Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 4/86 s. 27-29
  • Elmaslar—Gerçekten Sonsuza Dek Olacak Mı?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Elmaslar—Gerçekten Sonsuza Dek Olacak Mı?
  • Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • BİR PRESTİJ SİMGESİ
  • BİR ZAMANLAR SANILDIĞI KADAR ÇEKİCİ BİR YATIRIM DEĞİL
  • Taştan Mücevhere
    Uyanış!—1999
  • Ruhen İlerleyebilirsiniz
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Elmaslardan Daha Değerli Bir Şey
    Yehova’nın Şahitlerinin 2014 Yıllığı
  • Yehova’nın Yerdeki Teşkilatını Takdir Ediyor musun?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1992
Daha Fazla
Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
g 4/86 s. 27-29

Elmaslar—Gerçekten Sonsuza Dek Olacak Mı?

AVRUPA’nın taçlı başları, hem kralları hem de kraliçeleri, kendilerini bunlarla süslerlerdi. İngiltere’nin Kraliyet Asası’nın ucunda dünyanın en büyük elması vardır. (Resim) İmparatorun Devlet Tacında ise, etrafı daha küçük 2.800 elmasla çevrili dünyanın ikinci büyük elması duruyor. Moskova’daki Rus hazinesinde bir kralın fidyesi değerinde olan ünlü başka bir elmas vardır. İsmailiye Müslümanları tarafından bir yarı tanrı olarak sayılan Ağa Han’ı, bir keresinde terazide 110 kilo ağırlığında elmaslarla tarttılar.

Bir zamanlar sanıldığına göre, onlardan birinin bir yerde bulunması suçlulara suçlarını itiraf ettirirdi. Ayrıca elmaslar, zehirin etkisini yok edip hezeyan durumuna ve gereksiz kaygılara son verebilirlerdi. Şiddet duygularını ve cinayet düşüncelerini frenleyebilir ve özellikle sevgi bağlarını kuvvetlendirebilirlerdi. Ayrıca sadakat için şaşmaz bir deneyim olarak kullanılabilirlerdi. Uyuyan eşin gögsüne konan bir elmas, uyuyana en saklı sırları bile açıklatırdı. Onların, ruhları defedip, kavgayla dehşetlere neden olmağa, hatta ölüm getirmeğe güçleri olduğuna inanılırdı.

Evet, böyle bir üne sahip olan ve bu kadar güç yükletilen nesne elmastır. Fakat insanın, elması aramağa devam etmesinin ve etrafında yerleşmiş olan bütün boş inançlarla halka malolan geleneklerin yanı sıra şu gerçek hiç değişmemektedir: Elmas, toplumda bir prestij simgesidir.

Bir elmasınız var mı? Işığa tutun. Fevkalâde parlaklığı ve canlılığına dikkat edin. Yavaşça döndürün. İşlenmiş her yüzünde sanki yanan küçük kıvılcımları görün. İnsan tarafından keşfedilen tüm mücevherlerin içinde ışığı kırıp dağıtma niteliği bakımından en üstün taş elmastır. Ayrıca doğal veya yapay olsun, insanlar tarafından bilinen en sert maddeyi elinizde tutmaktasınız.

Fakat şaşırtıcı bir şey var: Herhangi bir kurşun kalem ucunun bir parçasını alıp ışığa tutun. Parlıyor mu? İçinde sanki bir ateş yanıyor mu? Onda elmasımsı bir muhteşemlik var mı? Sertliğine hayran kalıyor musunuz? Hayır, değil mi? Böyle olmakla beraber elmas ile kurşunkalem ucunun önemli bir ortak yanı vardır: İkisi de aynı element olan karbondan geliyor. Bu gerçek, grafit için de geçerlidir. Oysa grafit öylesine yumuşak bir maddedir ki yağlayıcı olarak kullanılır.

Elmas, bilinen en sert madde olmasına rağmen, ufalanıp parçalanıp toz haline getirilebilir. Bazıları elmas tozunu yutmanın öldürücü olduğuna inandıkları halde, başkaları, bu tozun sihirli ve iyileştirici güçleri olduğunu sanmışlardır.

Bununla beraber elmasın sanayide kullanımı eşsizdir. Örneğin, şu gerçeği bir düşünün: En sert çeliğin bile, olağan bir tunç parçasında 8 kilometre uzunluğunda bir oluk açtıktan sonra bilenmeğe ihtiyacı var. Tungsten-karbitten yapılan bir kesme aracı 34 kilometre uzunluğunda kesebilirken, elmas 1.900 kilometre uzunluğunda bir kesiş yapar. Kalın bakır telin çapını düşürmek amacıyla onun, bir elmasın ufacık bir deliğinden 24.000 kilometre uzunluğunda çekildikten sonra elmasın yeniden şekillendirilmesi gerekir. Günümüzde süper sert madenleri kesen aletler, genellikle yalnız elmas uçlu olanlardır. Sanayi elmaslarının değeri tartışılmaz.

BİR PRESTİJ SİMGESİ

Fakat ya süs ya da bir yatırım için alınan bir elmasınız varsa, onun sanayi kalitesi yoktur. Bu elmas özellikle gözleri kamaştırmak için işlenmiş, traşlanmış ve parlatılmıştır. Milyonlarca kadının sahip olduğu ilk elmas herhalde nişan yüzüğündeki olmuştur. Sevgi ifadesi fikriyle bütün nişan yüzüklerinin % 90dan fazlası genç erkekler tarafından satın alınır. Elmas ne kadar pahalı ve büyükse, genç erkeğin sevgisi de o kadar değerli ve büyüktür.

Bazı uzmanlara göre, satılan bütün nişan yüzüklerinin yüzde 80’i elmasla süslenmiştir. Fakat niçin yakut veya zümrütle değil? Şüphesiz onlar genellikle daha renkli olurlar. Ama yakut veya zümrütün “sonsuza dek” olacakları, veya safir ya da topazın “bir genç kızın en iyi arkadaşı” olduğu söylenebilir mi?

Elmasların genellikle sevgi, aşk ve evliliğin bir simgesi olduğu gerçeği, tamamiyle bir rastlantı sayılmamalı. Evlilikle elmasların birbirinden ayrılamayacağı fikri, çok iyi düşünülüp ince bir yaklaşımla gerçekleştirilen bir reklam kampanyasının sonucudur. Özellikle 1947’den beri bu ince yaklaşım biçimi filmlerde, dergilerde ve televizyon reklamlarında kullanılmaktadır.

Bu reklâmlar uzun vadeli hedeflerle planlanmıştı: Düşük gelirli olanları da elmas sahipleri arasına sokmak istediler. Bir reklâm firması şöyle yazdı: “Biz, memurun karısına veya teknisyenin sevgilisine ‘keşke onlarda olan bende de olsa’ dedirtecek olan elmas kullanan film ve tiyatro yıldızları, siyasal liderlerin karıları ve kızları veya herhangi bir kadın vasıtasıyla reklâm yapıyoruz.” Parmağındaki elmasla “memurun karısı” bile, bir restoranda daha varlıklı kadınların yanında yerini alabilir.

Fakat eşine bu yeni prestij simgesini sağlayan memur veya teknisyen için ne denilebilir? Elmas iki rol oynamalı, yani erkeğin prestijini de artırmalıdır. Ayrıca şunlar da denildi: “Bir erkeğin . . . . hayatındaki başarısını . . . . çok kişisel bir şekilde yansıtabilecek bir şey olarak elmasın reklâmı yapılsın.”

Elmas satma gayreti, hemen hemen bu yüzyılın başlangıcından beri Amerika Birleşik Devletlerinde sürdürülmekteyken, reklâm kampanyasının denizi geçip Japonya’yı kucaklamasına karar verildi. 1968’den 1981 yılına kadar elmaslı bir nişan yüzüğünü alan müstakbel Japon gelinlerinin sayısı yüzde 5’ten yüzde 60’a yükseldi.

Elmas satma kampanyasının arkasındaki gerçek kuvvet acaba neydi? Bu, ticaret tarihinde en güçlü kartel idi ve hâlâ da öyledir. Onun etkili kolu tüm küreyi kapsamaktadır. 19. yüzyılın son yıllarındaki kuruluşundan beri onun tek bir hedefi vardır: elmasların miktarını ve fiyatlarını kontrol etmek.

Aslında elmas, sanıldığı kadar ender bulunan bir nesne değildir. Günümüzde elmas üç kıtada, dev makinelerle tonlarca toprağı kazarak çıkartılıyor. Afrika kıtası dünya veriminin en büyük yüzdesini karşılamaktadır. Avustralya’nın yeni maden ocağı, yılda 20 ilâ 50 milyar kırat arasında bir verim potansiyeline sahiptir. (Bir kırat 200 miligrama eşit olan bir ağırlık birimidir.) Günlerimizde sanayi elmasları dev makinelerle bile yapılmaktadır.

Fakat durum hep böyle değildi. Yüzyılımıza girmeden otuz yıl önce elmas gerçekten ender bulunurdu. Hindistan ve Brezilya’da yalnız çok az miktarda çıkartılırdı. Güney Afrika’nın kuş uçmaz kervan geçmez bir bölgesinde büyük elmaslar bulunduğu zaman, oraya toplu halde servet avcıları üşüşmeğe başladı. Neredeyse bir gecede 50.000 kişi elmas aramak için toprağı kazmağa koyuldu. Zamanla, dünyanın insan tarafından oluşturulan en büyük ocağı, 463 metre genişliğinde ve 1.098 metre derinliğinde olan Kimberley çukuru kazıldı. Ondan sonra başka elmas madenleri de keşfedildi ve bir zamanlar çok ender bulunan bu taştan tonlarca çıkarılmağa başlandı. Bunu gören elmas yatırımcıları, servet balonlarının patlamak üzere olduğunu fark ettiler. Elmasın fiyatı mutlaka ani bir inişe geçecekti.

Oysa ileri görüşlü bazı kişiler, dünyadaki elmas üretiminin dağıtımı için bir tekel kurmağa gerek gördüler. Böyle bir tekel bütün mevcut elmasları satın alıp, dağıtıcılara akan miktarını denetleyerek fiyatını kontrol etmeliydi. Bu maksatla yapılan merkezi kuruluşun adı Güney Afrika’da De Beers Consolidated Mines, Ltd. Şirketi idi. Bugün De Beers adlı şirket, dünyanın işlenmemiş elmas veriminin yüzde 80’ini pazarlar.

1960’ta Ruslar da Sibirya’da elmas bulup, yılda yaklaşık 10 milyon kırat ağırlığında çıkarmağa başladıkları zaman, De Beers şirketi, Rus elmasının dünya piyasasına sürülmesiyle fiyatların büyük düşüş gösterdiğini fark etti. Hemen hemen bütün işlenmemiş elmasları De Beers sendikasına satmak üzere Moskova’yı ikna etti. Avustralya’daki yeni elmas madeniyle de bir anlaşma yaptı.

Böyle olmakla birlikte bu kartel, tekelini korumak için sattığından fazlasını alırsa, mevcudiyetini tehlikeye sokar. Bazı uzmanlarca durum böyledir ve onlar bu hayret verici kartelin, sonuna hızla yaklaşmakta olduğundan korkuyorlar. Elmas bolluğunun, fiyatları düşürüp, bir zamanlar değerli olan elması, kıymeti düşük bir taş parçası düzeyine indireceğini belirtiyorlar.

BİR ZAMANLAR SANILDIĞI KADAR ÇEKİCİ BİR YATIRIM DEĞİL

Elmas ve elmaslı yüzükler satın almış olan birçok kişi, onların bankada faiz toplayan para veya tasarruf hesapları gibi olduğunu sandı. Mali açıdan zor durumda olan birçok kişi yüzüklerini satmak zorunda kaldıklarında, yüzüklerindeki bir zaman 250 dolarlık (150.000 TL) elmasın, şimdi sadece 20 dolar (12.000 TL) değerine ve bizzat yüzüğün ancak 100 dolar (60.000 TL) değerine sahip olduğunu öğrendiler.

Kâr için satılan her şey gibi elmas için de bir kazanç payı hesaplanır. Elmaslar için konulan payın yüzde 100 ilâ 200 arasında değiştiği görülür. Birçok büyük kuyumcunun elmas satın almamak üzere kesin kuralları vardır. Çok defa elmasın onların iddia ettikleri kadar iyi bir yatırım olmadığını itiraf etmekten duyulacak utancı hissetmek istemezler.

Yüzüklere takılan elmasların çoğu kusurludur ve gözle görülmeyen bir kusurun bile elmasın değerini yarı yarıya indirebileceği olasıdır. Alıcılar böyle kusurları size çabucak gösterecekler. Fakat satmayı düşündüğünüz pahalı bir elmasınız varsa, tanınmış bir elmas eksperini bulup, taşı inceletin. Fakat elması biçilen değere satmak zor olabilir.

Evlenmeyi düşünüp, elmaslı bir nişan yüzüğü almayı planlıyorsanız, onu bugün, bir prestij simgesi olduğundan değil, gerçekten güzelliğini, parlaklığını ve yakıcı pırıltısını beğendiğiniz için alın, çünkü yarın değerini kaybedebilir.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş