Yehova’yı Tüm Mallarınla Şereflendiriyor musun?
1 Mukaddes Kitap, bütün insanları, Yehova’yı şereflendirmeğe çağırır, zira Vahiy 4:11’de şunları okuyoruz: “Ya Rabbimiz ve Allahımız, izzeti ve hürmeti ve kudreti almağa lâyıksın, çünkü bütün şeyleri sen yarattın, ve senin iradenle mevcut idiler, ve yaratıldılar.” Resullerin İşleri 17:28’de ise, şunlar yazılmıştır: “Çünkü biz onda yaşıyoruz, hareket ediyoruz ve varız.” Ayrıca Yakub şöyle yazdı: “Her iyi atiye ve her kâmil mevhibe . . . nurlar Babasından, yukarıdan iner.” (Yak. 1:17) Öyle ise, Yehova, şu üç sebepten dolayı bütün insanlar tarafından şereflendirilmelidir: 1. Yaratıcıdır, 2. Hayat Veren’dir, 3. bütün iyi şeyleri Tedarik Eden’dir. Haklı olarak Kral Süleyman şu çağrıda bulundu: “Malınla, ve bütün mahsulünün turfandası ile RABBİ (Yehova’yı) taziz et.” (Sül. Mes. 3:9) Sen bunu yapıyor musun?
2 Hayatını Yehova’ya vakfetmiş olan herkes, aslında bütün mal ve varlığını da Tanrı’ya vakfetmiş olur. Neden mi? Çünkü resul Pavlus I. Korintoslular 4:7’de yazdığı gibi, her şeyi önce Tanrı’dan almıştır. Fakat Yehova, her şeyi bize hangi amaçla verdi? Petrus, bu amacı şöyle açıklar: “Ta ki İsa Mesih vasıtası ile Allah her şeyde her şeyde taziz olsun.’—I. Petrus 4:11.
3 Ayrıca Petrus bu “mevhibeler”e fiziksel, zihni, ruhi maddi şeyleri de katıyor; evet, tüm hayatımızı kapsayan şeyleri. Yehova, gerçekten cömertlikle verdi e böylece iyibir örnek bıraktı. Sadece verdiği“hayat mevhibesi”ni ve ebedi hayatı kazanmamız için gönderdiği Oğlunu düşünelim. (Yuh. 3:16) Ayrıca gerekli yağmuru yağdırmakla ve güneşi sağlamakla birlikte, başlangıçta bizzat Kendi niteliklerini bize bahşettiğini de unutmayalım. (Mat. 5:45; Tekv. 1:27) Bu kadar önemli şeyler aldığımızdan dolayı, O’na karşı muhakkak derin bir takdir göstermeliyiz. Sen de takdirini gösteriyor musun? Evet ise, onu nasıl gösteriyorsun?
4 Yehova’nın Şahitleri, bu gerçekleri kabul edip, takdirlerini önce Tanrı’nın gökteki Krallığının iyi haberini dünya çapında ilan etmekle gösterirler. (Mat. 24:14) Bunları gönüllü olarak ve meccanen yaparlar; başka sözlerle onlar bu işler için para almazlar, zira Yehova’nın Şahitleri, Mukaddes Kitabın şu prensibini uygulamaktadırlar: “Meccanen aldınız, meccanen veriniz.” (Mat. 10:8) Birçok Şahit, bir öncü olarak vaktinin çoğunu tarla hizmetinde harcayabilmek için basit bir hayatı bile tercih etmektedir. Tarla hizmetine katılmak amacıyla vaktini ve enerjisini Yehova’yı şereflendirmek için kullanan herkes iyi bir örnek bırakmaktadır.
5 Mukaddes Kitabın açıkladığı gibi, bütün mal ve maddi şeylerimiz de Yehova’ya aittir. Geçmişte İsrail kavmi bunu doğru bir anlayışla uyguladı. Örneğin, Musa, İsrail kavmini, Toplanma Çadırı için gönüllü teberrular takdim etmek üzere çağırdığı zaman, kavim cömertçe, “altın, gümüş, yüzükler, bilezikler”le diğer maddi şeyleri bol bol getirdi. (Çık. 35:20-29; 36:6, 7) Bugün de Yehova’nın Şahitleri, benzer şekilde enerjilerini, paraları ile mal ve varlıklarını, gökteki Krallığın menfaatlerini ilerletmek için kullanmaktadırlar. Örneğin, İbadet Salonları yapmak, onları tamir etmek veya onların bakımları için gerekli maddi şeyleri gönüllü olarak cömertçe veriyorlar. Birçokları altın yüzük ve bileziklerini bile verdiler. Ayrıca onlar, doğa felaketlerinde zarar gören veya hasta olan kardeşlerine gerekli yardımı sağlamaktadırlar; ayrıca tüm hukuki masrafları da karşılıyorlar. Yaşamak için paraya erek görülen bir dünyada yaşadıkları için, basım işleri, İbadet Salonlarının bakımı ve gökteki Krallığı vaaz etme işi için de para gereklidir; Yehova’nın Şahitleri bunu idrak ediyorlar.
6 Bir kişinin verdiği miktar önemli değildir. Bu, kişisel bir meseledir. (Luka 21:1-4) Önemli olan, doğru saiktir; yani yürekten gelmeli, Yehova’nın indinde makbul olan ancak gönüllü olarak verilendir. Bir kimse cömertçe bereketleneceğinden de emin olabilir; zira Yehova bunu vaat etmiştir. (II. Kor. 9:6, 7; Sül. Mes. 11:25) Bu vaade göre yaşayanlar bunu bizzat hayatlarında gördüler. Bunun için, hepimiz, vaktimizin tümünü, enerjimizi ve maddi şeylerimizi önce Yehova’yı şereflendirmek amacıyla kullanmağa daevam edelim; zira bu, tapınmamızın önemli bir kısmıdır.