Mektup
Sevgili Kardeşler,
İsa Mesih, Pilatus kendisine bir kral olup olmadığını sorduğunda çok önemli bir hakikati açıklamıştı; şöyle dedi: “Ben bunun için doğmuşum ve bunun için dünyaya geldim ki, hakikate şehadet edeyim. Hakikatte olan herkes benim sesimi işitir.” (Yuh. 18:37) Bu sebepten Vahiy 3:14’te de kendisinin “sadık ve hakikî şahit” olduğunu söyler. Bu sözlerle İsa, yeryüzüne gelmesinin asıl sebebini açıklıyordu: Evrenin yaratıcısı olan hakikî Tanrı’nın kim olduğunu ve O’nun insanlarla ilgili maksadının ne olduğunu ilân etmek! İsa gerçekten üç buçuk yıl boyunca görevini tam olarak ve sadakatle yerine getirdi.
M. S. 33 yılının pentikost gününde ilk Hıristiyan cemaati kurulduğu zaman, bu cemaat aynı görevi yerine getirmek üzere Tanrı’nın ruhu ile yetkilendirilmişti. İsa, göğe çıkmadan önce, sadık şakirtlerine, sadece Yeruşalim’de değil, bütün dünyada onun şakirtleri olacaklarını ve iyi haberi bütün dünyada ilân edeceklerini söylemişti. (Res. İşl. 1:8; Mat. 28:19, 20) Resul Petrus da buna uygun olarak, bir Hıristiyan’ın asıl görevini belirtirken şöyle dedi: “Fakat sizi karanlıktan kendisinin şaşılacak nuruna çağıranın faziletlerini ilân edesiniz diye, siz seçme nesil, mülûkâne kâhinlik, mukaddes millet, has kavmsınız.”—I. Pet. 2:9.
Evet, hakikî Hıristiyanlar, İsa Mesih gibi, Tanrı’dan uzak, karanlık dünyanın insanlarını aydınlatanlar olarak hizmet etmeğe davet edilmişlerdir. İsa, kendisinin “dünyanın nuru” olduğunu bildirmişti. O’nu takip edenler de “ışıkları”nın parlamasını sağlamak emri altındadırlar. (Yuh. 8:12; Mat. 5:16) Ancak bu şekilde bütün insanlar hakikî Hıristiyanların iyi işlerini görebilirler ve sonuç olarak gökteki Tanrı’ya hamt edebilirler. Bu iyi işler, sadece temiz ahlâk, dürüst yaşayış gibi işleri değil, özellikle Tanrı’nın maksadını ilân etme işini de kapsamı içine alır. Dünyada birçok insan, temiz bir ahlâka ve dürüst bir yaşayışa sahip olabilir, fakat onlar, hakikî Tanrı’nın maksadını ilân etmiyorlar. O’na iman bile etmiyorlar. Bu sebepten, bir Hıristiyan’ın yerine getirmesi gereken asıl işi, “Tanrı’nın krallığının iyi haberini” herkese ilân etmektir. (Mat. 24:14) Resul Pavlus bunu çok yerinde olarak şöyle açıkladı: “Zira incili vâzediyorum diye benim için övünme olmaz, çünkü bir mecburiyet altındayım; çünkü eğer incili vâzetmezsem vay bana!”—I. Kor. 9:16.
Bütün bu gerçekleri ve ayetleri düşünerek ve İsa ile resullerinin bıraktıkları örneği göz önünde bulundurarak bugün hakikî bir Hıristiyan olmak isteyen herkesin kendisine Hıristiyan cemaatinin teşekkül ettirilmesinin asıl amacına uygun şekilde yaşayıp yaşamadığını sorması gerekir. Bu soruyu, Hıristiyan cemaatine önderlik eden ve Tanrı’nın sürüsüne bir örnek teşkil etmesi gereken ihtiyarlar da özellikle kendi kendilerine sormalı. Mukaddes Kitap bir kimsenin bu faaliyet için ayda kaç saat sarf etmesi gerektiğini bildirmez. Fakat önderlik etmek, İsa’nın ve resullerinin yaptıkları tüm faaliyet sahalarına dengeli şekilde iştirak etmeği talep eder. Tanrı’nın sürüsü, kendilerine ihtimam gösteren ihtiyarlardan gerçekten böyle bir örnek bekler.—I. Kor. 11:1; I. Pet. 5:3; İbr. 13:7.
Bugün bu işi yapmak üzere Tanrı’nın tayin ettiği vakit halen bitmemiştir, bu, Tanrı’nın hâlâ bu işin yapılmasını istediğini gösterir. Tanrı’ya bütün canıyle hizmet etmek isteyenlere önümüzdeki zaman son fırsattır. Şimdi hepimiz bu düşünceyle Tanrı’ya hizmet edebiliriz. Özellikle bu yılın başından beri uyguladığımız yeni yöntemle insanlara ulaşmak daha kolay olduğundan, bizzat insanların ayaklarına kadar gidip şahadet verme fırsatı, bu son devrinde bizim için daha da genişliyor. Memleketimizdeki layik düzeni ve inanç ve inancı yayma hürriyetini de Tanrı’nın bir lütfu olarak telakki edebiliriz. Her ne kadar zaman zaman faaliyetimize yalnış anlamlar verilip bazen hakkımızda hâlâ davalar açılabiliyorsa da, İzmir 3. Ağır Ceza mahkemesinin 21.3.1978 tarihinde Tanrı’nın krallığını şahadet eden Yehova’nın Şahitleri hakkında oybirliğiyle verdiği beraat kararı, Türkiye’nin bağımsız mahkemelerinin gerçekleri olduğu gibi tespit edebilme gücünü gösterdiğinden, memleketimizde faaliyetimizin hukukî açıdan bir suç teşkil etmediği kesindir. Ve bütün bu sonuçları da Yehova’nın bir lütfu olarak telakki ediyoruz.
Bütün bu gerçekler karşısında, her hakikî Hıristiyan’ın va’zetme faaliyetinde Yehova’ya bütün canıyle hizmet edeceğinden eminiz. Aynı işi aynı şekilde sizinle birlikte yapıyor, sevgi ve selâmlarımızı gönderiyoruz.
Biraderleriniz
MUKADDES KİTAP KURSLARI DERNEĞİ