Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g94 Haziran s. 20-22
  • Kanada’nın Muhteşem “Yürüyen Yolu”

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Kanada’nın Muhteşem “Yürüyen Yolu”
  • Uyanış!—1994
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “Yoldaki” Trafik
  • Alarm Çığlıkları
  • “Yolun” Temizlenmesi
  • Denizler—Değerli Bir Kaynak mı, Yoksa Küresel Bir Lağım mı?
    Uyanış!—1990 (Bilimsel Seri 33-34)
  • “Irmağın Ulaştığı Her Yerde Hayat Olacak”
    Yehova Saf ve Temiz İbadeti Yeniden Canlandırıyor
  • Erden Nehrinden Geçiş
    Mukaddes Kitap Öyküleri
  • Tersine Akan Irmak
    Uyanış!—2008
Uyanış!—1994
g94 Haziran s. 20-22

Kanada’nın Muhteşem “Yürüyen Yolu”

“Bu ne ırmağı?” sorusuna, yerli bir rehber şöyle cevap verdi: “Hiç sonu olmayan bir ırmak.”

BİN beş yüz otuz beş yılıydı. Araştırmacı bir ruha sahip olan kâşif Jacques Cartier, haritasını çizmek üzere olduğu suyolunun bir gün Kuzey Amerika’nın en önemli suyollarından biri olacağını bilmiyordu. Bu ırmak, önce eski kürk tacirlerinin ve koloni kurucularının, sonra da günümüzün dev şileplerinin kullandığı ilk geniş “yol” oldu. Irmağın ağız kısmının genişliği 130 kilometreyi geçer ve Atlas Okyanusundan içeri, Ontario Gölüne kadar 1200 kilometre boyunca uzanır.

Tarih kitapları bu heybetli suyoluna St. Lawrence adının Cartier tarafından verildiğini yazar. Bu isim daha sonra, hem ırmak hem de ırmağın girişindeki körfez için kullanıldı.

Kuzey Amerika’nın en güzel manzaralarından bazılarına St. Lawrence Irmağı boyunca rastlanır. Kayalık uçurumlar ve vahşi vadiler ırmak boyunca uzanarak dünyanın en uzun fiyortlarından birini, yaklaşık 100 kilometrelik Saguenay Fiyortunu oluşturur. Büyük Saguenay Irmağı kuzeyden St. Lawrence’a dökülerek denizle birleştiği yerde bir haliç oluşturur.

Deniz biyologları, burasının, deniz yüzeyinin altında iki ayrı dünyanın buluştuğu nokta olduğunu söylerler. Soğuk ve tuzlu okyanus suyu 400 metre derinliğe varabilen sualtı kanalları boyunca akar; daha sonra yükselir ve ırmakların tatlı suyu ile karışır. Bu haliçte deniz yaşamı oldukça zengindir. Nispeten birbirine yakın bölgelerde, beyaz balinalar, küçük çubuklu balinalar, çatalkuyruk balinalar ve dev mavi balinalar bulunur. Genellikle balinaların bu dört cinsi birbirinden yüzlerce kilometre uzakta yaşar. Bunun için geçen bir yıl boyunca 70.000’den fazla turistin St. Lawrence’ta bu balinaları seyretmek üzere turlara katılmış olmasına şaşmamak gerekir.

Irmak boyunca görülen bitki, hayvan ve kuş çeşitliliği, dünyada ender rastlanan ortamlardan birini oluşturur. Burada, yüzlerce balık türü, yirmiyi aşkın amfibyum ve sürüngen türü ve 12 çeşit deniz memelisi yaşar. Irmağın bataklık ve kıyılarında sık rastlanan kuş türü sayısının 300 dolayında olduğu söyleniyor. Ördekler ve kar kazları gibi göçebe kuşların binlercesi bu sularda toplanır.

Irmağın daha yukarı kısmında, kıyıların ardında mavimsi, sakin dağlar yükselir. Kıyılarında karanlık ormanlar uzanır. Geniş yatağında, nöbetçiler gibi dikilen gösterişli adalar vardır. Kıyıları boyunca çiftlikler, köyler ve şehirler kurulmuştur.

Irmağın Montreal’den içeri doğru 160 kilometrelik kısmı boyunca bir dizi ivintiye rastlanır. İvintilerin ötesine geçildiğinde, (aslında sayıları iki bine yakın olan) Bin Adalar’ın bulunduğu 60 kilometre boyunca, gemi seferleri daha rahat yapılabilir.

“Yoldaki” Trafik

Daha 1680’lerde Avrupalılar, ivinti bölgesinden kanallarla geçerek, bu “yolun” Montreal’den sonraki kısmını okyanus trafiğine açmayı düşünüyordu. Yaklaşık 300 yıl sonra, 1959’da St. Lawrence Suyolunun açılmasıyla bu rüya gerçekleşti. Bu suyolu, dünyanın en büyük mühendislik başarılarından biri olarak karşılandı.

293 kilometre boyunca uzanan bu suyolunu tamamlamak üzere, Montreal ile Ontario Gölü arasında yedi yeni kanal havuzu yapıldı. Bu, 150 milyon metre küplük taş ve toprağın kazılmasını gerektirdi; eğer bunlar bir futbol sahasına doldurulsaydı, yüksekliği 35 kilometreyi aşan bir dağ oluştururdu. Bu kanal havuzlarında kullanılan beton miktarı Londra ile Roma arasında dört şeritli bir yol yapımına yetecek kadardı.

Seaway—The Untold Story of North America’s Fourth Seacoast kitabının yazarı Jacques LesStrang, bir kaptanın şu sözlerini kaydetti: “Dünyada bunun gibi bir suyolu yoktur. Ulaşım kolay olmasa da, ırmağın haşmeti, Niyagara Şelâlesinin çağıltısı ve zincirleme uzanan sayısız göl ve ada, ırmağı son derece çekici hale getiriyor.”

Superior Gölünün Amerika Birleşik Devletleri kısmında bulunan Duluth-Superior’a kadar uzatılan “yolda” yolculuk eden okyanus gemileri, 60 katlı bir gökdelene tırmanırcasına, deniz seviyesinin 180 metre üstüne çıkıyor. Atlas Okyanusundan içeriye doğru yapılan yolculuk toplam olarak 3.700 kilometredir.

Böyle bir deniz trafiği, bu yol üstünde bulunan şehirlere ticari açıdan refah getirdi. The Great Lakes/St. Lawrence System kitabı şu yorumu yapar: “Irmağın ikiuluslu sınırları içinde, Kanada ve Amerika’nın önemli endüstri merkezleri, 100 milyonu aşan yoğun bir nüfus ve batı dünyasının endüstri ve imalat alanındaki zenginliğinin en büyük kaynağı bulunur.”

Atlas Okyanusundan Superior Gölüne kadar giden suyolu hattında bulunan 150’den fazla limanın arasında şunlar vardır: (Kanada’da) Quebec, Montreal, Toronto, Hamilton, Sault Sainte Marie ve Thunder Bay; (Amerika’da) Buffalo, Erie, Cleveland, Detroit, Chicago ve Duluth-Superior. Kazablanka, Le Havre, Rotterdam ve başka yerlerden gelen gemiler, her yıl St. Lawrence ırmağı üzerinde milyonlarca ton kargo taşır. Bu “yolun” kullanımı, on binlerce işyeri ve her yıl milyarlarca dolarlık gelir sağlar.

Alarm Çığlıkları

Bununla birlikte, bu “yol” üzerinde 30’u aşkın yıl boyunca gemi seferleri yapıldıktan sonra, alarm çığlıkları duyulmaya başladı. Environment Canada adlı teşkilat, Büyük Göller havzasıyla birlikte St. Lawrence Irmağının yüzyıllardır “bir lağım ve çöplük” olarak kullanıldığını iddia ediyor. “Koca Irmak” yakın zamana kadar bunlarla baş edebildi.

Büyük şilepler, atıklarını tatlı su göllerine ve ırmağa bıraktı. Suyolu boyunca bulunan şehirler ve sanayi kuruluşları ırmağa zehirli kimyasal maddeler attı. Tarım da atıklarını ırmağa bağışladı. Bu etkilerin birikimi ırmağın durumunu tehlikeye soktu.

Irmağa daha fazla kirletici madde atıldıkça, balık türleri yavaş yavaş yok oldu. Zamanla ırmakta yüzmek yasaklandı. Daha sonra belirli balık ve kabukluları yemekle ilgili yasaklamalar getirildi. Irmak kaynaklı musluk sularının içilmesi, tartışma konusu oldu. Yabani hayvanların belli türlerinin tehlikede olduğu resmen kabul edildi. Sudaki zehirlerden kaynaklanan hastalıkların kurbanı olan ölü beyaz balinalar kıyıya vuruyordu.

“Yolun” Temizlenmesi

Irmak açık bir mesaj veriyordu. Muhteşem “yürüyen yolun” onarılmaya ihtiyacı vardı. Böylece 1988’de Kanada hükümeti bu çağrıya karşılık vererek ırmağın özellikle Montreal’den Atlas Okyanusuna kadar olan bölümünü bir koruma ve onarma programıyla temizlemek üzere tasarlanmış olan St. Lawrence Faaliyet Planı’nı uygulamaya koydu.

Şimdi, tehlikede olan türlerin kurtarılmasıyla ilgili planlar sürekli geliştirilmektedir. Geriye kalanların kaybolmaması için koruma alanları kurulmaktadır. Saguenay Irmağının St. Lawrence ile buluştuğu yerde bulunan ve yenilikçi bir yapıdaki Saguenay Deniz Parkı, deniz ortamının ve doğal yaşamın ender rastlanan örneklerini korumak amacıyla kuruldu.

Yeni kurallar konuldu. Endüstri kuruluşlarına, ırmağı kirletici maddeleri yüzde 90 oranında azaltmaları için belirli bir zaman verildi. Kirliliği azaltmak üzere yeni teknikler geliştiriliyor. Irmağın tortusundaki zehirli maddeler veya yapılan dip taramaları nedeniyle kirlenmiş olan bölgeler temizleniyor. Bazı yerlerde arındırılmış tortular kullanılarak, kıyı boyunca yeni doğal yaşam alanları kurulacak. Her yıl ırmağı görmeye gelen binlerce turistin sayısını ve girdikleri bölgeleri denetleyebilmek üzere bazı önlemler alınıyor.

Irmağa verilen zarar telafi edilebilir. Her şeyden önce, insan yapımı yolların aksine bu ırmak, insanlar onu kirletmeyi bırakırsa kendi kendine düzelebilir. En büyük ihtiyaç ise, bu ırmak ve Büyük Göller boyunca yapılan ticaretten faydalanan sanayicilerin ve sıradan tüketicilerin tutumunu değiştirmektir.

Söz konusu bozulmanın tersine çevrilmesi yönünde kazanılan başarının bir belirtisi beyaz balinalardır. Beyaz balinalar, hâlâ tehlike altında olmalarına rağmen, sayıları 5000’den 500’e düştükten sonra şimdi eski durumlarına dönmeye başlıyorlar.

Bu ırmağın doğal zenginliğine ve geçmişteki görkemine verilen zarar konusunda halk arasında yeni yeni bir bilinçlenme görülüyor. Acaba bu değer bilme, yenileme çabalarını gelecekte de sürdürmeye yetecek kadar güçlü olacak mı? İnsanlar, Tanrı’nın yarattığı şeylere saygı duyup onların değerini bildiklerinde bu olacak.

[Sayfa 20’deki resim tanıtım notu]

St. Lawrence Seaway Authority’nin izniyle

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş