Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 7/90 s. 14-17
  • Glokom Görme Yeteneğini Sinsice Yok Eden Hastalık!

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Glokom Görme Yeteneğini Sinsice Yok Eden Hastalık!
  • Uyanış!—1990 (Bilimsel Seri 33-34)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Harikulade Gözleriniz
  • Yaygın ve Fark Edilmemiş
  • En Önemli Husus—Erken Teşhis
  • Tedavideki Gelişmeler
  • Görme Yetinizi Nasıl Koruyabilirsiniz?
  • Gözlerinizin Önünde Uçuşan Benekler Görüyor musunuz?
    Uyanış!—2000
  • Gözün “Saf” mıdır?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1986 (Dinsel Seri 61-72)
  • Gözlerimizin Etkisi
    Uyanış!—2012
  • “Göze Göz” Ne Anlama Gelir?
    Kutsal Kitapla İlgili Soruların Cevapları
Uyanış!—1990 (Bilimsel Seri 33-34)
g 7/90 s. 14-17

Glokom Görme Yeteneğini Sinsice Yok Eden Hastalık!

KADIN 60’lı yaşların başında, neşeli, canlı ve faal idi. 20 yılı aşkın bir süredir, mutlu bir şekilde mutfağında çalışmaktaydı ve mutfağının her santimini çok iyi tanıyordu.

Fakat bugün orada çalışırken, döndü ve başını açık bir dolap kapağına vurdu. Dalgınlığının yaratabileceği tehlikeler hakkında kendi kendine mırıldandı. Birkaç dakika sonra ise, arka kapıya yakın bir yere bırakılmış olan bir çift terliğe takıldı.

Bu durum ne dalgınlığın bir sonucu, ne de ani bir koordinasyon kaybıdır. Bu durum, kadının görme yeteneğini yavaş ve sinsice yok eden—glokom—ya da halk arasında bilinen adıyla karasu hastalığıdır! Eğer tedavi edilmezse, tüm görme yeteneğini yok edebilir. Fakat glokom durdurulabilir, hatta önlenebilir. Nasıl?

Harikulade Gözleriniz

Önce, gözünüzün tasarımıyla ilgili bilgi almanıza gerek vardır. Göz, iç kısmı saydam bir sıvıyla dolu olan küre şeklinde lifli bir dokudur. Bu kürenin saydam olmayan beyaz kısmına sklera ya da ‘göz akı’ denir. Kornea denilen saydam tabakanın içinden, gözünüze rengini veren ince yapılı iris’i ya da “renkli halka”yı görebilirsiniz. Gözünüzün içine ışık, bu renkli halkanın ortasındaki gözbebeği denilen siyah delikten girer.

Gözbebeğinizin hemen arkasında saydam bir göz merceği bulunur. Küçük kaslar, gördüklerinizi gözünüzün gerisindeki retina ya da ağtabakasına net olarak düşürebilmek için göz merceğinin şeklini değiştirir. Görevini yapabilmesi bakımından gözlerinizin içinin saydam olması ve yuvarlaklığını koruması için de şişkin olması gerekmektedir.

Gözlerinizin içi boş değildir. Yaratıcı, bu amaçla, kendini sürekli olarak yenileyen saydam ve berrak bir madde sağlamıştır. Gözün büyük bir kısmı—göz merceğinin arkasındaki kısım—saydam ve peltemsi bir sıvı olan camsı cisim ile doludur. Gözünüzün ön kısmında, yani camsı cisim ile saydam tabaka arasındaki kısımda, saydam sıvı denilen ve isminden de belli olduğu gibi, sulu bir sıvı bulunur. Gözünüzdeki renkli halka (iris), gözünüzün bu saydam sıvılı kısmını ikiye ayırır; öndeki kısma ön oda, arkadakine ise, arka oda denir.

Bu saydam sıvıyı sürekli olarak sağlayan da, renkli halkanın gerisindeki kirpiksi cisim’dir. Bu sıvı, vücudunuzdaki normal değişikliklere göre değişen, küçük bir basınç altındadır. Saydam sıvı, gözbebeğinizin içinden ön odaya, daha sonra da renkli halkanın kenarına doğru yavaşça akar. Oradan da, delikli bir doku vasıtasıyla bir drenaj kanalına akar.

Fakat herhangi bir nedenle gözbebeği, doku tabakası ya da kanalda bir tıkanma olursa, ne olacaktır? Gelen sıvı miktarı dışarıya akan miktardan fazla olunca basınç artmaya başlar. Saydam sıvı bölgesi camsı cisime doğru basınç uygular. Bunun üzerine camsı cisim de artan bir biçimde kan damarlarına ve ağtabakadaki ışık alıcı hücrelere basınç yapar.

Bu hücrelerden çıkan görme sinirleri, gözün arka kısmında bir araya gelerek genellikle optik disk denilen bir koni oluştururlar. Bu disk içerisinde hiç görme hücresi bulunmadığı için, orada küçük bir kör nokta bulunur. Basınç arttıkça kan akışı kısıtlanır. Bu düzgün ve pembe optik disk, solgun ve düzensiz bir görüntü alır. Koni merkezi derinleşir ve genişler. Kansız kalan görme hücreleri duyarlıklarını kaybeder ve ölürler. Kör nokta gittikçe büyür ve görme alanı gittikçe küçülür. Bu geri dönülemez tahribat yıllar boyunca yavaş yavaş ilerler.

Yaygın ve Fark Edilmemiş

Saydam sıvının akışının kısıtlanmasıyla ortaya çıkan kronik geniş açılı glokom, tüm glokom olaylarının yüzde 70 ile 95’ini oluşturur. Bu hastalığa yakalananlar, hâlâ iyi bir şekilde görebilirler ve okuyabilirler, çünkü gözlerinin merkezindeki görme hücreleri, en son tahribata uğrayan bölgedir. Hastalığın ilk safhasında genellikle hiçbir belirti görülmez.

Kronik glokom, gizli ve yavaş yavaş ilerledikçe bazıları, göz yorgunluğu ya da sulanması veya yeni bir gözlüğe ihtiyaç olduğu şeklinde belirsiz bazı şikâyetlerde bulunabilirler. Daha sonra, ışığa baktıklarında etrafında haleler görebilirler ya da gözlerinde ağrı hissedebilirler. Fakat birçokları için, çevresel görme kaybının, onların izah edemediği bir “beceriksizlik ve sakarlık”a neden olana kadar, önceden bir uyarı olmayacaktır. Sonunda merkezi görme yeteneği dahi dikkati çeker şekilde azalır. Artık glokom, hastanın görme yeteneğinin büyük bir bölümünü çalmıştır.

Akut ya da dar açılı glokom ise, Amerika Birleşik Devletlerindeki rapor edilmiş olayların yaklaşık yüzde 10’unu oluşturur. Bu, daha ziyade yaşlılarda rastlanan bir hastalıktır; çünkü yaşlandıkça ve özellikle katarakt da varsa, göz mercekleri büyür. Ön odanın çevre açısının ve saydam tabakayla renkli halkanın arasındaki açının daraldığı gözlerde, büyümüş olan göz merceği yavaş yavaş öne doğru hareket ederek, gözbebeğinden geçen saydam sıvının akışını engeller. Renkli halkanın gerisinde basınç yükselir. Renkli halka da dışa doğru bel vererek, açıyla kanal arasındaki bölgede delikli dokuyu sıkıştırır.

Dar açılı glokom, genellikle kronik olmayıp akuttur. Basıncın yavaş yavaş artması yerine ani bir ağrı artışı olur. Bazen de beraberinde görme bozukluğu, bulantı ve kusma gibi belirtiler görülür. Bu durum tıbben gerçekten acil bir durumdur! Basınç 48 ile 72 saat içinde giderilmediği takdirde, delikli dokuda kalıcı tahribat meydana gelebilir ki, bu ise, görme sinirinde onarılamayacak hasara neden olur.

Glokomun diğer türlerinde delikli doku, iltihap, hastalık ya da renkli halkadan kopan pigmentler nedeniyle tıkanabilir. Göze gelen darbeler gibi travmalar da, glokomu başlatabilir. Bazı çocuklarda doğuştan glokom vardır ve küçüklükten itibaren tedavi edilmelidir. Bu çocuklar, diğerleri kadar iyi göremedikleri ve okuyamadıkları için bazen, hatalı olarak öğrenme bozukluğuna sahiplermiş gibi bir izlenim uyandırırlar.

En Önemli Husus—Erken Teşhis

Glokom ile ilgili iyi haber de şudur ki, erken teşhis edildiği takdirde, olayların çoğu tedavi edilebilir. Özellikle 40 yaşın üzerindekiler için düzenli göz kontrolleri hayatidir.

Göz basıncını ölçmekte kullanılan yöntemlerin birinde, doktor bir sıvı damlatarak gözünüzü uyuşturur ve sonra tonometre denilen bir aleti yavaşça saydam tabakaya batırır. Tonometre, saydam tabakanıza hafif bir kuvvet uygulayarak, gözünüzün içindeki basıncı ölçer. Glokom için temel test budur. Fakat bu test her zaman glokomun bulunmadığını tespit etmek için yeterli değildir.

Orta yaşlı bir kadın şunları söylemiştir: “Gözlerimde bir şey olduğunu zannettim. Kirpiklerimi çekmeye çalışıyordum, çünkü gözlerimi onların rahatsız ettiğini düşünüyordum. Daha sonra saçlarımın altındaki deride yanma ve bir sızı hissettim ve gözlerim ağrımaya başladı.” Bunun üzerine aile doktoruna, göz basıncını ölçen bir göz doktoruna ve bir nörologa muayene oldu. Doktorlar belirtilerin sinirsel olduğunu düşündüler.

Daha sonra bu kadın ve kocası, ikinci bir görüş almak amacıyla bir başka göz doktoruna gittiler. Bu doktor bir dizi test uyguladı. Bir oturuşta bir litre suyun içirildiği tahrik edici bir test, göz basıncını, yeterli belirtileri verecek şekilde yükseltti. Teşhis, kronik dar açılı glokomdu. Kadının görmesi kurtulmuştu.

İlk göz doktoru acaba glokomu neden teşhis edemedi? Her şeyden önce, göz basıncı hem gün boyunca, hem de günden güne değişebilmektedir. Bir başka neden de, bazı insanların, normal göz basıncı altında iken dahi glokomun etkilerinden rahatsız olmalarıdır. Ancak bir dizi test uygulayarak glokomun gerçekten mevcut olup olmadığı saptanabilir.

Bir göz operatörü şunları söylemektedir: “Glokomun teşhisinde üç önemli etken vardır. Bunlar; göz basıncı, görme sinirinin görünüşü ve görme alanıdır. Eğer bunların üçünde de anormallik varsa o zaman, ‛bu ne tür bir glokomdur?’ diye sormaya başlarız.”

Eğer glokom teşhisi konulursa, göz doktoru renkli halkanızın kenarlarını inceleyebilir ve ön odanızın derinliğini ölçebilir. Gözünüzü büyük ölçüde etkileyeceğinden, genel sağlığınızla ilgili sorular da soracaktır. Yüksek kan basıncı, yani yüksek tansiyon bir örnektir. Bir doktora göre: “Ailesinde glokom olayı olan herkes, kan basıncını (tansiyonunu) düşürücü bir tedaviye başlamadan önce göz muayenesi yaptırmalıdır.” Sebep de şudur: Yüksek kan basıncı, aynı zamanda göz basıncını da artırır. Gözlerdeki durum, hastayı rahatsız eder ve kan basıncıyla göz basıncı sürekli bir yarışa girerler.

Doktor şöyle devam etmiştir: “Tanıdığım bir kadın, bir hipertansiyon [yüksek kan basıncı] krizi nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. Gözleri de ağrıyordu ve bu nedenle bir göz doktoru da çağrıldı. Göz doktoru, lazer ameliyatıyla glokomu süratle tedavi etti. Kadının göz basıncı hemen düştü—kan basıncı da aynı şekilde hemen düştü.” Eğer doktorlar kadının önce kan basıncını düşürmüş olsalardı, kadın kör olabilirdi. Gözlerindeki yüksek sıvı basıncı, görme sinirlerine yeterli kan gelmesini engelleyebilirdi.

Tedavideki Gelişmeler

Glokom için yapılan tedavi, tamamen, göz küresi içindeki basıncı düşürmeye ve görme sinirinin zarar görmesini durdurmaya yöneliktir. Bu tedavide son yıllarda önemli adımlar atılmıştır. Geniş açılı glokomda tedavi yöntemi genellikle her gün göz damlası kullanmaktır. Göz sıvısı üretiminin azaltılması ya da akışının artırılmasına yönelik olarak, ağızdan ilaç da alınabilir. Bazen de ameliyat gerekli olur. Ayakta yapılan bir tür lazer tedavisi, sıvı akışını önemli ölçüde düzelterek birçok durumda göz basıncını yüzde 25 kadar düşürebilmektedir.

Dar açılı glokomda ise, ilaç tedavisi sadece geçici bir rahatlık sağlar. Basıncın daimi olarak düşürülebilmesi için, renkli halkada iridotomi denilen ameliyatla kesikler açılmalıdır. Günümüzde bu operasyon sadece birkaç dakika içinde yapılabilmektedir. Göz cerrahı her iki gözü de göz damlalarıyla uyuşturur ve sonra renkli halkada lazerle küçük, fakat görünür delikler açar. Cerrah genellikle açtığı ilk delikten göz sıvısının dışarı akışını görebilir.

Glokomun daha ender rastlanan türleri için ise, özel ameliyat teknikleri geliştirilmiştir. Neovasküler glokom türünde delikli doku kanalları, kan damarlarının fazlalığı nedeni ile tıkanabilir. Bu durumda göz operatörü, lazer kullanarak göz sıvısını üreten dokuların bir kısmını yok edebilir ya da sıvının geçişini sağlamak amacıyla delikli dokuya küçücük tüpler yerleştirebilir. Operatör aynı zamanda ultrason, soğuk ameliyat ya da lazer yöntemlerini kullanarak, ağtabakanın kenar kısımlarına müdahale edebilir. Bu bölgeye kan akışının artmasıyla, sıvı akışında tıkanıklığa neden olan kan damarları büzülür ve daralırlar. Glokom olaylarının sadece küçük bir bölümü tedavi edilemez durumdadır.

Görme Yetinizi Nasıl Koruyabilirsiniz?

Koruyucu bakım hayatidir. Gözlerinizi her iki yılda bir muayene ettirin. Eğer 40 yaşın üzerindeyseniz ve ailenizde şeker hastalığı, katarakt, göz iltihabı, aşırı miyopluk, koroner damar hastalığı ya da glokom gibi bir risk faktörüne sahipseniz, en az yılda bir olmak üzere gözlerinizi muayene ettirin.

Belirtileri hafife almayın. Hemen bir göz doktoruna görünün.

Şüpheniz varsa, ikinci bir doktorun görüşünü de alın. Dostlarınıza tanıdıkları göz doktorlarını sorun ve bu doktorların modern cihazlara sahip olup olmadıklarını öğrenin. Muayene ve incelemeleri doyurucu ve kapsamlı mıdır?

Size de glokom teşhisi mi kondu? Doktorunuzun tavsiyelerine harfiyen uyun. Bir tıp dergisine göre, glokomun denetim altına alınamamasının bir numaralı sebebi, hastaların doktorlar tarafından verilen talimatlara yeterince uymamalarıdır.

Hiçbir randevuyu kaçırmayın. Doktorların çoğu, glokomlu hastalarına üç ile altı ayda bir kontrol için randevu verirler, çünkü bu süre içinde gözlerinde önemli değişiklikler olabilir. Bundan başka, bir yıl içinde birçok hastada, verilen göz damlalarına karşı muafiyet oluşabilir ve yeni bir ilacın verilmesi gerekebilir.

İlaç kullanımında kararlı ve düzenli olun. Kullanma süresi geçmiş ilaçları kullanmayın. Özellikle kalple ilgili bir rahatsızlığınız varsa, sizi tedavi eden diğer doktorlara bu konuda bilgi verin. Glokom hastası olduğunuzu belirten bir kart taşıyın ve bu kartta göz doktorunuzun adını, kullandığınız ilacı ve dozunu belirtin.

Şunu da hatırlayın: Glokom hemen hemen her zaman yenilgiye uğratılabilir—eğer ne yapmamız gerektiğini bilirsek ve kendimizi korumada gayretli olursak.

[Sayfa 15’teki şema]

(Ayrıntılı bilgi için yayına bakın)

Camsı cisim

Saydam sıvı

Saydam tabaka

Göz bebeği

Renkli halka

Göz merceği

Kirpiksi cisim

Optik disk

Ağtabakası

Göz akı

[Sayfa 17’deki resim]

Glokom kontrolü yapan bir göz doktoru

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş