Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • km 4/82 s. 3-4
  • Almaktan Çok Vermekte Mutluluk Var

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Almaktan Çok Vermekte Mutluluk Var
  • Krallık Hizmetimiz—1982
Krallık Hizmetimiz—1982
km 4/82 s. 3-4

Almaktan Çok Vermekte Mutluluk Var

1 Mukaddes Kitabın yazarlarından olan Yakup, mektubununun birinci babında Tanrı’yı “herkese cömertlikle” ve “her iyi atiye”yi veren Tanrı olarak adlandırıyor. (Yak. 1:5, 17) Evet, Yehova Tanrı cömertçe veren bir Tanrı’dır. Sadece yarattığı insanlar için hazırladığı şahane yeryüzüne bakın. Ayrıca ilk insan çifti günah işledikten sonra bile, Tanrı yine, günahkâr insanlığın ebedi hayat kazanabilmesi için, Oğlunu bir fidye olarak verdi. Tanrı bunu yapmak mecburiyetinde değildi, fakat büyük sevgisi bunu yapmağa kendisini sevk etti.—Yuh. 3:16.

2 İsa da, bu sevgiye karşılık vermek üzere yeryüzüne gelip nakâmil insanlık uğruna hayatını feda etmeğe hazırdı. (Mat. 20:28) O yeryüzündeki tüm yaşamı süresince, vermeğe hazır olma ve şahsen fedakârlıklar yapma istekliliğini gösterdi. İsa, maddeten az şeye sahip olmakla bile mutluydu. Bir defasında şöyle dedi: “Tilkinin inleri, gök kuşlarının yuvaları vardır, fakat İnsanoğlunun başını yaslıyacak yeri yoktur.” (Luka 9:57, 58) O asla şikâyet etmedi, zira vermenin almaktan çok daha kendisini mutlu edeceğini gayet iyi biliyordu.—Res. İşl. 20:35.

3 Vermekle ilgili bu tutum, İsrailliler arasında da, Mısır’ı terk etmelerinden hemen sonra cömertçe gösterildi. Ahit Çadırı için teberru vermek üzere kavim davet edilince, o kadar çok şey teberru edildi ki, Musa onları durdurmak zorunda kaldı; zira ihtiyaç olandan çok fazla teberru edilmişti. (Çık. 31:5-7) Daha sonra, Davud Mabetin inşa edilmesi için malzeme toplarken bu tapınma binasının masrafları için seve seve teberru vermekle tüm halka mükemmel bir örnek oldu.—I. Tar. 29:1, 4, 5, 9.

4 İlk Hıristiyanlar da benzer şekilde farklı durumlarda cömertçe vermek konusunda mükemmel örnekler verdiler. Örneğin, Pentikost’tan sonra, resuller tarafından daha çok öğretilmek için Yeruşalim’de kalmak isteyenlere kardeşler seve seve teberrular verdiler. Beraber yaşamak üzere masrafları karşılamak için tarlalarını, evlerini ve başka değerli şeylerini sattılar. (Res. İşl. 4:34, 35) Bu bağışlar hepsinin arasında dağıtıldı; böylece kimsenin ihtiyacı kalmadı. İlk Hıristiyanlar doğal felaketler karşısında da birbirine yardım ettiler ve desteklediler.—Res. İşl. 11:28, 30.

5 Bu nedenle, bugün de Tanrı’nın kavmi arasında bencil davranmadan birbirine yardım etmekle ve Krallık işini ilerletmek üzere teberru vermekle Yehova’yı, İsa’yı ve ilk Hıristiyan kardeşleri örnek almak üzere, aynı ruhun ve samimi arzunun var olduğu anlaşılıyor; buna hayret etmemek gerekir. Her şeyden önce onlar iyi haberi bütün insanlara ücretsiz olarak yaymak üzere vakitlerini ve kuvvetlerini vererek insanları ziyaret etmek için çaba sarf ediyorlar.—Vah. 22:17.

6 Aynı zamanda, deprem ve sel baskınları gibi doğal felaketler karşısında, Yehova’nın kavmi, birbirine cömertçe yardım ediyor. Bu mükemmel verme ruhu özellikle İbadet Salonlarının satın alınması veya kiralanması imkânını sağlıyor. Onlar, böyle yerlerin bakıma muhtaç olduğunu da bilirler. Bu salonlar muntazam olarak badana, boya yapılmalı ve temiz tutulmalı. Elektrik ve ısıtma masrafları karşılanmalı ve gerekince tamir de edilmelidirler. Kanuni meseleler için de masraflar vardır. Bütün bunlar paraya olan ihtiyacı belirtir. Bunun yanısıra yayınların ucuza basılabilmesi için ve fakirlere ücretsiz olarak vermek üzere aradaki fark da teberrularla kapatılmalı.

7 İnsanlar çoğu kez: “Bu masrafların parası nereden geliyor?” diye soruyorlar. Bunun cevabı gayet basittir: “Tanrı’nın kavminin ve diğer ilgi gösteren insanların cömert teberrularından.” Yehova’nın kavmi daima Mukaddes Kitabın “Allah sevinç ile vereni sever” görüşünü uygulamıştır. (II. Kor. 9:7) Böylece kimseye vermek üzere asla baskı yapılmaz; teberru tabakları gezdirilmez ve ferden teberru veren herhangi bir kimse ile ilgili ilan yapılmaz; çünkü İsa: “Fakat sadaka verdiğiniz zaman, sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin de, sadakan gizlide olsun; gizlide gören Baban da sana ödeyecektir” demişti.—Mat. 6:3, 4.

8 Böylece Tanrı’nın kavmi bugün Resul Pavlus’un açıkladığı ilk Hıristiyanların aynı yönetimini takip ediyor: “Çünkü eğer arzu olursa, bir kimsenin malı olmadığına göre değil, malı olduğuna göre vermesi makbuldür.” (II. Kor. 8:12) Aynı zamanda Pavlus, Korintos’taki kardeşleri “sizden her biri haftanın birinci gününde, refahı haline göre kendi yanında para alıkoyup biriktirsin, ta ki geldiğimde o vakit toplamalar olmasın” diye teşvik etti. (I. Kor. 16:2) Gerçekten birçokları Pavlus’un “bol eken bol biçer” sözlerini hatırlayarak Tanrı’nın işi için teberru vermek üzere Yehova’nın bereketine göre, her hafta veya her ay belirli bir miktarı ayırmayı çok pratik buldular. (II. Kor. 9:6) Evet, Tanrı’nın işini maddi olanaklarıyla seve seve destekleyenler için muazzam ruhi nimetler vardır.—II. Kor. 9:8-14; Mal. 3:10.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş