Tanrı’nın Hikmetini Görebilir misiniz?
BİNLERCE yıl önce yaşayan bir kralın sarayını zihnimizde canlandıralm. Kral özel giysileriyle izzetli tahtında oturmaktadır. O, sadece zenginliğiyle değil, hikmetiyle de büyük ün yapmıştır. Sarayındaki hizmetkârlar, kusursuz şekilde teşkilatlandırılmışlardır. Tahtının görkemli görünüşü nefes kesicidir. Bu kral, Hikmetli Süleyman’dır.—I. Kırallar 10:1-9, 18-20.
Şimdi, yeryüzünde yaşamış En Büyük Öğretmen olan kişiyi, yani İsa Mesih’i dinleyelim: “Niçin esvaptan ötürü kaygı çekiyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüklerine iyi bakın; ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler; size derim: Süleyman bile, bütün izzetinde bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.”—Matta 6:28, 29.
İsa, böyle söylerken ne demek istedi? Bu sözlerle o, şüphesiz maddiyatçı olmamayı öğütlüyordu. Bununla birlikte, Süleyman ile ilgili sözleri acaba gerçekten doğru olabilir miydi? İsa’nın, gerçek hayattan alınan tasvirler kullandığını hatırlayalım. Böylece Süleymanın’a hizmet eden ustalar ve sanatkârlar, uzman oldukları halde, doğada bulunan “kır zambakları”nın yapı ve renklerine denk olabilecek bir şey yapamamışlardı.
YEHOVA’NIN HİKMETİ AÇIKÇA ORTAYA ÇIKTI
Çiçeklere bir göz atmak bile, bizi, İsa’nın sözlerini doğrulamaya sevk edebilir. İsa’nın ne tür bir zambağı düşündüğünü bilmiyoruz, fakat dünyanın birçok yerinde pek çok türü vardır. Şimdi herhangi bir çiçeğe, örneğin bir zambağa, bir güle veya bir orkideye dikkatle bakalım. Ne kadar ilginç şekiller ve renkler görüyoruz! Çiçeğin değişik dısımlarının ve yapraklarının birbiriyle harıkulade bir uyumu var. Etrafımızda görülen şeylerin ardında, sonsuz bir hikmetin ve hayal gücünün varlığını, başka sözlerle, Büyük bir Planlayıcıya dair sessiz ama güçlü delillerin varlığını görebiliyoruz. Bu güzellikleri sadece gözlerimiz görmüyor, burnumuz da onların nefis kokularını alıyor.
Resul Pavlus, Yehova Tanrı’nın “görülmez şeyleri (nitelikleri) . . . . yapılan şeylerle anlaşılarak açıkça görülüyor” diyerek bu görüşe katıldı. (Romalılar 1:20) Bununla yetinmeyen Tanrı, dünyanın çıplaklığını örtmek üzere, ayrıca toprağı pratik, ama elverişli yemyeşil bir örtüyle de kapladı. A.B.D.’nin Californiya’daki Humboldt Milli Ormanını ziyaret edebilseydiniz, orada dünyanın en yüksek ağacı olduğu söylenen dev (sequoia) servilerini görürdünüz. Boyu 110 metreye varan bu ağacın dibinde durup yukarı bakabilseydiniz, böyle bir ağacı yaratabilene hamt etmez miydiniz?
HAYVANLARDAKİ İÇGÜDÜSEL HİKMET
Karada ve denizde, Tanrı’nın hikmeti sayesinde bizleri hayran bırakan sayısız küçük veya büyük hayvanlar var. Görüldüğü gibi onların tümü Yaratıcının maksadına hizmet etmektedir. Hikmetli Kral Süleyman şöyle bir öğüt verdi: “Ey tembel, karıncaya git; onun yollarına bak da hikmetli ol.” (Süleymanın Meselleri 6:6) Karıncaların hareketlerini izleyenler onun teşkilatlanma yeteneğine hayran kaldılar. Karıncalar bireysel değil, toplu yaşarlar. Bazıları çiftçilik yapıp, taneleri toplar. Tropikal bölgelerde yaşayan bazı karıncalar, yapraklardan parçacıklar koparıp yuvalarına getirirler. Bunu acaba nasıl yapabiliyorlar? Süleymanın Meselleri kitabının bazı ayetlerini yazan Agur, karıncanın içgüdüsel “hikmet”ini vurgular. Şimdi soruyoruz: Onu kim hikmetli kıldı? Göğün ve yerin Yaratıcısı Yehova Tanrı.—Süleymanın Meselleri 30:24, 25.
Evet, hiç şüphe yok ki, yaratılan hayvanların içgüdüsel bir hikmeti var. Bu hikmet, göçebe kuşların uçuş yollarından açıkça belli olur. Belki Capistrano kırlangıçlarının göçlerinin ilginç yönünü duymuşsunuzdur. Yılın belirli bir zamanında kışladıkları güney Amerika’dan, binlerce kilometre kuzeyde olan A.B.D. Kaliforniya’da San Juan Capistrano adlı bir misyona (kilise) uçuyorlar. İçgüdüsel olarak ve yanılmadan ilkbaharın başında, yani mart ayında, hiç şaşırmadan aynı tarihte aynı yere geliyorlar.
Büyük denizler hakkında mezmur yazarı şöyle der: “Ya RAB, işlerin ne çoktur! Onların hepsini hikmetle yaptın; yer senin servetinle dolu. Su deniz büyük, her yandan geniş, orada sayısız kaynaşanlar küçük ve büyük hayvanlar vardır.” (Mezmur 104:24, 25) Minicik golyan balığından kocaman balinalara kadar Tanrısal hikmet tüm şekil ve türlerde görülebilir.
Tanrı’nın yeryüzünde yarattığı en üstün varlık şüphesiz insandır. Ancak, insanın davranışı, içine konulan veya içgüdüsel bir hikmet tarafından tayın edilmeliydi. Ona birçok yönden Tanrı gibi olmak üzere gerekli yetenekler verildi. Böylece insanın “heybetli” şaşılacak surette yaratıldığını söylemek, ne kadar doğrudur! Bir tıp bilgini değilsek de onların buluşlarını okuyup öğrendiklerimizle, ilham altında yazan yazarın vardığı aynı sonuca varabiliriz. Yaratıcının insan vücuduna dair yaptığı tüm işleri birer harikadır!—Mezmur 139:14.
YEHOVA’NIN GÖKTEKİ HİKMETİ
Mezmur 19:1, “gökler Tanrı’nın izzetini beyan eder” der. Bu çok doğrudur! Bu mezmurun yazarı Davud’un, teleskopları veya bazı elektronik araçları yoktu, ancak görebildiği şeylere karşı büyük saygı ve minnettarlık duydu. Günlerimizde insanlar genelde günüş sistemimiz, galaksimiz ve Samanyolu hakkında, Davud’dan çok daha fazla şey biliyorlar. Aynı zamanda sınırsız uzayda sayısız başka galaksilerin var olduğunu da biliyorlar. Büyük ve eşsiz Yaratıcının hikmetini izlerken nasıl bir duyguya kapılıyorsun? Saygılı bir tarzda: ‘Ey Yehova, sen: büyük keşfedilemez şeyler ve sayısız şaşılacak şeyler yapıyorsun’ diyebilir misiniz! Aslında diyebilmelisiniz.—Eyub 9:10.
Yehova, süresi ölçülemeyen geçmişteki çağlarda yaratma işine başladı. Önce yegâne tevlit edilmiş Oğlunu sonra da diğer ruhi yaratıkları meydana getirdi. Bunların ardından da maddi evreni yarattı. Her şey barışta ve düzen içindeydi. Evet, Tanrı’nın melek oğulları, yerin temeli konulduğu zaman, sevinçle çağrışarak takdirlerini gösterdiler. (Eyub 38:4-7) Erkek ve kadın kâmil olarak yaratılıp güzel bir bahçeye yerleştirildi; fakat kısa bir süre sonra, çok üzücü bir olay oldu. Görünmeyen biri, bir yılan vasıtasıyla konuşarak, Büyük Yaratıcıya iftira etti. Egemenliğini kötüye kullandığını ileri sürerek Yehova’yı suçladı; ayrıca O’nu yalancılıkla da suçladı. Bu nedenle bu sesin sahibi, kendini İblis, Yılan ve Şeytan gibi çirkin isimlerle tanıtmaya başladı. Tüm Hikmete Sahip Olan, şimdi ne yapacaktı? Şimdi hikmetin yeni bir unsuruna gereksinim vardı. Bu hikmet, Süleyman’ın haşmetli işlerini bile gölgelemeliydi.—Tekvin 3:1-5.