-
Ailede Kronik Bir Hastalık Ortaya ÇıktığındaUyanış!—2000 | Haziran
-
-
Ailede Kronik Bir Hastalık Ortaya Çıktığında
DU TOİT ailesinin mutluluğu çevrelerine kolayca yayılır. Onların birbirlerine duydukları sıcak sevgiyi görmek insana sevinç verir. Onlarla tanıştığınızda, ne büyük sıkıntılara katlandıklarını asla tahmin edemezsiniz.
Braam ve Ann, önce ilk çocukları Michelle iki yaşındayken, onun kaslarda güçsüzlüğe yol açan kronik kalıtımsal bir hastalığa yakalandığını öğrendi.
Michelle’in annesi Ann, “Sakat bırakan, kronik bir hastalıkla nasıl mücadele edeceğinizi aniden öğrenmek zorundasınız. Aile yaşamınızın artık eskisi gibi olamayacağını fark ediyorsunuz” diyor.
Fakat aynı aile, başka bir kızı ve bir oğlu olduktan sonra yakalarını bırakmayan bir trajediyle daha yüz yüze geldi. Bir gün üç çocuk dışarda oynarlarken, kızlar koşarak eve geldi. “Anne! Anne!” diye bağırdılar. “Çabuk gel. Neil’e bir şey oldu!”
Ann evden fırlayıp çıktığında, üç yaşındaki Neil’in başının bir tarafa düşmüş olduğunu gördü. Başını dik tutamıyordu.
Ann, “Korkunç bir şoktu” diye anımsıyor; “Hemen anladım. İçim kederle doldu; çünkü sağlıklı olan küçük oğlum da ablası gibi, kaslarda güçsüzlüğe yol açan aynı hastalıkla yaşamak zorunda kalacaktı.”
Michelle’in babası Braam, “Başlangıçta sağlıklı bir aileye sahip olduğumuz için sevinçliydik; çok geçmeden, daha önce hiç karşılaşmadığımız ölçüde büyük sorunlar bu sevincimizi gölgeledi” diyor.
Michelle hastanede en iyi şekilde tedavi edilmesine rağmen, sonunda hastalığının yol açtığı komplikasyonlar yüzünden öldü. O sırada henüz 14 yaşındaydı. Neil ise, hastalığının etkileriyle mücadele etmeye devam ediyor.
Bu durumda şu soru ortaya çıkıyor: Du Toit gibi aileler, aileden birinin kronik hastalığı olmasının getirdiği sorunlarla nasıl başa çıkıyor? Bu soruya yanıt vermek için, kronik hastalıklarla mücadele eden ailelerin nasıl etkilendiklerini inceleyelim.
-
-
Kronik Hastalık Aileyi İlgilendiren Bir KonuUyanış!—2000 | Haziran
-
-
Kronik Hastalık Aileyi İlgilendiren Bir Konu
KRONİK hastalık nedir? Basitçe ifade edilirse, uzun süre devam eden bir hastalıktır. Ayrıca bir profesör kronik hastalığı, “sağlık durumunun basit bir cerrahi müdahale veya kısa süreli bir ilaç tedavisiyle iyileştirilemeyecek şekilde değişmesi” olarak açıklıyor. Kronik hastalığı ve etkilerini böylesine sorun haline getiren sadece hastalığın türü ve tedavisi değil; bu duruma çok uzun süre katlanmak zorunda olunmasıdır.
Bundan başka, kronik hastalığın etkilerinin sadece hastayla sınırlı kalması nadirdir. Motor Neurone Disease—A Family Affair (Motor Nöron Hastalığı—Aileyi İlgilendiren Bir Konu) kitabı, “Çoğu insan bir ailenin parçasıdır, dolayısıyla sizin [hastanın] hissettiğiniz şok ve kaygıyı yakınlarınız da paylaşacaktır” diyor. Bu sözleri kızı kanser olan bir anne de doğruluyor. O, “belli etseler de etmeseler de veya farkında olsalar da olmasalar da ailenin her bireyi etkileniyor” diyor.
Elbette, herkes aynı şekilde etkilenmeyecektir. Ancak, aile bireyleri, kronik hastalığın genelde insanları nasıl etkilediğini anlarlarsa, bu özel durumlarıyla ilgili belirli sorunlarla başa çıkmak için, muhtemelen daha hazırlıklı olacaklar. Ayrıca, iş arkadaşları, okul arkadaşları, komşular ve dostlar gibi ailenin dışındaki kişiler de, kronik hastalığın etkilerinin ne olduğunu bilirlerse, duygudaşlık gösterebilir ve daha anlamlı şekilde destek olabilirler. Bunu akılda tutarak, kronik hastalığın aileleri hangi yönlerden etkileyebildiğine bir göz atalım.
Yabancı Bir Diyarda Yolculuk
Bir ailenin kronik bir hastalıkla ilgili deneyimi, yabancı bir diyarda yaptıkları yolculuğa benzetilebilir. Bazı şeyler bu ailenin anavatanındakilerle hemen hemen aynıyken, diğer şeyler alışılmadık, hatta bütünüyle farklı olacaktır. Kronik bir hastalık ailedeki bir bireye ıstırap verdiğinde, ailenin yaşam tarzı birçok yönden büyük ölçüde değişmeden kalır. Bununla birlikte, bazı şeyler çok farklı olacaktır.
İlk olarak, bu hastalığın kendisi, ailenin günlük yaşamını etkileyebilir ve ailenin her bireyini bunun üstesinden gelmek için ayarlamalar yapmaya zorlayabilir. Annesinde ağır kronik depresyon olan 14 yaşındaki Helen de bunu doğruluyor. “Annemin belirli günlerde yapıp yapamayacağı işlere göre programımızı ayarlıyoruz” diyor.
Hastalığın verdiği rahatsızlığı hafifletmek amacıyla yapılan bir tedavi bile, ailenin yeni düzeninde ek aksaklıklara neden olabilir. Örneğin, bir önceki makalede sözü edilen Braam ve Ann’i ele alalım. Braam, “Çocuklarımızın tedavisi nedeniyle günlük yaşamımızda büyük değişiklikler yapmak zorundaydık” diyor. Ann şunu anlatıyor: “Her gün hastaneye gidip geliyorduk; ve bunun yanı sıra, doktor, hastalığın yol açtığı beslenme yetersizliğini karşılamak için çocukları azar azar, altı öğün beslememizi tavsiye etti. Bu, benim için tümüyle yeni bir yemek pişirme tarzıydı.” Doktorun söylediği kas kuvvetlendirici egzersizleri yapmalarında çocuklara yardım etmek, daha da büyük bir sorundu. Ann şunu anımsıyor: “Her gün, bir irade mücadelesiydi.”
Hasta ilaç tedavisinin rahatsızlığına, bazen ağrısına ve tıbbi ekibin dikkatle araştırmasına alıştıkça, pratik yardım ve duygusal destek açısından giderek ailesine bağımlı hale gelir. Bunun sonucunda, aile bireylerinin bu hastanın fiziksel bakımını yapmak üzere yeni beceriler öğrenmek zorunda olmalarının yanı sıra, hepsi, tutum, duygu, yaşam tarzı ve günlük alışkanlıklarında da değişiklik yapmalıdır.
Elbette, tüm bu talepler ailenin dayanma gücünü giderek zorlar. Kızı hastanede kanser tedavisi gören bir anne, bunun “bir başkasının hayal edemeyeceği kadar yorucu” olabileceğini doğruluyor.
Devam Eden Kuşku
Coping With Chronic Illness—Overcoming Powerlessness (Kronik Bir Hastalıkla Başa Çıkmak—Güçsüzlüğün Üstesinden Gelmek) kitabı şunu söylüyor: “Kronik bir hastalıktaki iniş ve çıkışların devamlılığı korkutucu bir güvensizlik duygusu oluşturur.” Aile üyeleri belirli şartlara tam alışırken, değişik ve muhtemelen daha zor durumlarla karşılaşabilirler. Belirtiler değişken olabilir veya aniden kötüleşebilir ve tedavi beklenen iyileşmeyi sağlamayabilir. Tedavinin periyodik olarak değişmesi gerekebilir veya beklenmedik komplikasyonlara neden olabilir. Hasta, şaşkınlık içindeki ailesinin kendisine vermeye çabaladığı desteğe daha bağımlı hale gelirken, önceden denetim altında tutulan duygular aniden patlayabilir.
Birçok hastalığın ve tedavinin bu kestirilemeyen seyri, kaçınılmaz biçimde şu soruları doğurur: Bu ne kadar devam edecek? Bu hastalık daha ne kadar kötüleşecek? Buna daha ne kadar dayanabileceğiz? Ölümcül hastalıklar çoğu kez şu nihai kuşkuya yol açar: “Ölüm ne zaman gelip çatacak?”
Hastalık, tedavi yöntemleri, yorgunluk ve kuşkunun hepsi beklenmedik başka bir sonucu da beraberinde getirir.
Sosyal Yaşamdaki Etkileri
Kocasında kronik depresyon olan Kathleen, “Yalnızlık ve kapana kısılma gibi güçlü duyguları yenmek zorundaydım” dedikten sonra şunları söylüyor: “Bu acımasız bir durumdu; çünkü arkadaşlık etmek için asla kimseyi davet edemiyor veya davetleri kabul edemiyorduk. Sonunda sosyal ilişkilerimiz yok denecek kadar azaldı.” Sonuç olarak, birçokları, konukseverlik gösteremediği ve davetleri kabul edemediği için, Kathleen gibi suçluluk duygusuyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu neden oluyor?
Hastalığın kendisi veya tedavinin yan etkileri sosyal buluşmalara katılmayı zorlaştırabilir hatta olanaksızlaştırabilir. Hasta ve ailesi, bu hastalığın beraberinde sosyal bir damga taşıdığını sanabilir veya bunun utanca yol açacağından korkabilirler. Depresyon, hastaya eski dostlarının arkadaşlıklarını hak etmediği hissini verebilir. Veya ailenin böyle bir dostluk için enerjisi kalmamış da olabilir. Kronik hastalık çeşitli nedenlerden dolayı, tüm ailenin, kolayca başkalarıyla temasını kesmesine ve yalnızlık hissetmesine yol açabilir.
Ayrıca herkes, hastalığı olan birinin yanında ne diyeceğini veya nasıl davranacağını bilmez. (Sayfa 11’deki “Nasıl Destek Olabilirsiniz” çerçevesine bakın) Ann, “çocuğunuz diğer çocuklardan farklı olduğunda, birçok insan gözlerini dikip ona bakar ve düşüncesizce konuşur” diyor. “Aslında, hastalık yüzünden kendinizi suçlarsınız, onların yorumları ancak suçluluk duygunuzu artırır.” Ann’in söyledikleri, ailelerin büyük ihtimalle yaşayacağı başka şeylere de değiniyor.
Alt Üst Eden Duygular
Bir araştırmacı “hastalık teşhis edildiğinde çoğu aile şok geçirir, inanamaz ve reddeder” diyor. “Bu, dayanılmayacak kadar fazladır.” Evet, sevdiğimiz birinin hayati tehlikesi olan veya sakatlığa yol açan bir hastalığı olduğunu öğrenmek yıkıcı olabilir. Hastanın ailesi, umutlarının ve rüyalarının paramparça olduğunu, kendilerine belirsiz bir gelecekle birlikte, kaybın ve kederin getirdiği derin bir üzüntü duygusunun kaldığını hissedebilir.
Nedeni bilinmeden, uzun süre devam eden üzücü belirtileri gören birçok aile için, hastalığın teşhis edilmesi bir bakıma rahatlama sağlayabilir. Fakat bazı aileler teşhise farklı şekilde tepki gösterebilirler. Güney Afrika’da yaşayan bir anne şunu kabul ediyor: “Sonunda çocuklarımızın hastalığının ne olduğunun açıklanması öyle üzücüydü ki, açıkçası, teşhisi dinlememeyi tercih ettim.”
A Special Child in the Family—Living With Your Sick or Disabled Child (Ailedeki Özel Çocuk—Hasta veya Sakat Çocuğunuzla Yaşamak) kitabı, “Bu yeni gerçeğe alışırken . . . . duygusal bir kargaşa yaşamanız doğaldır. Bazen duygularınız öyle yoğun olabilir ki, onlarla başa çıkamayacağınızdan korkarsınız” diyor. İki oğlunda kistik fibroz hastalığı olan yazar Diana Kimpton şunu anlatıyor: “Kendi duygularımdan korkuyordum ve kendimi bu kadar kötü hissetmemin normal olup olmadığını öğrenmem gerekiyordu.”
Korku duymak –bilinmeyenden korkmak, hastalıktan korkmak, tedaviden korkmak, ağrıdan korkmak ve ölümden korkmak– aileler için olağandışı değildir. Çocuklar, özellikle neler olduğu konusunda kendilerine mantıklı açıklamalar yapılmadığında, ifade edemedikleri korkular duyabilirler.
Öfke de çok yaygındır. Güney Afrika dergisi TLC, “Aile üyeleri çok defa hastanın öfkesinin hedefi olabilir” diyor. Aile üyeleri de, sorunu kısa sürede tespit edemediği için doktorlara, çocuklarına genetik bir kusur aktardıklarından kendilerine, kendisine yeterince dikkat etmediği için hastaya, bu tür acılara neden olduğundan İblis Şeytan’a ve hatta, bu hastalıktan sorumlu tuttukları Tanrı’ya kızabilirler. Kronik hastalığa gösterilen diğer yaygın tepki, suçluluk duygusudur. Children With Cancer—A Comprehensive Reference Guide for Parents (Kanserli Çocuklar—Ana-babalar İçin Kapsamlı Bir Başvuru Rehberi) kitabı, “Kanserli çocukların ana-babalarının veya kardeşlerinin hemen hepsi suçluluk hisseder” diyor.
Bu duygu girdabı çoğu kez hafif veya ağır depresyona yol açar. Bir araştırmacı “Bu, muhtemelen tüm tepkilerden en yaygın olanıdır. Bunu kanıtlayacak bir dosya dolusu mektubum var” diyor.
Evet, Aileler Başa Çıkabilir
İşin iyi tarafı birçok aile bu durumla başa çıkmanın başlangıçta görüldüğü kadar zor olmadığını anladı. Diana Kimpton, kesin bir ifadeyle “Hayalinizde canlandırdığınız görüntüler, gerçeklerden çok daha kötü olacak” diyor. Kişisel deneyimi sayesinde şunu anladı: “Gelecek nadiren, ilk zamanlarda düşündüğünüz kadar kasvetlidir.” Başka aileler kronik hastalığın yabancı diyarındaki yolculuklarında ayakta kaldılar; siz de yapabilirsiniz. Birçoğu, başkalarının da bu durumla başa çıktığını sadece bilmenin bile kendilerine biraz rahatlama ve ümit verdiğini gördüler.
Yine de, bir aile mantıken ‘Nasıl başa çıkabiliriz?’ diye sorabilir. Bir sonraki makale, ailelerin kronik hastalıklarla başa çıkma yollarından bazılarını ele alacak.
[Sayfa 5’teki pasaj]
Ailelerin hastaya bakmaları ve kendi tutum, duygu ve yaşam tarzlarında ayarlamalar yapmaları gerekiyor
[Sayfa 6’daki pasaj]
Hem hasta, hem de ailesi güçlü duygular yaşayacak
[Sayfa 7’deki pasaj]
Umutsuzluğa kapılmayın. Diğer aileler üstesinden geldi. Siz de yapabilirsiniz
[Sayfa 7’deki çerçeve]
Kronik Hastalıklarla İlgili Bazı Sorunlar
• Hastalığı ve onunla nasıl başa çıkılacağını öğrenmek
• Kişinin, yaşam tarzı ve günlük yaşamında ayarlamalar yapması
• Değişen sosyal ilişkilerle başa çıkmak
• Bir dereceye kadar normal bir hayat sürdürüp denetimi elinde tutmak
• Hastalığın yol açtığı kayıplardan üzüntü duymak
• Kaygı verici duygularla mücadele
• Olumlu bir görüşü sürdürmek
-
-
Aileler Kronik Hastalıklarla Nasıl Başa Çıkıyor?Uyanış!—2000 | Haziran
-
-
Aileler Kronik Hastalıklarla Nasıl Başa Çıkıyor?
BAŞA ÇIKMAK sözcüğü, “birine, bir şeye gücü yetmek, gücünün ondan daha üstün olduğunu göstermek” olarak tanımlanabilir. (Larousse Ansiklopedik Sözlük) Bu, kronik bir hastalığın yol açtığı sorunlara bir ölçüde denetim sağlayıp, iç huzuru duyabilecek şekilde dayanmayı da içerir. Kronik hastalığın tüm aileyi ilgilendiren bir konu olduğu göz önüne alınınca, ailenin bu durumla başa çıkması için her bireyin sevgi dolu ve vefalı desteği gereklidir. Kronik hastalıklarla başa çıkan ailelerin uyguladıkları bazı yöntemleri ele alalım.
Bilginin Değeri
Hastalığı tedavi etmek olanaksız olabilir; fakat nasıl başa çıkılacağını bilmek hastalığın zihinsel ve duygusal etkisini azaltabilir. Bu, şu özdeyişle uyum içindedir: “Bilgili adam kuvvet artırır.” (Süleymanın Meselleri 24:5) Bir aile hastalıkla nasıl başa çıkacağı konusunda nasıl bilgi alabilir?
İlk adım, hastaya ve ailesine her şeyi özenle anlatmak için vakit ayırmaya istekli, konuşkan ve yardımsever bir doktor bulmaktır. A Special Child in the Family kitabı “İdeal doktor, gerekli tüm tıbbi becerilere sahip olmasının yanı sıra, bütün aileyle ilgilenir” diyor.
Bir sonraki adım, bu durumu en iyi şekilde anlayana kadar ayrıntılı sorular sormanızdır. Ancak, doktorun yanındayken, heyecanlanıp sormak istediğiniz şeyleri şaşırmanızın ve unutmanızın kolay olduğunu aklınızda tutun. Yararlı bir öneri, soruları önceden yazmaktır. Özellikle, bu hastalık ve tedavide nelerle karşılaşacağınızı ve bu konuda ne yapacağınızı bilmek isteyebilirsiniz.—“Ailenin Doktora Sorabileceği Sorular” çerçevesine bakın.
Kronik hastalığı olan bir çocuğun kardeşlerine yeterli bilgi vermek özellikle önemlidir. Bir anne, “ilk günlerden itibaren sorunu anlatın” diye öneriyor. “Ne olduğunu anlamazlarsa kendilerini kolayca aile ortamından dışlanmış hissedebilirler.”
Bazı aileler yöredeki bir kütüphane, kitabevi veya İnternette araştırma yapıp, çoğu kez belirli bir hastalıkla ilgili detaylı ve yararlı bilgiler edinebilirler.
Makul Bir Yaşam Kalitesini Sürdürmek
Aile bireylerinin, hastanın makul bir yaşam kalitesi sürdürmesini istemeleri gayet doğaldır. Örneğin, ilk makalede sözü edilen Neil du Toit’yı ele alalım. O, hastalığının sakat bırakan etkileri yüzünden hâlâ ara sıra cesaret kırıklığı hissediyor. Yine de, en çok sevdiği işe katılıp, Mukaddes Kitaba dayalı ümidi hakkında kendi toplumundaki insanlarla konuşmak için ayda yaklaşık 70 saat harcıyor. “Cemaatte Mukaddes Kitaba dayalı eğitim vermek de bana doyum veriyor” diyor.
Yaşam kalitesi sevgi gösterme, sevilme, hoş faaliyetlerden zevk alma ve ümidi korumayı da içerir. Hastalar, hastalığın ve tedavinin izin verdiği oranda, yaşamdan hâlâ zevk almak isterler. 25 yılı aşkın bir süredir ailesi hastalıkla mücadele eden bir baba şunu söylüyor: “Açık havayı seviyoruz, fakat oğlumun kısıtlayıcı durumu nedeniyle uzun yürüyüşler yapamıyoruz. Bu nedenle, farklı bir şey yapıp yorucu faaliyetler gerektirmeyen yerlere gidiyoruz.”
Evet, hastalar yaşamdan bir dereceye kadar doyum elde etmelerini sağlayan yeteneklerini kaybetmezler. Hastalığın seyrine göre, birçokları güzel manzara ve sesleri hâlâ takdir edebiliyor. Yaşamlarının çeşitli yönlerini denetim altında tuttuklarını hissedebildikleri oranda, makul bir yaşam kalitesine sahip olma olasılıkları daha fazladır.
Kaygı Verici Duyguları Ele Almak
Hastalıkla başa çıkmanın en önemli kısmı, zararlı duyguların nasıl kontrol edileceğini öğrenmektir. Bu duygulardan biri öfkedir. Mukaddes Kitap bir kişinin haklı nedenlerden dolayı kızgın olabileceğini kabul eder. Ancak ‘geç öfkelenmemizi’ de tavsiye eder. (Süleymanın Meselleri 14:29) Böyle yapmak neden akıllıcadır? Bir başvuru kitabına göre, öfke “içinizi kemirir; içerlemenize neden olur veya sonradan pişman olacağınız kırıcı sözler söyletir.” Bir öfke patlaması, onarılması uzun zaman alabilecek bir zarara da yol açabilir.
Mukaddes Kitap şunu öneriyor: “Öfkenizin üzerine güneş batmasın.” (Efesoslular 4:26) Güneşin batmasını geciktirmek için hiçbir şey yapamayacağımız açıktır. Ancak, kendimize ve başkalarına zarar vermeyi sürdürmemek amacıyla, “öfkemizi” çabucak yatıştırmak için adımlar atabiliriz. Öfkeniz yatıştığında, bir durumu çok daha iyi ele alabileceksiniz.
Şüphesiz sizin aileniz de, başka herhangi bir aile gibi iniş ve çıkışlar yaşayacaktır. Birçoğu, birbirlerine veya sevecen ve duygudaş olan başka birine sırlarını açabildiklerinde bu durumla daha iyi başa çıktıklarını anladılar. Kathleen bunu yaşadı. O önce kanser olan annesine, sonra kronik depresyonu olan ve sonunda Alzheimer hastalığına yakalanan kocasına baktı. Şunu kabul ediyor: “Anlayışlı dostlarla konuşabildiğimde, bu benim için bir rahatlama ve teselli kaynağıydı.” İki yıl annesine bakmış olan Rosemary buna katılıyor. “Dürüst bir dostla konuşmak, dengemi korumama yardım etti” diyor.
Fakat, konuşurken gözyaşlarınızı tutamazsanız şaşırmayın. A Special Child in the Family kitabı “Ağlamak gerginliği ve acıyı hafifletir ve kederinizin üstesinden gelmenize yardım eder” diyor.
Olumlu Bir Tutumu Korumak
Today’s English Version’a göre, hikmetli Kral Süleyman, “Hasta olduğunda, yaşama isteğin seni ayakta tutabilir” diye yazdı. (Süleymanın Meselleri 18:14) Günümüzde araştırmacılar, hastaların beklentilerinin çoğu kez tedavinin sonuçlarını olumsuz ya da olumlu yönde etkilediğini fark ettiler. Ancak, uzun süre devam eden bir hastalık karşısında bir aile nasıl iyimser kalabilir?
Aileler, hastalığı görmezlikten gelmemekle birlikte, hâlâ yapabilecekleri şeyler üzerinde tüm dikkatlerini toplayarak hastalıkla daha iyi başa çıkıyorlar. Bir baba şunu itiraf ediyor: “Bu durum sizi tümüyle olumsuz bir kişi yapar; ancak hâlâ sahip olduğunuz çok şey olduğunu fark etmelisiniz. Hâlâ yaşıyorsunuz, başkalarıyla birliktesiniz ve dostlarınız var.”
Kronik hastalığı ciddiye almakla birlikte, sağlıklı bir mizah anlayışı karamsarlık ruhunu önler. Du Toit ailesinin kıvrak mizah anlayışı bu konuya bir örnektir. Neil du Toit’nın en küçük kız kardeşi Collette şöyle diyor: “Belirli durumlarla başa çıkmayı öğrendiğimiz için, başkalarına çok üzücü gibi görünen şeyler bizim başımıza geldiğinde gülebiliyoruz. Böyle yapmak, gerginlikten kurtulmamıza gerçekten yardım ediyor.” Mukaddes Kitap bize şu güvenceyi verir: “Sevinçli yürek iyi ilaçtır.”—Süleymanın Meselleri 17:22.
Ruhi Değerler Çok Önemli
İsa’nın gerçek takipçilerinin kendilerini ruhen iyi hissetmelerinde yaşamsal bir önem taşıyan etken, ‘isteklerini Allaha dua ve yalvarışla bildirmektir’. Sonuç, Mukaddes Kitapta vaat edildiği gibidir: “Allahın her anlayışın çok üstünde olan selâmeti (barışı) . . . . yüreklerinizi ve düşüncelerinizi” koruyacaktır. (Filipililer 4:6, 7) Bir anne, kronik bir hastalığı olan iki çocuğuna yaklaşık 30 yıl baktıktan sonra şöyle diyor: “Yehova’nın hastalıkla başa çıkmamıza yardım ettiğini öğrendik. O, sizi gerçekten ayakta tutar.”
Ayrıca, Mukaddes Kitabın acı ve ıstırabın olmadığı bir yeryüzü cennetiyle ilgili vaatleri birçoklarını kuvvetlendirdi. (Vahiy 21:3, 4) Braam, “ailemizin başından geçen kronik hastalıklar yüzünden, Tanrı’nın ‘topal adam geyik gibi sıçrıyacak, ve dilsizin dili terennüm edecek’ vaadi bize daha anlamlı geldi” diyor. Çok sayıda başka insan gibi, Du Toit ailesi de, ‘orada oturanın hastayım demeyeceği’ Cenneti özlemle bekliyor.—İşaya 33:24; 35:6.
Cesur olun. İnsanlığı bunaltan acı ve ıstırap, daha iyi şartların yakın olduğuna ilişkin kanıtın bir kısmıdır. (Luka 21:7, 10, 11) Fakat bu arada, hastaya bakan veya hasta olan çok sayıda kişi, Yehova’nın gerçekten “bizi her sıkıntımızda teselli eden, her tesellinin Allahı ve rahmetlerin Babası” olduğunu doğrulayabilir.—II. Korintoslular 1:3, 4.
[Sayfa 8’deki çerçeve/resim]
Ailenin Doktora Sorabileceği Sorular
• Bu hastalık nasıl ilerleyecek ve sonunda ne olacak?
• Hangi belirtiler görülecek ve bunlar nasıl kontrol altına alınabilir?
• Başka ne tür tedaviler var?
• Farklı tedavilerin olası yan etkileri, riskleri ve yararları nelerdir?
• Bu durumu düzeltmek için ne yapılabilir ve nelerden kaçınılabilir?
[Sayfa 11’deki çerçeve/resim]
Nasıl Destek Olabilirsiniz?
Bazı kişiler, ne diyeceklerini ve bu durumu nasıl ele alacaklarını bilmediklerinden ziyaret etmek veya yardım teklif etmekten çekinirler. Başkaları ise, buyurgan bir tutumla, yararlı olduğunu düşündükleri şeyleri zorla kabul ettirmeye çalışarak , ailenin hissettiği baskıyı artırabilirler. Öyleyse bir kişi, kronik hastası olan ailelerin özel yaşamına karışmadan, onlara nasıl destek olabilir?
Dinlerken duygudaş olun. Yakub 1:19 ‘işitmekte çabuk olun’ der. İyi bir dinleyici olarak ve aile üyeleri anlatmak istiyorlarsa, onların dertlerini dökmelerine izin vererek ilgi gösterin. “Derttaş” olduğunuzu hissederlerse, konuşmaya daha eğilimli olabilirler. (I. Petrus 3:8) Fakat kişilerin ya da ailelerin, kronik hastalığa tepkilerinin farklı olduğunu aklınızda tutun. Annesine ve sonra kronik hasta kocasına bakmış olan Kathleen, bu nedenle, “hastalık veya durum hakkında her şeyi gerçekten bilmedikçe öğüt vermeyin” diyor. (Süleymanın Meselleri 10:19) Konu hakkında biraz bilginiz olsa da, hasta ve ailesinin sizden fikir sormamak veya önerinizi kabul etmemek yönünde karar verebileceğini unutmayın.
Pratik yardım sunun. Ailenin özel yaşamına karşı duyarlı olurken, size gerçekten ihtiyaçları olduğunda hazır olun. (I. Korintoslular 10:24) Bu makale dizisinde sözlerinden alıntı yapılan Braam şöyle diyor: “İsa’nın takipçisi olan dostlarımızın çok büyük yardımı oldu. Örneğin, Michelle’in durumu kritik olduğundan hastanede kaldığımızda, her zaman dört ila altı dostumuz gece boyunca bizimle birlikte otururdu. Yardıma ihtiyacımız olduğunda, onlar yanımızdaydı.” Braam’ın karısı Ann şunları ekliyor: “Çok soğuk bir kıştı ve iki hafta boyunca dostlarımız bize her gün farklı bir çorba yaptı. Sıcak çorba ve bol bol sıcak sevgiyle beslenmiştik.”
Onlarla dua edin. Bazen pratik olarak yapabileceğiniz şeyler azdır veya hiç yoktur. Bununla beraber, en çok teşvik edecek şeylerden biri, hastalarla ve aileleriyle Kutsal Yazılardaki yapıcı düşünceleri paylaşmak veya onlarla yürekten gelen dualar etmektir. (Yakub 5:16) Annesinde kronik depresyon olan 18 yaşındaki Nicolas “kronik hastalığı olanlar ve aileleriyle birlikte, onlar için yapılan duanın gücünü asla küçümsemeyin” diyor.
Evet, doğru destek, kronik hastalığın stresiyle başa çıkmasında ailelere çok yardım edebilir. Mukaddes Kitap bunu şöyle ifade eder: “Dost her vakit sever; ve sıkıntı için kardeş doğmuştur.”—Süleymanın Meselleri 17:17.
[Sayfa 12’deki çerçeve/resim]
Hastalık Ölümcül İse
Bazı aileler, ölümcül hastalığı olan sevdiklerinin yaklaşan ölümü hakkında konuşmaya isteksiz olabilirler. Bununla beraber, Caring—How to Cope (Bakım—Nasıl Başa Çıkılır?) kitabı, “Ne beklediğiniz ve ne yapmanız gerektiği konusunda bazı fikirleriniz varsa, bu panik halindeki duygularınızı yatıştırmanıza yardım edebilir” diyor. Atılacak belirli adımlar yöresel kanunlar ve geleneklere göre değişecek olsa da, bir aile, ölümcül bir hastalığı olan sevdiklerine evde bakarken aşağıdaki önerilerden bazılarını belki dikkate alabilir.
Ölümden Önce
1. Hastalığın son günlerinde ve son saatlerinde neler olmasının beklenebileceğini ve hasta gece ölürse nelerin yapılması gerektiğini doktora sorun.
2. Ölümün haber verilmesi gereken kişilerin bir listesini yapın.
3. Cenaze töreniyle ilgili düzenlemeler üzerinde düşünün:
• Hastanın istekleri nelerdir?
• Gömülecek mi yoksa yakılacak mı? Cenaze kaldırma işiyle uğraşan farklı kişilerin talep ettikleri ücreti ve verecekleri hizmeti karşılaştırın.
• Cenaze töreni ne zaman düzenlenmeli? Uzakta oturan akrabaların ve dostların gelebilmesi için süre tanıyın.
• Cenazeyi veya anma törenini kim idare edecek?
• Cenaze töreni nerede düzenlenecek?
4. Sakinleştirici ilaçlar verilmiş olsa da, hasta çevresinde neler konuşulduğundan ve yapıldığından hâlâ haberdar olabilir. Duymasını istemediğiniz hiçbir şeyi onun önünde söylememeye dikkat edin. Onunla sakince konuşarak ve elini tutarak, endişelerini gidermeye çalışabilirsiniz.
Sevdiğiniz Kişi Öldüğünde
Aşağıda ölenin ailesine yardım etmek için başkalarının yapabileceği bazı şeyler sıralanmıştır:
1. Ölümü kabullenebilmeleri için, ailenin, ölen kişiyle makul bir süre yalnız kalmasına izin verin.
2. Aileyle birlikte dua edin.
3. Aile hazır olduğunda, aşağıdaki kişilere haber vermek konusundaki yardımı takdir edebilir:
• Ölümü doğrulaması ve ölüm raporu hazırlaması için doktora haber vermek.
• Ölen kişiyi alması için cenaze kaldırma işiyle uğraşan birine, morga veya krematoryuma haber vermek.
• Akraba ve dostlara haber vermek. (Nezaketle şuna benzer bir şey söyleyebilirsiniz: “[hastanın adı] ile ilgili olarak size telefon ediyorum. Kötü bir haber vereceğim için üzgünüm. Bildiğiniz gibi, bir süredir [hastalık] ile mücadele ediyordu ve [ne zaman ve nerede] öldü.)
• İstenirse, ölüm ilanı vermek için bir gazetenin ilan servisine haber vermek.
4. Aile cenaze töreniyle ilgili düzenlemelere son şeklini verirken kendilerine yardım etmesi için birilerini yanlarına almak isteyebilir.
[Sayfa 9’daki resim]
Aile üyeleri makul bir yaşam kalitesini sürdürmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmalıdırlar
[Sayfa 10’daki resim]
Aileyle dua etmek bu durumla başa çıkmalarına yardım edebilir
-