu erkek çocuklar Yeuş, Yalam ve Korah’tı.

15 Esav’ın soyundan gelen kabile reisleri+ şunlardır: İlk oğlu olan Elifaz’ın oğulları Teman, Omar, Tsefo, Kenaz,+ 16 Korah, Gatam ve Amalek’tir. Elifaz’ın+ bu oğulları Edom topraklarında kabile reisleridir. Onlar Ada’nın torunlarıdır.

17 Esav’ın oğlu Reuel’in oğulları şunlardır: Nahat, Zerah, Şammah ve Mizza. Reuel’in bu oğulları Edom topraklarında+ kabile reisleridir. Onlar Esav’ın karısı Basemat’ın torunlarıdır.

18 Esav’ın, karısı Oholibama’dan olan oğulları ise şunlardır: Yeuş, Yalam ve Korah. Bunlar Anah’ın kızı ve Esav’ın karısı olan Oholibama’nın soyundan gelen kabile reisleridir.

19 Edom+ diye de bilinen Esav’ın soyu ve onun soyundan gelen kabile reisleri bunlardır.

20 O toprakların halkı olan Horilerden+ Seir’in oğulları şunlardır: Lotan, Şobal, Tsibeon, Anah,+ 21 Dişon, Etser ve Dişan.+ Bunlar, Horilerden olan ve Seir’in soyundan gelen Edom topraklarındaki kabile reisleridir.

22 Lotan’ın oğulları Hori ve Hemam’dı. Lotan’ın kız kardeşi Timna’ydı.+

23 Şobal’ın oğulları şunlardır: Alvan, Manahat, Ebal, Şefo ve Onam.

24 Tsibeon’un+ oğulları şunlardır: Ayya ve Anah. Babası Tsibeon’un eşeklerini güderken kırda sıcak su kaynaklarını bulan Anah budur.

25 Anah’ın çocukları şunlardır: Dişon ve kızı Oholibama.

26 Dişon’un oğulları şunlardır: Hemdan, Eşban, İtran ve Keran.+

27 Etser’in oğulları şunlardır: Bilhan, Zaavan ve Akan.

28 Dişan’ın oğulları şunlardır: Uts ve Aran.+

29 Horilerden olan kabile reisleri şunlardır: Lotan, Şobal, Tsibeon, Anah, 30 Dişon, Etser ve Dişan.+ Bunlar, Horilerden olan ve Seir topraklarında yaşayan kabile reisleridir.

31 İsrailoğullarının henüz bir kralı yokken+ Edom topraklarında hüküm süren krallar+ şunlardır: 32 Beor oğlu Bela Edom’da hüküm sürdü ve şehrinin adı Dinhaba’ydı. 33 Bela ölünce yerine Botsralı Zerah’ın oğlu Yobab geçti. 34 Yobab ölünce yerine Temanlıların memleketinden Huşam geçti. 35 Huşam ölünce yerine Bedad oğlu Hadad geçti. Moab topraklarında Midyanlıları+ yenilgiye uğratan oydu, şehrinin adı Avit’ti. 36 Hadad ölünce yerine Masrekalı Samla geçti. 37 Samla ölünce yerine ırmak kenarındaki Rehobot’tan Şaul geçti. 38 Şaul ölünce yerine Akbor oğlu Baal-hanan geçti. 39 Akbor oğlu Baal-hanan ölünce yerine Hadar geçti. Şehrinin adı Pau’ydu. Karısı Mehetabel’di ve o, Mezahab kızı Matred’in kızıydı.

40 Ailelerine, yerlerine ve isimlerine göre, Esav’ın soyundan gelen kabile reisleri şunlardır: Timna, Alva, Yetet,+ 41 Oholibama, Elah, Pinon, 42 Kenaz, Teman, Mibsar, 43 Magdiel ve İram. Bunlar Edom’un soyundan gelen kabile reislerinin ve mülkleri olan topraklarda yerleştikleri yerlerin isimleridir.+ Edomluların atası olan Esav’ın+ soy kaydı budur.

37 Yakup, babasının bir yabancı olarak yaşadığı+ Kenan topraklarında oturmaya devam etti.

2 Yakup’la ilgili kayıt budur.

Yusuf+ 17 yaşındayken, babasının eşleri Bilha+ ve Zilpa’nın+ oğullarıyla birlikte sürü güdüyordu.+ Yusuf onların yaptıkları kötülükleri babasına anlattı. 3 İsrail onu diğer oğullarından+ daha çok severdi, çünkü ihtiyarlığında doğmuştu. Yusuf’a özel bir kaftan yaptırdı. 4 Abileri, babalarının Yusuf’u kendilerinden daha çok sevdiğini görünce ondan nefret etmeye başladılar. Onunla hep sert şekilde konuşuyorlardı.

5 Sonra bir gün Yusuf bir rüya gördü. Rüyasını abilerine anlatınca+ Yusuf’a olan nefretleri daha da arttı. 6 Abilerine şöyle dedi: “Lütfen dinleyin, size gördüğüm rüyayı anlatayım. 7 Tarlanın ortasında ekin demetleri yapıyorduk. Benim demetim kalkıp dimdik durdu, sizin demetleriniz de benimkinin etrafına dizilip önünde eğildiler.”+ 8 O zaman abileri ona şöyle dediler: “Ne yani, kendini başımıza kral yapıp üzerimizde hüküm mü süreceksin?”+ Anlattığı rüya ve sözleri yüzünden ondan daha da nefret ettiler.

9 Yusuf başka bir rüya daha gördü, onu da abilerine anlattı. Şöyle dedi: “Bir rüya daha gördüm. Bu sefer güneş, ay ve 11 yıldız önümde eğiliyordu.”+ 10 Sonra rüyasını abilerinin yanında babasına da anlattı. Babası onu azarlayıp şöyle söyledi: “Gördüğün bu rüya da ne demek oluyor? Ben, annen, kardeşlerin gelip senin önünde yere mi eğileceğiz?” 11 Abileri Yusuf’un söyledikleri yüzünden onu çok kıskandı,+ fakat babası bu sözleri hiç aklından çıkarmadı.

12 Bir gün Yusuf’un abileri, babalarının sürüsünü otlatmak için Şekem yakınlarına gittiler.+ 13 Sonra İsrail Yusuf’a “Abilerin Şekem civarında sürü otlatıyor. Gel seni de göndereyim” dedi. Yusuf da “Olur, giderim” diye karşılık verdi. 14 Babası şöyle dedi: “Gidip bak bakalım, abilerin iyi mi, sürü iyi durumda mı? Sonra da gelip bana haber ver.” Böylece Yusuf Hebron Vadisi’nden+ Şekem’e doğru gitti. 15 Kırda sağa sola bakınırken bir adamla karşılaştı. Adam ona “Ne arıyorsun?” diye sordu. 16 Yusuf “Abilerimi arıyorum. Buralarda sürü otlatıyorlar, onları gördün mü?” dedi. 17 Adam da şöyle dedi: “Buradan ayrıldılar, ‘Dotan’a gidelim’ dediklerini duydum.” Bunun üzerine Yusuf Dotan’a gitti ve abilerini orada buldu.

18 Abileri onu uzaktan gördü. Yusuf yanlarına doğru gelirken onu öldürmek için plan yapmaya başladılar. 19 Aralarında şöyle konuştular: “Baksanıza, rüyaların efendisi geliyor!+ 20 Onu öldürüp kuyuya atalım. Vahşi bir hayvan yemiş deriz. Bakalım o zaman rüyaları gerçekleşecek mi?” 21 Ruben+ bunu duyunca Yusuf’u kurtarmaya çalıştı. “Canına kıymayalım”+ dedi. 22 Sonra şöyle söyledi: “Kan dökmeyin.+ Onu bu ıssız yerdeki kuyuya atın, ama öldürmeyin.”+ Niyeti Yusuf’u onların elinden kurtarıp babasına geri götürmekti.

23 Yusuf yanlarına gelir gelmez babasının verdiği kaftanı üzerinden çıkardılar.+ 24 Yusuf’u tutup kuyuya attılar. O sırada kuyu boştu, içinde su yoktu.

25 Sonra yemek yemek için oturdular. Başlarını kaldırıp bakınca Gilead’dan gelen, İsmailoğullarına+ ait bir kervan gördüler. Develer laden reçinesi, pelesenk* yağı, reçineli ağaç kabuğu yüklüydü.+ Kervan Mısır’a iniyordu. 26 Bunun üzerine Yahuda kardeşlerine şöyle dedi: “Kardeşimizi öldürüp yaptığımızı* gizlersek elimize ne geçecek?+ 27 Ona bir şey yapmayalım, gelin onu İsmailoğullarına satalım.+ Ne de olsa o bizim kardeşimiz, aynı kandanız.” Kardeşleri, Yahuda’nın sözünü dinlediler. 28 İsmailoğulları*+ geçerken, Yusuf’u kuyudan çekip çıkardılar. Onu İsmailoğullarına 20 gümüşe sattılar.+ Onlar da Yusuf’u Mısır’a götürdü.

29 Sonra Ruben kuyunun başına döndü ve Yusuf’un kuyuda olmadığını gördü. Bunun üzerine üzüntüden giysisini yırttı. 30 Kardeşlerinin yanına gelip şöyle haykırdı: “Çocuk yok! Ben şimdi ne yapacağım?”

31 Abileri Yusuf’un kaftanını aldılar ve bir keçi kesip kaftanı kana buladılar. 32 Ardından kaftanı babalarına gönderdiler ve şu haberi yolladılar: “Bunu bulduk. Bu oğlunun giysisi mi değil mi lütfen bak.”+ 33 Yakup giysiye dikkatle bakınca şöyle haykırdı: “Bu oğlumun kaftanı! Yusuf’a vahşi bir hayvan saldırmış olmalı. Oğlum paramparça olmuştur.” 34 Yakup giysisini yırttı, beline çul* sarıp günlerce oğlu için yas tuttu. 35 Bütün oğulları ve kızları onu teselli etmeye çalışıyordu, fakat o teselli edilmek istemiyordu. Şöyle diyordu: “Mezara* gireceğim+ güne dek oğlum için yas tutacağım.” Ve Yakup oğlu için gözyaşı dökmeye devam etti.

36 İsmailoğulları Yusuf’u Mısır’da, Firavun’un saray memurlarından Başmuhafız+ Potifar’a+ sattı.

38 Bu arada Yahuda kardeşlerinden ayrıldı ve Hira adında, Adullamlı bir adamın yanına gidip çadır kurdu. 2 Orada Kenanlı bir adam olan Şua’nın kızını+ gördü. Onu eş olarak aldı ve onunla birlikte oldu. 3 Kadın hamile kalıp bir erkek çocuk doğurdu, Yahuda onun adını Er+ koydu. 4 Kadın tekrar hamile kalıp bir erkek çocuk daha doğurdu ve adını Onan koydu. 5 Sonra yine bir erkek çocuk doğurdu ve adını Şelah koydu. Şelah doğduğunda Yahuda Akzib’deydi.+

6 Yahuda ilk oğlu Er’i evlendirdi, kızın adı Tamar’dı.+ 7 Fakat Yahuda’nın ilk oğlu Er, Yehova’nın gözünde kötü biriydi, bu nedenle Yehova onu öldürdü. 8 Bunun üzerine Yahuda Onan’a şöyle dedi: “Abinin karısını eş olarak al, kayınbiraderlik görevini* yap ve abinin soyunu sürdür.”+ 9 Fakat Onan, doğacak çocukların kendi soyu olarak görülmeyeceğini biliyordu.+ Bu yüzden abisinin karısıyla birlikte olduğunda, abisinin bir soyu olmasın diye menisini yere dökerdi.+ 10 Bu yaptığı Yehova’nın gözünde kötüydü ve Tanrı onu da öldürdü.+ 11 Bunun üzerine Yahuda, gelini Tamar’a şöyle dedi: “Oğlum Şelah büyüyünceye dek babanın evinde otur ve başkasıyla evlenme.” Çünkü Yahuda, oğlu Şelah’ın da abileri gibi ölmesinden korkuyordu.+ Böylece Tamar babasının evine gidip orada yaşamaya başladı.

12 Aradan zaman geçti. Şua’nın kızı,+ Yahuda’nın karısı öldü. Yas dönemi bitince Yahuda, arkadaşı Adullamlı Hira+ ile birlikte Timna’ya,+ koyunlarının yününü kırkan adamların yanına gitti. 13 Tamar’a “Kayınpederin koyunlarını kırkmak için Timna’ya çıkıyor” diye haber geldi. 14 Tamar dulluk giysisini çıkardı, bir şalla örtündü ve yüzünü peçeyle kapadı. Timna yolu üzerindeki Enaim’in girişinde oturdu. Çünkü Şelah büyümüş, fakat kendisiyle evlendirilmemişti.+

15 Yahuda onu görünce fahişe sandı, çünkü Tamar yüzünü örtmüştü. 16 Yolun kenarına, onun yanına gitti ve “Gel birlikte olalım” dedi, çünkü gelini+ olduğunu anlamamıştı. Fakat kadın “Benimle birlikte olmak için ne vereceksin?” diye sordu. 17 Yahuda “Sürümden bir oğlak gönderirim” dedi. Kadın ise “Onu gönderinceye dek rehin olarak bir şey bırak” dedi. 18 Yahuda “Rehin olarak sana ne vereyim?” diye sordu. Kadın “Mühür yüzüğünü,+ onu taktığın kordonu ve elindeki değneği ver” dedi. Yahuda onları kadına verdi ve birlikte oldular. Kadın ondan hamile kaldı. 19 Sonra kalkıp gitti. Örtüsünü çıkarıp dulluk giysisini giydi.

20 Yahuda rehin bıraktığı eşyaları geri almak için Adullamlı+ arkadaşıyla kadına oğlağı gönderdi, fakat arkadaşı onu bulamadı. 21 Oradaki adamlara “Enaim’de, yol kenarında oturan o fahişe* nerede?” diye sordu. Fakat onlar “Buralarda hiçbir zaman bir fahişe olmadı” dedi. 22 Sonunda adam geri dönüp Yahuda’ya şöyle söyledi: “Onu bulamadım. Üstelik oradaki adamlar ‘Buralarda hiçbir zaman bir fahişe olmadı’ dediler.” 23 Bunun üzerine Yahuda şöyle dedi: “Bırak verdiklerim onda kalsın, kadını aramaya devam edersek rezil olacağız. Sonuçta ben oğlağı gönderdim, ama kadını bulamadın.”

24 Üç ay kadar sonra Yahuda’ya “Gelinin Tamar fahişelik yapmış, hem de hamile kalmış” diye haber geldi. O zaman Yahuda “Onu dışarı çıkarın, öldürülsün, sonra da yakılsın”+ dedi. 25 Kadın dışarı çıkarılınca kayınpederine şöyle haber gönderdi: “Ben bunların sahibi olan adamdan hamile kaldım. Lütfen bak, bu mühür yüzüğü, kordon ve değnek kimin?”+ 26 Yahuda eşyalarını görünce şöyle dedi: “O benden daha doğru biri, çünkü onu oğlum Şelah’la evlendirmedim.”+ Ve bir daha Tamar’la birlikte olmadı.

27 Tamar’ın doğum yapma vakti geldi, karnında ikiz vardı. 28 Doğum sırasında ikizlerden biri elini dışarı çıkardı. Ebe hemen kırmızı bir iplik alıp bebeğin eline bağlayarak “İlk gelen bu” dedi. 29 Fakat bebek elini geri çeker çekmez kardeşi doğdu, bunun üzerine ebe “Nasıl da kendine yol açıp çıktın böyle!” dedi. Bu nedenle çocuğa Perets*+ adı verildi. 30 Sonra eline kırmızı iplik bağlı olan kardeşi doğdu, ona Zerah+ adı verildi.

39 Yusuf İsmailoğulları+ tarafından Mısır’a getirildi.+ Potifar+ isimli bir Mısırlı, Yusuf’u onlardan satın aldı. Potifar, Firavun’un saray memurlarındandı ve başmuhafızdı. 2 Yehova Yusuf’laydı,+ bu yüzden Yusuf işinde başarılı oldu ve Mısırlı efendisinin evinde sorumluluklar aldı. 3 Efendisi, Yehova’nın onunla olduğunu, yaptığı her işi Yehova’nın başarıya ulaştırdığını görüyordu.

4 Yusuf efendisinin gözüne girdi ve onun özel hizmetkârı oldu. Böylece efendisi onu evinin ve sahip olduğu her şeyin başına getirdi. 5 O zamandan itibaren Yehova, Yusuf’tan dolayı Potifar’ın evine hep bereket verdi. Evindeki ve toprağındaki her şeyde Yehova’nın bereketi vardı.+ 6 Sonunda adam, sahip olduğu ne varsa Yusuf’un sorumluluğuna bıraktı, yediği yemek dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Yusuf yakışıklı ve yapılı bir genç olmuştu.

7 Tüm bunlardan sonra efendisinin karısı Yusuf’a göz koydu, ona “Benimle yat” diyordu. 8 Fakat Yusuf bunu reddedip ona şöyle dedi: “Efendim evde yaptığım hiçbir şeye karışmıyor, sahip olduğu her şeyi bana emanet etti. 9 Bu evde kimse benden daha yetkili değil. Efendim senin dışında hiçbir şeyi benden esirgemedi, çünkü sen onun karısısın. Nasıl böyle büyük bir kötülük yapıp Tanrı’ya karşı günah işlerim?”+

10 Kadın Yusuf’a her gün aynı teklifte bulunuyordu. Fakat Yusuf onunla yatmayı ya da baş başa kalmayı asla kabul etmedi. 11 Bir gün Yusuf işlerini yapmak için yine eve girdi, içeride evin hizmetkârlarından kimse yoktu. 12 Kadın Yusuf’u giysisinden tutup yakaladı ve “Benimle yat!” dedi. Fakat Yusuf giysisini kadının elinde bırakarak dışarı kaçtı. 13 Kadın, Yusuf’un giysisini bırakıp kaçtığını görünce 14 bağırarak evindeki hizmetkârlara seslendi: “Baksanıza! Kocamın getirdiği bu İbraninin niyeti bizi rezil etmekmiş. Bu adam yanıma gelip benimle yatmak istedi, fakat ben avazım çıktığı kadar bağırdım. 15 Çığlık çığlığa bağırdığımı görünce giysisini yanımda bırakıp kaçtı.” 16 Kadın, kocası eve gelene dek Yusuf’un giysisini yanında tuttu.

17 Sonra kocasına da aynı şeyi anlatarak şöyle dedi: “Bize getirdiğin İbrani hizmetkâr yanıma gelip beni rezil etmeye çalıştı. 18 Fakat ben çığlık çığlığa bağırınca giysisini yanımda bırakıp kaçtı.” 19 Karısının “İşte hizmetkârın bana bunları yaptı” diye anlattıklarını işitince Yusuf’un efendisi öfkeden köpürdü. 20 Bu nedenle onu hapishaneye, Kral’ın mahkûmlarının tutulduğu yere attırdı ve Yusuf hapishanede kaldı.+

21 Fakat Yehova Yusuf’un yanında olmaya ve ona vefa göstermeye devam etti. Yusuf’un hapishanedeki baş yetkilinin gözüne girmesini sağladı.+ 22 Böylece adam hapishanedeki tüm tutukluları Yusuf’un sorumluluğuna verdi. Onlara bütün işleri yaptıran Yusuf’tu.+ 23 Hapishanedeki baş yetkili onun sorumluluğundaki hiçbir işe karışmıyordu, çünkü Yehova Yusuf’laydı. Yehova onun yaptığı her işin başarılı olmasını sağlıyordu.+

40 Bir süre sonra, Mısır Kralı’nın başsâkisi*+ ile başekmekçisi krala karşı suç işlediler. 2 Firavun bu iki memuruna çok kızdı.+ 3 Onları Yusuf’un da tutuklu bulunduğu,+ başmuhafızın evine bağlı+ hapishaneye attırdı. 4 Sonra başmuhafız, onlara hizmet etsin diye Yusuf’u yanlarına verdi.+ Adamlar hapishanede bir süre kaldı.

5 Mısır Kralı’nın hapishanede tutuklu bulunan sâkisi ve ekmekçisi bir gece rüya gördüler. Her birinin rüyasının anlamı farklıydı. 6 Yusuf sabah yanlarına geldiğinde onları keyifsiz gördü. 7 Bunun üzerine “Bugün neden yüzünüz asık?” diye sordu. 8 Adamlar şöyle cevap verdi: “İkimiz de bir rüya gördük, ama bunları bize yorumlayacak kimse yok.” O zaman Yusuf şöyle dedi: “Rüyaları sadece Tanrı yorumlayabilir.+ Lütfen rüyanızı anlatın.”

9 Başsâki rüyasını Yusuf’a anlatmaya başladı: “Rüyamda bir asma gördüm. 10 Asmadan üç dal çıkmıştı. Dallar filizlenip çiçeklendi ve salkım salkım üzüm verdi. 11 Firavun’un kâsesi elimdeydi, üzümleri alıp Firavun’un kâsesine sıktım. Sonra kâseyi Firavun’un eline verdim.” 12 Yusuf şöyle dedi: “Bunun yorumu şu: Üç dal, üç gün demektir. 13 Firavun üç gün sonra seni buradan çıkaracak ve görevine geri getirecek.+ Sâkisi olduğun zaman yaptığın gibi yine Firavun’a kâsesini vereceksin.+ 14 Lütfen her şey yoluna girince beni hatırla. Bana vefalı davran ve buradan çıkabilmem için Firavun’a benden söz et. 15 Aslında ben İbranilerin yaşadığı topraklardan kaçırıldım.+ Ayrıca burada hapse* atılmamı gerektirecek hiçbir şey yapmadım.”+

16 Başekmekçi, Yusuf’un rüyanın yorumunda iyi şeyler söylediğini görünce o da anlatmaya başladı: “Ben de rüyamda başımın üzerinde üç sepet beyaz ekmek gördüm. 17 En üstteki sepette Firavun için çeşit çeşit ekmek vardı ve kuşlar sepetteki ekmekleri yiyordu.” 18 Yusuf ona şöyle dedi: “Bunun yorumu da şu: Üç sepet, üç gün demektir. 19 Firavun üç gün sonra başını kesecek ve seni direğe asacak. Etini kuşlar yiyecek.”+

20 Üçüncü gün Firavun’un doğum günüydü+ ve Firavun tüm hizmetkârlarına bir ziyafet verdi. Başsâkisini ve başekmekçisini hapisten çıkarıp hizmetkârlarının huzurunda yanına getirtti. 21 Başsâkiyi görevine geri getirdi, o da Firavun’a kâsesini vermeye devam etti. 22 Fakat başekmekçiyi direğe astı. Böylece Yusuf’un dediği her şey çıktı.+ 23 Ancak başsâki Yusuf’u unuttu.+

41 Tam iki yıl sonra Firavun bir rüya gördü.+ Rüyasında Nil Irmağı’nın kıyısında duruyordu. 2 Nil Irmağı’ndan güzel ve besili yedi inek çıktı ve ırmak kenarında otlamaya başladılar.+ 3 Onların ardından Nil Irmağı’ndan yedi inek daha çıktı, ama bunlar çirkin ve cılızdı. Irmağın kenarındaki besili ineklerin yanında durdular. 4 Sonra bu çirkin ve cılız inekler, güzel ve besili inekleri yemeye başladı. Bunun üzerine Firavun uyandı.

5 Sonra Firavun tekrar uykuya daldı ve bir rüya daha gördü. Rüyasında tek saptan çıkmış güzel ve dolgun yedi başak vardı.+ 6 Ardından yedi başak daha çıktı, fakat bunlar cılızdı ve sıcak doğu rüzgârıyla kavrulmuştu. 7 Cılız başaklar, güzel ve dolgun yedi başağı yutmaya başladı. Bunun üzerine Firavun uyandı ve bunun bir rüya olduğunu anladı.

8 Sabahleyin Firavun’un içi sıkılmaya başladı. Haber gönderip Mısır’ın tüm büyücü rahiplerini ve bilge adamlarını çağırdı. Rüyalarını onlara anlattı, fakat hiçbiri rüyaları yorumlayamadı.

9 O zaman başsâki, Firavun’a şöyle dedi: “Efendim Firavun, bugün suçlarımı itiraf etmek istiyorum. 10 Sen hizmetkârlarına öfkelenmiştin. Beni ve başekmekçiyi başmuhafızın evine bağlı hapishaneye attırmıştın.+ 11 Sonra bir gece ikimiz de rüya gördük. Her birimizin gördüğü rüyanın anlamı farklıydı.+ 12 Yanımızda, başmuhafızın hizmetkârlarından İbrani bir genç vardı.+ Rüyalarımızı ona anlatınca bize ikisini de yorumladı.+ 13 Ne söylediyse çıktı. Ben görevime geri getirildim, başekmekçi ise asıldı.”+

14 Bunun üzerine Firavun adam gönderip+ hemen Yusuf’u hapisten çıkarttı.+ Yusuf tıraş olup giysilerini değiştirdi ve Firavun’un huzuruna çıktı. 15 Firavun Yusuf’a şöyle dedi: “Bir rüya gördüm, ama kimse yorumlayamadı. Duydum ki sen rüyaları yorumlayabilirmişsin.”+ 16 Yusuf şu karşılığı verdi: “Ben kimim ki! Firavun’a iyi bir haber verecek olan Tanrı’dır.”+

17 Firavun Yusuf’a şunları anlattı: “Rüyamda Nil Irmağı’nın kıyısında duruyordum. 18 Irmaktan güzel ve besili yedi inek çıktı ve ırmak kenarında otlamaya başladılar.+ 19 Onların ardından ırmaktan yedi inek daha çıktı. Ama bunlar cılız ve çok çirkindi, perişan haldeydiler. Tüm Mısır’da onlar kadar kötüsünü görmedim. 20 Sonra bu sıska ve çirkin inekler, besili inekleri yemeye başladı. 21 Onları yiyip bitirdiler ama hiçbir şey yememiş gibi görünüyorlardı, hâlâ önceki gibi sıska ve çirkindiler. O sırada uyandım.

22 Sonra rüyamda, tek saptan çıkmış güzel ve dolgun yedi başak gördüm.+ 23 Ardından yedi başak daha çıktı. Fakat bunlar cılız, kurumuş ve sıcak doğu rüzgârıyla kavrulmuş başaklardı. 24 Sonra cılız başaklar, yedi güzel başağı yutmaya başladı. Bu rüyayı büyücü rahiplere anlattım,+ fakat hiçbiri yorumlayamadı.”+

25 Bunun üzerine Yusuf Firavun’a şöyle dedi: “Efendim, gördüğün rüyaların anlamı aynıdır. Gerçek Tanrı yapacağı şeyi Firavun’a bildirmiş.+ 26 Yedi güzel inek, yedi yıl demektir. Yedi güzel başak da yedi yıl demektir. İki rüyanın da anlamı aynıdır. 27 Onların ardından çıkan cılız ve çirkin yedi inek, yedi yıl demektir. Doğu rüzgârıyla kavrulmuş yedi boş başak da yedi yıl demektir. Bunlar yedi yıl kıtlık olacağını gösterir. 28 Efendim, tıpkı dediğim gibi, gerçek Tanrı yapacağı şeyi sana göstermiş.

29 Tüm Mısır ülkesinde yedi yıl boyunca büyük bir bolluk yaşanacak. 30 Fakat ardından yedi yıl kıtlık olacak. O bolluk unutulacak ve kıtlık ülkeyi kasıp kavuracak.+ 31 Bu kıtlık öyle şiddetli olacak ki, daha önce yaşanan bolluk hiç hatırlanmayacak. 32 Gerçek Tanrı rüyayı Firavun’a iki kez gösterdi, çünkü O tüm bunları gerçekleştirmeye kesin kararlı ve bunu çok yakında yapacak.

33 Şimdi Firavun akıllı ve hikmetli* bir adam bulsun ve ona tüm ülke üzerinde yetki versin. 34 Firavun ülkede memurlar görevlendirsin ve yedi yıllık bolluk döneminde+ Mısır’da yetişen ürünün beşte birini toplasın. 35 Memurlar bolluk yıllarında elde edilecek bu ürünün hepsini toplasın ve Firavun’un şehirlerdeki ambarlarında iyi bir şekilde saklasın.+ 36 Bu ürün, Mısır’da yaşanacak yedi yıllık kıtlık döneminde bütün ülke için erzak olacak. Böylece ülke kıtlıktan kırılmayacak.”+

37 Firavun ve tüm hizmetkârları bu öneriyi uygun buldu. 38 Firavun hizmetkârlarına şöyle dedi: “Tanrı’nın ruhuna sahip bu adamdan daha iyisini bulmak mümkün mü?” 39 Sonra da Yusuf’a şöyle dedi: “Mademki tüm bunları Tanrı sayesinde açıkladın, öyleyse senin kadar akıllı ve hikmetli biri yoktur. 40 Evimden bizzat sen sorumlu olacaksın ve tüm halkım sen ne dersen yapacak.+ Sadece kral olarak ben senden üstün olacağım.” 41 Ve Firavun “İşte seni tüm Mısır ülkesinin başına getiriyorum” dedi.+ 42 Sonra mühür yüzüğünü çıkarıp Yusuf’un avcuna koydu. Ona has ketenden giysiler giydirdi ve boynuna altın bir kolye taktı. 43 Ayrıca onu ikinci makam arabasına bindirdi. Yusuf’un önünden gidip “Diz çökün!”* diye bağırdılar. Böylece Firavun onu Mısır’ın başına geçirdi.

44 Sonra Firavun Yusuf’a “Firavun ben olsam da, tüm Mısır topraklarında kimse senin iznin olmadan bir iş yapmayacak” dedi.+ 45 Ardından Yusuf’a Tsafenat-paneah adını verdi ve onu, On* şehrinin rahibi Potifera’nın kızı Asenat’la+ evlendirdi. Yusuf tüm Mısır ülkesini idare etmeye* başladı.+ 46 Mısır Kralı’nın, Firavun’un önüne çıktığında* Yusuf 30 yaşındaydı.+

Sonra Firavun’un huzurundan ayrıldı ve tüm Mısır’ı dolaşmaya başladı. 47 Yedi yıllık bolluk döneminde toprak bol bol ürün verdi. 48 Yusuf yedi yıl boyunca Mısır’da elde edilen ürünün hepsini toplayıp şehirlerde depoladı. Her şehrin çevresindeki tarlaların ürününü o şehirde depoladı. 49 Yusuf muazzam miktarda tahıl topladı, toplanan tahıl denizin kumu kadar çoktu. Sonunda tahılın miktarını ölçmeyi bıraktılar, çünkü ölçülemeyecek kadar çoktu.

50 Kıtlık döneminden önce, On şehrinin rahibi Potifera’nın kızı Asenat, Yusuf’a iki erkek çocuk doğurdu.+ 51 Yusuf “Tanrı tüm sıkıntılarımı ve babamın evini bana unutturdu” diyerek ilk oğluna Manasse*+ adını verdi. 52 İkinci oğlu doğduğunda “Tanrı sıkıntı çektiğim ülkede bana bereket verdi”+ diyerek adını Efraim*+ koydu.

53 Sonra Mısır’da yaşanan yedi yıllık bolluk sona erdi.+ 54 Ardından tıpkı Yusuf’un söylediği gibi, yedi yıllık kıtlık başladı.+ Kıtlık tüm memleketlere yayıldı, fakat Mısır’ın her yerinde yiyecek vardı.+ 55 Sonunda kıtlık bütün Mısır’ı etkiledi ve halk Firavun’a yiyecek için yalvarmaya başladı.+ Firavun Mısırlılara “Yusuf’a gidin. O size ne derse öyle yapın” dedi.+ 56 Kıtlık tüm memleketlerde sürüyordu.+ Yusuf şehirlerdeki ambarları açıp Mısırlılara tahıl satmaya başladı,+ çünkü kıtlık Mısır’ı kasıp kavuruyordu. 57 Ayrıca diğer memleketlerden de insanlar Mısır’a gelip Yusuf’tan tahıl satın alıyordu, çünkü memleketlerin hepsi kıtlığın pençesindeydi.+

42 Yakup Mısır’da tahıl olduğunu+ duyunca oğullarına şöyle dedi: “Neden öylece birbirinize bakıp duruyorsunuz? 2 Mısır’da tahıl olduğunu duydum. Oraya gidip tahıl satın alın da açlıktan ölmeyelim.”+ 3 Bunun üzerine Yusuf’un 10 abisi+ tahıl almak için Mısır’a indi. 4 Ancak Yakup, Yusuf’un kardeşi Benyamin’i+ abileriyle göndermedi, “Başına kötü bir şey gelmesinden korkuyorum” dedi.+

5 Böylece İsrail’in oğulları başkalarıyla birlikte Mısır’a tahıl satın almaya geldi, çünkü kıtlık Kenan topraklarına kadar yayılmıştı.+ 6 Ülkedeki yetkili kişi Yusuf’tu.+ Tüm memleketlerden gelen insanlara tahıl satan oydu.+ Bu nedenle abileri gelip onun önünde yere kapandılar.+ 7 Yusuf abilerini görür görmez tanıdı, fakat onlara kendini tanıtmadı.+ Onlarla sert şekilde konuştu, “Nereden geliyorsunuz?” diye sordu. Onlar da “Yiyecek satın almak için Kenan topraklarından geldik” dediler.+

8 Yusuf abilerini tanımış, ama onlar Yusuf’u tanıyamamıştı. 9 O anda Yusuf abileriyle ilgili rüyalarını hatırladı.+ Onlara şöyle dedi: “Siz casussunuz! Ülkenin saldırıya açık yerlerini öğrenmeye* geldiniz.” 10 Onlar da şöyle karşılık verdi: “Hayır efendim. Bu kulların yiyecek satın almaya geldi. 11 Hepimiz kardeşiz. Biz kulların dürüst insanlarız, casus değiliz.” 12 Fakat Yusuf şöyle dedi: “Size inanmıyorum! Siz ülkenin saldırıya açık yerlerini öğrenmeye geldiniz!” 13 Bunun üzerine abileri şöyle söyledi: “Efendim, biz 12 erkek kardeşiz.+ Kenan topraklarında yaşayan bir adamın oğullarıyız.+ En küçüğümüz şimdi babamızın yanında,+ bir kardeşimiz de artık yok.”+

14 Fakat Yusuf şu karşılığı verdi: “Dediğim gibi, siz casussunuz! 15 Doğru söyleyip söylemediğinizi anlamak için sizi sınayacağım. Firavun’un üzerine yemin ederim ki, en küçük kardeşiniz gelmeden buradan gidemezsiniz.+ 16 İçinizden birini gönderin, kardeşinizi getirsin. O zamana kadar burada tutulacaksınız. Ve ben dedikleriniz doğru mu değil mi göreceğim. Eğer doğru değilse, Firavun’un üzerine yemin ederim ki, siz casussunuz.” 17 Böylece onları üç gün gözaltında tuttu.

18 Yusuf üçüncü gün onlara şöyle dedi: “Dediğimi yaparsanız hayatta kalırsınız, çünkü ben Tanrı’dan korkan bir adamım. 19 Eğer dürüst insanlarsanız, içinizden biri gözaltında tutulduğunuz evde kalsın, diğerleriniz de gidip açlık çeken ev halkınıza yiyecek götürsün.+ 20 Sonra küçük kardeşinizi bana getirin. O zaman doğruyu söylediğinizi anlarım ve ölmezsiniz.” Onlar da Yusuf’un dediğini yaptı.

21 Ve birbirlerine şöyle dediler: “Kardeşimize yaptıklarımız yüzünden cezalandırılıyoruz.+ Çünkü merhamet edelim diye bize nasıl yalvardığını gördük, ama ona acımadık. Bu yüzden başımıza bunlar geldi.” 22 Ruben onlara şöyle dedi: “Ben size çocuğa zarar vermeyin demedim mi? Fakat siz dinlemediniz.+ İşte şimdi onun kanının hesabı soruluyor.”+ 23 Konuştuklarını Yusuf’un anladığının farkında değillerdi, çünkü kendileriyle bir tercüman aracılığıyla konuşuyordu. 24 Yusuf abilerinin sözlerini duyunca yanlarından ayrılıp ağlamaya başladı.+ Sonra geri dönüp onlarla konuştu ve Şimeon’u+ hepsinin gözü önünde bağladı.+ 25 Ardından çuvallarına tahıl doldurulsun, her birinin parası çuvalına geri konsun ve yol için yiyecek verilsin diye adamlarına emir verdi. Ve böyle yapıldı.

26 Abileri tahılı eşeklerine yükleyip yola çıktılar. 27 Bir konaklama yerine gelince, onlardan biri eşeğine yem vermek için çuvalını açtı ve çuvalın ağzında parasını gördü. 28 Kardeşlerine “Param geri verilmiş, çuvalımda duruyor!” dedi. O zaman hepsinin yüreği ağzına geldi. Tir tir titreyerek birbirlerine “Tanrı bize bunu neden yaptı?” dediler.

29 Kenan topraklarına, babaları Yakup’un yanına dönünce başlarına gelen her şeyi ona anlattılar. 30 Şöyle dediler: “Ülkenin yöneticisi olan adam bizimle sert şekilde konuştu+ ve bizi casuslukla suçladı. 31 Biz de ona şöyle dedik: ‘Biz dürüst insanlarız, casus değiliz.+ 32 On iki erkek kardeşiz,+ hepimiz aynı babanın çocuklarıyız. Kardeşlerimizden biri artık yok,+ en küçüğümüz de şimdi Kenan topraklarında babamızın yanında.’+ 33 Fakat ülkenin yöneticisi bize dedi ki, ‘Dürüst olup olmadığınızı şöyle anlayacağım: Kardeşlerinizden birini yanımda bırakın.+ Geri kalanınız açlık çeken ev halkınıza yiyecek götürsün.+ 34 En küçük kardeşinizi bana getirin, böylece casus değil dürüst insanlar olduğunuzu anlarım. O zaman kardeşinizi size geri veririm ve memleketimizden yiyecek satın alabilirsiniz.’”

35 Sonra çuvallarını boşaltırlarken her birinin para kesesi çuvalından çıktı. Babaları da para keselerini gördü. Hepsi çok korktu. 36 Babaları Yakup şöyle feryat etti: “Çocuklarımı benden aldınız!+ Yusuf yok,+ Şimeon yok,+ şimdi de Benyamin’i götüreceksiniz. Bunca şey neden benim başıma geliyor?” 37 Fakat Ruben babasına şöyle dedi: “Kardeşimi bana emanet et, söz veriyorum onu sana geri getireceğim.+ Eğer getirmezsem iki oğlumun da canını al.”+ 38 Ancak Yakup şu karşılığı verdi: “Oğlumu sizinle göndermeyeceğim. Çünkü abisi öldü, bir tek o kaldı.+ Eğer yolda başına kötü bir şey gelirse, şu yaşlı babanızı üzüntüden+ mezara*+ sokarsınız.”

43 Kıtlık tüm şiddetiyle devam ediyordu.+ 2 Yakup, oğullarının Mısır’dan getirdiği tahıl tükenince+ “Yine gidip biraz yiyecek satın alın” dedi. 3 Bunun üzerine Yahuda şunları söyledi: “O adam bizi açıkça uyararak ‘Kardeşinizi getirmezseniz bir daha karşıma çıkamazsınız’ demişti.+ 4 Kardeşimizi bizimle gönderirsen gidip yiyecek satın alırız, 5 ama göndermezsen gitmeyiz. Çünkü adam ‘Kardeşinizi getirmezseniz bir daha karşıma çıkamazsınız’ dedi.”+ 6 Bunun üzerine İsrail+ şöyle yakındı: “Neden başka bir kardeşiniz daha olduğunu söylediniz? Niye bana böyle bir kötülük ettiniz?” 7 Oğulları şu karşılığı verdi: “Adam bizim hakkımızda, ailemiz hakkında sorular sordu. ‘Babanız hayatta mı? Başka erkek kardeşiniz var mı?’ dedi. Biz de söyledik.+ ‘Kardeşinizi buraya getirin’ diyeceğini nereden bilebilirdik?”+

8 Sonra Yahuda, babası İsrail’e şöyle dedi: “Kardeşimizi benimle gönder+ ve gitmemize izin ver. Böylece sen, çocuklarımız ve biz+ ölmeyiz, hayatta kalırız.+ 9 Ondan ben sorumlu olacağım.+ Başına bir şey gelirse hesabını benden sor. Onu sana geri getirmezsem, ömür boyu sana karşı suçlu olayım. 10 Aslında bu kadar beklemeseydik, şimdiye dek iki kez gidip gelmiş olurduk.”

11 Bunun üzerine babaları İsrail şunları söyledi: “Öyleyse şöyle yapın, yanınıza buranın en güzel ürünlerinden alın. Çuvallarınıza biraz pelesenk* yağı,+ biraz bal, laden reçinesi, reçineli ağaç kabuğu,+ fıstık,* badem koyup o adama hediye+ olarak götürün. 12 Yanınıza öncekinin iki katı para alın. Ayrıca çuvallarınıza geri konan parayı da alın,+ belki bir yanlışlık olmuştur. 13 Kardeşinizi de alıp yola çıkın, o adama gidin. 14 Her Şeye Gücü Yeten Tanrı onun yüreğini yumuşatsın da Şimeon’u ve Benyamin’i size geri versin. Yok eğer geri vermezse ben de çocuklarımdan olurum, başka çarem yok.”+

15 Böylece İsrail’in oğulları yanlarına hediyeleri ve iki kat parayı aldılar, Benyamin’le birlikte Mısır’a gittiler. Tekrar Yusuf’un önüne çıktılar.+ 16 Yusuf onların yanında Benyamin’i görünce hemen evinin kâhyasına şöyle dedi: “Adamları eve götür, hayvan kesip yemek hazırla, çünkü öğlen benimle birlikte yemek yiyecekler.” 17 Kâhya, Yusuf ne dediyse derhal yaptı+ ve onları Yusuf’un evine götürdü. 18 Fakat onlar Yusuf’un evine götürülünce korktular. Aralarında şöyle konuştular: “İlk gelişimizde çuvallarımıza geri konan para yüzünden buraya getirildik. Şimdi üstümüze saldıracaklar, bizi köle yapacaklar ve eşeklerimizi alacaklar.”+

19 Bu nedenle, Yusuf’un evinin kapısına geldiklerinde kâhyaya yaklaşıp şöyle dediler: 20 “İzninle bir şey söylemek istiyoruz efendim. Geçen defa buraya yiyecek satın almaya gelmiştik.+ 21 Fakat dönüşte konaklama yerinde çuvallarımızı açınca bir de baktık ki, her birimizin parası çuvalının ağzında, hem de eksiksiz olarak!+ Bu yüzden parayı kendi ellerimizle geri vermek istiyoruz. 22 Parayı çuvallarımıza kimin koyduğunu bilmiyoruz.+ Hem bu sefer erzak satın almak için daha çok para getirdik.” 23 Bunun üzerine kâhya şöyle dedi: “Rahat olun, korkmanıza gerek yok. Geçen sefer ödediğiniz para bana ulaştı. Çuvallarınızdaki parayı koyan ise sizin ve babanızın Tanrısıdır.” Ardından Şimeon’u yanlarına getirdi.+

24 Kâhya sonra onları Yusuf’un evine aldı. Ayaklarının yıkanması için su verdi, eşeklerine de yem verdi. 25 İsrail’in oğulları Yusuf’un öğlen geleceğini ve orada birlikte yemek yiyeceklerini duydular,+ bu nedenle ona verecekleri hediyeleri hazırladılar.+ 26 Yusuf eve girince hediyeleri getirip ona sundular ve önünde yere eğildiler.+ 27 Ardından Yusuf onlara hal hatır sordu ve şöyle dedi: “Yaşlı bir babanız olduğunu söylemiştiniz. O nasıl? Hâlâ hayatta mı?”+ 28 Onlar da “Efendim, babamız iyi. Hâlâ hayatta” diye karşılık verdiler. Sonra eğilip yere kapandılar.+

29 Yusuf öz kardeşi Benyamin’i+ görünce “Sözünü ettiğiniz en küçük kardeşiniz bu mu?”+ diye sordu. Ve Benyamin’e “Tanrı seni korusun oğlum” dedi. 30 Yusuf kardeşini görünce çok duygulanmıştı, bu yüzden telaşla oradan çıktı ve ağlamak için bir yer aradı. Bir odaya girip gözyaşlarına boğuldu.+ 31 Kendini toparladıktan sonra yüzünü yıkayıp geri döndü ve “Yemeği getirin” dedi. 32 Yusuf’a ayrı, kardeşlerine ayrı ve Yusuf’la yemek yiyen Mısırlılara ayrı sofra kurulmuştu. Çünkü Mısırlılar İbranilerle birlikte yemek yemezdi, bu onların gözünde iğrenç bir şeydi.+

33 Yusuf’un kardeşleri onun önünde büyükten*+ küçüğe yaş sırasına göre oturtuldu. Bunun üzerine şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. 34 Yusuf sürekli kendi sofrasından onların sofrasına yemek gönderdi, ancak Benyamin’e diğerlerinden 5 kat fazla yemek gönderdi.+ Onlar Yusuf’la birlikte doyasıya yiyip içtiler.

44 Yusuf daha sonra kâhyasına şöyle dedi: “Adamların çuvallarına taşıyabilecekleri kadar tahıl doldur ve her birinin parasını çuvalının ağzına koy.+ 2 En küçüğünün çuvalına ise tahılın parasının yanı sıra benim gümüş kâsemi* de koy.” Kâhya da Yusuf’un söylediklerini yaptı.

3 Sabah hava aydınlanınca Yusuf’un kardeşleri eşekleriyle yola çıktı. 4 Onlar şehirden ayrılalı çok olmamıştı ki, Yusuf kâhyasına şöyle dedi: “Çabuk adamların peşine düş! Onlara yetişince şöyle de: ‘Siz iyiliğe böyle mi karşılık veriyorsunuz? 5 Efendimin kâsesini neden çaldınız? Bu onun fal baktığı kâse! Çok büyük bir hata yaptınız.’”

6 Kâhya onlara yetişti ve bunları söyledi. 7 Fakat onlar şöyle karşılık verdi: “Efendim, sen neler söylüyorsun? Biz kulların asla böyle bir şey yapmayız. 8 Çuvallarımızın ağzında bulduğumuz parayı Kenan topraklarından sana geri getirmedik mi?+ O halde nasıl efendinin evinden gümüş veya altın çalmış olabiliriz? 9 Kâse bizden birinde çıkarsa o öldürülsün, geri kalanımız da efendimize köle olalım.” 10 Bunun üzerine kâhya şöyle söyledi: “Madem öyle diyorsunuz; kâse kimde çıkarsa o benim kölem olacak, geri kalanlar suçsuz sayılacak.” 11 Her biri çabucak çuvalını yere indirip açtı. 12 Kâhya en büyük kardeşten başlayıp en küçüğe kadar hepsinin çuvallarına dikkatle baktı. Kâse Benyamin’in çuvalından çıktı.+

13 Bunun üzerine onlar üzüntüden giysilerini yırttılar ve yüklerini eşeklerine geri yükleyip şehre döndüler. 14 Yahuda’yla+ kardeşleri, Yusuf’un evine geldiler. Yusuf hâlâ oradaydı, onun önünde yere kapandılar.+ 15 Yusuf onlara şöyle dedi: “Bana bunu nasıl yaparsınız? Benim gibi bir adamın fal bakıp her şeyi görebileceğini düşünemediniz mi?”+ 16 Bunun üzerine Yahuda şöyle dedi: “Efendimize ne diyelim? Ne söyleyelim de kendimizi aklayalım? Gerçek Tanrı biz kullarının suçunu ortaya çıkardı.+ Artık hem biz hem de çuvalından kâse çıkan kardeşimiz efendimizin kölesiyiz.” 17 Fakat Yusuf şöyle karşılık verdi: “Ben asla böyle bir şey yapmam! Kâse kimde bulunduysa o benim kölem olacak.+ Diğerleriniz babanızın yanına dönebilir.”

18 O zaman Yahuda ona yaklaşıp şöyle dedi: “Efendim, sen Firavun gibi istediğini yapabilirsin.+ Yalvarırım bu kulunun konuşmasına izin ver, ne olur bana öfkelenme. 19 Biz kullarına, ‘Babanız veya başka erkek kardeşiniz var mı?’ diye sormuştun. 20 Biz de efendimize şöyle demiştik: ‘Yaşlı bir babamız ve babamızın yaşlılığında doğmuş bir erkek kardeşimiz var. En küçüğümüz o.+ Öz abisi öldü,+ annesinden geriye tek o kaldı+ ve babası onu çok sever.’ 21 O zaman bize ‘Onu bana getirin de gözümle göreyim’ dedin.+ 22 Fakat biz efendimize ‘Kardeşimiz babamızdan ayrılamaz. Eğer ayrılırsa babamız kesin ölür’ dedik.+ 23 Sonra sen de bize ‘En küçük kardeşinizi getirmezseniz bir daha karşıma çıkamazsınız’ dedin.+

24 Biz de babamızın yanına döndük ve dediklerini ona anlattık. 25 Babamız daha sonra ‘Yine gidip biraz yiyecek satın alın’ dedi.+ 26 Bizse ona şöyle dedik: ‘En küçük kardeşimiz bizimle gelmezse gidemeyiz. Çünkü kardeşimiz yanımızda olmazsa o adamın karşısına çıkamayız.’+ 27 O zaman babamız bize şöyle dedi: ‘Biliyorsunuz ki, karım bana sadece iki erkek çocuk doğurdu.+ 28 Onlardan biri beni bırakıp gitti. Ben de “Vahşi bir hayvan onu paramparça etmiş olmalı” diye düşündüm,+ çünkü onu bir daha görmedim. 29 Eğer bu oğlumu da alıp götürürseniz ve başına kötü bir şey gelirse, şu yaşlı babanızı üzüntüden+ mezara*+ sokarsınız.’

30 Efendim, babam kardeşim olmadan yaşayamaz. Bu yüzden şimdi ben kardeşimi almadan eve dönersem, 31 babam onu yanımızda görmediği an ölür; yaşlı babamızı üzüntüden mezara* sokarız. 32 Kardeşimin sorumluluğunu ben üstlendim ve babama ‘Onu sana geri getirmezsem, ömür boyu sana karşı suçlu olayım’ dedim.+ 33 O yüzden yalvarıyorum, kardeşimin yerine ben burada kalıp efendime köle olayım, o da abileriyle dönsün. 34 Çünkü ben kardeşimi burada bırakıp babamın yanına dönemem! Babamın yaşayacağı acıyı görmeye nasıl dayanırım?”

45 Bunun üzerine Yusuf artık kendini tutamadı+ ve hizmetkârlarına “Herkes dışarı çıksın!” diye bağırdı. Kendini kardeşlerine tanıttığında yanlarında başkası yoktu.+

2 Yusuf o kadar yüksek sesle ağladı ki sesini Mısırlılar duydu. Firavun’un evindekiler de bunu öğrendi. 3 Sonunda kardeşlerine şöyle dedi: “Ben Yusuf’um. Babam hâlâ yaşıyor mu?” Fakat kardeşleri ona cevap veremedi, çünkü şaşkınlıktan donup kalmışlardı. 4 Yusuf kardeşlerine “Lütfen yaklaşın” deyince ona yaklaştılar.

Sonra onlara şöyle dedi: “Ben Yusuf’um, Mısır’a sattığınız kardeşinizim.+ 5 Fakat beni buraya sattığınız için üzülmeyin ve birbirinize kızmayın. Çünkü hayatımızı kurtarmak için Tanrı beni buraya gönderdi.+ 6 Kıtlığın ikinci yılındayız.+ Beş yıl daha toprak sürülmeyecek ve hasat yapılmayacak. 7 Fakat Tanrı, soyunuz yok olup gitmesin diye+ beni önünüzden buraya gönderdi. Böylece size büyük bir kurtuluş sağlamak istedi. 8 Dolayısıyla beni buraya gönderen siz değilsiniz, Tanrı’dır. O beni Firavun’un baş danışmanı,* sarayının ve bütün Mısır’ın yöneticisi yaptı.+

9 Hemen babamın yanına gidin ve şöyle deyin: ‘Oğlun Yusuf diyor ki, “Tanrı beni bütün Mısır’ın efendisi yaptı.+ Bir an önce yanıma gel.+ 10 Goşen bölgesinde oturursun.+ Çocukların, torunların, sürülerin ve sahip olduğun her şeyle birlikte yakınımda olursun. 11 Size orada yiyecek sağlarım, çünkü kıtlık daha beş yıl sürecek.+ Yoksa sen ve ev halkın yoksul düşersiniz, sahip olduğun her şey yok olup gider.”’ 12 Hem siz hem de kardeşim Benyamin, işte kendi gözlerinizle görüyorsunuz, sizinle konuşan gerçekten benim.+ 13 Babama, Mısır’daki tüm itibarımı ve gördüğünüz her şeyi anlatın. Hemen gidin ve babamı buraya getirin.”

14 Ardından Yusuf kardeşi Benyamin’e sarılıp ağladı, Benyamin de ona sarılıp ağladı.+ 15 Yusuf abilerinin hepsini öptü ve onlara sarılıp ağladı. Bundan sonra kardeşleri onunla konuşmaya başladılar.

16 Yusuf’un kardeşlerinin geldiği haberi Firavun’un sarayına ulaştı. Firavun ve hizmetkârları bunu duyunca sevindiler. 17 Firavun Yusuf’a şöyle dedi: “Kardeşlerine de ki, hayvanlarına yiyecek yükleyip Kenan topraklarına gitsinler. 18 Babanı ve ailelerini alıp buraya gelsinler. Onlara Mısır’ın nimetlerini veririm, ülkenin en iyi ürünlerini yerler.+ 19 Ayrıca onlara şunu söyle:+ ‘Çocuklarınız ve eşleriniz için Mısır’dan arabalar götürün.+ Babanızı da arabaya bindirip hep birlikte buraya gelin.+ 20 Mallarınız için üzülmeyin,+ çünkü Mısır’daki her şeyin en iyisi sizin olacak.’”

21 İsrail’in oğulları böyle yaptı. Yusuf, Firavun’un emrettiği gibi onlara arabalar verdi, ayrıca yol için de yiyecek verdi. 22 Her birine yeni bir giysi, Benyamin’e ise 5 yeni giysi+ ve 300 gümüş verdi. 23 Babasına da Mısır’ın en iyi mallarıyla yüklü 10 eşek ve yolculuk için tahıl, ekmek ve başka yiyeceklerle yüklü 10 dişi eşek gönderdi. 24 Böylece Yusuf kardeşlerini yolcu etti. Ayrılırlarken onlara “Yolda birbirinizle tartışmayın” dedi.+

25 Yusuf’un kardeşleri Mısır’dan ayrılıp Kenan topraklarına, babaları Yakup’un yanına geldiler. 26 Ona “Yusuf yaşıyor, tüm Mısır’ı o yönetiyor!” dediler.+ Babaları donup kaldı ve buna inanmadı.+ 27 Onlar Yusuf’un tüm söylediklerini anlattılar. Yakup bunları duyunca ve Yusuf’un gönderdiği arabaları görünce kendine gelmeye başladı. 28 Sonra İsrail şöyle haykırdı: “Artık size inanıyorum. Oğlum Yusuf yaşıyor! Ölmeden önce gidip onu göreyim!”+

46 Böylece İsrail sahip olduğu ne varsa* alıp yola çıktı. Beer-şeba’ya+ gelince babası İshak’ın Tanrısına kurbanlar sundu.+ 2 Sonra Tanrı gece bir görüntüde* İsrail’le konuştu. Ona “Yakup, Yakup!” diye seslendi, o da “Efendim!” dedi. 3 Tanrı şunları söyledi: “Ben, babanın da Tanrısı olan gerçek Tanrı’yım.+ Mısır’a gitmekten korkma, çünkü seni orada büyük bir millet yapacağım.+ 4 Seninle birlikte Ben de Mısır’a geleceğim, sonra da seni oradan geri getireceğim.+ Sen ölünce gözlerini Yusuf kapayacak.”+

5 Sonra Yakup Beer-şeba’dan ayrıldı. Oğulları, eşleriyle çocuklarını ve babaları Yakup’u Firavun’un gönderdiği arabalara bindirmişti. 6 Kenan topraklarında edindikleri sürüleri ve malları da yanlarına almışlardı. Ve Yakup tüm çocuklarıyla birlikte Mısır’a geldi. 7 Oğullarını, kızlarını ve torunlarını, tüm ailesini Mısır’a getirdi.

8 İsrail’in, yani Yakup’un Mısır’a gelen oğullarının isimleri şunlardır:+ İlk oğlu Ruben.+

9 Ruben’in oğulları: Hanok, Pallu, Hetsron ve Karmi.+

10 Şimeon’un+ oğulları: Yemuel, Yamin, Ohad, Yakin, Tsohar, ayrıca annesi Kenanlı bir kadın olan Şaul.+

11 Levi’nin+ oğulları: Gerşon, Kohat ve Merari.+

12 Yahuda’nın+ oğulları: Er, Onan, Şelah,+ Perets+ ve Zerah.+ Ancak Er ve Onan Kenan topraklarında ölmüştü.+

Perets’in oğulları: Hetsron ve Hamul.+

13 İssakar’ın oğulları: Tola, Puva, Yob ve Şimron.+

14 Zebulun’un+ oğulları: Sered, Elon ve Yahleel.+

15 Bunlar Yakup’un Lea’dan gelen soyudur. Onlar ve kızı Dina,+ Paddan-aram’da doğmuştu. Hepsi 33 kişiydi.

16 Gad’ın+ oğulları: Tsifyon, Haggi, Şuni, Etsbon, Eri, Arodi ve Areli.+

17 Aşer’in+ oğulları: Yimna, Yişva, Yişvi ve Beria. Onların kız kardeşi: Serah.

Beria’nın oğulları: Heber ve Malkiel.+

18 Bunlar Zilpa’nın+ soyudur. Laban Zilpa’yı kızı Lea’nın hizmetine vermişti. Yakup’un Zilpa’dan gelen soyu toplam 16 kişiydi.

19 Yakup’un, karısı Rahel’den olan oğulları: Yusuf+ ve Benyamin.+

20 Yusuf’un Mısır’da Manasse+ ve Efraim+ adında oğulları oldu. Onları On* şehrinin rahibi Potifera’nın kızı Asenat doğurdu.+

21 Benyamin’in oğulları:*+ Bela, Beker, Aşbel, Gera,+ Naaman, Ehi, Roş, Muppim, Huppim+ ve Ard.+

22 Bunlar Yakup’un Rahel’den gelen soyudur. Hepsi 14 kişiydi.

23 Dan’ın+ oğlu:* Huşim.+

24 Naftali’nin+ oğulları: Yahtseel, Guni, Yetser ve Şillem.+

25 Bunlar Bilha’nın soyudur. Laban Bilha’yı kızı Rahel’in hizmetine vermişti. Yakup’un Bilha’dan gelen soyu toplam 7 kişiydi.

26 Yakup’un gelinleri dışında, kendi soyundan olan ve Mısır’a onunla gelen kişilerin toplam sayısı 66’ydı.+ 27 Yusuf’un Mısır’da 2 oğlu oldu. Yakup’un Mısır’a gelen ev halkı toplam 70 kişiydi.+

28 Yakup Yahuda’yı+ önden gönderip, Goşen’e yaklaştığını Yusuf’a haber verdi. Goşen bölgesine geldiklerinde+ 29 Yusuf arabasını hazırlattı ve babası İsrail’i Goşen’de karşılamaya çıktı. Babasını görür görmez boynuna sarıldı ve uzun uzun ağladı. 30 İsrail, Yusuf’a şöyle dedi: “Yüzünü gördüm, yaşadığını biliyorum ya, artık huzur içinde ölebilirim.”

31 Sonra Yusuf kardeşlerine ve babasının ev halkına şöyle dedi: “Firavun’a gidip,+ babamın ev halkının ve kardeşlerimin Kenan topraklarından buraya geldiğini haber vereyim.+ 32 Çobanlık yaptığınızı,+ koyunlarınızı,+ sığırlarınızı ve sahip olduğunuz her şeyi buraya getirdiğinizi söyleyeyim.+ 33 Firavun sizi çağırıp ‘Ne iş yapıyorsunuz?’ diye sorduğunda 34 ona şöyle deyin: ‘Atalarımız gibi biz kulların da çocukluktan beri hayvan yetiştiririz.’+ O zaman Firavun Goşen bölgesinde oturmanıza izin verir.+ Çünkü Mısırlılar çobanlardan nefret eder.”+

47 Yusuf Firavun’a gidip şöyle dedi:+ “Kenan topraklarından babam ve kardeşlerim geldi. Koyunlarını, sığırlarını ve sahip oldukları her şeyi getirdiler. Şimdi Goşen’deler.”+ 2 Sonra kardeşlerinden beşini Firavun’un karşısına çıkardı.+

3 Firavun Yusuf’un kardeşlerine “Ne iş yapıyorsunuz?” diye sordu. Onlar “Atalarımız gibi biz kulların da koyun çobanıyız”+ diye cevap verdiler. 4 Sonra şöyle dediler: “Bu ülkeye misafir olarak geldik,+ çünkü Kenan topraklarında kıtlık çok şiddetli ve sürülerimiz için otlak yok.+ Efendimiz, lütfen Goşen bölgesinde oturmamıza izin ver.”+ 5 Bunun üzerine Firavun Yusuf’a şunları söyledi: “Madem baban ve kardeşlerin buraya, yanına gelmiş, 6 onları Mısır’da istediğin yere yerleştirebilirsin. Baban ve kardeşlerin ülkenin en iyi yerinde,+ Goşen bölgesinde otursunlar. Aralarında bildiğin becerikli adamlar varsa, onları sürülerimin başına getir.”

7 Sonra Yusuf, babası Yakup’u getirip Firavun’a tanıttı ve Yakup Firavun’a hayırdua etti. 8 Firavun Yakup’a “Kaç yaşındasın?” diye sordu. 9 Yakup ona şöyle cevap verdi: “130 yaşındayım ve hep göçebe* olarak yaşadım. Ama atalarımın göçebe olarak yaşadığı yıllara kıyasla+ kısa ve sıkıntılarla dolu bir hayat sürdüm.”+ 10 Ardından Yakup Firavun’a hayırdua etti ve huzurundan ayrıldı.

11 Böylece Yusuf, babasını ve kardeşlerini Mısır’a yerleştirdi. Firavun’un emrettiği gibi, onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses’te+ mülk verdi. 12 Yusuf babasına, kardeşlerine ve onların ailelerine çocuk sayısına göre yiyecek sağlıyordu.

13 Kıtlık çok şiddetli olduğundan Mısır ve Kenan topraklarının hiçbir yerinde yiyecek yoktu. Kıtlık her yeri kasıp kavuruyordu.+ 14 Yusuf, Mısır ve Kenan topraklarında yaşayan insanlara tahıl satıyordu+ ve bu şekilde topladığı parayı Firavun’un hazinesine koyuyordu. 15 Zamanla Mısır ve Kenan’daki insanların parası bitti. Tüm Mısır halkı Yusuf’a gelip şöyle dediler: “Ne olur bize yiyecek ver. Paramız kalmadı diye gözünün önünde ölüp gitmemize izin verme.” 16 O zaman Yusuf onlara “Paranız bittiyse hayvanlarınızı verin. Hayvanlarınıza karşılık size yiyecek vereyim” dedi. 17 Böylece halk hayvanlarını Yusuf’a getirmeye başladı. Yusuf onlara atları, eşekleri, koyunları, keçileri ve sığırları karşılığında yiyecek verdi. Halka o yıl boyunca hayvanlarına karşılık yiyecek sağladı.

18 Ve o yıl sona erdi. Ertesi yıl halk yine Yusuf’a gelmeye başladı, ona şöyle dediler: “Efendimiz, durumumuzu senden saklayamayız. Bütün paramızı ve hayvanlarımızı sana verdik. Kendimizden ve toprağımızdan başka verecek bir şeyimiz kalmadı. 19 Hem topraklarımız hem biz gözünün önünde mahvolup gitmeyelim. Bizi ve toprağımızı satın al, karşılığında bize yiyecek ver. Toprağımızla birlikte Firavun’un hizmetinde olalım. Bize tohum ver ki toprağımız çöle dönmesin, biz de yaşayalım, ölmeyelim.” 20 Yusuf Mısırlıların tüm topraklarını Firavun için satın aldı. Kıtlık çok şiddetli olduğundan Mısırlıların hepsi tarlasını sattı, böylece bütün topraklar Firavun’un malı oldu.

21 Sonra Yusuf Mısır’ın kırsal kesimlerinde yaşayan herkesin şehirlere taşınmasını emretti.+ 22 O sadece rahiplerin toprağını satın almadı.+ Çünkü rahiplerin yiyeceğini Firavun sağlıyordu, bu nedenle onlar tarlalarını satmak zorunda kalmadı. 23 Yusuf halka şöyle dedi: “Artık siz de topraklarınız da Firavun’a aitsiniz. İşte size tarlalara ekmeniz için tohum veriyorum. 24 Aldığınız ürünün beşte birini Firavun’a vereceksiniz,+ beşte dördünü de kendinize alacaksınız. Size, ev halkınıza ve çocuklarınıza yiyecek, tarlanıza da tohum olacak.” 25 Bunun üzerine ona şöyle dediler: “Efendimiz, sen hayatımızı kurtardın.+ Biz de seni memnun etmek istiyoruz, Firavun’un kölesi olacağız.”+ 26 Sonra Yusuf, hasadın beşte birinin Firavun’a verilmesi için Mısır’da bir kanun çıkardı; bu kanun hâlâ geçerlidir. Sadece rahiplerin toprakları Firavun’un olmadı.+

27 İsrail’in ev halkı Mısır’ın Goşen bölgesinde oturmaya devam etti.+ Oraya yerleştiler, çocukları oldu ve sayıları çok arttı.+ 28 Yakup Mısır’da 17 yıl yaşadı, ömrü toplam 147 yıldı.+

29 İsrail’in ölümü yaklaşıyordu.+ Bu nedenle oğlu Yusuf’u yanına çağırıp şöyle dedi: “Oğlum beni seviyorsan bir söz ver,* beni burada, Mısır’da gömmeyeceksin. Bu şekilde bana vefanı ve sadakatini gösterirsin.+ 30 Öldüğümde beni Mısır’dan götür ve atalarımın mezarına göm.”+ Yusuf “Dediğini yapacağım” diye karşılık verdi. 31 O zaman babası “Bana yemin et” dedi, Yusuf da yemin etti.+ Sonra İsrail yatağının baş ucunda eğilip dua etti.+

48 Bir süre sonra Yusuf’a “Baban hasta” diye haber geldi. Bunun üzerine Yusuf, oğulları Manasse ve Efraim’le birlikte Yakup’un yanına gitti.+ 2 Yakup, oğlu Yusuf’un geldiğini duyunca gücünü toplayıp yatağında oturdu. 3 Ve Yusuf’a şunları söyledi:

“Her Şeye Gücü Yeten Tanrı, Kenan topraklarındaki Luz’da bana göründü ve beni kutsadı.+ 4 Şöyle dedi: ‘Çocuklarını çoğaltacağım, sayılarını artıracağım ve seni birçok halkın* atası yapacağım.+ Bu toprakları senden sonra soyuna vereceğim ve burası hep onların olacak.’+ 5 Oğlum, ben Mısır’a gelmeden önce burada doğmuş olan iki oğlun artık benimdir.+ Efraim ve Manasse, tıpkı Ruben ve Şimeon gibi benim oğullarım olacak.+ 6 Fakat onlardan sonra doğanlar senin çocukların olacak. Çocukların, bu iki abilerinin ismiyle anılacak ve onların topraklarından miras alacaklar.+ 7 Ben Paddan’dan gelirken annen Rahel, Kenan topraklarında yanımda öldü.+ O sırada Efrat’a,+ yani Beytlehem’e+ varmama çok vardı. Bu yüzden onu Efrat yolunda gömdüm.”

8 Sonra İsrail Yusuf’un oğullarını gördü ve “Çocukların bunlar mı?” diye sordu. 9 Yusuf “Evet, Tanrı’nın bana burada verdiği oğullarım” dedi.+ O zaman babası “Lütfen onları yanıma getir de hayırdua edeyim” dedi.+ 10 İsrail’in gözleri yaşlılıktan dolayı zayıflamıştı, göremiyordu. Bu yüzden Yusuf oğullarını babasına yaklaştırdı. İsrail onları öpüp kucakladı. 11 Yusuf’a şöyle dedi: “Bir daha yüzünü göremem sanıyordum,+ ama Tanrı senin çocuklarını bile bana gösterdi.” 12 Sonra Yusuf onları babasının önünden* kenara çekti ve onun karşısında saygıyla eğildi.

13 Ardından Efraim’i+ İsrail’in sol yanına, Manasse’yi+ de sağ yanına yaklaştırdı. 14 Fakat İsrail sağ elini Efraim’in, sol elini de Manasse’nin başına koydu.* Manasse’nin büyük, Efraim’in küçük olduğunu bildiği halde böyle yaptı.+ 15 Sonra Yusuf’a şöyle hayırdua etti:+

“Atam İbrahim’in ve babam İshak’ın ibadet ettiği* gerçek Tanrı,+

Ömrüm boyunca çobanım* olan, bugüne dek beni koruyan,+

16 Ve meleğiyle beni tüm sıkıntılarımdan kurtaran Tanrı,+ bu çocuklara nimetler versin.+

Onlar benim adımla, atam İbrahim’in ve babam İshak’ın adıyla anılsın.

Çoğalıp büyük bir topluluk olsunlar.”+

17 Yusuf, babasının sağ elini Efraim’in başında tutmasından hoşlanmadı. Babasının elini Efraim’in başından kaldırıp Manasse’nin başına koymak istedi. 18 “Baba öyle değil, ilk doğan bu.+ Sağ elini onun başına koy” dedi. 19 Fakat İsrail bunu istemedi ve şöyle dedi: “Biliyorum oğlum, biliyorum. Manasse’den de bir halk meydana gelecek, o da büyük olacak. Yine de kardeşi Efraim ondan daha büyük olacak+ ve soyu milletler meydana getirecek kadar kalabalık olacak.”+ 20 Ve onlar için hayırduasına devam etti:+

“İsrail’in soyundan gelenler birbirine hayırdua ederken senden bahsedip şunu desin:

‘Tanrı seni Efraim ve Manasse gibi yapsın.’”

Böylece İsrail hayırdua ederken Efraim’i hep Manasse’den üstün tuttu.

21 Sonra Yusuf’a şöyle dedi: “Ben ölüyorum,+ fakat Tanrı sizinle olmaya devam edecek ve atalarınızın topraklarına geri dönmenizi sağlayacak.+ 22 Amorilerden kılıcım ve yayımla aldığım topraklardan, sana kardeşlerine verdiğimden bir pay fazla veriyorum.”

49 Sonra Yakup oğullarını çağırıp şöyle dedi: “Bir araya toplanın da gelecekte neler yaşayacağınızı size söyleyeyim. 2 Siz Yakupoğulları, bir araya gelin de dinleyin, babanız İsrail’e kulak verin.

3 Ruben,+ sen benim ilk oğlum,+ gücüm, evet ilk çocuğumsun.* Saygınlık ve güç bakımından üstündün. 4 Fakat artık üstün olmayacaksın, çünkü azgın sel suları gibi kontrolsüz davrandın ve babanın karısıyla yattın.*+ Evet, karımla yatıp yatağımı lekeledin!

5 Şimeon ve Levi kardeştir.+ Onlar şiddete düşkündür, kılıçlarıyla katliam yaparlar.+ 6 Onlarla asla dost olmayayım, adım onlarla* anılmasın. Çünkü öfkelenince adam öldürdüler+ ve zevk için sığırları topal ettiler. 7 Lanet olsun öfkelerine, çünkü onları gaddarlığa ve acımasızlığa sürükledi.+ Onları İsrail’e dağıtacağım, Yakup’un topraklarında bölük pörçük edeceğim.+

8 Yahuda,+ kardeşlerin seni övecek.+ Elin düşmanlarının boğazında olacak.+ Kardeşlerin önünde eğilecek.+ 9 Yahuda bir aslan yavrusudur.+ Oğlum, sen avını yiyecek, sonra kalkıp gideceksin. Bir aslan gibi yatacak ve boylu boyunca uzanacaksın. Kimse seni yerinden kaldırmaya cesaret edemeyecek. 10 Şilo* gelinceye dek+ kraliyet asası Yahuda’dan gitmeyecek+ ve önderlik değneği ondan* alınmayacak. Halklar ona itaat edecek.+ 11 Eşeğini asmaya bağlayacak, sıpasını da en iyi asmaya. Giysilerini şarapta, kaftanını üzüm suyunda yıkayacak. 12 Onun dişleri süt içmekten bembeyaz, gözleri de şaraptan kıpkırmızıdır.*

13 Zebulun+ deniz kenarında, gemilerin demirlediği kıyıda oturacak+ ve sınırı Sayda’ya doğru uzanacak.+

14 İssakar+ sırtında heybesiyle yatıp dinlenen, kemikleri sağlam bir eşektir. 15 Dinlendiği yeri beğenecek ve o toprakların güzel olduğunu görecek. Eğilip yükü sırtlanacak ve bir köle gibi ağır işlerde çalışacak.

16 İsrail kabilelerinden biri+ olan Dan,+ halkına hâkimlik* edecek. 17 Dan yol kenarındaki bir yılan, yoldaki boynuzlu engerektir. O, atın ayağını sokup binicisini sırtüstü düşürecek.+ 18 Fakat ben, Senin sağlayacağın kurtuluşu bekleyeceğim ey Yehova.

19 Gad+ akıncıların baskınına uğrayacak, fakat onları geri püskürtüp arkalarından saldıracak.+

20 Aşer’in+ ekmeği bol olacak ve halka, krallara layık yiyecekler sağlayacak.+

21 Naftali+ zarif bir geyiktir. Güzel sözler söyler.+

22 Yusuf,+ su pınarının kenarında yetişmiş, meyve veren bir ağacın filizidir. Onun dalları duvarı aşar. 23 Fakat okçular ona düşman oldular. Ona hiç rahat vermediler ve üzerine ok attılar.+ 24 Yine de onun yayı yerinde kaldı,+ elleri güçlü ve hızlıydı.+ Bunu Yakup’un güçlü yardımcısı, İsrail’in çobanı, kayası mümkün kıldı. 25 Yusuf, babasının Tanrısından bir hediyedir. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’ya yakındır. Tanrı ona yardım edecek. Ona göğün nimetlerini ve toprağın derinlerindeki nimetleri verecek.+ Çocuklarını ve hayvanlarını bol bol çoğaltacak.* 26 Babasının onun için dilediği nimetler, hep var olan dağların, devirler boyu duran tepelerin nimetlerinden üstün olacak.+ Kardeşlerinin arasından seçilmiş olan Yusuf, bu nimetlere daima sahip olacak.+

27 Benyamin+ düşmanlarını bir kurt gibi parçalayıp duracak.+ Sabah avını yiyecek, akşam ganimeti bölüşecek.”+

28 Yakup’un oğullarından İsrail halkının 12 kabilesi meydana geldi. Babaları onlar için nimetler dilerken bu sözleri söyledi ve her birine özel olarak hayırdua etti.+

29 Yakup sonra oğullarına şunları vasiyet etti: “Artık atalarıma katılmak* üzereyim.+ Beni Hititli Efron’un arazisindeki+ mağaraya, atalarımın yanına gömün. 30 Bu mağara Kenan topraklarında, Mamre yakınlarında bulunan Makpela arazisindedir. İbrahim o araziyi Hititli Efron’dan mezar yeri olarak satın almıştı. 31 İbrahim ve karısı Sara oraya gömüldü.+ İshak+ ve karısı Rebeka da oraya gömüldü. Ben de Lea’yı oraya gömdüm. 32 O arazi ve içindeki mağara Hetoğullarından satın alındı.”+

33 Böylece Yakup, oğullarına son sözlerini söyledi. Sonra yatağına uzandı ve son nefesini verip atalarına katıldı.*+

50 O zaman Yusuf babasının üzerine kapandı,+ onu öpüp ağladı. 2 Sonra hizmetindeki hekimlere babasını mumyalamalarını emretti+ ve hekimler İsrail’i mumyaladı. 3 Bunu yapmaları tam 40 gün sürdü, çünkü mumyalama işi bu kadar zaman alırdı. Mısırlılar Yakup için 70 gün gözyaşı döktü.

4 Yas günleri bitince, Yusuf Firavun’un sarayındaki yetkililere şöyle dedi: “Sizden bir ricam var. Lütfen Firavun’a şu mesajımı iletin: 5 ‘Babam bana bir yemin ettirdi+ ve şöyle dedi: “Artık ölmek üzereyim.+ Beni Kenan topraklarında+ hazırladığım mezara gömeceksin.”+ Lütfen gitmeme izin ver, babamı gömüp döneceğim.’” 6 Firavun şöyle cevap verdi: “Madem öyle, yeminini tut.+ Gidip babanı göm.”

7 Böylece Yusuf babasını gömmeye gitti. Yusuf’la birlikte Firavun’un bütün hizmetkârları, üst düzey yetkilileri,*+ Mısır’ın tüm büyükleri, 8 Yusuf’un tüm ev halkı, kardeşleri ve babasının ev halkı+ da gitti. Goşen’de sadece küçük çocuklar ve sürüler kaldı. 9 Yusuf’la birlikte arabalar+ ve atlılar da gitti. Kafile çok kalabalıktı. 10 Ürdün Irmağı bölgesindeki Atad denen harman yerine* geldiler. Orada acı acı feryat edip yas tuttular. Yusuf babası için yedi gün yas tuttu. 11 Orada yaşayan Kenanlılar, Atad’da yas tutanları görünce “Mısırlılar ne büyük bir keder içinde!” dediler. Bu nedenle, Ürdün Irmağı bölgesindeki o yere Abel-mitsraim* adını verdiler.

12 Yakup’un oğulları, babalarının vasiyetini tam olarak yerine getirdi.+ 13 Onu Kenan topraklarına götürdüler ve İbrahim’in Hititli Efron’dan mezar yeri olarak satın aldığı, Mamre yakınlarında bulunan Makpela arazisindeki mağaraya gömdüler.+ 14 Yusuf babasını gömdükten sonra, kardeşleriyle ve cenaze için gelen diğer herkesle birlikte Mısır’a geri döndü.

15 Babaları öldükten sonra, Yusuf’un abileri aralarında şöyle konuştular: “Belki Yusuf bize düşmanlık besliyordur. Ona yaptığımız kötülükleri bize ödetmek istiyor olabilir.”+ 16 Bu nedenle Yusuf’a şu mesajı yolladılar: “Babamız ölmeden önce bir talimat verdi, 17 sana şunu söylememizi istedi: ‘Oğlum, kardeşlerin sana büyük bir kötülük ettiler. Fakat sana yalvarıyorum, lütfen onların suçunu bağışla.’ Biz de sana yalvarıyoruz, babanın Tanrısının bu kullarını lütfen bağışla.” Yusuf bu sözleri duyunca gözyaşlarını tutamadı. 18 Ardından kardeşleri gelip onun önünde yere kapandı ve “Biz senin köleniz, ne yaparsan razıyız” dediler.+ 19 Bunun üzerine Yusuf şöyle dedi: “Korkmayın. Ben Tanrı mıyım? 20 Evet, sizin amacınız bana zarar vermekti.+ Fakat Tanrı bunu iyiliğe çevirip birçoklarının hayatını kurtarmayı düşündü. İşte bugün de bunu yapıyor.+ 21 Dolayısıyla artık korkmayın. Size ve çocuklarınıza yiyecek sağlamaya devam edeceğim.”+ Yusuf bu sözleriyle onların kaygılarını dindirip içlerini rahatlattı.

22 Yusuf ve babasının ev halkı Mısır’da oturmaya devam ettiler. Yusuf 110 yıl yaşadı. 23 Efraim’in torunlarını+ ve Manasse’nin oğlu Makir’in oğullarını+ gördü. Onları kendi çocukları saydı. 24 Yusuf ölmeden önce kardeşlerine* şöyle dedi: “Ben ölüyorum, ancak Tanrı mutlaka size yardım edecek.+ Sizi bu ülkeden çıkarıp İbrahim’e, İshak’a, Yakup’a vaat ettiği topraklara götürecek.”+ 25 Sonra Yusuf İsrailoğullarına yemin ettirerek şöyle dedi: “Tanrı size mutlaka yardım edecek. O zaman kemiklerimi buradan götürün.”+ 26 Ve Yusuf 110 yaşında öldü. Mumyalanıp+ Mısır’da bir tabuta konuldu.

Ya da “Çalkantılı.”

Ya da “gücü.” Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.

Ya da “işliyordu; faaldi.”

Ya da “kubbe”, atmosfer kastediliyor.

Ya da “cinsine göre.” Burada kullanılan İbranice sözcük bilimsel bir terim değildir.

Orijinal dilde: “gök boşluğunda.” 15, 17 ve 20. ayetler için de geçerli.

Ya da “dönemleri.”

Yani, görünmesini sağladı. Burada “yapmak” olarak çevrilen İbranice sözcük “yaratmak” sözcüğünden farklıdır.

Burada kullanılan İbranice sözcük, kuşlara ve uçan böceklere atfediyor olabilir.

Ya da “cinsine göre.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “cinsine göre.”

Anlaşılan burada kullanılan İbranice sözcük küçük hayvanlar, kemirgenler ve böcekler gibi canlıları da kastediyor.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Tanrı’nın özel isminin ilk geçtiği yer. Bu isim şu dört İbranice harften oluşur: יהוה (YHVH). Ek A4’e bakın.

Burada altı yaratma gününün tamamından tek bir gün olarak bahsediliyor.

Ya da “su buharı.”

Sözlük kısmındaki “nefeş; psykhe” maddesine bakın.

İbranice Hiddekel.

İbranicede “erkek” ve “kadın” sözcükleri birbirine benzer (erkek: iş; kadın: işşa).

Orijinal dilde: “yapışacak.”

Ya da “kurnazı.”

Anlamı, “adam; insanlık.”

Anlamı, “yaşayan.”

Orijinal dilde: “yaşayan herkesin.”

Sözlük kısmına bakın.

Bu işaretle, başkalarını uyarmak için yapılan bir bildiri kastediliyor olabilir.

Anlamı, “kaçaklık.”

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “atanmış; tayin edilmiş.”

Ya da “tayin etti.”

Kutsal Yazılarda 350’den fazla kez geçen İbranice ha Elohim ifadesinin ilk kullanıldığı yer. Bu ifade gerçek Tanrı’ya atfeder.

Ya da “Tanrı’yla yürümeye.”

Büyük olasılıkla anlamı, “rahatlık; teselli.”

Buradaki İbranice deyim, Tanrı’nın melek oğullarına atfediyor.

Ya da “bedensel arzularına göre davranıyor.”

Olası anlamı, “yere serenler.” Sözlük kısmındaki “Nefilim” maddesine bakın.

Anlaşılan burada kullanılan İbranice sözcük küçük hayvanlar, kemirgenler ve böcekler gibi canlıları da kastediyor.

Ya da “Tanrı’yla yürüdü.”

Orijinal dilde: “gofer ağacından”; muhtemelen servi.

Orijinal dilde: “sandık.”

Yani, uzunluğu 133,5 m, genişliği 22,3 m ve yüksekliği 13,4 m. Ek B14’e bakın.

İbranice tsohar. Geminin dört kenarı boyunca uzanan bir açıklık ya da pencere olabilir. Ya da başka bir görüşe göre, orta kısmı bir arşın yüksekliğinde, eğimli bir çatı olabilir.

Orijinal dilde: “hayat ruhu.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “Her cins.” Burada kullanılan İbranice sözcük bilimsel bir terim değildir.

Kurban edilmeye uygun hayvanlar kastediliyor olabilir.

Alternatif çeviri: “yedişer çift.”

Orijinal dilde: “hayat ruhu.”

“15 arşın” yaklaşık 6,5 m. Ek B14’e bakın.

Orijinal dilde: “hayat ruhunun nefesi.”

Bu ifade, bugünkü Ağrı Dağı’nın bulunduğu bölgeye atfediyor.

Orijinal dilde: “ailelerine göre.”

Orijinal dilde: “yatıştırdı.”

Ya da “canınız olan kanınızı.”

Sözlük kısmına bakın.

“Ninive” ya da “Ninova” olarak da bilinir.

Orijinal dilde: “Büyük şehir budur.” Anlaşılan Nineve, Rehobot-ir, Kalah ve Resen tek bir büyük şehir olarak görülüyordu.

Alternatif çeviri: “abisi.”

Anlamı, “bölünme.”

Orijinal dilde: “yeryüzü onun günlerinde bölündü.”

Ya da “dikkatini yeryüzüne verip.”

Anlamı, “karışıklık.”

Sözlük kısmına bakın.

Burada kullanılan İbranice fiil, nimetler elde etmek için çaba harcamanın gerekli olduğu düşüncesini içerir.

Burada kullanılan İbranice ifade, Tanrı’ya güvenme ve O’nun ismini duyurma fikrini de içerir.

Burada kullanılan İbranice ifade, Tanrı’ya güvenme ve O’nun ismini duyurma fikrini de içerir.

Lût Gölü (Ölü Deniz).

Orijinal dilde: “kardeşinin.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “soy.”

Hiç doğum yapmamış genç inek.

Orijinal dilde: “atalarının yanına gidecek.”

Ya da “Amorilerin kötülüğü henüz sınıra dayanmadı.”

Anlamı, “Tanrı işitir.”

Bazıları bunun zebra olduğunu düşünüyor. Bu benzetme büyük ihtimalle başına buyruk bir tutuma atfediyor.

Alternatif çeviri: “Ve tüm kardeşleriyle çekişme halinde olacak.”

Ya da “Yehova’ya adıyla yakararak.”

Anlamı, “beni gören, yaşayan [Tanrı’nın] kuyusu.”

Anlamı, “yüce baba.”

Anlamı, “halkların babası.”

Olası anlamı, “mücadeleci.”

Anlamı, “prenses.”

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “gülmek.”

Orijinal dilde: “üç sea.” “Üç sea” yaklaşık 22 L. Ek B14’e bakın.

Burada kullanılan İbranice fiil, nimetler elde etmek için çaba harcamanın gerekli olduğu düşüncesini içerir.

Ya da “doğruları.”

Orijinal dilde: “gölgesine.”

Ya da “vefa gösterdin.”

Yani, Tanrı’yı temsil eden melek.

Anlamı, “küçük.”

Ya da “vefalı sevgi.” Sözlük kısmındaki “vefa” maddesine bakın.

Ya da “soyun.”

Olası anlamı, “yemin kuyusu” ya da “yedilerin kuyusu.”

Burada kullanılan İbranice ifade, Tanrı’ya güvenme ve O’nun ismini duyurma fikrini de içerir.

Anlamı, “Yehova sağlayacak; Yehova ilgilenecek.”

Orijinal dilde: “kapısını.”

Burada kullanılan İbranice fiil, nimetler elde etmek için çaba harcamanın gerekli olduğu düşüncesini içerir.

Yani, Hititlerle.

Alternatif çeviri: “sen bizim gözümüzde büyük bir beysin.”

Sözlük kısmındaki “şehir kapısı” maddesine bakın.

“400 şekel” yaklaşık 4,6 kg. Ek B14’e bakın.

Ya da “en yaşlı.”

Orijinal dilde: “Lütfen elini uyluğumun altına koy.” Anlaşılan bu, yemin ederken yapılan bir hareketti.

Hayvanların su içtiği yer.

“Yarım şekel” yaklaşık 6 g, “10 şekel” 114 g. Ek B14’e bakın.

Orijinal dilde: “kardeşleri Rebeka’yı.”

Orijinal dilde: “binlerce on bin.”

Orijinal dilde: “kapısını.”

Bu, İbranicede ölüm için kullanılan şiirsel bir ifadedir.

Sözlük kısmına bakın.

Alternatif çeviri: “kardeşleriyle çekişme halinde yaşadılar.”

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “tüylü.”

Anlamı, “topuğu tutan; yerini alan.”

Anlamı, “kırmızı.”

Sözlük kısmındaki “ilk doğan” maddesine bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Burada kullanılan İbranice fiil, nimetler elde etmek için çaba harcamanın gerekli olduğu düşüncesini içerir.

Ya da “Rebeka’yla gülüp oynaştığını.”

Anlamı, “çekişme.”

Anlamı, “suçlama.”

Anlamı, “geniş yerler.”

Burada kullanılan İbranice ifade, Tanrı’ya güvenme ve O’nun ismini duyurma fikrini de içerir.

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “topuğu tutan; yerini alan.”

Orijinal dilde: “boynundaki boyunduruğu kıracaksın.”

Orijinal dilde: “Babam için yas tutacağımız günler yaklaşıyor.”

Ya da “seni öldürme düşüncesiyle teselli buluyor.”

Ya da “kabilenin.”

Sözlük kısmına bakın.

Burada kullanılan İbranice fiil, nimetler elde etmek için çaba harcamanın gerekli olduğu düşüncesini içerir.

Anlamı, “Tanrı’nın evi.”

Anlaşılan yakınlarda bulunan şehir kastediliyor.

Orijinal dilde: “kardeşi.”

Orijinal dilde: “Sen benim etim kemiğimsin.”

Orijinal dilde: “gözleri.”

Orijinal dilde: “rahmini açtı.”

Anlamı, “Bakın bir oğul!”

Anlamı, “işitmek.”

Anlamı, “bağlılık.”

Anlamı, “yüceltilen.”

Anlamı, “hâkim.”

Orijinal dilde: “güreştim.”

Anlamı, “güreşim.”

Anlamı, “uğur.”

Anlamı, “mutlu; mutluluk.”

Bu meyvenin doğurganlığı artırdığına inanılıyordu.

Ya da “bana ücretimi verdi.”

Anlamı, “O bir ücret.”

Anlamı, “kabullenme.”

Orijinal dilde: “rahmini açtı.”

“Yah artırsın” anlamına gelen Yosifya isminin kısa hali.

Alternatif çeviri: “Çünkü kanıtlara göre.”

Orijinal dilde: “ücretime.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “terafimi.” Sözlük kısmındaki “terafim” maddesine bakın.

Fırat Irmağı.

Orijinal dilde: “kardeşlerini.”

Orijinal dilde: “Oğullarımı.”

Orijinal dilde: “korktuğu.”

Ya da “akrabalarına.”

Aramice, “şahitlik eden yığın.”

İbranice, “şahitlik eden yığın.”

Ya da “Mitspa.” Bu İbranice isim “gözcü kulesi” anlamına gelir.

Anlamı, “iki ordu.”

Ya da “vadiden.”

Ya da “uyluk başına.”

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “Tanrı’yla (ısrarla) mücadele eden” ya da “Tanrı mücadele eder.”

Anlamı, “Tanrı’nın yüzü.”

Ya da “Peniel’den.”

Ya da “kalça siniriyle bağlantılı tendonu.”

Anlamı, “çardaklar; barınaklar.”

Sözlük kısmındaki “şehir kapısı” maddesine bakın.

Ya da “yabancı milletlerin tanrılarını.”

Anlamı, “Beytel’in Tanrısı.”

Anlamı, “ağlama meşesi.”

Ya da “kabilelerin.”

Sözlük kısmındaki “içecek sunusu” maddesine bakın.

Anlamı, “yasımın oğlu.”

Anlamı, “sağ elin oğlu.”

Bu, İbranicede ölüm için kullanılan şiirsel bir ifadedir.

Ya da “yabancı olarak oturdukları.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “kanını.”

Ya da “Midyanlı tüccarlar.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmındaki “kayınbiraderlik görevi” maddesine bakın.

Ya da “tapınak fahişesi.”

Anlamı, “yırtık.” Büyük olasılıkla doğum yırtığı kastediliyor.

Krala içki sunan saray memurlarının başı.

Orijinal dilde: “sarnıca; çukura.”

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “Avrek!” Anlaşılan insanların saygı göstermesi gerektiğini anlatan bir sözcük.

Heliopolis.

Ya da “dolaşmaya.”

Ya da “hizmetine girdiğinde.”

Anlamı, “unutturan.”

Anlamı, “iki kat verimli.”

Ya da “güçsüz durumunu görmeye.”

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Antepfıstığı.

Orijinal dilde: “ilk oğulluk hakkına göre ilk doğandan.”

Yani, içecek kâsesi.

Sözlük kısmına bakın.

Sözlük kısmına bakın.

Orijinal dilde: “babası.”

Ya da “tüm ev halkını.”

Sözlük kısmına bakın.

Heliopolis.

Ya da “soyu.”

Orijinal dilde: “oğulları.” Dan’ın isimleri sayılmayan başka oğulları olabilir.

Ya da “yabancı.”

Orijinal dilde: “elini uyluğumun altına koy.” Anlaşılan bu, yemin ederken yapılan bir hareketti.

Ya da “kabilenin.”

Orijinal dilde: “dizlerinden.”

Sözlük kısmındaki “ellerini koymak” maddesine bakın.

Ya da “yolunda yürüdüğü.”

Sözlük kısmına bakın.

Ya da “kuvvetimin ilk meyvesisin.”

Orijinal dilde: “babanın yatağına çıktın.”

Ya da “onların grubuyla.”

Anlamı, “sahibi.”

Orijinal dilde: “ayaklarının arasından.”

Bu ayette Yahuda’nın bol miktarda süte ve şaraba sahip olacağı anlatılıyor.

Ya da “önderlik.”

Ya da “Ona rahmin ve süt dolu memelerin bereketini verecek.”

Bu, İbranicede ölüm için kullanılan şiirsel bir ifadedir.

Bu, İbranicede ölüm için kullanılan şiirsel bir ifadedir.

Ya da “sarayın ihtiyarları.”

Sözlük kısmına bakın.

Anlamı, “Mısırlıların yası.”

Büyük olasılıkla sadece kardeşleri değil, akrabaları da kastediliyor.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş