Tat Duyusu Sevgi Dolu Bir Yaratıcının Armağanı
TANINMIŞ bir tadım araştırmacısı olan Linda Bartoshuk şöyle dedi: “Tat duyusu [beş] duyu arasında en üstün olanıdır.” Tat alma zevkli bir deneyimdir ve uygun olanı zararlı olandan ayırt etmemize yardım ederek bizleri korur.
Tat alma harikası taze bir portakalın lezzetinden, naneli dondurmanın iç açıcı ferahlığından, sabah kahvesinin canlandırıcı acılığından ve usta bir aşçının özel sosunun hassas baharat ayarından zevk almamızı mümkün kılar. Tat duyusu o kadar güçlüdür ki, bazı kişilik özellikleri onunla bağdaştırılır.
Belki, bazı insanları tatlı olarak nitelemişsinizdir. Diğer yandan, bir başkasının ekşi suratlı olduğunu söylemiş olabilirsiniz. Başkasına kin duyan birininse acı duygular beslediği söylenebilir. Örneğin, Mukaddes Kitap ‘acı sözlerden’ bahseder.—Mezmur 64:3.
Tat ve Tarih
Tat duyusu, 15. ve 16. yüzyıllarda yapılan keşif seyahatlerindeki başlıca etkenlerden biriydi. Yaklaşık 500 yıl önce Vasco da Gama bir yelkenliyle Afrika’nın güney ucundan Hindistan’a gidip baharat yüküyle Portekiz’e döndü. Bunu izleyen üç yüzyıl boyunca baharat kaynaklarını kontrol etmek için rekabet eden Büyük Britanya, Fransa, Hollanda, İspanya ve Portekiz gibi Avrupa ülkeleri birbirlerine girdiler.
‘Nasıl olur da baharat uğruna ülkeler savaşır, insanlar ölür?’ diye merak edebilirsiniz. Tat duyusunu tatmin etmek için! Evet, Avrupalıların baharat zevki o denli güçlüydü. Bugüne dek endüstri, ticaret ve bilim tat duyusunu tatmin etmeye çalışıyor.
Tat duyusu tam olarak nedir? Diğer duyularımızla nasıl uyum içinde çalışır?
Dilin Rolü
Tat duyumuzun başaktörü, dilimizdir. Tat tomurcuklarının çoğu dilde bulunmakla birlikte, bazıları da ağzın diğer kısımlarında ve yemek borusundadır. Aynada dilinize yakından bakın. Dilinize kadifemsi bir his veren sayısız küçük çıkıntıyı fark edeceksiniz. Bunlara papilla denir. Dilin yüzeyindeki papillaların içinde ufacık tat tomurcuğu kümeleri var. Science dergisi şöyle söylüyor: “Her biri yaklaşık 100 tat hücresi içeren tomurcuklar uyarıldıklarında beyne sinyal ileten bir sinir hücresini harekete geçirirler.”
Tat tomurcuklarının sayısı kişiden kişiye değişebilir ve böylece tat duyusunu etkileyebilir. İnsan dilindeki tomurcukların sayısı 500’den 10.000’e kadar değişebilir. Tat tomurcuklarının anatomisini inceleyen Inglis Miller şunu gözlemledi: “Daha çok tat tomurcuğu olanlar daha fazla tat alıyorlar; daha az tat tomurcuğu olanlar daha az tat alıyorlar.”
Tat Duyusu Nasıl Çalışıyor?
Tat duyusu son derece karmaşıktır. Aslında kimyasal bir süreçtir. Ağzımızda bulunan gıdadan ayrışan kimyasal bileşenler dilimizdeki gözenekler yoluyla tat alıcılarını uyarırlar. Alıcı hücreler tepki gösterip sinir hücrelerini (nöronları) uyarak tat tomurcuğundan beyne sinyaller gönderirler.
İlginç olarak, bir tat tomurcuğu çok sayıda nöronu harekete geçirebilir ve bir nöron birkaç tat tomurcuğundan mesajlar alabilir. Hiç kimse tat alıcılarının ve onların karmaşık sistemlerinin bu işin içinden nasıl çıktığını tam olarak bilmiyor. The Encyclopedia Americana şöyle diyor: “Beyinde algılanan duyum, anlaşıldığı kadarıyla, alıcı hücrelerince iletilen elektriksel tepilerin karmaşık şekilde şifrelenmesinden kaynaklanıyor.”
Tat alma olarak tanımladığımız histe başka duyular da rol oynuyor. The New Book of Popular Science şunu bildiriyor: “Bazen bir maddenin tadını mı yoksa kokusunu mu aldığımızı fark edemeyiz.” Örneğin, bir fırının önünden geçerken taze ekmeğin kokusunu aldığımızda, ağzımız sulanmaya başlar. Sonra fırına girip ekmeği gördüğümüzde, belki de kabuğuna dokunduğumuzda, duyularımız daha da uyarılır. Bir parça koparmak için sabırsızlanırız!
Öyleyse, tat duyusu nedir? Omni dergisi şöyle açıklıyor: “Uzman olmayan birinin tat duyusu olarak tarif ettiği şey aslında birkaç duyumun girift bir bileşimidir: koku, tat, dokunma, doku, görünüş, kimyasal uyarım (kırmızı biberin acısı, nanenin ferahlığı) ve ısı.”
Diğer yandan, makalenin devamında söylendiği gibi, “tat . . . . oldukça basittir. Dört farklı (sadece dört) tat niteliğini ayırt ederiz: tatlı, tuzlu, ekşi ve acı.” Dili tada duyarlı farklı bölgelere ayırmak yaygın idiyse de, şimdi dilin herhangi bir yerindeki tek bir tat tomurcuğunun bu dört nitelikten birkaçını veya hepsini saptayabildiğine inanılıyor.
Buna rağmen, tadın kimyası hakkında henüz çok az şey biliniyor. Örneğin, ekşi limon suyunun birkaç damlasının yemeğin tuzlu tadını neden artırdığı bilinmiyor. Ayrıca, ilginç olarak, tatlı, ekşi ve tuzlu olarak adlandırılan tat nitelikleri tat hücrelerinde elektriksel sinyallere neden olurken, acının bu hücrelerin kimyasal bir mesaj meydana getirmelerine yol açtığı anlaşılmaktadır.
Bir Tada Alışmak
Muhtemelen önceleri sevmeyip de sonradan tadından hoşlandığınız bazı şeyler vardır. Bunlar arasında belki zeytin, küflü peynir, şalgam, acı baharatlar ve acı içecekler olabilir. Eski çağlardan beri roka ve yabani hindiba gibi “acı otlar” yemeklere ve salatalara özel bir tat katmışlardır. Fakat acıdan hoşlanabilmeniz için damağınız eğitilmeli.—Çıkış 12:8.
Yapılan incelemeler, bir yiyecekten tat almanızın o yiyecekle hangi koşullarda karşılaştığınıza bağlı olduğunu gösteriyor. Örneğin, bir kadın Bologna sosisinin tadına hiç bakmamıştı. Annesi Bologna sosisinden tiksindiği için görüntüsü ve kokusu bile ona iğrenç geliyordu. Fakat 20 yaşlarındayken, bir gün çok acıktı ve Bologna sosisinden başka bir şey bulamadı. Ondan yediğinde tadının gerçekten hoşuna gittiğini görerek şaşırdı.
Öyleyse, damağınızın yeni bir tada alışmasını istiyorsanız, gerçekten acıktığınızda onun tadına bakın. Çocuklarınız varsa, bazı yiyeceklere gösterdiğiniz tepkinin ve onları ilk kez önlerine koyduğunuz zamanki koşulların çocuklarınızı etkileyebileceğini unutmayın. Önlerine yeni yiyecekler koyduğunuzda hoş bir ortam yaratın. Çocuğunuzun da ortamdan zevk almasını sağlayın. Bir yazar şu öneride bulundu:
“Yemek hazırlarken bebeğinizi veya küçük çocuğunuzu bir oyun bahçesine veya sandalyeye oturtarak mutfakta yanınızda tutun. Böylece mutlu, rahat bir ortamda ailenin yemeklerini görecek, kokularını alacak ve hatta onları yiyebilecek yaşa gelmeden onlarla tanışacak. Birkaç ay sonra hazırladıklarınızdan çiğ veya az pişmiş lokmalar verebilirsiniz.”
Şöyle devam etti: “Önceden plan yapmanız ve daha çok vakit harcamanız gerekse de, ara sıra çocuğunuzun yeni veya sevmediği bir yemeği hazırlarken size basit yardımda bulunmasını sağlayın. Yemeği hazırlarken tadına bakması için teşvik edin. Yardımcınız yemeğin tadına baktığında hem mutlu olacak hem de acıkacak; bunlar yemeği ona sevdirmek için mükemmel koşullardır.”
Tat Duyusu Azaldığında
Kral Davud’un yaşlı arkadaşı Barzillay’ın da söylediği gibi, ne yazık ki, yaş ilerledikçe tat duyusu azalabilir: “Ben bugün seksen yaşındayım; . . . . Bu kulun, yediğinin ve içtiğinin tadını alabilir miyim?” (II. Samuel 19:35) Tat duyusunun azalmasında, hatta yitirilmesinde başka etkenler de söz konusu olabilir.
Bu sorun, baş yaralanması, alerji, enfeksiyon, ilaçlar, zehirli kimyasal maddelere maruz kalma veya basit bir soğuk algınlığından bile kaynaklanabilir. Koku ve tat alamayanların duyduğu derin çaresizlik böyle bir kayba uğrayan biri tarafından dokunaklı şekilde dile getirildi. Şöyle yazdı: “Kahvenin güzel kokusunu ve portakalın tadını o kadar olağan görmüşüz ki, bu duyuları yitirince sanki soluk almayı unutmuş gibi olduk.”
Hayali tat denilen durum, kişinin sürekli olarak aslında olmayan bir şeyin tadını aldığı bir rahatsızlıktır. Kemoterapi gören kanser hastalarının tat ve koku duyuları bazen değişir.
Tanrı Vergisi Bir Nimet
Keskin bir tat duyumuzun olması ne büyük bir zevktir! Birçok yaşlı, gençken aldıkları tadı—ağaçtan toplanan olgun meyvelerin veya özenle hazırlanmış yemeklerin tadını—zevkle anımsar. Yaratıcımızın böyle zevk veren tatlardan yararlanmamızı istediği, ıstırabın, yaşlılığın ve ölümün olmayacağı adil yeni dünyasında gerçekleşecek olan “ilikle dolu semiz şeylerden” bir ziyafet vaadinden de görülebilir.—İşaya 25:6-9; Eyub 33:25; Vahiy 21:3, 4.
Tat duyusu yaşamımıza gerçekten zengin bir boyut kazandırıyor. Onsuz yemek yemek, bir arabaya benzin doldurmak kadar sıkıcı olur. Bu gerçekten mutlak hikmete sahip sevgi dolu Yaratıcıdan gelen bir nimettir!
[Sayfa 24’teki resim]
Çocuğunuza besleyici yiyeceklerden zevk almasını öğretin