Solaklık—Avantaj Mı Yoksa Dezavantaj mı?
EĞER siz solaksanız, sağ eliyle iş gören insanlardan farklı olduğunuza üzülüyor musunuz? Solakların azınlıkta oldukları doğru olmakla birlikte, toplumdaki yüzdesini tam olarak saptamak zordur. Solak insanların sayısı hakkında yapılan tahminler yüzde 1’den başlayıp yüzde 30’a kadar değişiyor.
Bu konuyu derinlemesine araştıran Michael Barsley Left-Handed People (Solak İnsanlar) başlıklı kitabında şöyle yazdı: “Yüzde 1 ve yüzde 30 arasında yaklaşık doğru olan bir rakam herhalde olmalı, fakat kimsenin yaptığı istatistik yaygın olarak benimsenmedi. Aydınlanmış eğitim sistemine sahip olan uygar bir demokraside, yüzde 4 veya 5’lik bir oranın olası olduğunu tahmin edebiliriz.”
Grolier’in Encyclopedia International’i tüm dünyada solakların miktarını yaklaşık yüzde 6 olarak veriyor. Fakat dünya nüfusunun yüzde 5 veya 6’sı bile 300 milyon kadar insan demektir. Böylece, solaksanız bol bol arkadaşınız var.
Solak bir kişi, pek çok ev aletlerinin açıkça sağlaklara uygun şekilde yapılmış olmasına kızabilir. Örneğin, soğuk su musluğu, herhalde en çok kullanılan musluk olduğundan, genellikle lavabonun sağ tarafına monte ediliyor. Televizyon ayar ve kontrol düğmeleri de genellikle sağ tarafta bulunuyor. Böyle şeyleri çalıştırmak için solakların ellerini vücutlarının diğer tarafına uzatmaları gerekiyor.
Solaklığa Yol Açan Nedir?
Bazıları niye yaptıkları hemen hemen her işte sol elini kullanıyor? Çeşitli açıklamalar var. İncelemeler bu özelliğin kalıtsal olabildiğini söylemekle birlikte, bir çocuğun çevresi de onun yetiştiği yıllar boyunca sağ veya sol eli tercih etme derecesinde etkili olabilir.
Geçen yıllar boyunca bazı ilginç teoriler öne sürüldü. 19. yüzyılda yaşamış Fransız sinir cerrahı Paul Broca, solak bir kişinin, beynin işlevi açısından sağ eliyle iş gören birinin tam ters kopyası olduğu teorisini ileri sürdü.
Başkaları, bunun fiziksel olarak da böyle olduğuna inanarak bu teoriyi bir adım daha ileri götürdüler. Böylece onlar, bir solağın kalbinin, vücudunun sağ tarafında olduğunu sandılar. Çok geçmeden anatomistler bunun böyle olmadığını kanıtladılar. Yine de, beyin yapısı veya organizasyonuyla solaklık veya sağlaklık arasında güçlü bir bağlantı olduğu görünüyor ve nörologlar bu konuyu daha fazla araştırmaktalar.
İnsan beyninin her iki tarafı birer yarıküre olarak tarif edilmektedir ve beyin yarıkürelerinin farklı görevlerde uzmanlaştıkları 19. yüzyıldan beri bilinmektedir. Araştırmacılar, insanların çoğunda beynin sol yarıküresinin sözel, matematiksel, mantıksal ve başka analitik fonksiyonların merkezi olduğunu, oysa sağ yarıkürenin müzik ve sanat gibi şeyleri tercih etme eğilimi gösterdiğini ileri sürüyorlar. Solak olanlar ise, bilgiyi işlemekte ve iki yarıküreyi kullanmakta farklı gibi görünüyorlar.
Önyargılar Var Mı?
Bugün, aydın ülkelerde solaklara ara sıra takılınıyorsa da, onlara karşı gerçek bir önyargı bulunmamaktadır. Oysa bu her zaman böyle olmamıştır. Bazı ülkelerde solaklara hoşgörüsüzce davranılırdı. Hatta bazı okullarda sol elle yazmak yasaktı. Ana-babaların ve öğretmenlerin “doğru” elini kullansın diye çocuğun “yanlış” elini arkaya bağladıkları zamanlar o kadar geride değil.
Geçmişte, insanın farklı olan şeylere karşı doğal olarak duyduğu antipati dinsel mitlerle körüklendi. Bir zamanlar bazıları, İblis’in solak olduğunu, Tanrı’nın ise, sağ elini kullandığını iddia ettiler. Bu, çok eski resimlerde görülebilir. Onlara bakarken, jest yapmak için ve nesneleri tutmak için hangi elin kullanıldığına dikkat edin. Solaklığın ayrıca büyücülüğe özgü bir özellik olduğu söylenirdi.
Böyle mitlerin Mukaddes Kitabın hiçbir yerinde desteklenmemesi dikkate değer bir noktadır. Mukaddes Kitabın yazıldığı dönemde hem solaklar hem sağlaklar Tanrı’nın tasvibiyle işler başardılar. Hâkim Ehud hakkındaki kayıt bunun canlı bir örneğidir. Moab’ın kralı Eglon tarafından ezildiklerinden, İsrailliler yardım için Tanrı’ya başvurdular. Yehova solak Ehud’u şişman Eglon’u öldürmek için kullandı, ve Ehud’un solak olması ona stratejisinde kesin bir üstünlük sağladı.—Hâkimler 3:15, 21.
Ayrıca, İsrailli Benyamin sıptının seçkin bir birliğinin 700 savaşçısı solaktı ve ölüm saçan sapanı ustaca kullanmalarıyla tanınıyorlardı. (Hâkimler 20:16) Daha sonra, kral Davud’un ordusunda hizmet eden hem sol hem de sağ elini kullanabilen savaşçılardan söz edilmektedir. (I. Tarihler 12:2) Böylece, solaklara karşı önyargılı davranan birisi, bunu aslında bilgisizliğinden yapıyor.
Kişinin Kendini Küçük Görmesine Gerek Yok
Solakların çağdaş toplumumuzdaki bazı başarılarını gözden geçirelim. Onların birçoğu, spor dünyasında ün kazanmışlardır. Birçok beyzbol oyuncusu gibi solak olan Babe Ruth, beyzbol tarihindeki en büyük isimlerden biri olarak kabul ediliyor.
Kriket sporunda da, hem topla hem sopayla başarılı olmuş çok sayıda solak var. İngiltere’de oynanan bir kriket maçında, Karayibler takımının solakları sağlaklardan daha çoktu. Oyundaki en büyük yeteneklerden biri olan Karayib’li Sir Gary Sobers sopayı ve topu sol eliyle kullandı.
Sevilen Olimpik eskrim sporuna da birkaç solak katılıyor. 1980 Olimpik Oyunlarında, eskrimde altın madalya alan 4 kişiden 3’ü solaktı.
Çağın bazı ünlü artistleri de solaktı. Başarılı filmlerinden birinde Charles Chaplin kemanı sol eliyle çaldı. Onun yanı sıra Harpo Marx ve çok yönlü Danny Kaye vardı.
Sanat dünyasında herhalde hiç kimse sol eliyle yaptığı eserlerle Leonardo Da Vinci kadar iyi tanınmıyor. Doğuştan beri solak olup olmadığıyla ilgili bazı şüpheler varsa da, sol eliyle hem yazı yazdığına hem de resim yaptığına dair kanıtlar yeterli görünüyor. Bununla birlikte, iki elini kullanabildiğini göstermek üzere bazen sağ elini de kullandığı oluyordu.
Ayna Yazısı
Solaklık ve harflerin ters biçimde ve sağdan sola yazıldığı ayna yazısı arasında yakın bir bağlantı var. Mirror-Writing (Ayna Yazısı) başlıklı kitapçığında Dr. Macdonald Critchley şöyle açıklıyor: “Ayna yazısı terimi, . . . . harflerin kendilerinin de ters olduğu, yazılış yönü normale zıt olan yazı çeşidi olarak anlaşılıyor. Böylece, bu yazı aynaya tutulmadan okunmaz; bir kurutma kağıdındaki yazı izleri, ayna yazısının bilinen bir örneğidir.”
Tabii, bu sol elle tutulan bir kaleme uygun olduğundan, bu ilginç yazı şeklini yazanların hemen hemen hepsi solaktır. Eski bir habere göre, savaşta aldığı yaralar yüzünden sağ kolunu kaybeden bir asker sol eliyle yazı yazmaya başladığında kendiliğinden ters yazmaya başladı. Bazı çocuklar da yazmayı öğrenirken b, d ve p gibi harfleri ters yazıyorlar.
Alis Harikalar Diyarında adlı eserin solak yazarı Lewis Carrol edebiyatta ayna yazısı kullananların belki en ünlüsüdür. Bu, her şeyin ters, zıt veya yansıtmalı olduğu Through The Looking Glass (Aynadan Bakarken) adlı eserine ilham kaynağı olmuş olabilir.
Bir Nimet Mi Yoksa Engelleyici Bir Şey Mi?
Eğer siz solaksanız, geçmişteki solak arkadaşlarınızdan çoğu yerde daha çok anlayışla karşılandığınıza sevinebilirsiniz. Bugün, makas, konserve açacağı, patates soyacağı ve mala gibi birçok alet, aygıt ve ev eşyası özellikle size göre yapılıyor. Sol elle yazmayı kolaylaştıran, özel bir ucu olan dolma kalemler bile satılıyor.
Solak olduğunuz için özür dilemenize kesinlikle gerek yoktur. Muhtemelen sizin bazı refleks hareketleriniz sağ eliyle iş görenlerinkinden daha hızlı ve daha kesindir. Sol elinizde belki de müziksel veya sanatsal bir dâhilik yatmaktadır.
O halde, hangi sonuca varıyorsunuz? Sağ eliyle iş gören bir dünyada solak olmak bir nimet mi yoksa engelleyici bir şey mi? Bazıları buna tam olarak nimet demiyorlarsa da, engelleyici bir şey olmaktan gittikçe çıkıyor ve bazen yararlı da olabiliyor.