Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • wp17 No. 4 s. 4-7
  • Kutsal Kitabın Cevabı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Kutsal Kitabın Cevabı
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (Halka Yönelik)—2017
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • KUTSAL KİTAP GERÇEĞE IŞIK TUTUYOR
  • PUTPEREST BİR ÖĞRETİ YAYILIYOR
  • “HAKİKAT SİZİ ÖZGÜR KILACAK”
  • Dirilmeye Olan İnancınız Ne Kadar Güçlü?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Can Hakkındaki Görüşün Hayatını Etkiler
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1990 (Dinsel Seri 109-112)
  • Ölümsüz Müsünüz?
    Uyanış!—1985 (Bilimsel Seri 13-16)
  • Canla İlgili Daha İyi Bir Ümit
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (Halka Yönelik)—2017
wp17 No. 4 s. 4-7
Mezara konan bir ölü

KAPAK KONUSU | KUTSAL KİTAP ÖLÜM VE YAŞAM HAKKINDA NE DER?

Kutsal Kitabın Cevabı

Kutsal Kitaptaki yaratılış kaydında Tanrı’nın ilk insan Âdem’e şunları dediğini okuruz: “Bahçenin her ağacının meyvesinden dilediğin gibi yiyebilirsin. Fakat iyiyi kötüyü bilme ağacının meyvesinden kesinlikle yemeyeceksin, çünkü ondan yediğin gün mutlaka ölürsün” (Başlangıç 2:16, 17). Bu sözler basit ve net bir şekilde şunu gösteriyor: Âdem Tanrı’nın emrine itaat etseydi ölmeyecek, Aden bahçesinde yaşamaya devam edecekti.

Yaşlanmış Âdem ve Havva

Ne yazık ki, Âdem itaat edip sonsuza dek yaşamayı değil Tanrı’nın emrine itaatsizlik etmeyi seçti ve karısı Havva’nın verdiği yasak meyveyi yedi (Başlangıç 3:1-6). Bu itaatsiz davranışın acı sonuçlarını bugün hâlâ yaşıyoruz. Kutsal Kitap bu durumu şöyle açıklıyor: “Günah bir insan aracılığıyla ve ölüm günah aracılığıyla dünyaya girdi, ölüm de tüm insanlara geçti; çünkü hepsi günah işledi” (Romalılar 5:12). Buradaki “bir insan” ifadesiyle kastedilen kişinin Âdem olduğu bellidir. Peki günah nedir ve neden ölüme yol açar?

Tanrı’nın emrine kasten itaatsizlik etmek günahtır. Âdem’in yaptığı buydu (1. Yuhanna 3:4). Tanrı ona günahın cezasının ölüm olacağını söylemişti. Âdem ve soyu Tanrı’nın emirlerine itaat ettikleri sürece günah ve ölüm asla olmayacaktı. Tanrı insanları yaratırken ölmelerini değil yaşamalarını, hatta sonsuza dek yaşamalarını amaçlamıştı.

Kutsal Kitabın dediği gibi ölümün ‘tüm insanlara geçtiği’ su götürmez bir gerçek. Peki öldükten sonra ruhumuz yaşamaya devam ediyor mu? Çoğu kişi böyle olduğunu düşünüyor. Ancak öyle olsaydı Tanrı Âdem’e yalan söylemiş olurdu. Nasıl? O, Âdem’e günahın cezasının ölüm olduğunu söylemişti, ama öldüğümüzde ruhumuz başka bir âlemde yaşamaya devam etseydi ölüm bir ceza olmazdı. Elbette ‘Tanrı’nın yalan söylemesi imkânsızdır’ (İbraniler 6:18). Asıl yalancı, Havva’ya “Kesinlikle ölmezsiniz” diyen Şeytan’dı (Başlangıç 3:4).

O halde şu soru doğuyor: Ruhun ölümsüz olduğu öğretisi bir yalana dayanıyorsa bu konudaki gerçek nedir?

KUTSAL KİTAP GERÇEĞE IŞIK TUTUYOR

Yaratılış kaydında şunlar anlatılır: “Yehova Tanrı yerin toprağından adamı yarattı, onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan bir can oldu.” Buradaki “yaşayan bir can” ifadesi “nefes alan varlık” anlamına gelen İbranice nefeşa kelimesinden tercüme edilmiştir (Başlangıç 2:7).

Bu sözlerle Kutsal Kitap insana ölümsüz bir ruh verilmediğini açıkça ortaya koyar. Her insan ‘yaşayan bir candır.’ Ne kadar araştırırsanız araştırın Kutsal Kitabın hiçbir yerinde “ölümsüz ruh” ya da “ölümsüz can” ifadesini bulamazsınız.

Kutsal Kitap insanın ruhunun ölümsüz olduğunu söylemiyorsa, neredeyse bütün dinler neden bunun tam tersini öğretiyor? Cevap bizi eski Mısır’a kadar götürüyor.

PUTPEREST BİR ÖĞRETİ YAYILIYOR

MÖ beşinci yüzyılda yaşamış Yunanlı tarihçi Herodot, Mısırlıların “ruhun ölümsüz olduğunu savunan ilk toplum” olduğunu söyledi. Geçmişte Babilliler de ölümsüz ruh fikrine kafa yordular. MÖ 332’de Büyük İskender’in Ortadoğu’yu fethetmesinden önce Yunanlı filozoflar bu öğretiyi yaygınlaştırmıştı. Bu inanış kısa zamanda tüm Yunan İmparatorluğu’na yayıldı.

Kutsal Kitabın hiçbir yerinde “ölümsüz ruh” ya da “ölümsüz can” ifadesini bulamazsınız

MS birinci yüzyılda Yahudiliğin önde gelen iki mezhebi olan Esseniler ve Ferisiler, beden ölürken ruhun yaşamaya devam ettiğini öğretiyordu. Yahudilikle ilgili bir ansiklopedide şu sözler yazılıdır: “Yahudiler ruhun ölümsüzlüğü inancını Yunan düşünüşüyle haşır neşir olduklarından dolayı benimsedi, özellikle de Platon’un felsefesinin bu konuda büyük bir rolü oldu” (The Jewish Encyclopedia). Benzer şekilde birinci yüzyılda yaşamış Yahudi tarihçi Josephus da bu inancın kaynağının Kutsal Yazılar değil, Yunanlıların inanışları olduğunu söyledi. O bunları mitolojik hikâyeler olarak görüyordu.

Yunan kültürünün etkisi giderek yayıldığından Hıristiyanlar da bu putperest kökenli inancı benimsedi. Tarihçi Jona Lendering’e göre “Platon’un önceden daha iyi bir yerde olan ruhumuzun daha aşağı bir konum olan dünyaya düştüğü varsayımı, Platon’un felsefesiyle Hıristiyanlığın kaynaşmasını kolaylaştırdı.” Hıristiyanlıkta da insanın daha iyi bir yerde yaratıldığı ama bunu kaybettiği inanışı olduğu için ruhun ölümsüzlüğü öğretisi Hıristiyan kiliselerine girdi ve temel bir öğreti oldu.

“HAKİKAT SİZİ ÖZGÜR KILACAK”

İlk yüzyılda Hıristiyanlara şöyle bir uyarı yapılmıştı: “Vahiyler kesin olarak gösteriyor ki, sonraki dönemlerde bazıları imandan sapacak. Yanıltıcı vahiylere ve cinlerin öğrettiklerine kulak verecekler” (1. Timoteos 4:1). Gerçekten de öyle oldu. Ruhun ölümsüzlüğü ‘cinlerin öğrettiklerinden’ sadece biridir. Bu öğreti Kutsal Kitaba değil, eski putperest dinlere ve felsefelere dayanır.

İsa peygamber “Siz hakikati bileceksiniz ve hakikat sizi özgür kılacak” demişti (Yuhanna 8:32). Kutsal Kitaptaki hakikati öğrenmek bizi dünyadaki birçok dinde yer alan ancak Tanrı’nın onaylamadığı ve O’nu yanlış tanıtan öğretilerden ve uygulamalardan özgür kılıyor. Dahası Tanrı’nın Sözündeki hakikat bizi ölümle bağlantılı âdetlere ve batıl inançlara kölelikten kurtarıyor. (“Ölüler Nerededir?” başlıklı çerçeveye bakın.)

Yaratıcımız insanların dünyada sadece 70-80 yıl yaşayıp sonra sonsuza dek ruhlar âleminde kalmasını amaçlamadı. O’nun amacı itaatli çocuklarının burada, dünyada yaşamasıydı. Bu muhteşem amaç Tanrı’nın insanlara olan sevgisini gösterir. Hiçbir şey bu amacın yerine gelmesine engel olamaz (Malaki 3:6). Davut peygamberin şu sözleri gerçekten çok güven verici: “Doğrular yeryüzünü mülk edinir, orada sonsuza dek otururlar” (Mezmur 37:29).

Daha fazla bilgi için Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanan Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabının 6. bölümüne bakabilirsiniz. Bu yayına www.jw.org sitesinden ulaşabilirsiniz.

a Yeni Çeviri’de nefeş kelimesi “yaşayan varlık” olarak tercüme edilmiştir.

İnsanlar Sonsuza Dek Yaşayabilir mi?

Birkaç yıl önce araştırmacılar binlerce yıldır hayatta olduğu düşünülen bazı denizaltı bitkileri keşfettiler. Deniz eriştesi olarak bilinen bu bitkiler en uzun ömürlü canlı türü olabilir. Deniz eriştesi Akdeniz’de, İspanya ile Kıbrıs arasındaki bölgede deniz tabanında çok geniş bir alana yayılmış bir tür deniz çayırıdır.

Bitkiler bu kadar uzun yaşadığına göre insanlar da daha uzun yaşayamaz mı? Yaşlanma konusunda araştırmalar yapan bazı bilim insanları ömür uzunluğumuzun artırılabileceği konusunda umutlu. Bu konuyu ele alan bir kitabın tanıtım yazısında, bu alanda “pek çok modern bilimsel gelişme” olduğundan söz ediliyor. Bu bilimsel gelişmelerin insan ömrünü gerçekten uzatıp uzatamayacağı ise merak konusu.

Ancak şu bir gerçek ki insanların sonsuza dek yaşamasını sağlayacak olan bilim değildir. Çünkü Kutsal Kitap Yaratıcımız Yehova için “hayatın kaynağı” der (Mezmur 36:9). İsa peygamber Tanrı’ya şöyle dua etmişti: “Sonsuz yaşama kavuşmak için, tek gerçek Tanrı olan Seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımaları gerekir” (Yuhanna 17:3). Yehova Tanrı’yı ve İsa Mesih’i tanıyıp memnun etmek için gösterdiğimiz çabalar sonsuz nimetlerle sonuçlanacak.

Deniz çayırı

Araştırmacılar bazı deniz çayırı türlerinin binlerce yıldır yaşadığına inanıyor

ÖLÜLER NEREDEDİR?

İsa Lazar’ı diriltiyor

Kutsal Kitap ölülerin mezarda olduğunu ve gelecekte dirileceklerini söyler (Yuhanna 5:28, 29). Acı çekmezler ya da bir şey hissetmezler çünkü ölüler “hiçbir şeyin farkında değildir” (Vaiz 9:5). İsa peygamber ölümü derin bir uykuya benzetmişti (Yuhanna 11:11-14). Dolayısıyla ölüm uykusuna dalmış kişilerden korkmamıza ya da ölülerin ruhlarını rahatlatmak için dua etmemize gerek yok. Ölüler bize zarar veremez ya da yardım edemez çünkü “Ölüler diyarında iş, tasarı, bilgi ve hikmet yoktur” (Vaiz 9:10). Tanrı yakında tüm ölüleri diriltecek ve ölümü sonsuza dek ortadan kaldıracak (1. Korintoslular 15:26, 55; Vahiy 21:4).

Kutsal Kitabın Söylediklerine Neden Güvenebiliriz?

Kutsal Kitabın öğrettiklerine tam olarak güvenebiliriz. Neden? Şunları düşünün:

  • Divit ve hokka

    Yazarı: Kutsal Kitap MÖ 1513 ile MS yaklaşık 98 yılları arasında, 1.600 yıldan uzun bir sürede tamamlanmıştır. Bu kitap yaklaşık 40 kişi tarafından yazılmıştır ve 66 kitaptan oluşur. Yine de baştan sona uyumlu ve tutarlıdır. Bu, asıl yazarının Mutlak Güce Sahip Tanrı olduğunu gösterir. O aktarmak istediği bilgiyi insanlara yazdırmıştır.

  • Sütun

    Tarihsel Doğruluğu: Kutsal Kitaptaki olaylar tarihsel gerçeklerle tam olarak uyumludur. Bir hukukçu, kitabında şunları yazdı: “Romanlar, efsaneler ve sahte tanıklar bir olay anlatırken özellikle uzak yerler ve belirsiz zamanlar verir. . . . . Oysa Kutsal Kitap, olayların tarihini ve yerini son derece kesin bir dille belirtir” (A Lawyer Examines the Bible).

  • Atom

    Bilimsel Doğruluğu: Kutsal Kitap bilim kitabı değildir ama bilimle ilgili konulara değindiğinde yazıldığı çağda bilinenleri kat kat aşan doğru bilgiler verir. Örneğin Kutsal Yazılardaki Levioğulları kitabının 13 ve 14. bölümlerinde hijyen ve karantina hakkında ayrıntılı kanunlar verildiğini okuruz. O dönemde insanların daha mikroplardan ya da hastalıkların bulaştığından haberleri bile yoktu. Ayrıca Kutsal Kitapta dünyanın yuvarlak olduğu ve uzayda asılı olduğu yazılıdır. Ancak bilim insanlarının bu gerçekleri tam olarak anlayabilmesi için yüzlerce yıl geçmesi gerekti (Eyüp 26:7; İşaya 40:22).

Bunlar Kutsal Kitabın şu iddiasının doğru olduğunu destekleyen örneklerden sadece birkaçı: ‘Kutsal Yazıların tümü Tanrı ilhamıdır ve öğretmek, yanlışı göstermek, düzeltmek bakımından yararlıdır’ (2. Timoteos 3:16).

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş