Hakikî Tövbe Nasıl Tespit Edilebilir?—Kısım II
1 Bundan önceki makalede gördüğümüz gibi, Esav ve Saul’un bıraktıkları örnekler, ihtiyarların, birinin tövbesinin gerçekten yüreğinden gelip gelmediğini tespit etmelerine yardım edebilir. Bunu tespit etmenin yolu, sadece o kimsenin göz yaşı döküp dökmediğine bakmak değildir. Göz yaşı dökülürse, bu hakikî tövbenin bir belirtisi olabilir, fakat olmayabilirde. Öte yandan birinin göz yaşı dökmemesi de onun gerçekten tövbe etmediğini göstermeyebilir. En önemli husus, kişinin kendisini haklı çıkarıp çıkarmamasıdır. Gerçekten tövbe eden bir kişi işlediği kötülükten nefret etmelidir. Bunu Yehova’ya karşı işlenen bir günah olarak kabul etmelidir. Kendisinin çekeceği utancı değil, Yehova’nın ve cemaatin takbih edilmesine yol açtığını düşünmelidir.
2 Tabiî, işlenen günahtan gerçekten tövbe etmek kötü hareket tarzından uzaklaşmaktan daha fazla şeyler yapmağı gerektirir. Bir kimse aynı zamanda Yehova’nın gözünde doğru olanı yapmak, başka sözlerle kendi hareket tarzını doğrultmak için adımlar atmalıdır. Bu konuda Yahuda Kralı Manasse bize güzel bir örnek bırakmıştır.
3 Mukaddes Kitap, onun hakkında bilgi verirken “Yehova’yı (YD) öfkelendirmek için onun gözünde çok kötülük işledi”ğini bildirmektedir. (II. Kır. 21:6) Manasse Yehova’nın hükmünün sonucu olarak Babil’e esir olarak götürülür. Oradayken tövbe etti ve Mukaddes Kitapta okuduğumuz gibi, o bağışlanmak için Yehova’ya dua etti ve yalvarışını dinleyen Yehova onu gene Yeruşalim’de kral yaptı. (II. Tar. 33:12, 13) Ondan sonra Manasse kötü hareket tarzını doğrultmak üzere elinden geleni yaparak ülkesinden putperest alışkanlıklarını sildi ve Yehova’ya kurbanlar arz ederek kavminin Yüce Tanrı’ya hizmet etmesini teşvik etti. (II. Tar. 33:15, 16) Bunlar, hakikî tövbenin, hem kötü hareket tarzını terk etmeği, hem de doğru olanı yapmak üzere azimli olmağı gerektirdiğini gösterir.
4 Buna göre, hakikî tövbe gösteren bir kimse, “tövbeye yakışır semere çıkar”malıdır. (Mat. 3:8) Başka sözlerle, bir kimse şimdi bulunduğu şartlarda mümkünse meseleleri doğrultmak ve telâfi etmek için makul çabalar harcamalıdır. Meselâ, eğer bir kimse bir şey çalmışsa, çaldıklarını geri vermeye veya ödemeye gayret etmelidir. Yalnız doğru bir hareket tarzını takip etmeğe kararlı olan kimsenin tövbesi hakikî bir tövbe olarak kabul edilebilir.
5 Mukaddes Kitaptan öğrendiğimize göre, bağışlanıp bağışlanmamak, günahın ağırlığına değil, bir günahın kaç defa işlendiğine değil, rezalet haline gelip gelmediğine, hatta alenen olumsuz tepkilere yol açıp açmadığına değil, kötülük işleyen kimsenin gerçekten kötü hareket tarzından vazgeçip tövbe ederek tövbeye yakışır semereler meydana getirip getirmediğine bağlıdır. Ancak günah işleyen bir kimse, hakikî tövbe göstermediği takdirde cemaatten atılmalıdır.
6 Bu nedenle ihtiyarlar hakikî tövbeyi tespit etmekte dikkatle hareket etmelidirler. Duygularının kendilerine hâkim olmasına müsaade etmemelidirler. Kendilerine prensipler yol göstermelidir. Dolayısıyle günah işleyen kimsenin tövbesinin hakikîliğinden cidden şüpheleniliyor ve deliller, kişinin kötü hareket tarzının büyük ihtimalle cemaati kötü şekilde etkileyeceğini gösteriyorsa, ihtiyarlar böyle kötü birini cemaatten çıkarmakta tereddüt etmemelidirler.—I. Kor. 5:13.
7 İhtiyarlar, Hıristiyan cemaatinde bu derece büyük sorumluluk altında olduklarına göre, onlar, Hıristiyan yaşayışının en iyi örnekleri olmalıdırlar. Bir ihtiyar ciddî bir günah işlerse, tövbe ettiği halde bunu ihtiyarlar kuruluna bildirmeğe manen mecburdur. Neden? Çünkü tekdire lâyık olduğundan artık bir ihtiyar olarak hizmet etme ehliyetine sahip değildir. (I. Tim. 3:2, YD) Ruhî yönlerden cidden lekelenmiş olan bir kimse Tanrı’nın kutsallık standardına yakışmaz. (I. Pet. 1:15, 16; Levililer 21:17-23 ile karşılaştır) Dolayısıyle bir ihtiyar veya hizmet-yardımcısı ciddî bir suç işlediği zaman, diğer ihtiyarlar onu mevkiinden almakta tereddüt etmemelidir ve o tövbe etmezse, onu müşareketten kesmelidirler.
8 Bununla beraber, nakâmil olduğumuz için her gün hatalar yaparak eksik bulunuyoruz. Bu durum bizim her küçük hata yüzünden kendimize işkence etmemize sebebiyet vermemelidir. Kendimizi alçaltıp samimiyetle tövbe eder, yolumuzu doğrultmak üzere büyük çaba harcar ve duada Yehova’nın bağışlamasını dilersek, O’nun bize merhamet göstereceğinden emin olabiliriz.—Mat. 6:12, 14, 15.