Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g97 Aralık s. 12-15
  • Dünyanın Övgüsünden Daha Güzel Bir Şey

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dünyanın Övgüsünden Daha Güzel Bir Şey
  • Uyanış!—1997
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Ruhi Açlık
  • Uluslararası Çapta Övgü
  • Dinle Yeniden İlgileniyorum
  • Bir Dönüm Noktası
  • İşle İlgili Ayarlamalar
  • Tanrısal Hizmet İmtiyazları
  • Yeni Dünyaya Doğru İlerlerken
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2007
  • Sanattan Daha Kalıcı Bir Şey
    Uyanış!—2007
  • ‘Yeni Sahalara Geçerek’ Yaşanan 50’yi Aşkın Yıl
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • İki Efendiye Kulluk Etmeye Çalıştım
    Uyanış!—2003
Daha Fazla
Uyanış!—1997
g97 Aralık s. 12-15

Dünyanın Övgüsünden Daha Güzel Bir Şey

Avrupa’da Tanınmış Bir Heykeltıraş Olmamdan Yıllar Sonra, Bir Sanatçı Arkadaşım Beni Şöyle Suçladı: “Sanatına Yazık Ettin!” Neden Böyle Bir Suçlamada Bulunduğuna Değinmeden Önce, Nasıl Heykeltıraş Olduğumu Anlatayım.

DOĞDUĞUM köy olan Aurisina’da, erkeklerin çoğu eski taş ocağında çalışırdı. Aurisina, kuzey İtalya’da Trieste dolaylarında eski Yugoslavya’ya yakın bir yerdir. 15 yaşındayken ben de taş ocağında çalışmaya başladım. 1939 yılıydı; o yıl II. Dünya Savaşı başladı. Taşla uğraşmak bende ünlü bir heykeltıraş olma isteği uyandırdı. Bir de hiç ölmemeyi istiyordum. Bu arzularımın ikisi de erişilemez görünüyordu.

1945’te savaş sona erdiği zaman, ablamla beraber yaşamak üzere Roma’ya taşındım. Orada sanat akademisine kaydolmayı umuyordum. Bu dileğim gerçekleştiğinde ve üç yıllık eğitim için kabul edildiğimde büyük bir heyecan duymuştum! Eğitim giderlerim çeşitli hayır kurumlarının yardımıyla karşılandı.

Ruhi Açlık

Salvation Army’nin (Selamet Ordusu) ve Valdocularınki de dahil türlü dinsel ayinlere katılarak ruhi açlığımı giderme arayışındaydım. Hatta bir Cizvit üniversitesinde ders aldım ve bir keresinde bir piskopos tarafından verilen üç günlük bir seminere katıldım. Bu seminer sırasında birbirimizle konuşmamıza izin verilmiyordu; bunun yerine kendimizi duaya, derin düşünmeye, günah çıkarmaya ve piskoposun sunduğu konuşmalara vermiştik.

Sonraları imanımın güçlenmediğini fark ettim. Piskoposa sordum: “Neden güçlü bir iman geliştiremedim?”

Piskoposun cevabı şuydu: “İman Tanrı’nın hediyesidir ve kime isterse ona verir.” Bu cevabı beni öylesine düş kırıklığına uğrattı ki, Tanrı’yı aramaktan vazgeçtim ve kendimi tümüyle sanat çalışmalarına adadım.

Uluslararası Çapta Övgü

Roma’daki okulu 1948’de bitirdikten sonra Avusturya’nın Viyana kentindeki sanat akademisinde bir yıllık eğitim bursu kazandım. Bir sonraki yıl oradan mezun oldum ve eğitimimi Slovenya’nın (Eski Yugoslavya’nın bir kısmı) Ljubljana kentinde sürdürmek üzere bir yıllık bir bursu kabul ettim. Amacım ileride, güzel sanatların merkezi olan Fransa’nın Paris kentine gitmekti.

Bununla birlikte 1951 yılında, bana İsveç’in Stockholm kentinde çalışma olanağı sunuldu. Sanat kariyerimi Paris’te sürdürebilmek için gerekli parayı biriktirmek amacıyla oraya gittim. Sonra Micky ile tanıştım; 1952’de evlendik ve ardından Stockholm’e yerleştik. Küçük bir atölyede işe girdim ve orada taş, mermer ve granitten heykeller yaptım. Bunlardan bazıları Stockholm yakınlarındaki Lidingö kasabasında bulunan bir park ve müze olan Millesgarden’da sergilenmektedir.

Roma’da yitik mum denen eski bir tunç döküm yöntemini öğrenmiştim ve Stockholm’deki Sanat Meslek Eğitimi Okulunda ve Sanat Akademisinde tunç dökümünü öğrettim. Daha sonra bana Stockholm’daki Skansen Açık Hava Müzesinde bulunan tunç dökümhanesini kullanma izni verildi. Orada sık sık seyirciler önünde tunçtan ve kurşundan heykeller yapıyordum. Ayrıca o zamanki İsveç kralı VI. Gustaf’a ait antik heykellerin restorasyonunu yapmak üzere ücretli olarak görevlendirildim. Bu heykeller şimdi Stockholm’de hem Drottningholm şatosunda hem de Kraliyet Sarayında sergilenmektedir.

1954 ile 1960 yılları arasında, çalışmalarım basından ve sanat eleştirmenlerinden övgü aldı. Heykellerimden birçoğu Stockholm, Roma, Ljubljana, Zagreb ve Belgrad da dahil Avrupa’nın büyük kentlerinde sergilendi. Belgrad’da Mareşal Tito heykellerimden bazılarını kendi özel koleksiyonu için satın aldı. Şu anda, Roma’daki Modern Galeri’de granitten büyük bir kadın torsosu ile temsil ediliyorum ve eserlerim Viyana’daki Albertina Müzesinde sergileniyor. Stockholm’de Modern Müze’de birer tunç ve kurşun heykelim ve Ljubljana’da Modern Galeri’de tunçtan bir heykelim var.

Dinle Yeniden İlgileniyorum

Evlendikten birkaç yıl sonra Micky dine karşı ilgimin yeniden alevlendiğini fark etti. ‘İlk Hıristiyanların uğrunda ölmeye bile hazır oldukları o imanın nerede olduğunu’ halen merak ediyordum. Dinsel ayinlere, örneğin Pentikostçular ve Adventistlerin ayinlerine katılmaya başladım. Hatta İslamiyeti ve Budizmi de araştırdım.

1959’da İtalya’nın Milano kentindeki bir sanat sergisine katılmadan önce köyüm Aurisina’yı birkaç günlüğüne ziyaret ettim. Köylüler bana Mukaddes Kitap hakkında çok şey bilen bir adamdan bahsettiler. O, Yehova’nın bir Şahidiydi. Kendisiyle konuşma fırsatı bulduğum zaman bana Mukaddes Kitaptan daha önce hiç görmediğim şeyler gösterdi. İnsanın kendisinin bir can olduğunu, bedenden ayrı bir cana sahip olmadığını ve insan canının diğer dinlerde öğretildiği gibi ölümsüz değil, ölümlü olduğunu öğrendim.—Tekvin 2:7; Hezekiel 18:4.

Bana ayrıca Tanrı’nın Âdem ve Havva’yı yaratırken amacının onların ölmesi değil, yeryüzünde sonsuza dek mutluluk içinde yaşamaları olduğunu gösterdi. İlk insan çifti ölmüştü; çünkü onlar itaatsizdiler. (Tekvin 1:28; 2:15-17) İnsanların Âdem’in itaatsizliğiyle kaybedilen sonsuza dek yaşama ümidine sahip olabilmeleri için Oğlunu fidye olarak vermekle yaptığı düzenlemeyi öğrendim. (Yuhanna 3:16) Tüm bu şeyleri öğrenmek bana büyük sevinç verdi.—Mezmur 37:29; Vahiy 21:3, 4.

Bir Dönüm Noktası

Kısa bir zaman sonra İsveç’e döndüm ve Micky ile beraber Yehova’nın Şahitlerini bulmaya çalıştık. Ancak onlara ait bir adres tespit edemedik. Fakat birkaç gün sonra kapımızın zili çalındı ve işte onlar karşımızdaydı! Bana bıraktıkları yayınları okumaya başladım ve kısa sürede bunların hakikati içerdiğine ikna oldum. Ama yine de düşüncemin doğruluğundan emin olmak için 1940’ların ikinci yarısında Roma’daki eğitimim sırasında tanıştığım bir Katolik başpiskoposu olan eski arkadaşımla konuşmak istedim. Bu nedenle 1961 yılının Ocak ayında onu görmeye gittim.

Arkadaşım o zamanlar dünya çapındaki tüm Katolik misyonerlik faaliyetlerinden sorumluydu. Beni ne büyük bir sürpriz bekliyordu! Başpiskoposun en temel Mukaddes Kitap bilgilerinden bile yoksun olması beni çok şaşırttı. Ölünce insana ne olduğu hakkında konuşurken şunu dedi: “Şimdi inandıklarımızın tam tersi olabilir.” Ve resul Petrus’un alıntıda bulunduğu Mukaddes Kitabın “yeni gökler ve yeni yer” vaadini ele alırken, bu vaadin ne anlama geldiğinden tam emin değildi.—II. Petrus 3:13; İşaya 65:17-25.

Stockholm’e döndükten sonra hem benim hem karımın tanıdığı bir Şahitle Mukaddes Kitabı düzenli olarak incelemeye başladım. Micky’nin bu incelemeye olan ilgisinin arttığını görmek beni mutlu ediyordu. Ve sonunda 26 Şubat 1961’de suda vaftiz edilerek Yehova’ya olan vakfımı sembolize ettim; Micky de benden bir yıl sonra vaftiz edildi.

İşle İlgili Ayarlamalar

Kızımız 1956’da, oğlumuz 1961’de doğdu. Artık bakmam gereken bir ailem olduğundan, devamlı bir iş bulmalıydım. Doğduğum köyde büyük bir anıt yapma daveti aldığımda çok sevindim. Bu anıt II. Dünya Savaşında hayatını kaybeden partizanların anısına yapılacaktı. Bu benim için çok kârlı bir proje olacaktı. Fakat sonradan bazı etkenleri, örneğin ailemden ve cemaatimden aylarca uzak olacağımı, Komünizmin çok geliştiği bir ülkede kalacağımı ve orada ruhi çıkarları gözetmenin zor olduğunu düşününce teklifi geri çevirdim.

Başka bir iş vicdanımın rahatsız olmasına neden oldu. İsveç’te yeni bir krematoryum için heykellerle bir çevre düzenlemesi hazırlamam istendi. Bu işi bitirdikten sonra açılış törenine davet edildim. Ancak heykelin örtüsünü Stockholm piskoposunun kaldıracağını öğrenince, öğretileri ve âdetleri Tanrı’nın Sözüyle tamamen çelişenlerle aynı açılış töreninde bulunmamaya karar verdim.—II. Korintoslular 6:14-18.

Bir heykeltıraş olarak devamlı bir işte çalışma olanağım olmadığından ailemin maddi ihtiyaçlarını yeterli ölçüde karşılamakta zorlanmaya başladım. (I. Timoteos 5:8) Geçimimizi sağlayabilmek için ne yapabileceğimi duayla düşündüm. Daha sonra bir mimar kendi tasarımı olan bir binanın modeliyle bana geldi. Bunu fotoğraflamamı teklif etti. Heykellerimi fotoğraflamakla kazandığım tecrübe sayesinde fotoğrafçılığı öğrendiğimden bu teklifi zevkle kabul ettim. O yıllarda İsveç’te çok sayıda inşaat çalışması sürüyordu ve modellerin fotoğraflanması gerekiyordu. Bu sayede birçok mimardan iş aldım ve ailemin geçimini oldukça iyi sağlayabildim.

Bu süre içinde Gökteki Krallığın iyi haberini paylaşmak amacıyla Stockholm’de bulunan İtalyan Kültür Enstitüsünü ziyaret ettim. (Matta 24:14) Enstitü yöneticisini tanıyordum ve onunla konuşabilmek için bir randevu aldım. Artık bir heykeltıraş olarak çalışmadığımı öğrenince şöyle haykırdı: “Sanatına yazık ettin!” Tanrı’ya ve aileme karşı yükümlülüklerimin önce geldiğini açıkladım.

Kabul etmeliyim ki bir süre için sanat, hayatımdaki en önemli şeydi. Bununla birlikte, kariyer peşinden koşmayı sürdürmenin iki efendiye kulluk etmeye çalışmak gibi olduğunu fark ettim. (Matta 6:24) Yapabileceğim en önemli şeyin Tanrı’nın Gökteki Krallığın iyi haberini vaaz etmek olduğuna ikna oldum. Bunun sonucu kişisel bir karar verip heykeltıraş olarak çalışmayı bıraktım ve Yehova Tanrı bu kararımı bol bol bereketledi.—Malaki 3:10.

Tanrısal Hizmet İmtiyazları

1970’li yılların başlarında güney ve doğu Avrupa’dan İsveç’e gelen birçok göçmen Mukaddes Kitap hakikatine ilgi göstermeye başladı. Bu sayede 1973’ten itibaren İtalyanca, İspanyolca ve Sırp-Hırvat dilini konuşan göçmenlerle Mukaddes Kitabı inceleme imtiyazına sahip oldum ve bu dilleri konuşan kardeşler için yeni cemaatlerin ve inceleme gruplarının oluşturulmasına yardımcı oldum. İtalyanca bölge toplantıları düzenlemek ve bu toplantılardaki temsilleri yönetmekle görevlendirildim. Zaman zaman da İsveç’teki cemaatlerde seyahat eden nazır olarak hizmet etme imtiyazına sahip oldum.

İsveç’te İtalyanca bölge toplantılarının düzenlenmesine yardımcı olurken, Yehova’nın Şahitlerinin Roma’daki bürosuyla temas kurmam gerekti. Oradaki kardeşler bana İtalya’da muazzam şekilde artan vaaz etme işi nedeniyle cemaatlerde ihtiyarlara ihtiyaç olduğunu söylediler. Bu nedenle 1987 yılında Micky ile beraber İtalya’nın Cenova kenti yakınlardaki Liguria’ya taşındık. Artık çocuklarımız büyümüştü ve geçimlerini kendileri sağlıyordu. İtalya’da iki güzel yıl geçirdik ve Liguria’da yeni bir cemaatin kurulmasında payımız oldu. Süleymanın Meselleri 10:22’deki şu sözleri aynen yaşadık: “RABBİN bereketi, zengin eden odur.”

Micky ile bazen Yehova’dan gelen bereketleri saymaya çalışıyoruz; sayacak öylesine çok şey buluyoruz ki! Yeni cemaatlerin oluşmasına katkıda bulunmanın yanında, çocuklarımız dahil birçok kişinin vakf ve vaftiz aşamasına gelmelerine ve sonra da İsa’nın olgun birer takipçisi olmalarına da yardımcı olabildik. Tanınmış bir heykeltıraş olarak hayatımı sürdürmekten vazgeçmekle ilgili kararımdan pişmanlık duymadım; çünkü çok daha doyurucu bir kariyeri, sevgi dolu Tanrımız Yehova’ya hizmet etmeyi seçtim. Ailem ve ben Yehova sayesinde sonsuz yaşamla ilgili sağlam bir ümide sahip olduk.—Celo Pertot tarafından anlatılmıştır.

[Sayfa 13’teki resim]

1955’te bir heykel yaparken

[Sayfa 15’teki resim]

Karımla birlikte

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş