Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w95 1/12 s. 20-23
  • Yüz Yaşında Ama Hâlâ Faal

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Yüz Yaşında Ama Hâlâ Faal
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Bir Tutum Değişikliği
  • Denemeleri Cesaretle Karşılamak
  • Sürpriz Bir Ziyaret
  • Kayıpla Başa Çıkmak
  • Yehova’ya Hizmet Etmek Bana Her Zaman Zevk Verdi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2011
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
w95 1/12 s. 20-23

Yüz Yaşında Ama Hâlâ Faal

RALPH MİTCHELL TARAFINDAN ANLATILMIŞTIR

Orta boylu bir adam olan babam bir Metodist vaizdi. O, her iki üç yılda bir, bir kiliseden diğerine gönderilirdi; dolaştığı çoğu küçük olan, bir dizi kasaba içinde Asheville (Kuzey Carolina, ABD) de vardı; ben 1895 şubatında orada doğdum. Sonuç olarak Hıristiyan âlemini oldukça iyi tanıyarak yetiştim.

DİNSEL canlanış toplantılarında mukaddes ruhla dolmak, onların deyimiyle, “inanç almak” amacıyla, genç bir delikanlı olarak “tövbe sırasına” götürüldüğümü hatırlıyorum. Bana, günahlarımı itiraf etmem, On Emri tutmam ve iyi olmam gerektiği söylendi. Böylece, öldüğümde göğe gidecektim. Kendi kendime şöyle dedim: “Sanırım ben cehenneme gideceğim, çünkü cennete gidecek kadar iyi değilim.” Sadece yetişkinlerin, özellikle de vaizlerin Mukaddes Kitap standartlarına göre yaşadıklarını düşünürdüm.

Ancak daha erginlik çağıma gelmeden, dindeki ikiyüzlülüğü fark etmeye başladım. Örneğin babam, sırf kongrede piskoposun fonuna büyük miktarda bir para koymak için ailemizin maddi ihtiyaçlarına harcanması gereken parayı feda ederdi. O bunu yapmakla, daha çok üyesi olan bir kiliseye tayin edileceğini ümit ederdi. Aynı zamanda pamuk çiftçisi olan yerel bir vaizi hatırlıyorum. O, seçkin bir mevkide bulunmayı çok istiyordu; bu nedenle yüz balya pamuk satıp büyük miktarda parayla kongreye gitti. Katılanların, çoğunluğunu vaizlerin oluşturduğu kongrede bağışlanan tüm para belli olunca, bu vaiz ortaya atılıp şöyle bağırdı: “Piskoposunuza verdiğiniz paranın hepsi bu mu? Beş dolar veren her vaize karşılık ben on dolar vereceğim!” Bin dolardan fazla bir para toplandı ve piskopos bu adamı riyaset eden bir ihtiyar olarak babamın üzerine atadı. Böyle bir tayinin Tanrı’dan geldiğine inanamadım. Bu olaydan sonra dinle ilgili her şeyden kuşkulandım.

Amerika Birleşik Devletleri birinci dünya savaşına girince askere alındım. Ordudaki papazların biz askerlere, vefakâr bir şekilde savaşmamızı vaaz ettiklerini iyi hatırlıyorum; bu benim için duyduğum tiksintiyi artırmaktan başka bir işe yaramamıştı. Yaşamdaki hedeflerim hayatta kalmak, eğitimimi bitirmek ve sonra evlenmekti. Gelecek için yaptığım planlarda dinin hiçbir yeri yoktu.

Bir Tutum Değişikliği

Yıl 1922’ydi ve ben Louise isminde genç bir kadına aşık olmuştum. Sonradan Louise’in dinine bağlı bir Katolik olduğu ortaya çıktı; evlenmeye karar verdiğimizde Katolik düğünü istedi. Ancak ben hiçbir şekilde dinsel bir tören istemedim, böylece New York’taki belediye binasında evlenmeyi kabul etti.

İlk önceleri hiçbir dinsel çatışmamız olmadı. Ona, dine hiç güvenim olmadığını ve ondan söz etmediğimiz sürece iyi geçineceğimizi açıkça söyledim. Daha sonra, 1924 ile 1937 yılları arasında arka arkaya beş erkek beş kız çocuğumuz dünyaya geldi! Louise çocuklarımızın Katolik okuluna gitmesini istedi. Onların herhangi bir dinsel eğitim almalarını istemediğimden, bu konuda tartışmıştık.

Ardından, 1939 yılının başlarında din hakkındaki görüşümü tümden değiştirecek bir şey oldu. Yehova’nın Şahidi olan, Henry Webber ve Harry Piatt adlı iki kişi Roselle’deki (New Jersey) evimize geldi. Çok geçmeden, benim üzerinde konuşmaya hiç ilgi duymadığım din konusunda konuşmak istedikleri ortaya çıktı. Kilisede ‘Katletmeyeceksin’ derken, orduda “savaşacaksın!” diyen din adamlarının ikiyüzlülükleri nedeniyle inancım zedelenmişti. Bu iki Şahide gerçekleri gösterebileceğimi düşündüm. Onlara, “size bir şey söyleyeyim” dedim. “Eğer sizin dininiz hakikiyse, o zaman diğer tüm dinler sahtedir. Ve onlardan sadece biri hakiki olsa, o zaman sizinki de içinde olmak üzere, kalanların hepsi sahtedir. Sadece bir hakiki din olabilir.” Hayret, onlar da benimle aynı fikirdeydi!

Sonra Mukaddes Kitabımı getirip I. Korintoslular 1:10’u açmamı istediler. Orada şöyle yazıyordu: “İmdi, ey kardeşler, ayni şeyi söylemenizi ve aranızda fırkalar olmamasını, fakat ayni fikir ve ayni reyde birleşmiş olmanızı, Rabbimiz İsa Mesihin ismile sizden rica ederim.” Bu ayet merakımı uyandırmıştı. Bir yandan da bu iki adamın beni bir tür tarikata sokmaya çalışmalarından korkuyordum. Bununla beraber bir şey öğrenmiş oldum; İsa’nın takipçilerinin arasında fikir ayrılıkları olmamalıydı. Zihnimde başka sorular da vardı. Örneğin, insan öldüğünde ruhuna ne oluyordu? Bu soruyu onlara sormayı ne kadar çok istemiştim! Fakat bunun evde çok fazla tartışma yaratacağını düşündüm.

Daha sonra onlardan biri, “haftaya tekrar gelip sizinle konuşmak isteriz,” dedi. Nazikçe reddetmeye çalıştım, fakat karım yüksek sesle “Ralph, tekrar ne zaman gelebileceklerini öğrenmek istiyorlar” dedi. Koyu bir Katolik olduğundan, bu beni şaşırtmıştı. Bununla birlikte, ‘eninde sonunda belki din konusunda bazı noktalarda anlaşabiliriz,’ diye düşündüm. Böylece Henry Webber ve Harry Piatt’ın ertesi cuma günü gelmelerini kabul ettim.

Böylece Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı tetkik etmeye başladım. Çok geçmeden, Madison Square Garden’daki (New York) bölge toplantısına davet edildim. Joseph F. Rutherford’un 25 Haziran 1939’da verdiği “Hükümet ve Barış” temalı konuşmasını dün gibi hatırlıyorum. Hazır bulunan 18.000 kişinin arasında ben de vardım. Gerçekten, telsiz telefon hatlarını kullanan uluslararası radyo istasyonları bağlantısıyla dinleyenler de eklenirse, konuşmayı 75.000 kişi dinlemişti.

Pürüzler çıkmadı değil. Katolik papazı Charles Coughlin’in takipçileri, toplantıyı dağıtmakla tehdit etti ve tam beklendiği gibi Birader Rutherford’un konuşmasının ortalarına doğru yüzlerce öfkeli insan yuh çekip “Heil Hitler!” ve “Viva Franco!” gibi sloganlar atarak bağırmaya başladı. O kadar çok gürültü vardı ki, kargaşa telefon hatlarından da duyulabilirdi! Teşrifatçıların bu güruhu susturmaları 15 dakika sürdü. Bütün bu süre içinde, Birader Rutherford hiç korkmadan, hazır bulunanların sürekli yinelediği alkışların desteğiyle konuşmaya devam etti.

Şimdi gerçekten merakım uyanmıştı. Neden bir Katolik papazı Yehova’nın Şahitlerine karşı böyle bir nefreti teşvik etsin? Rutherford’un vaazında, din adamlarının benim gibi insanların duymasını istemediği bir şey olması gerektiğini düşündüm. Bu nedenle Mukaddes Kitabı tetkik edip ilerlemeye devam ettim. Sonunda, 1939 yılının Ekim ayında Yehova’ya vakfımı su vaftiziyle sembolize ettim. Çocuklarımdan bazıları sonraki yıl, eşim Louise ise 1941 yılında vaftiz edildi.

Denemeleri Cesaretle Karşılamak

Hakikati kabul edişimden kısa bir süre sonra annem öldü, bu nedenle cenazeye katılmak üzere Kuzey Carolina’ya dönmek zorunda kaldım. Metodist kilisesinde yapılacak ayinde hazır bulunursam, vicdanımın rahatsız olacağını düşündüm. Bu yüzden, yola çıkmadan önce babama telefon edip tabutu cenazenin hazırlandığı binada bekletmesini istedim. Kabul etti, ancak oraya vardığımda kiliseye gitmek üzere ayrılmışlardı ve kuşkusuz kiliseye geleceğimi düşünüyorlardı.

Fakat gitmedim ve bu durum aileyi oldukça karıştırdı. Kızkardeşim Edna ile birbirimize daima yakın olduğumuz halde, annemin cenazesinden sonra benimle konuşmadı. Mektuplar yazdım, fakat cevap vermedi. Her yaz New York’a, Şehir Üniversitesinde yapılan öğretmen seminerlerine geldiğinde, onu görmeye çalıştım. Ancak meşgul olduğunu söyleyip beni görmeyi reddetti. En sonunda vazgeçtim, çünkü göründüğü kadarıyla onu sadece rahatsız ediyordum. Böylece, ondan haber alana kadar yıllar geçti.

Tarafsızlıkları yüzünden Amerika Birleşik Devletlerindeki ve Kanada’daki birçok çocuk gibi, benim çocuklarımdan altısı da 1941 yılında okuldan atıldı. Şahitler, öğrenimle ilgili yasal zorunluğu yerine getirmek için Krallık Okulu olarak adlandırdıkları kendi okullarını oluşturdular. Benim çocuklarımın gittiği okul, Lakewood’da (New Jersey) daha önce otel olarak kullanılan bir binaydı. Birinci katta sınıf, mutfak ve yemekhaneyle birlikte bir İbadet Salonu vardı. Kızların yatak odaları ikinci, erkeklerinki üçüncü kattaydı. İyi bir okuldu. Çocukların çoğu evlerine sadece hafta sonları giderlerdi. Evleri çok uzakta olanlarsa, iki haftada bir giderlerdi.

Daha hakikate gelişimin ilk yıllarından beri, Yehova’nın Şahidi olarak dolgun vakitli bir incil vaizi, yani öncü olmayı şiddetle istiyordum. Bir keresinde, 1941’de St. Louis’de (Missouri) yapılan bölge toplantısındaki programda bir birader, 12 çocuğunu yetiştirirken nasıl öncülük yapabildiğini anlattı. ‘O, 12 çocukla öncülük yapabiliyorsa, ben de 10 çocukla yapabilirim’ diye düşündüm. Fakat koşullarım öncülük yapmama 19 yıl daha izin vermedi. Sonunda, 1 Ekim 1960’ta Yehova’ya daimi öncü olarak hizmet etmeye başlayabildim.

Sürpriz Bir Ziyaret

Kızkardeşim Edna’dan 1975 yılında bir telefon aldım. O zaman 80 yaşındaydım ve 20 yıldan beri onu ne görmüştüm, ne de sesini işitmiştim. Havaalanından telefon ediyordu ve gelip onu ve kocasını almamı istiyordu. Edna’yı tekrar görmek güzeldi, ancak en büyük sürpriz daha ortaya çıkmamıştı. Eve giderken, kocası, “Senin dinine geçen biri var” dedi. Ne demek istediğini anlamadım. Eve vardığımızda, bir kez daha, “Burada senin dinine geçen biri var” dedi. Karım hemen anladı. Kızkardeşime dönerek, “Edna, Şahit mi oldun?” diye sordu. Edna, “Tam üstüne bastın!” diye cevapladı.

Edna hakikati nasıl kabul etmişti? Aramızdaki soğuk ilişkiyi düzeltmek için 1972’de hediye olarak onu The Watchtower dergisine abone yapmıştım. Yaklaşık bir yıl sonra, Edna hastalanmış ve evden çıkamamış. Dergiler masasında paketlerinin içinde açılmadan duruyormuş. Edna, merak ederek birini açıp okumaya başlamış. Dergiyi bitirdikten sonra, içinden kendi kendine “İşte hakikat bu!” demiş. Yehova’nın Şahitleri evine gelmeden önce, gelen bütün Watchtower dergilerini okumuş. Bir Mukaddes Kitap tetkikini kabul edip fazla zaman geçmeden Yehova’nın bir Şahidi olmuş.

Kayıpla Başa Çıkmak

Karım Louise’de şeker hastalığı çıkmıştı ve durumu gittikçe kötüleşmişti; sonunda 1979’da 82 yaşındayken öldü. Louise öldüğünde, benim bir parçam da ölmüştü. Sanki dünya durmuştu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gelecekle ilgili hiçbir planım yoktu ve teşvike çok ihtiyacım vardı. Seyahat eden nazır, Richard Smith beni öncülüğe devam etmeye teşvik etti. En büyük teselliyi benim gibi sevdiklerini kaybedenleri teselli etmekte bulduğumu gördüm.

Teşkilat, 1979’da İsrail’e bir tur düzenledi; ben de bu tura katıldım. Bu gezi benim için büyük teşvik oldu ve eve döndüğümde hemen öncülük hizmetine devam etmeye başladım. O zamandan beri her yıl, ülkenin diğer bir bölümünde bulunan ve hiçbir cemaate tahsis edilmemiş ya da sık çalışılmayan sahalarda yardım etmeyi görev bildim. İlerlemiş yaşıma rağmen, hâlâ bu imtiyaza katılabiliyorum.

Geçen yıllar boyunca, tahminen 50 kişiye sonsuz yaşam yolunda yardım etme sevincini yaşadım. Çocuklarımın çoğu hakikattedir. Kızlarımdan ikisi daimi öncü olarak hizmet ediyor. Diğer bir kızım Louise Blanton, kocası George’la beraber Yehova’nın Şahitlerinin Brooklyn’deki merkez bürosunda hizmet ediyor ve oğullarımdan biri yıllarca bir ihtiyar olarak hizmet etmiştir.

Kuşkusuz ilk ana-babamızdan miras aldığımız kusurluluk nedeniyle, hepimiz hastalık ve ölümün hükmü altındayız. (Romalılar 5:12) Tabii, benim yaşamım da acılardan ve ağrılardan muaf olmadı. Şimdi sol bacağımdaki artritten çekiyorum. Beni zaman zaman çok rahatsız etmesine rağmen, faal olmamı engellemedi. Engellememesi için de dua ediyorum. Faal olmaya devam etmek istiyorum. En büyük arzum, Yehova’nın ismini ve amaçlarını ilan etmek için elimden gelen her şeyi yaparak öncülük hizmetini sona kadar sürdürmektir.

[Sayfa 23’teki resim]

Kızım Rita’yla birlikte

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş