Faaliyette Bulunan Mukaddes Ruh—2. Kısım
1 Bu konunun geçen ay müzakere edilen kısmında, üç kuvvetin—bir ejder, bir canavar ve bir de yalancı peygamberin—bugün dünya sahnesinde nasıl hakimiyet sürdüğünü öğrenmiştik. Bunların kimler olduğu ve bütün milletleri harabiyete doğru nasıl etkiledikleri hususunda bilgi almıştık. Şimdi hakikî tapıcıların bu üç kuvvete karşı nasıl direnebilecekleri ve gelmekte olan “büyük sıkıntı”da hayatta kalabilmek için Tanrı’nın lütfu altında nasıl kalabilecekleri hususunda bir soru sorulmuştu. Buna verilen cevap, bunun sadece Tanrı’nın mukaddes ruhu sayesinde başarılabileceği idi. O halde acaba Tanrı’nın ruhu nasıl çalışmaktadır?
2 Milletlerin tayin edilmiş vakitlerinin M.S. 1914 yılının sohbaharında, sona erip ejder olan İblis gökteki bir savaşın neticesiyle göklerden atıldıktan sonra yerde 144.000 kişinin mütebakisiyle temsil edilen Tanrı’nın kavmine karşı bir saldırıya girişti. (Vah. 12:17) O, Büyük Babil’e mensup Hıristiyan âleminin dinsel liderlerini kullanarak siyasal milletleri ruhî İsrail’in mütebakisine zulmetmeğe kışkırttı. Bu üçlü, yani “ejder”, “canavar” ve “yalancı peygamber”, Tanrı’nın kavminin ruhî durumunu bozmağa çalışarak va’zetme faaliyetini durdurdu. Gerçekten de, 1918-1919 yılları arasında mütebaki, Büyük Babil’in ruhî esareti altında olduğundan Krallık meyvelerini meydana getiremedi. Onların diyarı, yani ruhî durumu bir çöle benzemişti.—İş. 32:12-14.
3 Bununla beraber acaba Yehova bu durumun ebediyen böyle bozuk kalmasını uygun gördü mü? Hayır. Yehova tıpkı eskiden kavmi olan İsrail milletinin Babil’e esir olarak götürülmesiyle Yahuda diyarının yetmiş yıl ıssız kalmasından sonra durumunu değiştirdiği gibi, aynı şekilde günlerimizde de durumu değiştirdi. Yehova, peygamberi İşaya vasıtasıyle ancak ‘üzerlerine yukarıdan Ruh dökül’düğü zaman bu ıssız durumun son bulacağını ve sonra eski iyi duruma bir dönüş olacağını vaat etmişti. (İş. 32:15-18) Yehova eskiden tıpkı Babil’i harap etmesi ve oradaki İsraillileri kurtarması için Koreş’in ruhunu uyandırdığı ve kendi ruhu altında kavmini Yahuda’ya geri döndürdüğü zamanki gibi (Hez. 37:13, 14) bugün de aynı şeyi yaptı.
4 Eski zamanlarda olduğu gibi, bugün de, Yehova’nın şahitlerinin yeniden faaliyetlerine döneceklerini hiç kimse düşünmemişti. (Vah. 11:7-11) O zamanlar Babil imparatorluğunun kölelerini hiç bir zaman serbest bırakmayacağı herkes tarafından bilinirdi. Fakat Yehova, eski Babil’in harabiyetine sebep oldu. Bugün de aynı durum gerçekleşti. Yehova, ruhu vasıtasıyle çağımızdaki kavminin, yani—Filistin’de yaşayan İsrail milletinin değil—144.000 kişinin ruhî mütebakisinin yeniden canlanmasını sağladı. Büyük Babil, yani sahte dinin dünya imparatorluğu 1919 yılında Tanrı’nın kavmi üzerinde gücünü kaybetti. 1919’dan ve özellikle 1922 yılından itibaren büyük bir va’zetme faaliyeti yeniden başladı. Bu durum M.S. 33 yılının Pentikostunda mukaddes ruhun döküldüğü zamanki duruma benziyordu. (Res. İşl. 2:1-4; Yoel 2:28; İş. 32:15) O zamandan bugüne kadar özellikle 1931 yılından itibaren hiç bir millet “Yehova’nın Şahitleri” adıyle tanınan Tanrı’nın kavmini durdurmayı başaramadı. Bugüne kadar onları durdurmayı ne Hitler ne de Komünist blok başarabildi. Başaramadılar, zira Tanrı’nın “mukaddes ruhu” bu kavim üzerinde büyük kuvvetini gösterdi ve onları destekledi. (Mezm. 126:2; Vah. 7:9-17; Zek. 8:23) Böylece bugün iki milyondan fazla faal tapıcı, sayısı 10.000 kadar olan mütebakiyle birleşti.
5 Mukaddes ruh sadece onları şimdi 200’den fazla ülkede iyi haberi va’zetmeleri için kuvvetlendirmekle kalmadı, fakat aynı zamanda onların dünya durumunu anlamalarına ve Mukaddes Kitabın peygamberliklerini açıklamalarına da yardımcı oldu. Yehova’nın şahitleri bu sayede sulh ve güvenlik için hakiki ümit olarak Tanrı’nın semavî krallığına güvenilir şekilde işaret edebildiler. 1920 yılında Milletler Cemiyetinin dünyevî hükümetler tarafından sulh için tek ümit olarak kabul edilmesinden sonra, Yehova’nın şahitleri onun başarısızlığa uğrayacağını belirttiler. Bu başarısızlık, mukaddes ruhun rehberliği altında önceden bildirildi ve 1939 yılında bu Cemiyet, İkinci Dünya Savaşını önleyemediği zaman gerçekleşti. İkinci Dünya Savaşından sonra Birleşmiş Milletler kurulduğu zaman, Yehova’nın şahitleri yine Tanrı’nın ruhunun rehberliği altında bu teşkilâtın da dünyaya sulh ve güvenlik getirme yönünde başarısızlığa uğrayacağını belirttiler. Yakın gelecekte bu da ispatlanacaktır.—Vah. 17:8-11.
6 Bugünkü durum, M.Ö. 920 yıllarında Yehova’nın peygamberi Mikaya’nın ve İsrail’in kralı Ahab’ın sahte peygamberlerinin zamanındaki duruma benzer. Ahab’ın sahte peygamberleri, onun zafer kazanacağına dair kehanette bulunmuşlar, oysa Mikaya felâkete uğrayacağını önceden bildirmişti, ki daha sonra Mikaya’nın peygamberliği gerçekleşti. (I. Kır. 22:20-38) Böylece bugün de, Hıristiyan âleminin din adamları Birleşmiş Milletlere ümit bağlamakta ve Hıristiyan âlemine mensup devletlerin askerî kuvvetlerinin idarecilerini takdis etmektedirler. Din adamları, Tanrı uğruna konuştuklarını düşünmektedirler. Fakat pek yakında dostları olan Birleşmiş Milletlerin faal üyeleri durumundaki bütün siyasal elemanlar Büyük Babil’in başlıca kısmı Hıristiyan âleminin ve tüm diğer dinlerin din adamlarından nefret edecek ve onları harap edeceklerdir.—Vah. 16:14, 16; 17:3-18.
7 Böylece Büyük Babil, Armagedon savaşından önce harap edilecektir. Oysa Tanrı’nın kavmi Mukaddes Kitabın peygamberliklerinin gerçekleşmesini görecektir. O zaman canavar her ne kadar Tanrı’nın kavmine karşı dönecekse de, onlar Tanrı’nın kuvvetiyle korunacaklardır. Onlar aynı zamanda, canavarın ve yalancı peygamberin Armagedon’da semavî melek orduları tarafından harap edildiklerini de göreceklerdir. (Vah. 17:14; 19:19-21) Bütün bunlar büyük bir zafer olacaktır. Tanrı’nın mukaddes ruhunun gerçekten faaliyette bulunduğu yine ispatlanacaktır. Bugün mukaddes ruhu alan ve o zaman Tanrı’nın kavminin bir üyesi olarak sadık kalacak kimseler için bütün bunlar ne kadar mutluluk verici olacaktır!