Mukaddes Kitabın Görüşü
Yehova’nın Şahitleri—Diğer Dinlerden Farklıdırlar
“BAKIN, çok meşgulüm ve üstelik Yehova’nın Şahitleri ile asla konuşmam.” Bu, Yehova’nın bir şahidi tarafından kapısı çalınan bir ev sahibinin cevabıdır.
Ziyaret eden nazik bir şekilde şöyle karşılık verdi: “Meşgul olduğunuzu söylediniz, fakat hiç olmazsa bizlerle neden konuşmadığınızı sorabilir miyim?” Görüşmemesinin nedeninin, şahitlerin inançları ve faaliyetleri hakkında yanlış anlayıştan olduğu ortaya çıktı. Bu sorun çözüldükten sonra, hoş bir sohbet yapıldı.
Yehova’nın Şahitlerinin nelere inandıklarını biliyor musunuz?
İNANÇLARI
İnançları,—tamamiyle ananeler, putperest fikirler ve aşırı milliyetçi ülkülerden uzak—Tanrı’nın yanılmaz ve ilham edilmiş Sözü olduğunu inandıkları Mukaddes Kitaba (Tevrat, Zebur ve İncil) dayanır. Bu gerçek, temel inançlardaki anlamlı farklılıkların nedenini ortaya koyar.
Tanrısal ismin kullanılması: Bazılarının Yahveh olarak da bildiği YEHOVA ismi, birçok kişi için kulağa garip gelen bir isim olabilir; ancak Mukaddes Kitapta bu ismin 7.000’den fazla geçmesi, Tanrı’nın, tapıcılarından, Kendi şahsi ismini hem bilmelerini, hem de kullanmalarını beklediğini gösterir. (İşaya 42:8) İsa’nın takipçileri, Tanrı’nın “kendi ismine bir kavm” olduklarından, şakirtlerini eğitirken bizzat bu ismi kullanmıştır. (Resullerin İşleri 15:14; Yuhanna 17:26) Bu görüşe göre, bu ismi kullandıklarından dolayı, Yehova’nın Şahitlerinin garip olduklarını düşünmektense, diğer dinlerin neden devamlı olarak bu ismi kullanmaktan kaçındıklarını sormak daha yerinde olmaz mı?—Malaki 3:16.
Tanrı’nın Krallığı: Söz konusu Krallık,—semavi olduğu halde—başında İsa Mesih’in bulunduğu, tüm dünya üzerinde hâkimiyet sürecek olan gökteki gerçek bir hükümettir. Bu krallık sadece ‘yürekte bulunan bir şey’ değildir. “Reislik onun [Mesih’in] omzu üzerinde olacak”. (İşaya 9:6, 7) O, Tanrı’nın egemenliğinin hakkını teyit edecektir. O, birliği ve dünya barışını ebediyen ihya edecek “bir kırallık kuracak, ve . . . . bu [insan] kırallıklarının hepsini o . . . . bitirecek”tir.—Daniel 2:44.
İnsan canı: Can, bedenin ölümünden sonra, herhangi bir yolla hayatta kaldığı düşünülen maddi olmayan ölümsüz bir şey değildir, aksine kişinin bizzat kendisi veya sahip olduğu hayatıdır. Yaratıldığı zaman “adam, yaşıyan can oldu.” (Tekvin 2:7; I. Korintoslular 15:45) “Canın ölmezliği eski çağlardaki gizemci tapınmaya dayanan ve Yunanlı filozof Plato tarafından geliştirilen bir kavramdır.” (Presbyterian Life, 1 Mayıs 1970) Gerçekte, ölüler herhangi bir yerde ıstırap çekmezler. Onlar derin uykudadırlar. (Vaiz 9:5, 10) Ölülerin gelecek hayatla ilgili ümitleri, Mesih İsa’nın fidye kurbanlığına dayanır ve diriltilmek üzere, Tanrı’nın lütfuna bağlıdır.—Yuhanna 5:28, 29; Resullerin İşleri 17:31; 24:15; I. Korintoslular 15:13, 14.
Yeryüzünün geleceği: Yeryüzü, ne Tanrı tarafından, ne de nükleer bir katliam sonucu, ölü bir kütle haline gelecektir. Tanrı “onu boşuna yarat”madı, “üzerinde oturulsun diye ona şekil ver”di. (İşaya 45:18; Vaiz 1:4) Tanrı’nın gökteki Krallığı, O’nun iradesinin “gökte olduğu gibi yerde de ol”masını sağlayacaktır. (Matta 6:10) O zaman “salihler yeri miras alır, ve onda ebediyen otururlar.”—Mezmur 37:29.
Bu inancı benimseyen kişiler, Tanrı’ya, hayata ve hemcinslerine karşı değişik bir tutum takınırlar. Hayatları bir amaç ve bir anlam kazanır.—Romalılar 8:19-21.
DAVRANIŞLARI
Davranışları Mukaddes Kitaba dayanır. Bazı davranışları tuhaf gibi görünse de bunlar gerçek tapınmanın anlamlı ve tanıtıcı işaretleridir.
Aleni hizmet: Birçok kişi, bu hizmetin faaliyet ve teşkilatlanma açısından büyük bir farklılık oluşturduğundan söz eder. Fakat Yehova’nın Şahitleri, bu işi yapmakla, İsa’nın gidip, . . . . şakirt edin” emrine itaat etmiş olurlar. Bir kimse, hizmetçi olmak üzere yeterlik kazanmışsa, birinci yüzyıldaki resulleri örnek alarak, “açıkça ve evden eve” bu öğretim işini yapabilir. (Matta 28:19, 20; Resullerin İşleri 20:21) Bazı kiliselerde, Ruhban sınıfı ve halk sınıfı şeklinde, geleneksel bir ayırım vardır; fakat, Theology Today (Günümüzde Teoloji) adlı yayın, “bu ayrıcalığın . . . . en ufak bir haklı nedeni yoktur” der. Bunun tersi olarak, Encyclopedia Canadiana’nın söylediği gibi, “Yehova Şahitlerinin faaliyetleri 1. ve 2. yüzyıl boyunca İsa ve onun şakirtlerinin uyguladığı ilk Hıristiyanlığın yeniden canlanması ve tesis edilmesidir . . . hepsi kardeştirler.”
Tarafsızlık: Bu konuda az anlaşılmalarına rağmen, politika veya hemcinslerinden nefret etmeyi gerektiren bir anlaşmazlıkla söz konusu olduğunda, Yehova’nın Şahitleri tarafsız kalırlar. (Yuhanna 18:36; İşaya 2:2-4) Tarihçi Edward Gibbon, ilk Hıristiyanlar hakkında şöyle yazmıştır: “Onlar, İmparatorluğun sivil idaresine herhangi bir katkıda bulunmayı reddettiler.” Böylece, ilk bakışta radikal bir tepki gibi görünen bu tutum, aslında “bu dünyanın bir kısmı” olmaması gerekenlere düşen barışçı bir tutumdur.—Yuhanna 17:16.
Irkçılık: Amerika Birleşik Devletlerinin güneyinde yayımlanan bir gazete şöyle demiştir: “Bazı kiliselerde hâlâ söz konusu olan—ırk ayrımı, Yehova’nın Şahitleri arasında bir sorun değildir.” Kardeşlerine karşı duydukları gerçek sevgi, onları, dünya çapındaki bir kardeşlik toplumunun içinde birleştirmiştir. Tüm başka insanlar gibi nakâmil olmalarına rağmen, onlar, İsa’nın şu öğretisini uygulamak üzere çaba harcarlar: “Eğer birbirinize sevginiz olursa, benim şakirtlerim olduğunuzu bütün insanlar bununla bilecekler.”—Yuhanna 13:35.
ONLARI DAHA İYİ TANIMAYA ÇALIŞIN
Hiç şüphe yok ki, Yehova’nın Şahitlerini olumlu yönden farklı kılan tüm konular burada ele alınmadı. Öyle ise, İsa’nın takipçilerini neden daha iyi tanımaya çalışmayasınız? Şimdi ve gelecekte mutlu bir hayat yaşamak üzere beslediğiniz ümitleriniz, Tanrısal standartları karşılamak konusunda farklılık gerektiren bir dini doğru şekilde teşhis etmenize bağlıdır.—Matta 7:21.