İnsanda Hayranlık Uyandıran Bir İlişki
Kırmızı karıncalarla bir kelebek arasında insanda hayranlık uyandıran bir ilişki vardır. Bu, nasıl bir ilişkidir?
Yazın ilk günlerinde Avrupalı büyük mavi kelebeğin dişisi, (Maculinen arion) yumurtalarını yabani kekiğin çiçekleri üzerine bırakır. İki deri değişimi sırasında yumurtadan çıkan tırtıl, genellikle bu çiçeklerle beslenir. Daha sonra başka yiyecek aramak üzere yere iner.
Kırmızı bir karıncayla karşılaşınca, bu iki yaratık sanki eskiden tanışıyormuş gibi davranırlar. Karınca duyarga ve ayaklarıyla tırtılı okşamaya başlar. Bu işlemin sonucu, tırtılın onuncu boğumunun bir gözeneğinden bir damla kadar tatlı bir öz sıvı salgılanır. Karınca bu sıvıyı hevesle emmeye başlar; zamanla diğer karıncalar da bu şölene katılırlar.
Tırtılın beden boğumları şişince, karınca bunu bir işaret sayarak, tırtılı kendi karınca yuvasına taşımaya başlar. Çeneleriyle tırtılı şişmiş boğumlarının tam arkasından tutar. Oldukça uzun bir süre için tırtılın evi, karınca kurtçuklarıyla dolu bir odadır; bu kurtçuklar, tırtılın yeni besini olur. Bu arada karıncalar, tırtılın tatlı öz sıvısını emerler.
Tırtılın kelebeğe dönüşme evresi gelecek yılın ilkbaharında başlar; üç hafta sonra yumuşak, buruşuk kanatlı yetişkin kelebek karınca yuvasının yollarından dışarıya doğru sürünmeye başlar. Hiçbir karınca ona engel olmaz. Dışarıda bir süre sonra güneş ışığında kelebeğin kanatları uçuş için direnç kazanır.
Karıncalarla bu kelebek türü arasındaki olağandışı olan bu ilişki, evrim kuramını kabul edenler için güç sorular oluşturur. Bir karıncanın nasıl bir tırtılın onuncu boğumundaki gözenekten salgıladığı sıvı hakkında bilgisi oldu? Bu tırtılın tatlı bir öz sıvı salgılamasına hangi şey yol açabildi? Karıncalar tarafından taşınmasını sağlamak için neyin gerekli olduğunu tırtıl nasıl öğrenebildi? Karıncalar, yetişkin kelebeğin yuvalarından dışarıya çıkmasına acaba neden engel olmadılar ve onun dışarı çıkmasına izin verdiler? Böyle sorular, şu sözlerin hakikat olduğu kabul edildikten sonra cevaplanabilir: “Allah . . . . cinsine göre her kanatlı uçan yaratığı (YD) . . . . ve toprakta sürünen her şeyi . . . . yaptı.” (Tekvin 1:20-25) Evet, bu kör bir rastlantı değildir; burada amaçlı bir planlama söz konusudur.