Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w95 1/8 s. 20-24
  • Servet Niteliğindeki Ruhi Mirasımız

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Servet Niteliğindeki Ruhi Mirasımız
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Babamın Gençlik Yılları
  • Doğu Afrika’ya
  • İsa’nın Takipçilerine Özgü Sevgi Dolu Yetiştirme
  • Sona Kadar Sadık
  • Ana-babamız Bize Tanrı’yı Sevmeyi Öğretti
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
  • İsa’nın Takipçilerine Özgü Değerli Bir Miras
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1993
  • Annem ya da Babam Hastaysa Ne Yapabilirim?
    Gençler Soruyor
  • Çocuklar ve Gençler Ölüm Acısı Yaşadığında
    Uyanış!—2017
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
w95 1/8 s. 20-24

Servet Niteliğindeki Ruhi Mirasımız

PHILLIP F. SMITH TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

“Afrika’nın en karanlık bölgelerinde bile yanacak bir meşale tutuşturuldu.” Yehova’nın Şahitlerinin 1992 Yıllığının 75. sayfasında bu cümleyi okuduğumuzda ne kadar sevindik! Bu sözler, büyükbabamız Frank W. Smith tarafından Yehova’nın Şahitlerinin Yönetim Kurulunun o zamanki başkanı Birader Joseph F. Rutherford’a yazılan bir mektupta kaleme alınmıştı. Erkek kardeşiyle birlikte yaptıkları bir vaaz turuyla ilgili bilgi veriyordu.

AYNI Yıllık şunları anlatıyordu: “Cape Town’dan [Güney Afrika] iki cesur öncü hizmetçi Gray Smith ve ağabeyi Frank, iyi haberi yayma olanağı aramak amacıyla İngiliz Doğu Afrikası’na gitmek üzere yola çıktılar. Bir De Soto marka araba alıp karavana (araba ev) dönüştürdükten sonra, 40 koli kitapla birlikte bir gemiye yüklediler ve Kenya’nın liman kenti Mombasa’ya gittiler.”

Büyükbabam, birader Rutherford’a yazdığı mektupta Mombasa’dan Kenya’nın başkenti Nairobi’ye yaptığı yolculuğu anlatıyordu: “Şimdiye kadar kalkıştığım otomobil yolculuklarının en korkuncuna koyulduk. Bütün gün yol aldık, yolculuk dört gün sürdü ve 580 kilometre kat ettik . . . . Her kilometrede inip bir kürekle tümsekleri düzlemek, çukurları doldurmak, ayrıca bataklığın içinden geçerken tekerleklerin kayıp batmaması için fil otu ve ağaç kesmek zorundaydım.”

Nairobi’ye ulaştıktan sonra, Frank ve Gray Mukaddes Kitap yayınlarını dağıtmak için aralıksız 21 gün çalıştı. Büyükbabam, “Aldığımız haberlere göre, şahitlik işi dindar Nairobi’yi altüst etti,” diye yazdı. Sonra, büyükbabam, iki yaşındaki oğlu Donovan’ı ve ikinci çocuklarına, yani babamız Frank’e hamile olan karısı Phyllis’i görmek için eve dönmeyi çok istedi. Mombasa’da binebileceği ilk gemiye bindi, fakat eve ulaşamadan sıtmadan öldü.

Ablam ve erkek kardeşimle birlikte bu Yıllık’ta anlatılanları uzun uzun düşünürken, zihnimiz sevgili babamıza kaydı. Babamız, 1992 Yıllığı’nın elimize geçmesinden sadece birkaç ay önce, geçirdiği bir kalp ameliyatının komplikasyonları yüzünden 1991’de ölmüştü. Babasıyla hiçbir zaman tanışmamasına rağmen, onun Yehova’ya duyduğu derin sevgiyi paylaştı. Büyükbabam, 28 yıl sonra 1959’da, oğlunun da İsa’nın takipçisi bir vaiz olarak Doğu Afrika’ya giderek onun izinden yürüyeceğini bilseydi ne kadar sevinirdi!

Babamın Gençlik Yılları

Babamız, 20 Temmuz 1931’de Cape Town’da, babasının ölümünden iki ay sonra doğdu ve ona babasının ismi verildi. Erken yaşlardan itibaren, Yehova’ya sevgisini gösterdi. Daha dokuz yaşındayken, okul arkadaşları onunla alay etmesine rağmen, Cape Town’un ana tren istasyonunda durup yaftalarla şahitlik etti. On bir yaşında, Yehova’ya vakfının sembolü olarak suda vaftiz edildi. Babam zaman zaman hizmette tek başına bütün bir sokakta çalışma görevi aldı. On sekiz yaşına geldiğinde, Cape Town’ın bir dış banliyösünde yaşlı hemşirelerden oluşan bir grupta Dergi Tetkikini idare ediyordu.

Teşkilat 1954 yılında, sonraki yıl Avrupa’da uluslararası toplantıların yapılacağını bildirdi. Babam gitmeyi çok istedi, fakat yolculuk için yeterli parası yoktu. Bu nedenle, Kuzey Rodezya’da (şimdi Zambia) bakır madenlerinde üç ay kimyager olarak çalışmak üzere anlaşma yaptı. Mineral filizinin analiz edildiği tesisler Afrika’nın kırsal alanlarındaydı.

Babam Kuzey Rodezya’da çok sayıda Afrikalı Şahidin bulunduğunu biliyordu; bu nedenle, oraya gittiğinde onları arayıp ibadetlerini yaptıkları yeri öğrendi. Yerel dili konuşamadığı halde, onlarla ilişki kurup Yehova’nın Şahitlerinin Mine Cemaatinin ibadetlerinde devamlı hazır bulundu. Madenlerdeki Avrupalılar ırk konusunda önyargılıydı ve çoğunlukla Afrikalılarla kaba bir şekilde konuşarak bunu gösteriyorlardı. Oysa babam her zaman nazikti.

Üç ayın sonunda, Şahit olmayan bir Afrikalı işçi babama yaklaşıp sordu: “Size ne isim taktığımızı biliyor musunuz?” Adam gülümseyip şöyle dedi: “Bwana [Bay] Watchtower.”

Böylece babam 1955 yılında Avrupa’da yapılan “Muzaffer Krallık” Toplantılarında hazır bulunabildi. Orada, ertesi yıl eşi olacak Mary Zahariou ile tanıştı. Evlendikten sonra, Parma’ya (Ohio, ABD) yerleştiler.

Doğu Afrika’ya

Amerika Birleşik Devletlerindeki bir bölge toplantısında hazır bulunanlara ihtiyacın daha büyük olduğu yerlerde hizmet etme daveti yapıldı. Ana-babam Doğu Afrika’ya gitmeye karar verdi. Onlar, tam Teşkilatın tavsiye ettiği gibi yaptılar. Sadece çalışma izni olanların o bölgede ikamet etmelerine izin verildiğinden, babamın iş bulamama olasılığını göz önünde bulundurarak, gidiş dönüş bileti almak üzere yeterli parayı biriktirdiler.

Pasaportları, vizeleri ve aşı belgelerini aldıktan sonra, Temmuz 1959’da babam ve annem bir ticaret gemisiyle New York City’den Cape Town yoluyla Mombasa’ya doğru yola çıktılar. Yolculuk dört hafta sürdü. İskelede, ihtiyacın daha büyük olduğu bölgede hizmet etmek üzere onlardan önce oraya giden kardeşler tarafından sıcak şekilde karşılandılar. Nairobi’ye vardıklarında, babam kendisini bekleyen bir mektup buldu. Mektup, Entebbe’deki (Uganda) Jeolojik Araştırma Departmanında kimyager olarak çalışma isteğine bir yanıttı. Babam ve annem, Kampala’ya (Uganda) giden trene bindiler; orada babamla görüşme yapıldı ve işe alındı. O zaman Entebbe-Kampala bölgesinde sadece bir Şahit, George Kadu vardı.

Sömürge hükümeti, babama yerel dil Lugandaca’yı öğrenmek için gittiği kursun ücretini ödedi. Hizmette daha etkili olabilmek için zaten bu dili öğrenmeyi planladığından çok sevindi. Daha sonra babam “Krallığın Bu İyi Haberi” küçük kitabının Luganda diline çevrilmesine bile yardım etti.

Babam başkalarına şahitlik etmek konusunda korkusuzdu. Bölümündeki tüm Avrupalılarla konuştu ve Ugandalılara vaaz etme işine devamlı olarak katıldı. Hatta Uganda’nın Afrikalı başsavcısına bile şahitlik etti. Bu adam sadece Gökteki Krallık mesajını dinlemekle kalmadı, babamla annemi akşam yemeğine davet etti.

Ablam Anthe 1960’ta, ben 1965’te doğmuşum. Ailemiz, başkent Kampala’daki küçük, fakat büyümekte olan cemaatteki kardeşlere çok bağlandı. Entebbe civarındaki tek beyaz Şahit aile olarak bazı hoş tecrübelerimiz oldu. Bir keresinde babamın arkadaşlarından biri Entebbe’de beklenmedik bir mola verdi ve babamı bulmak istedi. “Burada Yehova’nın Şahidi olan Avrupalı bir çift tanıyor musunuz?” sorusunu sorana dek, tüm çabalarında sonuçsuz kaldı. Bu soruyu sorduğu adam onu hemen doğruca bizim eve getirdi.

Ayrıca, iki silahlı ayaklanma da içinde olmak üzere zor deneyimler yaşadık. Bir keresinde hükümet askerleri belirli bir etnik gruptan olan herkese ateş açıyordu. Bu gece gündüz devam etti. Akşam saat 6’dan sabah 6’ya kadar sokağa çıkma yasağı olduğundan ibadetler öğleden sonraları Entebbe’deki evimizde yapıldı.

Sokağa çıkma yasağı kaldırıldığında, babam bizi Dergi Tetkiki için Kampala’ya götürdü. Bir asker tüfeğini bize doğrultarak arabamızı durdurup nereye gittiğimizi söylememizi istemiş. O zamanlar ben bebektim, Anthe de beş yaşında. Babam sakin şekilde Mukaddes Kitaplarımızı ve yayınlarımızı gösterip açıklama yapınca gitmemize izin vermişler.

Uganda’da yaklaşık sekiz yıl kaldıktan sonra, 1967’de, ana-babamız sağlık sorunları ve aile sorumlulukları nedeniyle Amerika Birleşik Devletlerine geri dönmeye karar verdi. Canfield (Ohio) Cemaatine katıldık; babam burada ihtiyar olarak hizmet etti. Annem ve babam, buradaki kardeşleri Kampala’daki küçük cemaattekiler kadar sevmeye başladı.

İsa’nın Takipçilerine Özgü Sevgi Dolu Yetiştirme

Erkek kardeşim David 1971’de doğdu. Sıcak ve sevgi dolu bir aile ortamında büyüdük. Şüphesiz bu anne ve babamız arasındaki sevgi dolu ilişkiden kaynaklanıyordu.

Babam, biz çocukken yatma vaktinde daima bir Mukaddes Kitap öyküsü okur, dua eder ve sonra annemden habersiz, altın renginde parlak bir kağıda sarılmış bir çikolata verirdi. Nerede olursak olalım, dergimizi ailece daima birlikte tetkik ettik. Ailece yaptığımız tatillerde, tetkiki bir keresinde bir dağ yamacında ve başka bir defa okyanusa yüksek bir yerden bakarken yaptık. Babam sık sık bunların onun en mutlu anıları olduğundan söz ederdi. O, bir aile tetkikinin getirebileceği büyük sevinci elde etme fırsatını kaçıranlara üzüldüğünü söylerdi.

Yehova’ya sevgi gösterme konusuna gelince, bunu kendi örneğiyle bize öğretti. Ne zaman dergilerin yeni bir sayısı çıksa veya başka bir yayın alsak, babam hevesle tüm yayını okurdu. Ondan, Mukaddes Kitabın hakikatinin hafife alınmaması, tersine değerli bir hazine olarak görülmesi gerektiğini öğrendik. En değerli eşyalarımızdan biri babamın Göndermeli Mukaddes Kitabı’dır. Hemen hemen her sayfa, araştırmalarından edindiği bilgilere ait notlarla kaplıdır. Şimdi onun sayfa kenarlarındaki açıklamalarını okurken, neredeyse hâlâ onun sözlerini ve öğütlerini duyar gibi oluyoruz.

Sona Kadar Sadık

On altı Mayıs 1991’de, babam tarla hizmetindeyken kalp krizi geçirdi. Haftalar sonra, başarılı gibi gözüken bir açık kalp ameliyatı geçirdi. Fakat, ameliyat olduğu günün gecesi hastaneden bir telefon aldık. Babamın kanaması vardı ve doktorlar çok endişeliydi. Kanamayı durdurmak için, o gece iki defa daha ameliyata alındı, fakat bir yararı olmadı. Babamın kanı pıhtılaşmıyordu.

Ertesi gün, babamın durumu hızla kötüleşirken, doktorlar, baskı yaparak babama kan verilmesine razı etmek amacıyla önce annemle sonra erkek kardeşimle özel olarak konuştular. Ancak, babam hiçbir durumda kan naklini kabul etmeyeceğini daha önce doktorlara söylemişti. O, kanı reddetmesinin Mukaddes Yazılara dayanan nedenlerini onlara açıklamış, ancak kan içermeyen seçeneklerini kabul edeceğini söylemişti.—Levililer 17:13, 14; Resullerin İşleri 15:28, 29.

Hastane personelinin birkaçının için için beslediği düşmanca tutum, yoğun bakım ünitesinde çok gergin bir hava yarattı. Bu, babamın durumunun kötüleşmesiyle, zaman zaman dayanma gücümüzün ötesinde gözüktü. Yehova’dan yardım diledik ve aldığımız pratik önerileri de uygulamaya çalıştık. Böylece yoğun bakım servisine gittiğimizde, daima iyi giyimli ve personele karşı saygılıydık. Anlamlı sorular sorarak babamın durumuyla etkin bir şekilde ilgilendik ve babamın bakımıyla ilgilenen bütün personele teşekkür ettik.

Çabalarımız hastane personelinin gözünden kaçmadı. Birkaç gün içinde, gergin havanın yerini dostça davranışlar aldı. Babama bakan hemşireler, artık sorumlu olmadıkları halde gelişimini kontrol etmeye devam ettiler. Bize karşı çok kaba davranan bir doktor, anneme nasıl dayandığını soracak kadar yumuşadı. Cemaatimiz ve akrabalarımız da sevgi dolu bir şekilde bize cesaret verdiler. Yiyecek ve birçok teselli kartı gönderip bizim için dua ettiler.

Ne yazık ki babam tedaviye hiç karşılık vermedi. İlk ameliyatından on gün sonra öldü. Kederimiz çok derin. Zaman zaman onu kaybetmenin yarattığı duygular kahredici oluyor. Şükür ki, Tanrımız ‘her gün yükümüzü taşıyacağına’ söz veriyor, daha önce hiç olmadığı biçimde O’na güvenmeyi öğrendik.—Mezmur 68:19.

Yeni dünyada babamızı görme sevincine sahip olabilmek için, biz de Yehova’ya sunduğumuz hizmeti sadık şekilde sürdürmeye kararlıyız.—Markos 5:41, 42; Yuhanna 5:28; Resullerin İşleri 24:15.

[Sayfa 21’deki resim]

Frank Smith annesi Phyllis ile, Cape Town’da

[Sayfa 22’deki resim]

Babam ve annem evlendikleri sırada

[Sayfa 23’teki resim]

Entebbe’deki ilk vaftiz töreni için kardeşler Afrikalı bir reisin havuzunu kiraladı.

[Sayfa 23’teki resim]

Geleneksel selamlaşma

[Sayfa 24’teki resim]

Babam ve annem, babamın ölümünden kısa bir süre önce

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş