Tanrı’ya Karşı Sevgi İyi Ahlaka Sevk Eden Bir Güç
MAKUL olan insanlar günlerimizde ahlaksızlığın önüne geçilmesine ihtiyaç olduğunu seve seve kabul ederler. Kanada’nın Birleşik Kiliseler teşkilatının bir vaizinin demiş olduğu gibi: “İnsanlar ve toplumlar, ahlaksal kanunları gözardı ederlerse, sonuç olarak savaş, enflasyon, Watergate skandalı ve anarşi gibi ürkütücü olaylar doğar.” Önceki makalede gördüğümüz gibi, dünyanın dinleri her zaman iyi bir ahlaka sevk eden birer güç olmakta başarılı olamamışlardır. Bundan dolayı biz kişisel olarak ahlaklı bir yaşam sürdürmek istersek, böyle bir gücü sağlayan otoriteyi arayıp kendimizi bu otoriteye tabi kılmakta istekli olmalıyız.
Böyle üstün bir otoritenin etkisi, Mısır’da, krallık sarayındaki bir memurun kâhyası olan İbrani Yusuf’un yaşamında belirlendi. Yusuf, efendisinin karısı tarafından cinsel ilişkiye zorlandığında şöyle diyerek teklifi reddetti: “Nasıl bu büyük kötülüğü yapayım ve Allaha karşı suç edeyim?” (Tekvin 39:7-9) Tanrı’nın otoritesini tanımak ve O’nu memnun etmeye çalışma isteği, efendisinin karısının teklifine karşı gelmek için Yusuf’a ahlaksal güç verdi.
İki yüzyıl sonra, Yusuf’un babası Yakub’un soyu, yani İsrail milleti, Musa aracılıgıyla Kanunun ilk kısmı olan On Emri aldı. Bu kanuna itaatsizlik, Yehova Tanrı’nın hoşnutsuzluğunu getirdi. Oysa itaat Tanrısal bereketi sağladı. Böylece bu emirler millet için birer mükemmel rehber olarak hizmet etti.
On Emir—İyilik İçin Bir Güç
On Emrin gücü ne kadar büyüktü? Onun etkinliği, 20’nci yüzyılda bile hâlâ hissediliyor. 1962 yılında Yeni Zelanda’nın Valisi şöyle dedi: “Sanırım bazı kişiler, On Emrin modasının geçmiş olduğunu düşünüyor. Fakat bugün hepimiz onu sadık biçimde tuttuğumuz takdirde, bu ülkenin kanunlarına gerek kalmayacağını söylemek olanak dışı değildir.”
Bununla birlikte İsa Mesih, bir genç Yahudiyle yaptığı konuşmasında, On Emri tutmaktan daha da çok şeyin gerekli olduğunu gösterdi. Genç adam İsa’ya şöyle sordu: “Ebedi hayatım olsun diye ne iyilik yapayım?” On Emrin bazılarını sayan İsa, ona ‘sürekli olarak emirleri tutmasını’ söyledi; o zaman genç adam şöyle cevap verdi: “Bütün bu şeyleri tuttum; daha ne eksiğim var?” İsa ona dedi: “Git, nen varsa sat, ve fakirlere ver, göklerde hazinen olacaktır; ve gel, benim ardımca yürü.” Olay şöyle devam eder: “Fakat genç adam bu sözü işitince kederli gitti; çünkü çok malı vardı.”—Matta 19:16-22.
Bu hikâyenin, Luka 10:25-28 ayetlerindeki benzeriyle karşılaştırılması, genç reisin temel sorununu anlamamıza yardım eder. Şöyle okuyoruz: “Ve işte, bir fakih kalktı ve: Ey Muallim, ebedî hayatı miras almak için ne yapayım? diyerek İsayı denedi.” İsa onun meseleyi muhakeme etmesine yardım etti ve sonuç olarak adam ‘Rab Allahını bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün kuvvetinle, ve bütün fikrinle, ve komşunu kendin gibi seveceksin’ diyerek kendi sorusunu cevaplandırdı. İsa konuşmayı şöyle bitirdi: “Böyle yap, yaşarsın.”
Daha önce söz konusu edilen genç reisin sorununu şimdi anlıyor musunuz? Onun, maddi zenginliğe ayırdığı sevgi, Tanrı’ya ve komşuya karşı sevgisini bozmuştu. Ne kadar üzücü bir durum! On Emri tutmaya çalışmasına rağmen, ebedi hayatı kaybetme tehlikesiyle karşılaşacaktı.
Tanrı’yı Sevmek Ne Demektir?
Bugün maddi zenginliği ve kendini sevmenin ve seksin Tanrı ve komşu sevgisinin yerine geçtiği bir zamanda yaşıyoruz. Birçokları bir Yaratıcıya olan imanlarını kaybederek onun yerine kanıtlanmamış olan evrim kuramını kabul ediyorlar. Tüm bunlar acaba neden oldu?
Hıristiyan âleminin din adamları, yüzyıllardan beri, Mukaddes Kitaba ters düşen ve korku verici bir cehennem öğretisini insanların ahlaklarını etkilemek üzere kullandı. The Encyclopedia International şöyle der: “Ortaçağda sıradan insanları iyi olanı yapmaya iten en güçlü kuvvet, şüphesiz cehennem korkusuydu ve bu, krallar ile imparatorları bile Kiliseye köle gibi itaat ettiriyordu ve dizginsiz tutkularına herhalde tek engeldi.” Bu cehennem öğretisi, Tanrı’nın, sanki sevgisiz, merhametsiz ve kin tutan biri olduğu izlenimi yarattı. Bununla birlikte bu öğreti, kendilerini tutmaları konusunda bazı kişileri etkileyebildiyse de, birçok kişiyi Mukaddes Kitaba ters düşen öğretilere iterek örneğin, onları evrim kuramı gibi iddialarla kolayca avlamakla Tanrı’dan uzaklaştırdı.
Ancak Mukaddes Kitap, Tanrı’nın, cehennem ateşinde canlara işkence ettiğini asla öğretmez. Tam tersine resul Yuhanna şöyle der: “Allah sevgidir”, “günahlarımızı bize bağışlamak . . . . için o sadık ve adildir.” Musa da şöyle yazdı: “Yehova, çok acıyan ve lütfeden, geç öfkelenen ve inayeti ve hakikati çok olan [bir] Allah”tır. (I. Yuhanna 4:8; 1:9; Çıkış 34:6) Bunlar Tanrı’nın sadece birkaç harikulade niteliğidir. Bu nitelikler bizi kendisine çeker. Özellikle sevgisi, O’nu sevmek istememizi sağlar. “Biz seviyoruz çünkü o bizi sevdi.” (I. Yuhanna 4:19) İşte Tanrı’ya karşı beslenen bu sevgi, iyi ahlaka sevk eden en kuvvetli güçtür; bu güç kişiyi ebedi hayata sevk edebilir!
Tanrı’ya karşı gerçek sevgi, sadece soyut bir nitelik değildir. Birini başkasının yararına çalışmak üzere harekete geçirir. Pavlus bu sevginin gösterilebileceği birçok yol saydı. Bunlardan birkaçı şunlardır: “Sevgi çok sabreder, lutufla muamele eder, sevgi haset etmez, kibirlenmez, çirkin muamele etmez, kendi faidesini aramaz, hiddetlenmez.” (I. Korintoslular 13:4, 5) Bu sevgiyi yansıtmak için duyduğumuz istek, bizi gökteki Babamızı örnek almaya sevk etmektedir. İsa şöyle dedi: “Bütün şeriat ve Peygamberler bu iki emre [Tanrı’yı ve komşuyu sevmeye] bağlıdır.” (Matta 22:40) Başka sözlerle, eğer bu sevgiyi geliştirirsek, komşumuzdan çalmayacak, onu öldürmeyecek veya onun karısıyla zina etmeyeceğiz. Resul Yuhanna: “Allah sevgisi şudur ki, onun emirlerini tutalım,” demekle bu gerçeği kabul eder.—I. Yuhanna 5:3.
Tanrı Sevgisi İyiliğe Sevk Eden Bir Güç
Tanrı’ya karşı gösterilen sevginin, Mesih’in ilk takipçilerinin üzerinde nasıl bir etkisi olduğuna dikkat edelim. İkinci yüzyılda yaşayan Tertullian kendisine muhalif olanlara, mücrimler arasında Mesih’in tek bir takipçisini göstermelerini isteyerek, onlara meydan okudu. Onlar bunu gösteremeyince de şunları ekledi: “Şu halde sadece biz suçsuzuz.” The Old Roman World kitabı bu görüşü destekleyerek şöyle der: “Onların kusursuz yaşam tarzına ve iyi ahlaklarına şahadet ettik.” Christianity Today dergisi de, bir kilise tarihçisi olan Roland Bainton’un şu sözlerini aktarır: “Yeni Ahitin son döneminden MS 170—180 yıllarına kadar, İsa’nın takipçilerini . . . . Tanrı’ya karşı gösterdikleri sevgi, ahlaklı bir yaşam sürdürerek O’na itaat etmek üzere onları harekete geçirdi.” Acaba ‘günümüzde bu ahlaksal gücün yararlı olduğunun bir kanıtı var mı?’ diye merak edebilirsiniz.
Gerçekten vardır! Bir gazeteci olan Mike McManus Herald and Review gazetesinde evlilik öncesi sekse karşı bir vaaz verildiğini hiçbir zaman duymadığını yazdı. Bir ay sonra cevap olarak aldığı mektuplar arasında Yehova’nın Şahidi olan 14 yaşındaki bir genç kızın mektubunda şunlar yazılıydı: “Sadece bu hastalıkları kapmak korkusu pek çok kişiyi [evlilik öncesi seksten] vazgeçirmeye yeterli olmalıdır. Fakat Şahitlerin kendilerini tutmalarının nedeni, Yehova, fuhuştan kaçmamızı emrettiğinden dolayıdır.” (İtalik harfler tarafımızdan) McManus bu mektubu aktardıktan sonra şöyle sordu: “Sizin cemaatinizde 14 yaşındaki gençlerin kaçı aziz Pavlus’un sözlerini bu kadar açık aktarabilir? (I. Korintoslular 6:18).”
Bu genç kız tarafından gösterilen Yehova’nın emirlerine itaat etmekle ilgili prensip, başka yerlerde bulunan Şahitler tarafından da aynen uygulandı. Mukaddes Kitapta yazılı olan Tanrı’nın emirlerinden bazıları şunlardır: ‘Her şeyde iyi hareket edin’, ‘kendinizi putlardan koruyun’, ‘kandan ve zinadan çekinin’, ‘hakikati söyleyin’, ‘çocuklarınızı Rabbin terbiye ve nasihatiyle yetiştirin.’ (İbraniler 13:18; I. Yuhanna 5:21; Resullerin İşleri 5:29; Efesoslular 4:25; 6:4) Evimizin çevresinde veya işyerinizde bulunan Yehova’nın Şahitlerinin bu emirlere itaat ettiklerine hiç dikkat ettiniz mi? Onların neden böyle davrandıklarını, neden kan naklini reddettiklerini, neden sizi evinizde ziyaret ettiklerini, neden farklı olduklarını hiç merak ettiniz mi?
Sevgi Asla Boşa Çıkmaz
Tanrı’yı memnun etmek isteyen Yehova’nın Şahitleri, şu öğüde önem verirler: “Allahın iyi ve makbul ve kâmil iradesi ne olduğunu fark etmeniz için fikrinizin yenilenmesi ile değişilmiş olun.” (Romalılar 12:12) “Allahın iradesi”nin ne olduğunu öğrendikleri zaman, onu yapmak isterler. Onları harekete geçiren arzunun arkasındaki güç Tanrı sevgisidir. ‘Bu bir kapristir, zamanımızda asla uygulanamaz’ mı diyorsunuz? Yaşanmış olaylara bir göz atıp düşünün.
1963 yılında Brezilya’nın Sao Paolo kentinde bir adam başkasıyla evli olan bir kadınla yaşamaktaydı. Onlar iki yıl sonra Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı incelemeye başladılar. Birlikte yaşayan bu çift, tetkikte, Tanrı’nın, “hepsi arasında evlenmek muteber olsun” talebini öğrendi. (İbraniler 13:4) Onlar, resmen evlenmeleri gereğini anladılar, fakat kadının serbest kalması ve bu adamla evlenmesi için o zaman Brezilya’da boşanma kanunu yoktu. Bununla birlikte, 1977 yılında boşanma kanunu yürürlüğe girince kadın eski kocasından boşanmak için başvuruda bulundu ve Tanrı’nın taleplerini karşılamak üzere 1980 yılında birlikte yaşadığı adamla evlendi. Onların Tanrı’ya karşı besledikleri sevgi böylece ödüllendi.
New York şehrinde bir genç her tür uyuşturucuyu denemekte ve bir kız arkadaşıyla yaşamaktaydı. Bir gün paraya ihtiyacı oldu. Kız arkadaşının resimlerini çektirip tanınmış bir erkek mecmuasına satmak üzere gönderdi. Sonra çıplak poz vermesi için kıza büyük paralar teklif edildi. Bu arada genç adam Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı tetkik etmeye başlamıştı, bu tetkike sonra kız arkadaşı da katıldı. Bir süre sonra uyuşturucuları bıraktılar. Genç çift üç hafta sonra anlaşarak evlenmeye karar verdi. Daha sonra, Mukaddes Kitaptan İsa’nın bir takipçisinin iffetli giyinmesi gerektiğini öğrenen kız, teklif edilen para ne kadar çok olursa olsun, resim çektirmeyi vicdanen kabul edemeyeceğine karar verdi. (I. Timoteos 2:9) Hangi şey bu kızı bu kadar büyük değişikliğe sevk etti? Bu genç Yehova’nın bir Şahidi olmanın sadece bir dine katılma meselesi olmadığını, ancak Tanrı’ya vakfedilen bir yaşam tarzı sürdürmeyi kapsadığını ve derhal değişiklikler yapması gerektiğini fark ettiğini söyledi. Tanrı’ya beslediği sevgi gerçekten iyilik için ona büyük güç verdi.
Bir kimse ‘bunlar münferit olaylardır’ diye düşünebilir. Fakat hiç de değil. Yehova’nın Şahitleri faal oldukları yerlerde çok kere benzer değişiklikler görmüşlerdir. Buna neden daha da ciddi şekilde bakmayasınız? Hakiki dinin tanıttığı Tanrı’ya karşı beslediğiniz sevginin hâlâ büyük bir güç olduğunu bizzat kanıtlayın.