Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 12/92 s. 14-16
  • Akıntı Ağları Balıkçılığı Sona Mı Eriyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Akıntı Ağları Balıkçılığı Sona Mı Eriyor?
  • Uyanış!—1992
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “Ölüm Perdeleri”
  • Küresel Antlaşmalar Yapılmakta
  • İnsan Avcıları Olarak Hizmet Etmek
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1992
  • Kutsal Kitap Devirlerinde Yaşam: Balıkçılık
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
  • Dört Öğrenci Çağrılıyor
    Dünyada Yaşamış En Büyük Adam
  • Ağlar Neden Boş?
    Uyanış!—2008
Daha Fazla
Uyanış!—1992
g 12/92 s. 14-16

Akıntı Ağları Balıkçılığı Sona Mı Eriyor?

NEW YORK’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bu yöntem “ayrım gözetmeksizin yapılan büyük israf” olarak nitelendi. Merkezi Londra’da bulunan Avrupa IIED bürosu (Uluslararası Çevre ve Kalkınma Enstitüsü), bu yöntemi, “deniz yaşamına yönelik büyük tehdit” olarak tanımlıyor. On altı Pasifik ulusu, “haksız yağmalama” diyerek onu kınıyor. Açıkça anlaşıldığı gibi, akıntı ağları balıkçılığı küre çapında saldırıya uğramaktadır. Neden mi?

Denizin içinde perde gibi dikey şekilde asılı durarak akıntıyla sürüklenen ağlar binlerce yıldan beri kıyı sularına salınmaktadır. Bununla beraber, 1970’li yılların sonunda, akıntı ağları balıkçılığı açık denizlerde olağanüstü boyutlara erişti. 1992 yılının ortalarında binden fazla Japon, Tayvan ve Güney Kore teknesinden oluşan bir filo, akıntı ağlarıyla mürekkep balığı, orkinos, ringa ve sombalığı avlamak üzere Pasifik, Atlantik ve Hint okyanuslarını taramaktaydı. Bazı hesaplara göre, her tekne 11 metre derine inen 50 kilometre uzunluğunda dev ağlar seriyor. Filodaki tüm ağlar birbirine eklense 50.000 kilometre eder ki, uzunluğu dünyanın çevresini aşar!

“Ölüm Perdeleri”

Balığın başı içine girdikten sonra üzerine dolanan ve neredeyse görünmez olan bu naylon ağlar o denli etkilidir ki, IIED Perspectives bültenine göre, “bugünkü durumda onlar, Güney Pasifik’te iki yıl içinde orkinos avının sonunu getirebilir.” Deniz biyologu olan Sam LaBudde, akıntı ağlarının “tek bir ağaç türünü biçmek için tüm ormanı kesmek, ya da meşe palamudu toplamak için meşe ağacını devirmek” gibi düşüncesizce bir davranış olduğunu söylüyor. Aslında dünyanın bu en büyük balıkçılık filosunun taradığı balıklar arasında, avlanması istenilmeyen tonlarca mavi kanatlı ve su yüzünde oynayan tonbalığı, marlin, kılıçbalığı ve göçmen çelikbaş alabalık da bulunuyor.

Amerika Birleşik Devletlerinin Ulusal Tuzlusu Balıkçılığı Bürosunda araştırmacı olan James M. Coe’ye göre, Asya filosunun, büyük miktarda sombalığını, yumurtlamak üzere gittiği yurduna, Kuzey Amerika sularına erişemeden yasal olmayan yoldan yakaladığına ilişkin kanıtlar vardır.

Daha da kötüsü, akıntı ağları binlerce susamuru, fok, yunus, domuzbalığı, balina, sukaplumbağası ve deniz kuşunu da tarayıp sakatlıyor ve boğuyor. Giderek daha çok araştırmacının, akıntı ağları balıkçılığını “denizin soyulup soğana çevrilmesi” ve akıntı ağlarını da “ölüm perdeleri” olarak nitelemesine hiç şaşmamalı.

Bu tanımlamalar yerinde görülüyor. ABD Ticaret Bakanlığının son raporlarından birinde, sadece üç balıkçılık seferinde, üç teknenin, kazara ‛bir mavi-beyaz çizgili yunus, 8 Dall-domuzbalığı, 18 kürklü kuzey foku, 19 beyaz çizgili Pasifik yunusu ve kuzey balinası cinsinden 65 domuzbalığı avladığı bildirildi.

Geçen yıl Birleşmiş Milletlere sunulan bir raporda, Japonlar tarafından sürdürülen akıntı ağları balıkçılığıyla 106 milyon mürekkep balığı yakalanırken, balıkçıların istemediği 39 milyon balığın da öldürüldüğü bildirildi. Ayrıca onların istenmeyen kurbanlarının listesine 700.000 köpekbalığı, 270.000 denizkuşu, 26.000 deniz hayvanı ve nesli tükenmekte olan 406 deniz kaplumbağası da dahildir.

Deniz biyologları, denetimsiz kalmaya devam ettiği takdirde, akıntı ağları balıkçılığının, “bir zamanlar tükenmez olduğu düşünülen doğal bir kaynağı tüketmesinin kaçınılmaz olduğuna” inanıyorlar. Aslında, zaten çok tahribat yapıldı. 1988’de bir balıkçı teknesinin kaptanı, biyolog LaBudde’ye: “Eskisi kadar çok yunus öldürmüyoruz” dedi. LaBudde’nin yanıtı şöyle idi: “Herhalde öldürülebilecek kadar çok yunus kalmadığındandır.”

Küresel Antlaşmalar Yapılmakta

Bununla beraber, son zamanlarda akıntı ağlarına karşı yapılan çağrılar Londra’dan Washington’a, Alaska’dan Yeni Zelanda’ya kadar işitiliyor ve balıkçılara, filolarını küçültmeleri ve ağlarının bir kısmını artık hiç kullanmamaları için baskı yapmak üzere birtakım önlemler alınıyor. Bazı örnekler: Pasifik’te bir grup ülke, 320 km.lik kıta sahanlığını akıntı ağları avcılığının dışında tutmalarına izin veren ve kendi balıkçılarının Güney Pasifik’in diğer yerlerinde akıntı ağları kullanmasını yasaklayan Wellington (Yeni Zelanda) Antlaşmasını benimsedi.

Birleşmiş Milletlerin Aralık 1989 tarihli kararında, 30 Haziran 1992’ye kadar, açık denizlerde geniş boyutlu akıntı balıkçılığını askıya alan bir moratoryum (yasal erteleme) önerildi. World Watch Institute, akıntı ağları balıkçılığı azaltılmazsa, “insanlığın, denizlerini gelecek nesiller için koruma ümidinin pek kalma”yacağını söyleyip, şunları ekledi: “Geniş kapsamlı küresel antlaşmalar yapmalıyız.” Bu nedenle, Forum Fisheries Agency adlı kurumda bir araya gelen Güney Pasifik Ülkeleri, balıkçılığı düzenlemek üzere uluslararası bir komisyon kurulması önerisinde bulundular ve balıkçıları sorumluluklarının bilincinde olduklarını gösteren yöntemler uygulamaya çağırdı.

Uluslararası boyutta yapılan bu baskının acaba etkisi oldu mu? Evet, olduğu açıkça görüldü!

26 Kasım 1991’de Japonlar, “bilimadamlarının, denizdeki yaşamın geniş çapta harabiyetinden sorumlu olduğunu söyledikleri büyük balık ağlarının kuzey Pasifik Okyanusunda kullanılmasına son vermek üzere Birleşmiş Milletlerin moratoryumuna uymayı” kabul ettiler. Bu karar, “ekolojik meselelerde Japonların ününün daha fazla lekeleneceği tehdidini taşıyan bir tartışmaya son verdi.” Japonlar, Haziran 1992’ye kadar akıntı ağları filolarının yarısını ve aynı yılın sonuna kadar da diğer yarısını ortadan kaldırmayı kabul ettiler.

Bir gün sonra, The New York Times’ın başyazısında şunlar söylendi: “Sevinç içinde olan bir deniz biyologu, salı günü Japonların gelecek yılın [1992] sonuna kadar akıntı ağları balıkçılığına son vereceklerini bildirmelerini, ‛küre ekolojisinde tatlı bir zafer’ olarak niteledi.”

9 Aralık 1991 tarihli Time dergisinde çıkan haberde, Tayvan ve Güney Kore’nin de akıntı ağlarını kullanmaya son vereceklerini belirttikleri bildirildi.

“Şu deniz büyük, her yandan geniş, orada sayısız kaynaşanlar, küçük ve büyük hayvanlar vardır.”—Mezmur 104:25.

[Sayfa 15’teki resimler]

Hareket halindeki akıntı ağları teknesi

Kaybolan bir akıntı ağında takılıp kalan susamuru iskeleti

[Sayfa 16’daki resimler]

Akıntı ağlarıyla yakalanıp öldürülen denizkuşları

Avlanan bir Dall-domuzbalığı

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş