Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g96 Kasım s. 28-29
  • Dünyaya Bakış

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dünyaya Bakış
  • Uyanış!—1996
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “Kayıp” Kadınlar
  • Silah mı Yoksa Kalkınma mı?
  • Karşıdan Karşıya Geçen Kanada Geyiği Tehlikesi
  • Nauru’nun İçler Acısı Durumu
  • Gine Solucanı Hastalığı Yenik Düşüyor
  • Kıyamet Saati İlerliyor
  • Yeni Doğmuş Bebekler Terk Ediliyor
  • Sadece Susayınca Su İçmek Yeterli Değil
  • Ünlü Mısır Mezarı Açıldı
  • Mus: Ormanın Dev Sakini
    Uyanış!—2013
  • Dünya Kontrolden Çıktı mı Yoksa Çıkmadı mı?
    Uyanış!—2017
  • Dünyaya Bakış
    Uyanış!—2008
  • Bilim İnsanları Kıyamet Günü Saatini İleri Aldı—Kutsal Kitap Ne Diyor?
    Ek Konular
Daha Fazla
Uyanış!—1996
g96 Kasım s. 28-29

Dünyaya Bakış

“Kayıp” Kadınlar

Avrupa Birliği tarafından yayımlanan The Courier dergisi “Kadınların sağlık konusunda oldukça iyi muamele gördüğü toplumlarda her 100 erkeğe 106 kadın düşer. Bu biyolojik bir gerçektir,” diyor. Ancak BM (Birleşmiş Milletler) tarafından yapılan araştırmalar bir başka gerçeği de ortaya koyuyor: Çin, Hindistan, Kore Cumhuriyeti ve Pakistan gibi Asya ülkelerinde bu oran ortalama olarak 100 erkeğe sadece 94 kadındır. Niçin? The Courier şöyle açıklıyor: “Bilimsel gelişmeler, hamileliğin ilk döneminde ceninin cinsiyetinin belirlenmesini mümkün kıldığından doğumlarda kız-erkek oranının dengesizliğini artırmıştır.” Örneğin Kore Cumhuriyetinde, 1982’de her 100 erkek çocuğa karşılık 94 kız çocuğu doğuyordu, fakat 1989’da bu oran 88’e düşmüştür. BM yayını, Our Planet şunları ekliyor: “İstatistikler çok şaşırtıcıdır: kız bebek cinayetleri ve dişi ceninlerin aldırılması nedeniyle 100 milyon Asyalı kadın ‘kayıptır’.”

Silah mı Yoksa Kalkınma mı?

Yüz ABD dolarıyla bir AK-47 tüfeği satın alınabilir ya da bir yaşındaki 3000 çocukta körlüğü engellemeye yetecek miktarda A-Vitamini hapı satın alınabilir. Yüz milyon dolarla ise on milyon kara mayını ya da 7,7 milyon çocuğu altı ölümcül çocuk hastalığına karşı korumaya yetecek miktarda aşı alınabilir. Sekiz yüz milyon dolarla da 23 adet F-16 avcı uçağı alınabilir ya da 1,6 milyar insanı geri zekâlılık gibi iyot eksikliğine dayalı bozukluklardan korumak için on yıl yetecek tuz iyotlaması yapılabilir. Yaklaşık 2,4 milyar dolarla ise bir adet nükleer denizaltı satın alınabilir ya da 48 milyon insan için su ve kanalizasyon tesisleri yapılabilir. Dünya nelere öncelik vermektedir? The State of the World’s Children 1996’ya göre sadece 1994’te gelişen ülkelere satılan silahların tutarı 25,4 milyon dolardı ki, bu para kalkınma girişimleri için kullanılabilirdi.

Karşıdan Karşıya Geçen Kanada Geyiği Tehlikesi

Bir Kanada Geyiği neden karşıdan karşıya geçer? Bu Newfoundland doğal yaşam biyologları, yöresel sürücüler ve eyalet otoyollarını kullanan binlerce turist için ciddi bir sorudur. Globe and Mail gazetesi “Newfoundland oto yollarında arabaların Kanada geyiklerine çarpması sonucu yılda yaklaşık 300 kaza oluyor ve bunların bir kısmı sürücülerin ölümüyle sonuçlanıyor,” diyor. “450 kilograma varan kütlesi ile Kanada geyiği koca bir taş gibi arabanın tepesine inerse ya öldürür ya da sakatlar.” Natural Resources Department’tan (Doğal Kaynaklar Dairesinden) Shane Mahoney adada halen 150.000 olan Kanada geyiği nüfusunu azaltmanın işe yaramayabileceğini, çünkü onların yoğun olarak bulunmadıkları birçok bölgede kaza sayısının yüksek olduğunu söylüyor. Bilim adamları sürülerin hareketlerini inceleyerek, doğal olarak trafikten korkan Kanada geyiklerinin neden karşıdan karşıya geçmeye karar verdiklerini öğrenmeyi ümit ediyorlar.

Nauru’nun İçler Acısı Durumu

Dünyanın en küçük ve en kenarda kalmış cumhuriyeti olan Nauru bir zamanlar tropik güzelliği ile tanınıyordu. Avrupalı denizciler 18. yüzyılda 20 kilometrekarelik adayı ilk gördüklerinde onu Sevimli Ada diye isimlendirdiler. Ancak şimdi sadece dar bir kıyı şeridi yaşanılabilir durumdadır ve The New York Times Nauru “doğal çevre bakımından dünyanın en harap ülkesi haline geldi” yorumunda bulunuyor. Neden? Ekskavatörle maden çıkarılması yüzünden. 90 yıl boyunca, binlerce yıldır biriken kuş gübresinin ve denizdeki mikroorganizmaların ürünü olan fosfatlar toprak yüzeyinden kazındı, “Geriye çukurlar, korkunç hayaletleri andıran ve bazıları 22 metre uzunluğunda olan gri sivri kayaların oluşturduğu ay yüzeyine benzer bir yüzey kaldı. Adanın zaten kazılmış olan beşte dördünden yükselen ısı hava koşullarını da etkilemiş, yağmur bulutlarını uzaklaştırarak ülkeyi kuraklıkla vurmuştur. Beş yıl içinde son fosfat yataklarının çıkartılması beklenmektedir. Birçok Naurulu tek çıkış yolunun Nauru’yu terk edip ellerindeki olanakları taşınabilecekleri yeni bir ada evi satın almak üzere kullanmak olduğunu düşünüyor.

Gine Solucanı Hastalığı Yenik Düşüyor

The Economist “Gine solucanı hastalığının insana özgü hastalıklar arasında çiçekten sonra kökü kurutulan ikincisi olması bekleniyor,” diyor. “Bildirilen vaka sayısı 1989 gibi yakın bir geçmişte dünya çapında yaklaşık 900.000 iken, geçen yıl 163.000’e inmiş olup çoğu ülkede her yıl yarı yarıya azalmaktadır.” “Savaş ile hastalığın el ele gittiği görülen” Sudan bir istisnadır. Başlangıçta mikroskobik bir larva olup su yoluyla bulaşan bir parazit olan Gine solucanının, birçok Afrika ülkesinde, Orta Asya’da ve Pakistan’da daha şimdiden kökü kurutulmuş durumdadır. Sağlık teşkilatları, suyu arıtmak için kimyasal maddeler kullanarak, insanlara içecek sularını bir bezle süzmelerini öğreterek ve hasta olanların içme suyu kaynaklarında yıkanmalarını veya suyun içinde yürümelerini engelleyerek hastalığı kontrol altına alabildiler. Solucanlar bir kez mideye indikten sonra, erkekleri çiftleşmenin ardından ölür, dişileri ise 1 metreye kadar varabilen boylarıyla birkaç hafta sonra kurbanın bacağındaki ağrılı çıbanlardan yavaşça dışarı çıkarlar, bazen kaslara zarar verip kişiyi sakat bırakabilirler.

Kıyamet Saati İlerliyor

The Bulletin of the Atomic Scientists’in kapağında yer alan meşhur kıyamet saatinin yelkovanı, geçenlerde gece yarısına üç dakika daha yaklaştırıldı. Bu saat simgesel olarak dünyanın nükleer savaşa ne kadar yakın olduğunu gösteriyor. 1947’deki ilk tanıtımından bu yana saat, değişen dünya koşullarından ötürü 16 kez tekrar ayarlanmıştır. Nükleer gece yarısına en fazla yaklaşması—gece yarısına iki dakika—1953 yılında ABD tarafından patlatılan ilk hidrojen bombasından sonraydı. Son değişiklik, Soğuk Savaşın sona ermesiyle ortaya çıkan iyimserliğin sonucu olarak gece yarısından 17 dakika geriye alındığı 1991’de olmuştu. Saatin gece yarısına 14 dakika kalaya alınması dünyada artan gerilim, nükleer stoklarının yarattığı güvensizlik ve nükleer terör tehdidi ile ilgili artan endişeyi yansıtıyor. The Bulletin’in başkanı Leonard Rieser, “Dünya hâlâ çok tehlikeli bir yerdir” dedi.

Yeni Doğmuş Bebekler Terk Ediliyor

İtalya’da bir anne yeni doğmuş bebeğini kabul etmeyi yasal olarak reddedip evlat edinmeye istekli bir çifti bulma sorumluluğunu gençlerle ilgilenen kamu kuruluşlarına bırakabilir. La Repubblica adlı İtalyan gazetesi buna rağmen 1995’te “birçoğu çöp tenekelerine, diğerleri kilise veya sağlık merkezlerinin yakınına” olmak üzere 600 kadar çocuğun doğumdan sonra terk edildiğini yazıyor. Bu durum ülkenin en fakir ve en az gelişmiş kesimleri kadar en endüstrileşmiş ve zengin yerlerinde de görülmektedir. İtalian Society of Psychology’nin başkanı Vera Slepoj’a göre bu, topluma iyice sinen “ölüm duygusunu gösteren bir uyarı işaretidir.”

Sadece Susayınca Su İçmek Yeterli Değil

Bir beden eğitimi fizyolojisi profesörü olan doktor Mark Davis, “eğer bir kimse sadece susadığında içerse yeteri kadar su içmemiş olur” diyor. Vücuttaki sıvı seviyesi düştükten sonra susama hissi oluştuğuna göre birçok insan bir ölçüde su kaybına uğramış durumda kalmaktadır. Ve insanlar yaşlandıkça susama mekanizmaları daha az duyarlı hale gelir. The New York Times’ın bildirdiğine göre hava sıcak veya aşırı derecede soğuk ve kuru olduğu zamanlarda, egzersiz ya da rejim yaptığımızda ve su kaybına neden olan ishal, ateş ve kusma gibi belirtileri gösteren herhangi bir hastalığa yakalandığımızda daha çok suya gereksinim duyarız. Çok lifli rejim uygulayanların da liflerin barsaklarda ilerlemesini sağlamak için çok sıvı almaları gerekir. Her ne kadar meyve ve sebzeler yüksek oranda su içerebilirlerse de gereksinimimizin çoğu sıvı içerek karşılanır. Su vücut tarafından hızla emildiğinden susuzluğu gidermenin en iyi yoludur. İçilen meşrubat ne kadar tatlı ise vücudun onu emmesi de o kadar yavaş olur. İçindeki şekeri sindirmek için sıvı gerekeceğinden sodalı içecekler aslında sizi daha çok susatabilir. Kafein ve alkol diüretik (idrar söktürücü) olduklarından eğer bir kişi sıvı almak için kafein ve alkole güveniyorsa bu sonunda su kaybına yol açabilir. Times şöyle diyor, “Yetişkinler günde en az 2,4 litre su içmelidirler.”

Ünlü Mısır Mezarı Açıldı

Queens’in Luxor vadisinde bulunan ve yıllardır kapalı olan Nefertari’nin mezarı restore edildikten sonra yeniden halka açıldı. “Supreme Council for Antiquities’in Luxor şube başkanı Mohammed el-Soghayer şöyle dedi: ‘Bu gerçekten Luxor’ın batı yakasındaki hatta bütün Mısır’daki en büyüleyici mezardır. Bu kraliyet eserinin Nefertari’ye olan büyük sevgisinden ötürü Firavun II. Ramses tarafından zamanının en usta sanatkârlarına yaptırıldığı bellidir. II. Ramses, Nefertari’nin olabilecek en iyi mezara sahip olmasını istemişti.’” Ancak, 430 metrekarelik büyük bir ustalık yansıtan göz alıcı resimler, sel, çamur ve içine işlemiş tuz zerrecikleri yüzünden neredeyse yok olacaktı. Yıllar süren görüşmelerden sonra 1986’da, uluslararası bir ekip mezarı bulan İtalyan Mısır bilimci Ernesto Schiaparelli tarafından çekilen fotoğrafları kullanarak özen gerektiren bir iş olan duvar resmi parçalarını birleştirme işine başladı. Ancak nem oranı ile ilgili kaygılar nedeniyle ziyaretçi sayısı kısıtlandı. II. Ramses Nefertari’yi, Abu Simbel’deki tapınaklardan birini ona vererek de onurlandırmıştı.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş