Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g98 Temmuz s. 15-19
  • Fildişi—Ne Kadar Değerli?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Fildişi—Ne Kadar Değerli?
  • Uyanış!—1998
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Kaçak Avlanma Çılgınlığı
  • Küresel Yasak
  • Güney Afrika Filleri
  • Fildişi Stokları
  • Kaygılar Devam Ediyor
  • Filleri Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?
  • Filler—Dost Mu, Düşman Mı?
    Uyanış!—1994
  • Namib Çölünde Hayatta Kalanlar
    Uyanış!—1993
  • Nasıl Fil Bakıcısı Olunur?
    Uyanış!—2009
  • Yabanıl Dil—Hayvanlar Arasındaki İletişimin Sırları
    Uyanış!—2002
Daha Fazla
Uyanış!—1998
g98 Temmuz s. 15-19

Fildişi—Ne Kadar Değerli?

Haziran 1997’de, Harare’deki (Zimbabve) uluslararası bir konferansta 138 ülkeden gelen delegeler, küre çapında fildişi ticareti üzerine konan yedi yıllık yasağı yumuşatmak için oy kullandılar. Sert tartışmalar sonunda alınan karar, güney Afrika’daki üç ülkenin—Botsvana, Namibia ve Zimbabve—tek bir ülkeye, yani Japonya’ya koşullu olarak fildişi satmasına izin veriyor. Güney Afrikalı temsilciler karar üzerine sevinçlerini yüksek sesle şarkı söyleyerek gösterdiler. Diğer delegeler ise, bunun Afrika fili için ne anlama gelebileceğini düşünerek kaygılanmaya başladılar.

HANNİBAL, MÖ üçüncü yüzyılda Roma ordusuna meydan okuduğunda beraberinde ehlileştirilmiş Afrika fillerinden oluşan bir kervan vardı. O devirlerde Afrika fillerinin sayısı büyük olasılıkla on milyonlara varıyordu ve onları Ümit Burnundan Kahire’ye dek her yerde görmek mümkündü.

Sonra durum değişti. Bir gözlemci şunu belirtti: “Fil denizindeki insan adacıkları, giderek insan denizindeki fil adacıklarına dönüştü.” İnsanların sayısı arttıkça, toprak savaşında kaybedenler filler oldu. Fil sayısının azalmasında başka bir etken ise, Sahra Çölünün güneye doğru genişlemesiydi.

Bununla birlikte, tüm bunları gölgede bırakan bir etken fildişine olan taleptir. Kaplan kemiği ve gergedan boynuzundan farklı olarak, fildişinin farmakolojik değeri hakkında herhangi bir mit bulunmamaktadır. Bununla birlikte, lüks, güzel, sağlamdır ve yontulması kolaydır. Eski devirlerden beri, fildişi değerli ve çok aranan şeyler arasında sayılmıştır.

Hannibal’den dört yüzyıl sonra, Roma İmparatorluğu fildişi tutkusu yüzünden kuzey Afrika’daki fil nüfusunun büyük bir kısmını yok etti. Bu tutku, o zamandan beri özellikle Batı dünyasında devam etmektedir. Bu yüzyılın başlarında, fildişine olan talep arttı; ancak bu talep, önceleri olduğu gibi sanat eserleri ve dinsel nesnelerin yapımından değil, piyano tuşu üretiminden kaynaklanmıştı. Battle for the Elephants adlı kitaba göre, sadece 1910 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde 350.000 adet piyano tuşu imal etmek için yaklaşık 700 ton fildişi kullanılmıştır ki, bu, 13.000 filin katledildiği anlamına gelir.

Kaçak Avlanma Çılgınlığı

Birinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda, fildişi talebi azaldı; yabanıl yaşamı koruma yasaları çıkarıldı ve fillerin sayısı artmaya başladı. Bununla birlikte, 1970’lerin başlarında büyük çaptaki kıyımlar yeniden başladı. Artık fildişi talebi Asya’nın yeni zengin ülkelerinden gelmekteydi.

Bu kez, Afrika’daki fillerin başına gelecek felaketin iki habercisi vardı: Birincisi, yüksek teknoloji ürünü hafif silahları elde etme olanağının artmasıydı. Birdenbire, sadece tek bir fili değil tüm sürüyü kolaylıkla vurmak mümkün oldu. İkinci olarak, elektrikli oyma aletleri sayesinde, ham fildişi hızla piyasaya sürülecek mallara dönüştürülebiliyordu. Geçmişte bir tek fildişinin işlenmesi bir yıl sürerdi. Oysa şimdi, mücevher ve hanko (Japonya’da yaygın olan isim mühürleri) yapan sekiz kişilik bir atölye elektrikli aletlerle sadece bir haftada 300 filin dişini işleyebilir. Fildişine olan talebin artması fiyatların fırlamasına yol açtı. Tabii, büyük paralar kaçak avcılara değil, birçoğu muazzam bir servet yapmış olan komisyoncu ve tüccarlara gidiyordu.

Fil nüfusunda korkunç bir kayıp söz konusuydu. Tanzanya yaklaşık yirmi yıl içinde fil nüfusunun yüzde 80’ini kaybetti; bunun çoğu kaçak avcıların elindeydi. Kenya, fillerinin yüzde 85’ini kaybetti. Uganda ise yüzde 95’ini kaybetti. Başlangıçta kaçak avcılar, dişleri büyük olduğundan erkek filleri vuruyorlardı. Fakat daha yaşlı fillerin sayısı azaldıkça, ufak dişleri için yavruları bile vurmaya başladılar. Bu dönemde, bir milyondan fazla fil dişleri için katledilmiş olabilir; böylece, Afrika’daki fil nüfusu 625.000’e indi.

Küresel Yasak

Fildişi ticaretini kontrol altına alma ve katliamı durdurma çabaları feci şekilde başarısızlığa uğradı. Sonunda, Ekim 1989’da İsviçre’de yapılan bir konferansta, Soyu Tehlikede Olan Yabanıl Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticareti Sözleşmesi (CITES) ile üye ülkeler arasında tüm fildişi ticareti yasaklandı. Yasak, açık arazideki filleri korumak için büyük fonlarla desteklendi.

Bazıları fildişi ticaretine getirilen yasağın karaborsada fiyatların daha da yükselmesine yol açacağı ve kaçak avlanmayı artıracağı şeklinde tahminler yürüttüler. Fakat tersi oldu. Fiyatlar düştü ve bir zamanlar kârlı olan piyasalar öldü. Örneğin Hindistan’da perakende fildişi satışları yüzde 85 düştü ve ülkedeki fildişi sanatkârlarının çoğu başka bir iş bulmak zorunda kaldılar. Kaçak avlanmada çarpıcı bir düşüş görüldü. Yasaktan önce, Kenya’daki kaçak avcılar yılda en azından 2.000 fil katlederdi. 1995’e gelindiğinde bu rakam 35’e düştü. Üstelik Kenya’nın 1989’da 19.000 olan fil nüfusu bugün yaklaşık 26.000’e çıktı.

Bu nedenlerle, merkezi Londra’da bulunan Environmental Investigation Agency (Çevre Araştırma Ajansı), fildişi ticareti yasağını “çevre koruma tarihinde son yılların en büyük başarılarından biri” olarak coşkuyla karşıladı. Bununla birlikte, özellikle güney Afrika’da herkes bu coşkuya katılmıyor.

Güney Afrika Filleri

Güney Afrika ülkeleri 200.000’i aşkın fille, Afrika’daki tüm fil nüfusunun yaklaşık üçte birine sahip. Bu bir ölçüde etkili koruma politikaları, bir ölçüde de bu ülkelerin Doğu ve Orta Afrika’nın sürülerini katleden ağır silahlı milislerden kurtulmaları sayesinde olmuştur.

Bununla birlikte, fil nüfusu arttıkça, fillerle kırsal bölgelerde yaşayan insanlar sık sık karşı cephelerde olurlar. Yetişkin bir filin çok iştahlı olduğu ve bir günde yaklaşık 300 kilogram bitki tüketebileceği unutulmamalıdır. Eğer yörenizde fil varsa, bunun ne demek olduğunu bilirsiniz.

Merkezi Zimbabve’de bulunan Africa Resources Trust şunu bildiriyor: “Filler, kırsal kesimde yaşayan çoğu Afrikalı tarafından korku, kuşku ve düşmanlıkla karşılanıyor. Filler, birkaç saat içinde ürünlerini yiyerek ya da çiftlik hayvanlarını çiğneyip öldürerek insanların geçim kaynaklarını harap edebilirler. Ayrıca, evlere, okullara, ahırlara, meyve ağaçlarına, bentlere ve toprak yapılara zarar verirler. Yerel gazeteler her gün fillerin verdiği zararları yazarlar.”

Güney Afrika ülkeleri fil nüfusunu sağlıklı şekilde korumayı başardıkları için övünüyorlar. Fakat bu koruma pahalıya mal oluyor ve onlar, diğer Afrika ülkelerinin sorunları yüzünden kendilerinin cezalandırılmamaları gerektiğine inanıyorlar. Kontrollü bir fildişi ticaretinin, elde edilen paranın koruma çabalarını desteklemek üzere kullanılması ve kırsal kesimdeki çiftçilerin kayıplarının tazmin edilmesi açısından yararlı olacağı şeklinde bir mantık yürütüyorlar.

Fildişi Stokları

Fillerin başıboş dolaştıkları ülkelerde, fildişi stokları artmaktadır. Bu stoklarda, yasalarca izin verilen şekilde öldürülen ya da doğal nedenlerle ölen fillerden elde edilenler ve yasadışı avlanma sonucu depolanmış fildişlerinden ele geçirilenler bulunuyor. Bu fildişleri ne yapılıyor?

Kenya, fildişini yakıyor. Kenya 1989’dan beri, dış kaynaklardan doğrudan hiçbir tazminat almadan, milyonlarca dolar değerindeki ham fildişini alenen yaktı. Zambia da 1992’de fildişi stokunu yaktı. Mesaj açıktı: Kenya ve Zambia fildişi ticaretinin içinde yer almak istemiyorlardı.

Diğer ülkeler, fildişi stoklarını yatırım olarak gelecek için muhafaza ediyorlar. Yabanıl yaşamı izleme konusunda dünyanın en büyük örgütü olan TRAFFIC, Afrika ülkelerinde şu anda depolanan toplam fildişi hacminin en az 462 ton (46 milyon dolar değerinde) olduğunu tahmin ediyor. Şimdi Japonya ile fildişi ticareti yapmalarına izin verilen Botsvana, Namibia ve Zimbabve 120 ton fildişine sahip. Bu nedenle, birçokları ‘İnsanların ekonomik mücadele içinde oldukları bir bölgede neden fildişleri depolarda tozlanmaya bırakılıyor? Satılarak elde edilecek gelir neden koruma programlarına aktarılmıyor?’ diye soruyor.

Kaygılar Devam Ediyor

Bazı Afrika ülkeleri fildişi yasağının yumuşatılmasının fillerin korunmasına yardım edeceğini söylerken, başkaları yeni kaçak avlanma çılgınlığını engelleyecek tek önlemin mutlak bir ticaret yasağı olduğuna kesin olarak inanıyor. Kaygılar, ticaretin ne denli sıkı denetleneceği üzerinde odaklanıyor. Pazarlama sistemleri, kaçak avlanmayla elde edilen fildişinin yasal ticarete karışmasına yol açabilecek boşluklar yaratabilir mi? Ya spekülatif kaçak avlanma hakkında ne denebilir? Yasağın yumuşatılması, fillerin öldürülmesi ve fildişinin, yasağın gelecekte daha fazla yumuşatılabileceğini ümit edenler tarafından stok edilmesi anlamına gelebilir mi?

Başka bir kaygı konusu da, şu anda Afrika’daki silah sayısının daha önce görülmemiş ölçüde çok olmasıdır. İç savaşlar yüzünden insanların elinde otomatik tüfekler var ve zor ekonomik koşulların baskısı altındaki bu kişiler para için bunları kullanmaya istekliler. East African Wildlife Society’nin direktörü Nehemiah Rotich şunları yazdı: “[Fildişi ticaretinin yeniden başlaması nedeniyle] fildişine verilen ücret göz önüne alınırsa, bu silahların fillere çevrileceğine hiç kuşku yoktur—ne de olsa, kocaman bir parkta fil vurmak, kentte banka soymaktan çok daha kolay.”

Ayrıca diğer bir sorun da, kaçak avlanma için önlem almanın pahalıya mal olmasının yanı sıra zor da olmasıdır. Fillerin dolaştığı geniş alanları denetlemek büyük mali kaynaklar gerektiriyor. Doğu Afrika’da bu kaynakları bulmak zordur.

Filleri Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?

Fildişi ticareti üzerindeki yasağın gevşetilmesi kararının sonuçları ilerde görülecek. Ancak durumlar iyiye gitse bile, fillere yönelik tehdit yok olmayacak. Ayrıca tarım ve başka nedenler yüzünden toprağa gereksinimi olan insanların giderek artması da filler açısından tehdit oluşturmaktadır. Yalnızca güney Afrika’da insanlar çoğunlukla tarım için olmak üzere her yıl yaklaşık 850.000 hektarlık alanı ormansızlaştırmaktadır ki, bu muazzam bir alandır. İnsan denizi genişledikçe, fil adacıklarının daha da küçüleceği kesindir.

World Watch dergisi şunu belirtiyor: “Sorunu inceleyen herkesin aynı fikirde olduğu bir nokta var: Afrika fili zor bir gelecekle yüz yüzedir. [İnsan nüfusunun giderek artması nedeniyle] doğal ortam krizinin, çok sayıda filin herhangi bir şekilde zamanından önce ölmesi anlamına geleceği muhakkak. Lisanslı avcılar tarafından veya yasaların izin verdiği şekilde öldürülmezlerse—ya da kaçak avcılar tarafından katledilmezlerse—bile, açlık yüzünden fil nüfusunda ani bir düşüş olacaktır.”

Bu karamsar tablo çizilirken fillerin Yaratıcısı Yehova Tanrı’nın görüşü ya da amacı göz önüne alınmamıştır. Oysa, Tanrı’nın, yarattığı varlıklar için duyduğu kaygı İsa Mesih’in şu sözlerinden bellidir: “Beş serçe kuşu iki paraya satılmaz mı? ve Allahın gözünde onlardan hiç biri unutulmuş değildir.” (Luka 12:6) Ufacık bir serçeyi unutmayan Tanrı’nın, kocaman filin içinde bulunduğu zor durumu göz ardı etmediğinden de emin olabiliriz.

[Sayfa 16’daki çerçeve]

Fildişi Hakkında

“Fildişi kuşkusuz güzel bir maddedir. Süs eşyalarında veya heykelcilikte kullanılan başka herhangi bir materyalden çok farklı bir beyazlığa ve parlaklığa sahiptir. Fakat hep insanların onun bir filin dişi olduğunu unuttuğunu düşünürüm. Zihnimizde fildişi sözcüğünü filden ayrı tutarız. İnsan onu, yeşim, tikağacı, abanoz, kehribar, hatta altın ve gümüşle aynı kefeye koyma eğilimine sahiptir; ancak büyük bir fark var: Diğer materyaller bir hayvandan alınmadılar; fildişi, bir hayvanın kesici dişinin biçim değiştirmiş şeklidir. İnsanın güzel bir fildişi bileziği veya narin bir yontma işini eline aldığında o fildişi parçasının, bir zamanlar dişini kullanarak beslenen, toprağı eşen, çevresindekileri dürten, oynayan ve kavga eden bir filden geldiğinin ve dahası, o fildişi parçasının elinde bulunması için bu filin ölü olması gerektiğinin bilincine varabilmek üzere anlayışını derinleştirmesi gerekmektedir.”—Elephant Memories, Cynthia Moss.

[Sayfa 19’daki çerçeve]

Filler Hakkında

Filler muazzam derecede güçlüdürler ve kızgın olduklarında yer sarsılabilir. Bir fil, sizi hortumuyla kavrayıp taş gibi havaya fırlatabilir. Öte yandan, sizi hortumuyla okşayabilir veya elinizden kibarca yiyecek alabilir. Filler zeki, anlaşılması zor ve komik hayvanlardır. Güçlü bir aile bağlılığı sergilerler. Birbirlerinin yaralarına bakarlar, hastalarına ilgi gösterirler ve aile üyelerinin ölümüne tepki gösterirler. Diğer hayvanların kalıntılarını önemsemezken, başka fillerin kemiklerini tanırlar ve onları etrafa saçarak veya gömerek tepkilerini ortaya koyarlar.

[Sayfa 18’deki resimler]

İki ülke fildişi stoklarını yaktı; diğerleri yatırım olarak onları muhafaza ediyor

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş