İlginç Sorulara Cevaplar

İsa’nın Matta 18:18-20’deki sözleri, göğün, yeryüzündeki kişilerin kararlarına bağlı olduğu anlamına mı gelir?

Söz konusu ayetlerde şunları okuyoruz: “Doğrusu size derim: Yeryüzünde her ne bağlarsanız, gökte bağlanmış olur; ve yeryüzünde her çözerseniz, gökte çözülmüş olur. Size tekrar derim ki, eğer yer üzerinde sizden iki kişi, isteyecekleri herhangi bir şey hakkında ittifak ederlerse, göklerde olan Babam tarafından kendilerine olur. Çünkü iki veya üç kişi nerede benim ismimle bir araya toplanmış olurlarsa, ben orada onların ortasındayım.”

Burada aktardığımız Mukaddes Kitabın Türkçe tercümesinden ve birçok başka tercümelerden anlaşıldığı gibi, yeryüzünde ‘bağlanmış’ veya ‘çözülmüş’ olan şeyler, göklerde zaten ‘bağlanmış’lar veya ‘çözülmüş’lerdir. Bu ayetlerde kullanılan Yunanca kelimeler, harfi açıdan “bağlanmış bulunuyor” veya “çözülmüş bulunuyor” anlamına gelip, geçmiş zamana değiniyor ve edilgen şeklindedir. Başka sözlerle, buradaki fiilin “geçmiş zaman” şeklinde olması “yukarıdan olan hikmet”i yeryüzünde göstermek isteyenlerin, kararlarının, zaten önce gökte verilmiş olanı yansıttığı fikrini uyandırıyor. (Yak. 3:17, 18) “Bağlanmış” kelimesi, birinin suçlu görülüp cezalandırılacağı, “çözülmüş” kelimesi ise, suçsuz bulunduğu anlamına gelir.

İsa’nın yukarıdaki sözleri, Tanrı’nın bir hizmetçisinin önemli bir “suç”u kardeşiyle halletmesi gerektiği zaman, atacağı adımlarla ilgili konuşmasından sonra yer alır. (15-17. ayetler) Bu mesele, gözden geçirilmek ve hükme bağlanmak üzere cemaatte sorumluluk taşıyan biraderler tarafından ele alınarak “cemaat”in dikkatine sunulabilir. Eğer suçlamanın doğruluğu ispat edilip suç yeterli derecede ağırsa ve suçlu da tövbe göstermediyse, ona “putperest ve vergi mültezimi” gözüyle bakılacaktı. O kişi müşareketten kesilecekti. Bu işlemin bütün ayrıntılarının dikkatli bir şekilde tartılması şarttı. İşte, İsa’nın 18-20. ayetlerde sözünü ettiği konu, suçun ayrıntılarının dikkatli bir şekilde incelenmesi konusudur.

M. Ö. 33 yılının Pentikost gününden itibaren, mukaddes ruh, İsa vasıtasıyla şakirtleri üzerine döküleceğine göre, “iki veya üç kişi nerede benim [İsa’nın] ismimle bir araya toplanmış olurlarsa, ben orada onların ortasındayım” diyen İsa’nın sözleri anlam kazanır. Davaya bakmak amacıyla bir araya gelenlerin tümü, Yehova’nın ruhunun rehberliğine karşı aynı oranda duyarlı davranmalıdırlar. Eğer suç delillerle ispat edildi ve buna rağmen suçlu tövbe etmediyse, iddia edilen davranış hakkında Yehova’nın düşüncesinin ne olduğunu anlamak ve ne yapmaları gerektiğini kararlaştırmak üzere, davanın tüm ayrıntılarını, özellikle İsa’nın öğretileri ve Tanrı’nın Sözünün ışığı altında dikkatle tartmalıdırlar. Tabii ki, meseleleri tarafsız şekilde inceleyenler suçlanmış kişiyi beraat ettirebilirler veya suçla ilgili yeterince delil de bulunmayabilir.

Birici yüzyılda, Hananya ve Safira’nın meselesinde görüldüğü gibi, Yehova’nın mukaddes ruhu, Hıristiyanlara adli kararlar vermek üzere mucizevi şekilde yardım etti. (Res. İşl. 5:1-11; I. Kor. 12:4-11) Ruhun mucizevi mevhibeleri resullerin ölümüyle sona erince, Hıristiyanlar meseleleri çözmek üzere artık gökten mucizevi bir rehberlik beklemediler. (I. Kor. 13:8-13) Bununla birlikte biz, meselelere nasıl hükmedilmesi gerektiğine ve doğru davranışın ne olduğuna dair yol gösterecek olan Mukaddes Kitaba sahibiz. Böylece, herhangi bir meseleyle ilgili gökte nasıl bir karar verildiğini gerçekten tespit edebiliriz. Gerçi nakâmilliğimiz yüzünden bazen hükümlerde hatalar yapılmaktadır; ancak bu gerçek, meseleleri çözmeğe çalışırken, verilen kararların, gerçekten gökte verilen kararları yansıttığından emin olmak için, Yehova’nın Sözünün talimatlarına daha yakından bağlı kalmanın ihtiyacını vurgulamaktadır.