Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g01 Aralık s. 24-27
  • Milano Ve Torino—Zevkle Gezilecek Kentler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Milano Ve Torino—Zevkle Gezilecek Kentler
  • Uyanış!—2001
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Milano—İtalya’nın Asıl Başkenti mi?
  • Kenti Gezelim
  • Torino—İtalya’nın Diğer Bir Değerli Mücevheri
  • Torino ve Milano’da Yehova’nın Şahitleri
  • Hakikatin Gücüne Tanık Oldum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2010
  • Torino Kefeni İsa’nın Bedeninin Sarıldığı Kumaş mıydı?
    Kutsal Kitapla İlgili Soruların Cevapları
  • Gözleri ve Yüreği Ödül Üzerinde Tutmak
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • Ölümden Korkuyordum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2011
Daha Fazla
Uyanış!—2001
g01 Aralık s. 24-27

Milano Ve Torino—Zevkle Gezilecek Kentler

İTALYA’YI gezmek güzel bir deneyim olabilir. Yemekler, şarap, doğal ortam, tarih, kültür, müzik, dil –bunların tümünün bir arada olması bu ülkeyi unutulmaz kılar. Belki de önümüzdeki yaz, oraya bir tur yapmak için çok uygun olabilir. Şimdi İtalya’nın bu iki harika kentine ve bölgesine kısa bir gezi yapalım.

Milano—İtalya’nın Asıl Başkenti mi?

Milano, genellikle ticaret ve sanayi açısından İtalya’nın asıl başkenti olarak görülür. Antik eserler ve sanat açısından ise, İtalya’nın başka kentleri kadar ünlü değildir. Kentin çağdaş çehresi tarihsel yönünden daha öne çıkar. Ancak, Milano antik çağlara ait geçmişine tanıklık eden göz kamaştırıcı bazı sanat dallarını ve mimariyi de barındırmaktadır.

Yaklaşık MÖ 600’de bu bölgeye şimdiki Fransa’nın bulunduğu topraklardan gelen eski Galya halkı yerleşti. MÖ 222’de Romalılar kenti fethedip oraya şimdiki Milano adının Latincesi olan Mediolanum ismini verdiler. İtalya Yarımadası yüzyıllar boyunca işgal altında ve bölünmüş durumdaydı. Bağımsızlığını ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında elde etti. Bu yüzden Milano sonu gelmez istilalara maruz kaldı. İstilacılar arasında büyük ihtimalle İskandinavya kökenli Lombardlar da vardı. Milano’nun başkent olduğu Lombardiya bölgesine ismini onlar vermişlerdi.

Kenti Gezelim

Milano’nun tarihinde de, bütün İtalya’da olduğu gibi Katolik Kilisesi büyük rol oynamıştır. Bu yüzden oradaki katedral ya da duomo’nun Avrupa’daki en büyük üçüncü kilise ve dünyadaki en büyük Gotik kiliselerden biri olması şaşırtıcı değildir. Yaklaşık 150 metre uzunluğundadır ve sivri külahlarla, 3.000’den fazla heykelle ve çörtenlerle (yağmur suyunu dışarı akıtmak için yapıya dik düzenlenen kısa oluk) bezelidir. Yapımı 1385’te başlamış ve beş yüzyıl sürmüştür. Bu nedenle bugün İtalyanlar uzun zaman alan işler için “katedral inşası gibi” ifadesini kullanırlar.

Katedralin ön cephesinin üst kısmındaki bir Gotik pencerede, Tanrı’nın isminin “Yahve” şeklinde yazılmış olması Mukaddes Kitap okurlarının ilgisini çekecektir. Ön cephede Mukaddes Kitapta geçen olayları anlatan pek çok resim vardır.

Castello Sforzesco (Sforzesco Şatosu) kentin sembolü haline gelen yapılardan biridir. 15. yüzyılda Milano’nun dükleri olan Sforza ailesi tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde içinde birkaç müze yer almaktadır. Ünlü odalardan birinde tanınmış ressam ve bilim adamı Leonardo da Vinci’nin yaptığı söylenen freskler bulunmaktadır.

Vinci’nin en ünlü resimlerinden biri 15. yüzyıl Rönesans manastırı olan Santa Maria delle Grazie’deki fresktir. İsa’nın betimlendiği, genellikle “Son Akşam Yemeği” olarak bilinen bu fresk Rönesans dönemine ait resimlerin en ünlülerinden biri olarak kabul edilir. Pinacoteca di Brera (Brera Resim Galerisi) ise Bellini, Raffaello, Tintoretto ve Caravaggio gibi ünlü ressamların eserlerinin de bulunduğu en büyük İtalyan resim koleksiyonlarından birine sahiptir.

Mukaddes Kitabı inceleyenler bir kitaplık ve sanat galerisi olan Pinacoteca Ambrosiana’yı çok beğenecekler. Burada ikinci yüzyılın sonlarından kalma Yunanca Kutsal Yazıların Latince bir kataloğu olan Muratori külliyatı bulunur. Bu, ‘Yeni Ahdi’ oluşturan kutsal metinler listesini doğrular.a

Aynı kitaplıkta dokuzuncu yüzyıla tarihlendirilen Ambrosius O 39 sup. adlı kodeks de vardır; üzerinde, New World Translation of the Holy Scriptures—With References’da değinildiği gibi, Tanrı’nın ismi İbranice kare yazı karakterleriyle yazılan Tetragrammatonla gösterilir.b Kitaplıkta aynı zamanda Atlantik Kodeksi de dahil Mukaddes Kitabın başka eski çevirileri, bir de Leonardo da Vinci’nin yaptığı 2.000’den fazla çizim ve bilimsel not içeren bir koleksiyon vardır.

Ziyaretçilerin yararına bir öneri; müze ve kütüphanelerin yer aldığı eski yapılar güzellikleriyle göze çarpsalar da günümüzde sürekli artan turist akınını kolayca kaldıracak kapasiteye sahip değillerdir. Çoğu zaman, önceden rezervasyon yapılmalıdır; hatta bazı müzelerde ziyaret süresi sınırlandırılmıştır.

Şehrin eski kısmından ayrılmadan önce müzikseverler dünyanın en ünlü opera binalarından biri olan La Scala’yı dıştan görmek isteyebilirler. Bir operaya gidemeseler bile, önemli müzisyenlerin ve ünlü şarkıcıların hatıralarının bulunduğu müzeyi gezmek isteyebilirler.c

Avrupa’nın en zengin kentlerinden biri olan Milano’nun gökdelen ve stadyumları da dahil modern kısmını gezmek kentle ilgili genel bir fikir edinmenizi sağlayacak. Milano’nun farklılığı, güzelliği ve eskiye uzanan tarihi çok hoşunuza gidecek. Alışveriş yapmayı ve turistik yerleri gezmeyi sevenler harika cam tavanı ve kubbesiyle büyük Galleria Vittorio Emanuele II’yi görmeyi isteyecekler.

Milano’ya gelmekten hiç pişman olmayacaksınız! Şimdi de batıya yönelip İtalya’nın tümüyle farklı başka bir büyük kentini ziyaret edelim.

Torino—İtalya’nın Diğer Bir Değerli Mücevheri

Yaklaşık bir milyon nüfusu olan Torino kenti, Alp Dağlarının batı kesiminin eteklerinde, Po Vadisi’nin en dar kesiminde ve Fransız sınırına 100 kilometreden daha az bir uzaklıktadır. Göz alabildiğine yükselen dağların oluşturduğu hayranlık verici bir “amfitiyatro” ile çevrilidir. Torino bölgesinin hemen hemen yarısı dağlar, ormanlar ve vadilerden oluşuyor. Arabayla bir saatten az bir sürede dağlık bölgelere ulaşabilirsiniz. Liguria sahillerine ulaşmak ise iki saatten az bir zaman alır.

Torino’nun kuruluşu Roma devri öncesine uzanır. Başlangıçta Taurinler diye adlandırılan halkın yaşadığı ve sonraları Roma kolonisi haline gelmiş yerin kalıntıları tarihi alanda bulunmaktadır. Ortaçağa ait kısımlara rastlandığı halde, kent mimarisinin çoğu 17 ile 18. yüzyıldan kalmadır ve merkezindeki sokaklara sıralanmış evlerde barok tarzı hâkimdir.

Torino dünyadaki en iyi Mısır müzelerinden birine sahiptir. Nil Nehri kıyılarında gelişen eski uygarlıklara ait nesnelerin oluşturduğu koleksiyon Kahire’dekinden sonra ikincidir.

Birkaç saatlik bir ziyaret sırasında kentin tarih ve sanat merkezi, Madama Sarayı, Kraliyet Sarayı ve 170 metre yüksekliğiyle yakın zamana kadar Avrupa’daki en yüksek duvarlı yapı örneklerinden biri olan Mole Antonelliana’yı görebilirsiniz. Kentin simgesi olan bu yapının, Paris’teki Eiffel Kulesinin Torino’daki karşılığı olduğu söylenir. Ayrıca, Valentino Parkı hem botanik bahçeleri, hem de yeşil alanları, caddeleri, çeşmeleri ve 15. yüzyıla ait aslına uygun şekilde yeniden yapılandırılmış Piedmonte köyü görülmeye değer bir yerdir.

Torino İtalya’nın en önemli endüstri merkezlerinden biridir. FİAT (Fabbrica İtaliana Automobili Torino) araba fabrikasının anayurdudur. Eğer eski otomobillere meraklıysanız, kentin 3 kilometre dışındaki, Museo dell’ Automobile’de (otomobil müzesi) aralarında Bugatti, Maserati ve Lancia gibi markaların da bulunduğu antika ve klasik 150 arabalık bir koleksiyon sergilenmektedir. Halen Torino nüfusunun yaklaşık yarısının geçimini şöyle ya da böyle otomotiv endüstrisinden sağlamasının nedeni açıktır.

Torino ve Milano’da Yehova’nın Şahitleri

Yüzyıllar boyunca Torino’yu çevreleyen vadilerdeki nüfusun büyük oranını Protestan Reformunun gezgin vaizlerinin soyundan gelen Valdocular oluşturuyordu. Bu durumda ilk Mukaddes Kitap Tetkikçilerine (Yehova’nın Şahitlerinin o zamanki adı) önderlik eden Charles Taze Russell’ın 1891’deki Avrupa yolculuğu sırasında Valdocu yerel papaz Daniele Rivoir’le temas kurmasına şaşırmamak gerek. Russell onunla Mukaddes Kitabı anlamaya yardımcı birkaç kitabı İtalyancaya çevirmek üzere düzenlemeler yaptı. 1903 yılında bu bölgede Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin ilk grubunun oluşmaya başladığı görüldü. Russell 1912’de İtalya’ya geri geldiğinde, Torino yakınında Pinerolo’daki bir binada İsa’nın takipçilerinin ibadetlerine katılan yaklaşık 40 kişi vardı. İtalyanca ilk çevre ibadeti de 1925’te Pinerolo’da yapıldı.

Böylece Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin Torino’daki faaliyetiyle ilgili ilk ipuçları 1920’ler gibi eski bir tarihe kadar uzanır. Yehova’nın Şahitlerinin dolgun vakitli vaizleri ilk kez 1946’da İtalya’ya gönderilmiştir. Onlar Şahitlerin orada yaptıkları işin daha fazla gelişmesine yardım ettiler. 1940’ların sonu ve 1950’lerin başında, Torino’da ilk cemaatler kurulmaya başladı. Şimdiyse, Torino kenti ve ilinde yaklaşık 13.000 Yehova’nın Şahidi var. Bununla birlikte Milano hakkında ne denebilir?

İtalya’daki Yehova’nın Şahitlerini temsil eden büro bir yıldan uzun bir süre Milano’daydı. Fakat 1948’de Roma’ya taşındı. Savaş sonrası ilk büyük ibadet 1947’de Milano’daki kent tiyatrosunda yapıldı. Ülkenin her yerinden 700 kadar kişi hazır bulunmuştu. 1963’te “Sonsuz İyi Haber” temalı Uluslararası Büyük İbadet Milano’daki, belki de Avrupa’nın en ünlü bisiklet pisti Vigorelli Velodrome’de düzenlendi.

Yehova’nın Şahitleri çağdaş zamanda Milano’daki vaaz faaliyetlerinde büyük başarı elde ettiler. Bugün orada kent tiyatrosundan dönüştürülen bir Toplantı Salonunun yanı sıra 4.000’den fazla faal vaizin bulunduğu 57 cemaat bulunmaktadır.

Milano ve Torino’yu ziyaret etmek gerçekten doyum verici olabilir. Oraya giderseniz, büyük ihtimalle samimi şekilde karşılanacak ve çok değerli bir deneyim edineceksiniz.

[Dipnotlar]

a Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmış “All Scripture Is Inspired of God and Beneficial” kitabının 302-304. sayfalarına bakın.

b Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Reference Bible sayfa 1564’teki 1C’ye bakın.

c Ekim 1994 tarihli Uyan! dergisinin 24. sayfasındaki “Operada Bir Gece” makalesine bakın.

[Sayfa 27’deki çerçeve]

Torino Kefeni Gerçek mi?

Belki de Torino’nun en bilinen özelliği bazıları tarafından Mesih’in bedenine sarıldığına inanılan kefendir. Bir gezi rehberinde şu açıklama yer almaktadır: “En ünlü –ve en kuşku yaratan– kutsal emanet Torino’daki duomo’dadır [katedral].” Bu kefen, duomo’nun şapellerinden birinde, soy gazla dolu, hava ve kurşun geçirmez camdan bir kasada uzun süredir sergilenmektedir. Kitap şöyle devam ediyor: “Bununla birlikte, 1988’de kefen efsanesi çürütüldü: karbon tarihlendirme testi onun 12. yüzyıldan daha öncesine tarihlendirilemeyeceğini gösterdi.”

[Sayfa 24’teki harita]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

MİLANO

TORİNO

[Tanıtım notu]

Mountain High Maps® Copyright © 1997 Digital Wisdom, Inc.

[Sayfa 24’teki resim]

Milano katedrali

[Sayfa 24’teki resim]

Kentin çağdaş çehresi tarihsel yönünden daha öne çıkar

[Sayfa 25’teki resimler]

Milano’da, La Scala (üstte) ve Galleria Vittorio Emanuele II (sağda)

[Sayfa 25’teki resim]

Leonardo da Vinci tarafından yapılan “Son Akşam Yemeği”

[Tanıtım notu]

Scala/Art Resource, NY

[Sayfa 26’daki resim]

Torino’nun ortaçağa ait kalesinin girişindeki basarnalı köprü

[Sayfa 26’daki resim]

Torino’daki Mole Antonelliana; kulesi 170 metre yüksekliğinde

[Sayfa 26’daki resim]

Torino’dan geçen Po Irmağı

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş