Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • Verme Ruhunu Geliştirin
    Gözcü Kulesi—2003 | 1 Kasım
    • Verme Konusunda İsa’nın Takipçilerinin Örnekleri

      Mukaddes Kitapta belirtilen şekliyle vermek, genellikle sahip olunanları gerçekten ihtiyacı olan ‘başkalarıyla paylaşmak’ anlamına gelir. (İbraniler 13:16, YÇ; Romalılar 15:26) Bu zorlamayla yapılmamalıdır. Resul Pavlus şöyle yazdı: “Hüzünle yahut mecburiyetle değil, herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; çünkü Allah sevinç ile vereni sever.” (II. Korintoslular 9:7) Vermek aynı zamanda gösteriş için de yapılmamalıdır. Hananya ve Safira böyle bir gösteriş yaptılar ve bu onlara pahalıya mal oldu.—Resullerin İşleri 5:1-10.

      Uzak yerlerden gelen Yahudiler ve Yahudiliği benimsemiş kişiler MS 33 yılının Pentikost bayramında Yeruşalim’de bir araya geldiklerinde verme yönündeki ihtiyaç ön plana çıktı. İsa’nın oradaki takipçileri “ruhülkudüsle doldu, ve . . . . başka başka dillerle söylemeğe başladılar.” Onların etrafında büyük bir kalabalık toplandı ve Petrus’un, İsa Mesih hakkındaki harekete geçirici konuşmasını dinledi. Sonra insanlar Petrus ile Yuhanna’nın mabedin kapısındaki topal adamı iyileştirdiğini gördüler ve Petrus’un İsa hakkında ve tövbe etmenin gereği hakkında bir kez daha konuştuğunu işittiler. Binlerce kişi tövbe etti ve Mesih’in takipçileri olarak vaftiz edildi.—Resullerin İşleri 2. ve 3. baplar.

      İsa’nın yeni takipçileri Yeruşalim’de kalarak İsa’nın resullerinden daha fazla bilgi almak istediler. Fakat resuller tüm bu ziyaretçilerin ihtiyaçlarıyla nasıl ilgilenecekti? Mukaddes Kitap kaydı bize şöyle söyler: “Tarlaları yahut evleri olanların hepsi satıp, satılmış olan şeylerin bedellerini getirerek resullerin ayakları önüne koyuyorlardı; ve her birine ihtiyacına göre dağıtılıyordu.” (Resullerin İşleri 4:33-35) Gerçekten de yeni kurulan Yeruşalim cemaati verme ruhuna sahipti.

      Başka cemaatler de aynı verme ruhunu gösterdiler. Örneğin, İsa’nın Makedonyalı takipçileri, kendileri fakir olmalarına rağmen ihtiyaçta olan Yahuda’daki kardeşleri için bağışta bulunmak konusunda aslında yapabileceklerinden fazlasını yaptılar. (Romalılar 15:26; II. Korintoslular 8:1-7) Filipi cemaati Pavlus’un hizmetini desteklemek konusunda iyi bir örnekti. (Filipililer 4:15, 16) Yeruşalim cemaati ihtiyacı olan dul kadınlara her gün yiyecek dağıtıyordu ve resuller onların hiçbirinin gözden kaçırılmadığından emin olmak için yeterli yedi erkek tayin etmişti.—Resullerin İşleri 6:1-6.

      Birinci yüzyıldaki cemaatler, ilerde beklenen zor günlere hazırlık olarak hemen gerekenleri yapmaya başladılar. Örneğin, peygamber Agabus büyük bir kıtlık geleceğini önceden bildirdiğinde, Antakya cemaatindeki öğrencilerin “her biri gücü yettiğine göre, Yahudiyede oturan kardeşlere yardım göndermeğe karar verdiler.” (Resullerin İşleri 11:28, 29) Başkalarının olası ihtiyacını karşılamak için düzenleme yaparak gerçekten iyi bir tutum yansıttılar.

      Hangi şey İsa’nın birinci yüzyıldaki takipçilerini böylesine cömert ve sevgi dolu olmaya yöneltti? Acaba bir kimse verme ruhuna nasıl sahip olabilir? Kral Davud’un örneğine kısaca göz atarak bu konuda çok şey öğrenebiliriz.

      Davud Hakiki Tapınmayı Cömertçe Destekledi

      Yehova’nın huzurunu temsil eden kutsal ahit sandığının yaklaşık 500 yıldır kalıcı bir yeri yoktu. Sandık, İsraillilerin çölde dolaşırken oradan oraya taşıdıkları ve sonra Vaat Edilen Diyara götürdükleri toplanma çadırında korunuyordu. Kral Davud, sandığı bulunduğu çadırdan almayı ve Yehova için, bu kutsal sandığın da içinde olacağı uygun bir ev inşa etmeyi çok arzu ediyordu. Davud, Natan peygambere şöyle dedi: “İşte, ben erz ağacından bir evde oturuyorum, fakat RABBİN ahit sandığı perdeler altında duruyor.”—I. Tarihler 17:1.

      Fakat Davud bir savaş adamıydı. Bu nedenle Yehova barış dolu hükümdarlığı sırasında ahit sandığına mesken olarak bir mabet inşa edecek kişinin Davud’un oğlu Süleyman olmasına karar verdi. (I. Tarihler 22:7-10) Fakat bu durum Davud’u verme ruhu göstermekten alıkoymadı. Büyük bir ekip kurarak, mabedin inşasında kullanılacak malzemeyi toplamaya başladı. Sonra Süleyman’a şöyle söyledi: “RABBİN evi için yüz bin talant altın, ve bin bin [bir milyon] talant gümüş, ve tartısız tunçla demir hazırladım, çünkü pek çoktur; ağaçlar ve taşlar da hazırladım.” (I. Tarihler 22:14) Davud, bu kadarla kalmayıp kendi servetinden, günümüzde 1.200.000.000 doların üstünde değeri olan altın ve gümüş bağışladı. Ayrıca reisler de cömertçe bağışta bulundular. (I. Tarihler 29:3-9) Davud kesinlikle cömert bir tutum, verme ruhu gösterdi.

      Davud’u böyle cömert davranmaya yönelten neydi? Kazandığı ve başardığı her şeyi Yehova’nın bereketine borçlu olduğunu biliyordu. Duasında şöyle söyledi: “Ya RAB Allahımız, mukaddes ismine ev yapmak için sana hazırladığımız bütün bu hazine senin elindendir, ve hepsi senindir. Ve bilirim ki, ey Allahım, yüreği sen denersin, ve doğruluktan hoşlanırsın. Ben bütün bu şeyleri yüreğimin doğruluğu ile gönüllü olarak takdim ettim; ve şimdi burada bulunan kavmının gönüllerile sana takdim ettiklerini sevinçle gördüm.” (I. Tarihler 29:16, 17) Davud Yehova’yla ilişkisine çok değer verdi. Tanrı’ya “bütün yürekle ve istekli canla” hizmet etme gereğinin farkındaydı ve bunu yapmaktan sevinç duydu. (I. Tarihler 28:9) Aynı nitelikler İsa’nın birinci yüzyıldaki takipçilerini de verme ruhu göstermeye yöneltti.

      Yehova: En Cömert Kişi

      Vermek konusunda en iyi örnek Yehova’dır. Yehova öylesine sevgi ve ilgi doludur ki “güneşini kötülerin ve iyilerin üzerine doğdurur; ve salih olanlar ile olmıyanların üzerine yağmur yağdırır.” (Matta 5:45) Tüm insanlığa ‘hayat, soluk, ve her şeyi’ verir. (Resullerin İşleri 17:25) Aslında İsa’nın öğrencisi Yakub’un dikkat çektiği gibi, “her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası’ndan gelir.”—Yakub 1:17, YÇ.

      Yehova’nın bize verdiği en büyük hediye gönderdiği “biricik Oğlu”dur, “ta ki, ona iman eden her adam helâk olmasın, ancak ebedî hayatı olsun.” (Yuhanna 3:16) Hiç kimse böyle bir hediyeyi hak ettiğini iddia edemez, “zira hepsi günah işlediler, ve Allahın izzetinden mahrum kaldılar.” (Romalılar 3:23, 24; I. Yuhanna 4:9, 10) İsa’nın sağladığı fidye Tanrı’nın “sözle anlatılamayan armağanı,” yani “Tanrı’nın size bağışladığı olağanüstü lütuf” için bir temel ve kanaldır. (II. Korintoslular 9:14, 15, YÇ) Pavlus Tanrı’nın hediyesini takdir ederek “Allahın inayetinin incilini şehadet etme”yi yaşamındaki başlıca işi haline getirdi. (Resullerin İşleri 20:24) O, Tanrı’nın iradesinin ‘bütün insanların kurtulması ve hakikat bilgisine gelmesi’ olduğunun farkındaydı.—I. Timoteos 2:4.

      Günümüzde bu, dünya çapında 234 ülkeye ulaşan büyük vaaz etme ve öğretme işi aracılığıyla başarılmaktadır. İsa bu artışın olacağını önceden bildirdi. Şöyle söyledi: “Melekûtun bu incili, milletlerin hepsine şehadet olmak üzre, bütün dünyada vâzedilecektir; ve son o zaman gelecektir.” (Matta 24:14) Evet, “önce bütün milletlere incilin vâzolunması gerektir.” (Markos 13:10) Geçen yıl iyi haberi ilan eden altı milyondan fazla müjdeci, bu işe 1.202.381.302 saat ayırdı ve 5.300.000’in üzerinde Mukaddes Kitap tetkiki idare etti. Hayatlar söz konusu olduğundan bu eğitim çok önemlidir.—Romalılar 10:13-15; I. Korintoslular 1:21.

      Mukaddes Kitap hakikatine susamış kişilere yardım etmek üzere her yıl Mukaddes Kitap, kitaplar ve küçük kitaplar da dahil milyonlarca yayın basılmaktadır. Ayrıca her yıl bir milyardan fazla Watchtower ve Awake! dergisi basılıyor. İnsanlar iyi habere karşılık verdikçe giderek daha fazla sayıda İbadet ve Toplantı Salonu inşa ediliyor; bu salonlar Mukaddes Kitap eğitiminin merkezi olarak hizmet ediyor. Her yıl bölge ibadetlerinin yanı sıra çevre ve özel ibadet programları düzenleniyor. Yabancı ülkelerde hizmet eden dolgun vakitli vaizlerin, seyahat eden nazırların, ihtiyarların ve hizmet-yardımcılarının eğitilmesi işi de durmadan devam eden bir süreçtir. ‘Sadık ve basiretli köle’ aracılığıyla elde ettiğimiz tüm bu düzenlemeleri yaptığından dolayı Yehova’ya minnettarız. (Matta 24:45-47) O’na olan minnettarlığımızı ifade etmeyi mutlaka çok istiyoruz!

      Yehova’ya Olan Minnettarlığımızı Göstermek

      Mabedin inşası için gerekenlerin ve birinci yüzyıldaki cemaatlerin ihtiyaçlarının gönüllü bağışlardan karşılandığı gibi, bugünkü tüm düzenlemeler için gereken kaynak da tamamen gönüllü bağışlardan gelir. Bununla birlikte hiç kimsenin her şeyin Sahibi Yehova’yı zengin edemeyeceği unutulmamalıdır. (I. Tarihler 29:14; Haggay 2:8) Bu katkılar, Yehova’ya duyduğumuz sevginin ve hakiki tapınmayı ilerletme isteğimizin bir kanıtıdır. Pavlus bu cömert davranışların ‘Tanrı’ya şükredilmesini’ sağladığını söylüyor. (II. Korintoslular 9:8-13) Yehova böyle bir tutumu teşvik eder, çünkü bu, verme ruhuna ve Yehova’ya karşı sevgi dolu bir yüreğe sahip olduğumuzu gösterir. Yehova cömert olan ve Kendisine güvenen kişileri bereketler ve ruhi yönden zenginleştirir. (Tesniye 11:13-15; Süleymanın Meselleri 3:9, 10; 11:25) İsa şunları söyleyerek bunun mutlulukla sonuçlanacağına dair bize güvence verdi: “Vermek almaktan daha mutludur.”—Resullerin İşleri 20:35.

      Verme ruhuna sahip İsa’nın takipçileri ihtiyacın olduğu zamana kadar beklemezler. Aksine “herkes için, ve bilhassa iman ehli için iyilik” etmek üzere fırsatlar ararlar. (Galatyalılar 6:10) Pavlus Tanrısal cömertliği teşvik ederek şöyle yazdı: “Fakat iyilik etmeği ve iane etmeği unutmayın; çünkü Allah bu gibi kurbanlardan hoşlanır.” (İbraniler 13:16) Başkalarına yardım etmek ve pak tapınmayı ilerletmek için zamanımızı, gücümüzü ve maddi olanaklarımızı kullanmak Yehova Tanrı’yı çok memnun eder. Gerçekten de O verme ruhundan hoşlanır.

  • Cömert Bir Cemaate Hitap: Filipililere Mektup
    Gözcü Kulesi—2003 | 1 Kasım
    • Cömert Bir Cemaate Hitap: Filipililere Mektup

      YUNANCA KUTSAL YAZILAR içinde yer alan bu kitap, resul Pavlus tarafından Makedonya’nın Filipi kentindeki cemaate yazılmıştır. Bu cemaat MS yaklaşık 50 yılında, ikinci vaizlik turu sırasında Pavlus tarafından kurulmuştu.

      Ne Zaman ve Nerede Yazıldı? Mektupta anlatılanlar, Pavlus’un Roma’da ilk hapsedilişi sırasında yazıldığını gösterir. Mektupta Pavlus hapsedilmesinin nedenini “bütün İmparatorluk muhafız asker”lerinin bildiğinden söz ediyor ve “Kayserin evinden olanlar”ın selamını gönderiyor. (Filipililer 1:13; 4:22) Genel olarak, Pavlus’un Roma’da ilk hapsedilişinin MS 59-61 yılları civarında olduğu kabul edilir. Pavlus’un Roma’ya gelişiyle Filipililere yazmaya karar verişine kadar geçen süre içinde bazı olaylar geçmişti. Epafroditos Filipi’den Roma’ya bir yolculuk yapmış, Pavlus’a yardımcı olmaya çalışmış ve orada çok hastalanmıştı. Yaklaşık 1.000 kilometre uzaklıktaki Filipililer onun hasta olduğu haberini almışlardı. Epafroditos iyileşince Pavlus onunla Filipi’ye bir mektup gönderdi. Dolayısıyla mektup MS 60 ya da 61 dolaylarında yazıldı.

      Mektubun Yazıldığı Koşullar ve Yazılma Nedenleri. Filipi cemaati Pavlus’a büyük bir sevgi ve saygı göstermişti. Onun ziyaretinden kısa bir süre sonra cemaat, Selanik yakınlarında kaldığı birkaç hafta boyunca ona ihtiyacı olan şeyleri cömertçe göndermişti. (Filipililer 4:15, 16) Ayrıca, İsa’nın Filipi’deki takipçileri, kendileri çok fakir olmalarına ve büyük bir sıkıntı çekmelerine rağmen Yeruşalim’deki kardeşler şiddetli zulüm dönemine girdiklerinde ve maddi yardıma ihtiyaçları olduğunda ellerinden gelenden fazlasını vermeye hazır olduklarını göstermişlerdi. Pavlus onların gösterdikleri bu olumlu tutumu çok takdir etti, öyle ki diğer cemaatlere onları örnek olarak gösterdi. (II. Korintoslular 8:1-6) İyi haberi vaaz etme işiyle çok meşgullerdi, bu nedenle bir süredir Pavlus’la görüşmemiş olabilirlerdi. Fakat Pavlus hapiste ihtiyaçtayken onlar sadece maddi ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılamakla kalmadılar, aynı zamanda temsilci olarak kendileri için çok değerli olan Epafraditos’u da ona gönderdiler. Bu gayretli kardeş kendi yaşamını bile tehlikeye atarak, Pavlus’a cesurca yardım etti. Sonuç olarak Pavlus cemaattekilere ondan övgüyle bahsetti.—Filipililer 2:25-30; 4:18.

      Pavlus, onların dualarıyla uyumlu şekilde hapisten serbest bırakılacağına ve onları tekrar ziyaret edebileceğine dair güvenini ifade etti. (Filipililer 1:19; 2:24) O, yaşamaya devam etmesinin onlar için yararlı olacağını biliyor, fakat Mesih’in kendisini yanına alacağı zamanı da özlemle bekliyordu. (Filipililer 1:21-25; Yuhanna 14:3) O arada başkalarına oranla ihtiyaçlarıyla gerçekten candan ilgileneceğini bildiği Timoteos’u oraya göndermeyi umuyordu.—Filipililer 2:19-23.

      Filipililere yazılan mektup sevgi yansıtan ifadelerle doludur. Pavlus gerektiğinde ne övmekten ne de yanlışları düzeltmekten kaçınmıştı, fakat bu kez yapılması gereken şey teşvik etmekti. Cemaatte kan bağıyla ve sünnetle övünen düşmanlar, “kötü işçiler” vardı, fakat kardeşlerin bundan ciddi şekilde etkilenmedikleri ve sarsılmadıkları görülüyor. (Filipililer 3:2) Bu nedenle Pavlus’un, Galatya ve Korintos’taki cemaatlere yazdığı mektuplarında olduğu gibi güçlü kanıtlar ortaya koymasına ve yanlışları düzeltmesine gerek yoktu. Bir yanlışı düzeltmek üzere söylediği tek söz Evodiya ve Sintihi’yi birlik içinde olmaya teşvik etmesiydi. Bu mektup aracılığıyla Pavlus, mektubun başından sonuna kadar Filipi’deki cemaati, ayırt etme yeteneği geliştirerek, hayat Sözünü sımsıkı tutarak, imanlarını kuvvetlendirerek ve gelecekteki ödüle ümit bağlayarak yürüdükleri iyi yolda devam etmeye teşvik etti.

Türkçe Yayınlar (1974-2026)
Oturumu Kapat
Oturum Aç
  • Türkçe
  • Paylaş
  • Tercihler
  • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
  • Kullanım Şartları
  • Gizlilik İlkesi
  • Privacy Settings
  • JW.ORG
  • Oturum Aç
Paylaş