Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w83 1/2 s. 31-32
  • İlginç Sorulara Cevaplar

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İlginç Sorulara Cevaplar
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
  • Benzer Malzeme
  • Milenyum Nedir?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
  • Yaklaşan Fevkalade Bir Milenyum
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Yeryüzü Tanrı Bilgisiyle Dolduğunda
    Sonsuz Yaşama Götüren Bilgi
  • Okuyucuların Soruları
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2006
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
w83 1/2 s. 31-32

İlginç Sorulara Cevaplar

Vahiy 20:5, “ölülerin baki kalanları bin yıl tamam oluncıya kadar dirilmediler” diyor. Acaba bu, nihai denemeden önce mi yoksa sonra mı olacak?

Bu sözler, herhalde insanların Milenyum’un sonunda kâmilliğe kavuştukları, ama Şeytan’ın insanlık üzerine kesin denemeyi getirip uçurumdan salıverilmesinden önceki zamana uygulanmalıdır.

Vahiy 20:5’ten önceki ayetler, Tanrı’nın Mesih ile ortak mirasçı olmak üzere diriltildiği meshedilmiş Hıristiyanlardan söz eder. (Rom. 8:17) Onlar ‘diriltilip Mesih ile beraber bin yıl hüküm süreceklerdir.’ (Vah. 20:4) Bunu belirttikten sonra, fakat bu hükümdarlar hakkında daha fazla bilgi vermeden önce Vahiy 20:5 yeryüzünde yaşayacak olanlarla ilgili şunları söylüyor: “Ölülerin baki kalanları bin yıl tamam oluncıya kadar dirilmediler.”

Bedenen ölüp Milenyum esnasında yeryüzünde diriltilecek olanlar hâlâ nakâmil insanlar olacaklardır. Ayrıca Tanrı’nın savaşından sağ geçenler de hemen kâmil ve günahsız olmayacaklar. Milenyum boyunca Tanrı’ya sadık kaldıkları takdirde yeryüzünde hayatta kalanlar, herhalde tedricen kâmilliğe kavuşacaklardır. Dolayısıyla bu iki sınıftan insanlar miras alınan günahtan azat olmadığı sürece, Tanrı’nın gözünde belirli bir anlamda “ölü” olacak, yani henüz tamamıyla hayata gelmiş sayılmayacaklardır. —Luka 9:60; Efes. 2:1.

Kişiler, ya diriltilmiş, ya “büyük sıkıntı”dan sağ geçmiş, ya da Milenyum boyunca doğmuş olsunlar, ümitleri parlaktır. (Vah. 7:14) Onlar Tanrı’ya sadık kalıp Mesih’in fidyesinin yararlarını kabul ettikleri takdirde bin yılın sonunda artık günah ve nakâmilliğin getirdiği acılardan etkilenmeyecekler; miras alınan “ölüm” artık onların üzerinde ‘hüküm sürmeyecektir.’ (Rom. 5:14) Aksine, onlar insan kâmilliğine erişip Âdem ve Havva’nın günah işlemeden önce bulundukları durumda olacaklar.

Bu nedenle Tanrı’ya yeryüzünde hizmet eden kişiler, “ölülerin baki kalanları”, Millenyum’un sonunda ‘kamil insan hayatına kavuşmuş olacaklardır.’ İsa, Babasına kâmil bir insan ırkını başarıyla teslim edebilecektir. (I. Kor. 15:28; Vah. 20:14) Vahiy 20:7-10’un devamen gösterdiği gibi, Şeytan o zaman insanlığı kesin olarak denemek üzere salıverilecektir. Gelecek bu deneme altında Yehova’ya vefakâr olduklarını ispat edenler Cennette ebediyen yaşamak üzere yeterli sayılacaklardır.

Maddi açıdan çok daha yarar sağlayabileceğinden dolayı, bir çocuğun dünyevi akrabaların yanında yaşaması ne kadar uygundur?

Mukaddes Kitap, ana-babaların, ruhi yönden de çocuklarına bakma imtiyaz ve sorumluluğuna sahip olduğunu belirtir. Sırf maddi açıdan daha çok yarar görmesi için çocuğun, Hıristiyan olmayan bir akrabanın yanında yaşamasını kabul eden bir karı-koca, Tanrı’nın kendilerine verdiği sorumluluğu görmezlikten gelmiş olur ve de kısa görüşlü bir tutum yansıtır.

Bazı ülkelerde bir çocuğun uzun süreler akrabalarının yanında yaşaması için gönderilmesi oldukça olağan bir şeydir. Öğrenim görme imkânları kısıtlı olan tenha bölgelerde yaşayan ana-babalar, bunu sık sık yaparlar. Daha iyi bir öğrenim görmesi veya daha yüksek bir hayat seviyesini tatması için şehirdeki akrabalara (veya bir yatılı okula) gönderilir. Akrabaları tarafından çocuğun kabul edilebilmesi için, genellikle evlerinde çalışması veya başka işler yapması beklenir.

Bu düzenlemenin maddi yönden yararlı olduğu sanılır; oysa göründüğü kadar yararlı olmayabilir. Elde edilen tecrübelerden, aile çevresinden alınıp uzaktaki akrabaların yanında yaşamağa zorlanmasının, çocuğu sık sık kötü yönde etkileyeceği anlaşılmıştır. Çocuk çok defa yaşadığı evde diğer çocuklarla eşit muamele göreceği yerde ona bir ev hizmetçisi gözüyle bakılır; bir ayrım gözetilir. Tasavvur edilebileceği gibi, bir gencin, nedeni olsun veya olmasın, hak etmediği bir davranış gördüğünü hissettiği anda içinde, genellikle bir cesaret kırıklığı ve durumuna içerleme duygusu uyanır. (Tekvin 27:30-41 ile karşılaştırın) İyi bir okula gittiği halde sonuç olarak duyduğu üzüntü ve mutsuzluk, onun çok şey öğrenmesine engel olabilir. Böylece bu durumdan gerçekten yarar görecek midir? Bir çocuğun, sevgi dolu ana-babasının düzenli olarak kendisini disiplin etmesinden yoksun kalmasının başka doğal bir sonucu ise, suçluluk duygusudur.

Tanrı’nın Sözünün verdiği öğüt, böyle kötü sonuçların önlenmesine yardım eder. Mukaddes Kitap esasen ana-babaların çocuklarına bakmasını ısrarla söyler. Tabii, Yehova Tanrı, az da olsa, ana-babasından başka kişilerin de çocuklara bakması gerektiği olağanüstü durumların baş göstereceğini bilir.a Bundan dolayı O, hizmetçilerinin, yetim veya öksüz çocuklara yardım etmelerini öğütledi. (Tesn. 14:28, 29; 16:9-14; 24:17-21; 26:12, 13; Mezm. 10:14; Yak. 1:27) Mukaddes Yazılarda, ana-babaların, çocuklarının maddi, ruhi ve duygusal ihtiyaçlarına bakmasına çok önem verilir.—I. Tim. 5:8 ile karşılaştırın.

Tanrı, ana-babalara, bizzat şu öğüdü verdi: “Evinde oturduğun, ve yolda yürüdüğün zaman, yattığın ve kalktığın zaman, onlar hakkında söyliyerek oğullarına onları öğreteceksin.” (Tesn. 11:19) Acaba çocuklarını uzun süre dünyevi akrabalarının yanına bırakan ana-babalar bunu yapabilir mi? Hayır, ana-babalar çocuklara, büyük ihtiyaç duydukları sevgi dolu çevreyi ve gereken eğitimle tedibi verebilmek için onlarla beraber olmalıdır. (Efes. 6:4; Sül. Mes. 6:20) Açıkça görülüyor ki, bir Hıristiyanın çocuğunun sürekli (hatta ebedi) refahı, evindeki ruhi eğitim yerine, dünyevi öğrenim için dünyevi akrabalara gönderilmesiyle sağlanmaz. Dünyada her yerde yaşayan Hıristiyanlar bu şeyler sisteminde bir genci, Yehova’ya hizmet etmek üzere yetiştirmenin zor olduğunu bilirler. Bu iş, ana-babanın çocuğa devamlı nezaret etmesini gerektirir. Bir çocuk, sırf maddi yararlar için Hıristiyan evinden uzaklaştırılırsa, bunu başarma imkânı kesinlikle azalır.

Bu konuda Galilenin tenha Nâsıra şehrinde yetiştirilen İsa’nın örneğini düşünelim. Tanrı’ya itaat eden Yusuf ve Meryem, İsa’nın Nâsıra’da yanlarında kalmasını sağladılar. İsa, orada “hikmette ve kamette, Allah ve insanlar indinde inayette terakki ediyordu.”—Luka 2: 41-52.

Şimdiki şeyler sistemi dünyevi eğitime ve mali başarıya önem verir. Dünyevi ana-babaların ‘oğlumuzun kapıcı olmasını istemiyoruz’ dedikleri işitilmiştir. Böyle bir görüş, Hıristiyan ana-babalara bile bulaşabilir. Oysa Tanrı’nın hikmetine güvenen ana-babalar, çocuklarının “gerçekten olan hayatı tutsunlar diye, gelecek vakit için kendilerine iyi temel hazır”lamasını ön plana koyacaklardır.—I. Tim. 6:9, 19.

Resul Pavlus, Romalılar 1:25 ayetinde “hâlikten ziyade mahlûka tapıp kulluk ettiler” dediğinde, acaba Yahudileri mi yoksa milletleri, yani Yahudi olmayanları mı kastetti?

Bu sözler, hem Yahudileri, hem de Yahudi olmayanları kastedebilir, zira ikisi de böyle bir davranışta bulunmaktan suçluydu. Böyle olmakla beraber, resul Pavlus’un Romalılar 1 baptaki sözleri özellikle irtidat etmiş eski İsrail hakkındaydı.

Tüm yaratılış, Kadirimutlak bir Tanrı’nın ve Yaratıcı’nın varlığına dair bol bol deliller takdim eder. Hayvan şeklindeki suretlere tapındıklarından milletler de mazur görülmezdi, fakat Tanrı, İsraillileri put tapınmasına karşı özellikle uyarmıştı, bu sebepten onların davranışı daha da mazur görülemezdi. —Rom. 1:18-23; 5:8, 9.

Böyle olmasına rağmen, İsrailliler, Tanrı hakkında bildikleri hakikati sık sık görmezlikten gelerek “Yaratıcıdan ziyade yaratılışa” tapındılar. (Rom. 1:24, 25) Örneğin onlar (seks uzuvları büyütülmüş çıplak bir kadın olarak tasvir edilen) Astarti tanrıçasına ve altın buzağıya tapınarak günah işlediler. (I. Kır. 11:5, 33; 12:26-28; II. Kır. 10:28, 29) Bu tapınma, onları alçaltılmış seks hareketlerinde ve Tanrı’nın tasvip etmediği diğer hareketlerde bulunmağa sevk etti. Bu sebepten irtidat etmiş bu İsrailliler, böyle günahlarla ilgili “Tanrı’nın doğru hükümleri”ni açıkça bildikleri için, tam olarak sorumluluk altındaydılar ve dolayısıyla Mesih’in fidye kurbanına iman etmeleri gerekiyordu. —Rom. 1:26-32.

[Dipnot]

a Ender de olsa acıklı bir durum, bir genç kızın tecavüz sonunda çocuk sahibi olmasıdır. Bu durumda, kız ve ana-babası, fiziksel ve duygusal durumuyla tüm etkenleri hesaba katarak hangi yolu takip etmenin en iyisi olacağına dair karar verebilirler. Buna benzer bazı olaylarda bebek, genç kızın ailesi tarafından kabul edildi ve bir Hıristiyan olarak sevgi dolu şekilde yetiştirildi. Başka olaylarda çocuğa bakmak isteyen ve bunu yapabilecek durumda olan başka bir Hıristiyan çiftin, bebeği evlat edilmesine izin verildi.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş