Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g99 Mayıs s. 20-22
  • Uygarlıkların Candamarları—Yollar

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Uygarlıkların Candamarları—Yollar
  • Uyanış!—1999
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • İlk Yollar
  • Askeri Önemi
  • Yol Yapımı—Bir Bilim Dalı
  • Felaketlere Neden Oluyor
  • Roma Yolları Geçmişten Gelen Mühendislik Harikaları
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2006
  • Bütün Dinler Doğruyu Öğretiyor mu?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2009
  • Bütün Yollar Roma’ya Çıkıyor Muydu?
    Uyanış!—2005
  • Bütün Dinler Tanrı’ya Giden Farklı Yollar mı?
    Uyanış!—2001
Daha Fazla
Uyanış!—1999
g99 Mayıs s. 20-22

Uygarlıkların Candamarları—Yollar

ÇOK eskilerden beri insanlar, patikalar, yollar ve anayollardan oluşan geniş bir ulaşım ağı aracılığıyla birbirleriyle düzenli olarak haberleşmeyi sürdürmüşlerdir. Bu, insanın seyahate ve ticarete, hatta savaşmaya ve imparatorluklar kurmaya duyduğu arzunun kanıtıdır. Evet, yollar insan doğasının karanlık bir yönünü de ortaya çıkarır.

Ayakların ve toynakların dövdüğü toprakta beliren ilk patikalardan günümüzün çok şeritli otobanlarına varıncaya dek yolların tarihine bakmak, geçmişe yapılan bir yolculuktan çok daha fazlasını içerir. Bu aynı zamanda insan ruhunu inceleyen bir yolculuktur.

İlk Yollar

The New Encyclopædia Britannica’ya göre “ilk ciddi yol yapımcıları, büyük olasılıkla Mezopotamyalılardı.” Bu insanlar Dicle ve Fırat bölgesinde oturuyordu. Aynı kaynak, onların dinsel tören alaylarının geçtiği yolların, “ziftli harç dökülmüş zemin üzerine fırınlanmış tuğla ve taş döşeli yollar” olduğunu ekliyor. Bu tanım, Mukaddes Kitabın ilk yapı malzemeleri hakkında söylediklerini akla getiriyor: “Onların taş yerine kerpiçleri, ve harç yerine ziftleri vardı.”—Tekvin 11:3.

Yollar, eski İsraillilerin dinsel yükümlülüklerini yerine getirmeleri açısından yaşamsal önem taşıyordu. İsa Mesih’in doğumundan yaklaşık 1.500 yıl önce İsraillilere şu emredilmişti: “Yılda üç kere, . . . . bütün erkeklerin Allahın RABBİN önünde [dinsel anlamı olan bir bayramı kutlamak için], onun seçeceği yerde görünecekler.” (Tesniye 16:16) Zamanla bu yer Yeruşalim oldu; bu sevinçli olaylarda çok kere ailenin tümü hazır bulunurdu. İyi yollara sahip olmak bir zorunluluktu!

Belli başlı anayolların iyi yapıldığı açıktır. Yahudi tarihçi Flavius Josephus, Mesih’in doğumundan bin yıl kadar önce hüküm sürmüş Kral Süleyman hakkında şöyle diyor: “Yolların bakımını ihmal etmedi, fakat Yeruşalim’e giden yollara siyah taşlar döşedi.”

İsrail’de kaza sonucu insan öldürenlerin sığınabileceği altı sığınak şehir vardı. Bu şehirlere giden yolların bakımı da her zaman iyi yapılırdı. Yahudi geleneklerine göre, her kavşakta en yakın sığınak şehri gösteren işaretler bulunur ve bunlar özenle korunurdu.—Sayılar 35:6, 11-34.

Yollar ticaretin yayılmasında yaşamsal bir önem taşımaya başladı; eski zamanların en arzu edilen ürünlerinden biri ipekti. İsraillilerin bir ulus olarak ortaya çıkmasından çok uzun zaman önce, Çinliler ipekböceğinin ördüğü kozanın ipliklerinden ipek yapmayı keşfetmişlerdi; ancak Mesih’in doğumuna dek üretim yöntemini sır olarak saklamışlardı. İpek bu tarihten önce bile Batı dünyasında öylesine rağbet görmeye başlamıştı ki, Geoffrey Hindley’in A History of Roads adlı kitabına göre, ‘kadınsı olduğu düşünüldüğünden, erkekler tarafından kullanılmasını engelleme’ amacıyla birtakım buyruklar çıkarılmıştı..

İpeğin Çin’den taşınmasında kullanılan ticaret yolu, İpek Yolu olarak biliniyordu. Marco Polo, 13. yüzyılın sonuna doğru Çin’e seyahat ettiğinde, o zaman 1.400 yıllık olan bu yolu kullanmıştı. İpek Yolu, 2.000 yıldan fazla bir süre boyunca dünyanın en uzun yoluydu. İpeğin vatanı olan Çin’in Şanghay kentinden İspanya’nın Gades (bugünkü Cádiz) kentine dek, 12.800 kilometre boyunca uzanıyordu.

Askeri Önemi

Yol yapımıyla ilgili en büyük gelişmeler imparatorluk tutkusundan kaynaklandı. Sezarların yönetimindeki Roma İmparatorluğu’nun yol ağı, örneğin Avrupa’ya, Kuzey Afrika’ya ve Ortadoğu’ya yayılmıştı ve toplam olarak tahminen 80.000 kilometreyi buluyordu. Romalı askerler savaşmadıkları dönemlerde bazen yol yapım ve onarım işlerinde çalıştırılıyorlardı.

Yolların fetihlerdeki önemine ilişkin bir örnek de yakın geçmişte görüldü. Adolf Hitler’in başka halklar üzerinde egemenlik kurma arayışına büyük bir ivme kazandıran, 1934’te başlattığı otoban yapımı projesiydi. Tarihçi Hindley’e göre, bu proje Almanya’ya “dünyanın ilk ekspres otoyol ağını kazandırdı.”

Yol Yapımı—Bir Bilim Dalı

Romalı yerölçümcüler groma denen bir alet kullanarak ok gibi dümdüz uzayan yollar yaptılar. Duvarcılar sanatsal değeri yüksek kilometre taşları yonttular, mühendisler de taşınacak yükler için üst sınırları belirlediler. Yolların temelleri ve dayanıklı yüzeyleri vardı. Uzun ömürlü olmalarının temel etkeni, parlak bir fikir olan drenaj sistemiydi. Bu sistemin işlevi için yollar çevresindeki topraktan yüksek ve hafif eğimli yapılıyordu. İngilizce’de otoban anlamına gelen “highway” sözcüğü (yüksek yol) buradan türetilmiştir. Yol haritaları dükkânlarda bile satılıyordu.

Bir tarihçi şöyle diyor: “Romalıların yol yapımcıları olarak elde ettikleri başarılar karşısında bir yazar üstünlük sıfatlarını kullanmadan duramaz. İnsanlığın geçmişinden kalan yapıtlar arasında İtalya’nın yollarından daha uzun süre hizmet etmiş tek bir eski eserin varlığı bile kuşkuludur.”

Roma’dan güneye uzanan Appia Yolu, A History of Roads adlı kitaba göre, “Batılı insanın tarihinde, uzun ya da kısa, tüm taş döşeli yolların ilkidir.” Volkanik taş bloklarıyla döşenmiş bu ünlü anayolun ortalama genişliği 6 metredir. Resul Pavlus, bir mahkûm olarak Roma’ya giderken, bazı kısımları bugün bile kullanılan bu yoldan geçmişti.—Resullerin İşleri 28:15, 16.

Birçok kişi eski Güney Amerika Kızılderililerinin yol yapımındaki becerisini de aynı ölçüde şaşırtıcı bulabilir. İnkalar, 1200’lerden 1500’lere dek, yaklaşık 10.000.000 kişiden oluşan bir ulusu bir arada tutan 16.000 kilometrelik bir karayolu ağı kurdular. Bu yollar akla gelebilecek en engebeli ve elverişsiz arazilerden geçiyor, çölü ve yağmur ormanlarını aşıyor, hatta görkemli Peru Andlarını bir baştan öbür başa kat ediyordu!

The New Encyclopedia Brittannica bu yolla ilgili şunları yazıyor: “And yolu dikkate değerdi. Yol 7,5 metre genişliğindeydi; en yüksek dağ silsilelerini hafif eğimlerle ve döne döne çıkarak kat ediyordu. Sağlam kayalara açılmış geçitler ve yolu desteklemek üzere yamaca örülmüş yüzlerce metre yükseklikteki payandalar içeriyordu. Dik yamaçlı vadiler ve gedikler, örülmüş taşla doldurulmuştu; geniş su akıntıları yün veya iplik halatlarla yapılmış asma köprülerle geçiliyordu. Yol yüzeyi çoğu yerde taştı, ziftli malzemeler geniş ölçüde kullanılmıştı.”

İnkalar atı bilmezlerdi, karayolu ağları onlara “sadık kraliyet habercileri için adeta bir koşu yolu” sağladı. Bir tarihçi şunları yazdı: “Tüm yol boyunca yaklaşık ikişer kilometre aralıklarla mola yerleri vardı; her birinde küçük bir garnizon ve profesyonel koşuculardan oluşan nöbetçi bir vardiya ekibi bulunurdu. Yolun her aşaması, hızlı bir koşu için yeterince kısaydı; böylece posta hizmeti, gece gündüz çalışılarak, bir mesajı başkent Cuzco’dan 2.000 kilometre ötedeki Quito’ya beş günde ulaştırabiliyordu. Bu, deniz seviyesinden en az 4.000 metre yükseklikteki bir yol üzerinde saatte ortalama 15 kilometre gitmek demektir ki, böyle bir hıza Roma’nın düzenli imparatorluk postası hiçbir zaman erişememiştir!”

Felaketlere Neden Oluyor

İnsan vücudundaki atardamarlar tıkanırsa bu feci sonuçlara yol açabilir. Benzer biçimde, bir zamanlar yaşam kalitesine katkıda bulunan yollar da, tıkandıklarında yaşamı zorlaştırabilir. Yağmur ormanları, ıssız yerler, çalılık alanlar ve ulusal parklardan geçen yolların bedeli yaban yaşamı açısından büyüktür. Çok kere yerli halk ve onların yurdu olan ormanlar da bundan zarar görmektedir. How We Build Roads adlı kitabın söylediği gibi, “Trans-Amazon Otoyolu, kalkınma adına girişilmiş bir iş olmakla birlikte, büyük yağmur ormanı alanlarını yok etti; orman köylülerinin yaşam tarzını tümüyle ortadan kaldırarak birçoğu için bir felaket oldu.”

Şehirlerde de, kentsel bölgelerdeki anayolların her yıl giderek daha çok araçla tıkanmasıyla olumsuzluklar yaşanıyor. Sonunda, maddi olanaklar elverirse bir ekspres yol yapılıyor. Fakat uzun vadede bu yollar daha fazla trafiği teşvik ediyor, bu da kirlenmeyi artırarak milyonlarca insanın hastalanmasına yol açıyor. Üstelik, tüm dünyada yılda 500.000 insan yollarda ölüyor, 15 milyon insan da, bir kısmı feci şekilde olmak üzere, yaralanıyor. Karşılaştırma yapılırsa, I. Dünya Savaşı dokuz milyon askerin yaşamına mal oldu; fakat sonra savaş durdu. Yollardaki ölümler ise sürüp gidiyor: devamlı her gün 1.000 ölü!

Evet, yollar pek çok yönden hakkımızda bir şeyler anlatır—güçlülüğümüzü ve zayıf yönlerimizi yansıtan, toplumsal karakterimizin aynasıdır. Bize emanet edilen bu görkemli gezegen hakkındaki düşüncelerimizi de dile getirirler.

[Sayfa 21’deki resim]

Pavlus’un da yolculuk ettiği Appia Yolu bugün hâlâ kullanılıyor

[Sayfa 22’deki resim]

Her yıl tüm dünyada yollardaki kazalarda 500.000 kişi ölüyor.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş