Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 7/87 s. 13-15
  • Sosyal Yaşamlı Çayır Köpeği İle Tanışın

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Sosyal Yaşamlı Çayır Köpeği İle Tanışın
  • Uyanış!—1987 (Bilimsel Seri 21-24)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • ÇAYIR KÖPEĞİ
  • TÜNEL MÜHENDİSİ
  • DÜŞMANLARI
  • BELA MI YOKSA FAYDALI BİR İŞÇİ Mİ?
  • Köpek—Daima İnsanın En İyi Dostu Mu?
    Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
  • Köpek Eğitimi
    Uyanış!—2004
  • Köpeklerin Koku Duyusu
    Tasarım Ürünü mü?
  • Uysaldır—Ama Her Zaman Değil
    Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
Daha Fazla
Uyanış!—1987 (Bilimsel Seri 21-24)
g 7/87 s. 13-15

Sosyal Yaşamlı Çayır Köpeği İle Tanışın

ONLARI 1930’lu yıllarda Kuzey Amerika’nın batısındaki geniş çayırlıklarda sürüler halinde görmek mümkündü. Yaklaşmanızı uyarı havlamalarıyla bildirerek yuvalarına doğru koşarlardı. Yeraltına kazdıkları yuvalarının önünde arka bacaklarının üzerine dikilip bir nöbetçi gibi dururlardı. Hatta bazen sanki daha iyi görebilmek istermiş gibi, parmaklarının ucunda yükselirlerdi. Ancak iyice yaklaştığınızda, yuvalarına dalarak arasıra kafalarını delikten çıkarıp tehlikenin geçtiğini anlamaya çalışırlardı. İşte, bu hayvanlara cayır köpeği adı verilmiştir.

ÇAYIR KÖPEĞİ

Altmış yıl önce Kanada ve A.B.D.’nin geniş düzlükleri bu kemirgenle doluydu. Çiftçiler ve sığır yetiştirenler, yaklaşan tehlikeli tiz bir havlama sesiyle haber vermesi nedeniyle bu hayvana çayır köpeği adını vermişlerdi. Aslında köpek cinsinden olmayan bu küçük yaratık, heyecanla salladığı “kısa, sert bir kuyruğu olan tombul, büyükçe bir sincap” olarak da tanımlanmıştır. Bu kuyruğun ucu bazı cinslerde siyah, başkalarında ise, beyazdır.

Çayır köpeğinin kürkü gri veya kızıla çalar. Karın altı, boyun ve yüzünün alt kısmı beyazla, kirli sarı arasıdır. Yuvarlak kulakları başının üzerinde küçük çıkıntılar gibidir. Turuncuya çalan gözleri ona ilginç bir görüntü verir; fakat onları güneş ışığından korur.

14 gram gelen küçücük yavrular ilkbaharın başında doğarlar ve yer altındaki yuvalarında yedi hafta süre ile emzirilirler. Anne, yavrularını yatıracağı yeri ot veya benzeri yumuşak maddelerle kaplar. Birkaç yıl önce, hoş bir olay oldu. Kırsal bölgedeki bir okulun tuvaletlerindeki kâğıtlar, anormal şekilde tüketiliyordu. Tuvalet kâğıdının bir çayır köpeği tarafından yuvasının içine doğru çekildiği görüldüğünde suçlu yakalandı. Yuvalarda bulunan yavruların rahatını bir düşünün!

Çayır köpeği çok iştahlı olduğundan çabuk büyür. Yavrular bile, 15 ay sonunda ağırlık yönünden ana-babalarından ayırt edilemezler. Günün erken ve geç saatlerinde beslenirler. Gün ortasında ise yuvalarında dinlenmek, güneşlenmek, birbirlerine çeki-düzen vermekle yaşamın tadını çıkarırlar. Yavrular da büyüklerinin neşeli oyunlarına katılırlar.

Çayır köpeği tiz sesli havlamalarının dışında birçok değişik ses de çıkarır. Acı çektiği veya tehlikeden kaçması engellendiğinde, çok tiz bir çığlık atar. Bazen de, akrabası sincap gibi dişlerini birbirine sürterek sohbet eder! Buna benzer daha sert bir ses ise, saldırmaya hazır olduğunu haber verebilir. Dişisi erkeğiyle tartışırken, cıvıldamaya benzer sesler çıkarabilir. Bu sesleri anlayabilseydik, onları dinlemek gerçekten ilginç olacaktı.

Çayır köpeği tam anlamıyla kış uykusuna yatmıyorsa da, bazı bölgelerde, kışın büyük kısmını yer altındaki yuvasında uyumakla geçirir. Bu sürede yaz ve sonbaharda aldığı fazla kiloları eritir. Kışın, ancak hava iyi olduğu zaman, dışarı çıkıp yiyecek arar. Gerekli suyu otlardan ve diğer yiyeceklerden aldığı için, içecek su arama sorunu da yoktur.

Sosyal yaşamlı çayır köpeği, şehir hayatını tercih ettiğinden, şehir planlamasıyla ilgili doğal bir yeteneğe sahiptir. Birbirine sıkıca bağlı gruplar, birçok yuvayı ve bunları birbirine bağlayan yeraltı kanallarını yapar. Böyle bir grup ise, bazen 65 hektaraa ulaşabilen alana yayılan yeraltı “şehirlerinde” beraberce yaşar. Bunlardan Teksas’ta bulunan biri, 400 milyon nüfuslu 65.000 km karelik dev bir şehir haline geldi! Ve düşünün ki, bir yüzyıl önce bile, bu çayır köpeğinin şehirleri, Kanada’nın güneyinden Meksika’ya kadar uzanıyordu!

Bu gruplarda yaşayanlar birbirleriyle iyi geçinir, birbirini tımar eder, öpüşür gibi selamlaşır, sanki dedikodu yaparlar ve hatta birbirlerine ağızdan ağıza yiyecek verirler. Ancak, özellikle sonbaharda ve kışın komşu grupların kesin sınır kurallarına uymaları beklenir. Gruba hâkim olan erkekler sahalarına girmek isteyenleri uyarırlar. Bu işe yaramazsa, daha sert önlemler almak gerekebilir. Örneğin erkek arka ayakları üzerine dikilerek yüksek sesle “Yip!” diye bağırabilir. Bazen de sadık eşi bağırarak erkeğini desteklerken saldırganın yüzüne toprak atabilir. Başka durumlarda gerçek bir kavga bile çıkabilir; yerde yuvarlanarak birbirleriyle güreşebilirler. Bazı kimseler, çayır köpeğinin yaşamında linç olayları bile olduğunu ve kent kanununu uygular gibi görünen bu hayvanların ölenlerin cesetlerini gömdüklerini iddia ediyorlar. İlkbaharda ve yazın ise, sınırlar gevşetilir ve komşular arası arkadaşça ilişkiler başlar.

TÜNEL MÜHENDİSİ

Çayır köpeği tünel kazma alanında en başarılı hayvanlar arasında sayılır. Yuvasının şaşırtıcı girişi 2,5 ile 5 metre arasında bir uzunluğu olan hemen hemen dikey bir tüneldir. Bir an düşünün ki, çayır köpeği bu tüneli kazarken hiçbir vinç, kova veya delici alet kullanmaz, ayrıca çıkan toprağı da, bu dikey kuyudan dışarı atabilir! Bunu nasıl yaptığı zoologlar için hâlâ bir sırdır. Çayır köpeği, bu çıkan topraklarla yuvasının etrafında altmış santimetreye kadar yükselen bir duvar yapar. Düz burnuyla bu duvarı sağlamlaştırır ve volkanik bir kratere benzetir. Bu tepe ona hem gözcü kulesi olarak, hem de yuvasını sudan korumak üzere hizmet eder.

Dikey tünelin dibinde yaklaşık 12 metre uzunlukta yatay bir tünel bulunur ve buradan da başka birçok küçük tünele ve odaya geçilir. Ana tünelin arka ucu yukarı doğru hafif meyilli bir çıkmazdır. Tehlike anında çıkış olarak kullanılabilmek için, ucu yüzeye yakındır. Eğer yuvayı su basarsa, çayır köpeği tünelin bu noktasına kaçar. İçeri giren su önündeki havayı iter ve sıkıştırır. Çayır köpeği, bu havayı kullanarak güven içinde suların çekilmesini bekler. Kendisini bir kova suyla boğmayı deneyen yaramaz çocuklardan da aynı yöntemle kurtulur.

DÜŞMANLARI

Birçok yırtıcı hayvan bu tombul kemirgeni lezzetli bir yiyecek olarak telakki eder. Bunların arasında çakal, vaşak, sansar, porsuk, yılan, kartal ve şahinleri sayabiliriz. En tehlikelisi ise, yuvasına kolayca girebilen kara ayaklı dağ gelinciğidir.

Bu düşmanlar tabii bir denge içinde kaldıkları sürece, çayır köpeği de çayırların ekolojik yapısı içindeki yerine uygun yaşar. Ancak beyaz adamın gelmesiyle, düşmanlarının geniş oranda bir katliamı başladı. Sonuç olarak da, bu küçük “köpekler”in bir nüfus patlaması oldu ve bir bela haline geldiler. Büyük iştahları nedeniyle çayırları yok etmeye başladılar. Yuvalarının delikleri ise, büyükbaş hayvanların ayaklarını kırabilecekleri tuzaklar haline geldi. Karar verilmişti. Çayır köpeği artık yok edilmeliydi.

Böylece insan, çayır köpeğinin en büyük düşmanı oldu ve katliam yüzyıl boyunca sürdü. Getirilen kuyruklara ödül verildiğinden çocuklar bile bu hayvanları yakalamaya ve boğmaya çalıştılar. Yuvalarına strikinin ve potasyum siyanürlü yemler atıldı. Onları avlamak için 22’lik tüfekler bile kullanıldı. 1957 yılında, Kuzey Amerika’nın batısındaki bütün çayır köpeği kent alanları, 23.000 hektara düştü.

BELA MI YOKSA FAYDALI BİR İŞÇİ Mİ?

Çayır köpeği dosyası kısa bir süre önce tekrar gündeme geldi ve bu küçük yaratığa haksızlık yapıldığı anlaşıldı. Meralar çoğunlukla büyükbaş hayvanların aşırı otlatılması sonucu tükendi, oysa sığırlar için uygun olmayan, hatta zehirli olan, Rus kolganı, çobandeğneği ve astragalus gibi otlar, bu hayvanın en sevdiği yiyeceklerdi. Çayır köpeği otsu bitkileri yiyen kurtları ve çekirgeyi bile yiyordu. Onun bu yeme alışkanlığı sayesinde tükenen meralar bile artık canlanmaya başladı ve onarma hızı da arttı. Kazdığı tüneller ve böylece toprağı harmanlaması, hem havalandırma, hem de drenaj görevini yerine getiriyordu. Çayır köpeği, insanların girişimiyle kontrolsüzce çoğalmasaydı, şüphesiz hiçbir zaman bir bela haline gelmeyecekti.

Günlerimizde sadece birbirinden ayrı birkaç bölgede çayır köpekleri bulunmaktadır. Onları, belki korunmuş bölgelerde veya hayvanat bahçelerinde görmüş olabilirsiniz. Değişik numaralarıyla herhalde dikkatinizi çekip sizi de eğlendirecektir. Ümit edelim ki, bu şaşkınlık verici küçük yaratığın içgüdüsel hikmeti, eşsiz toplumu, yaşamın tadını çıkarışı ve dünyanın ekolojik yapısındaki yeri ile ilgili artan bilgi, bu tip hayvanların yok edilmesi gibi olumsuz kararlar almakta acele etmemek üzere insanlara yardımcı olsun. Tam aksine, bunlarda hepimizin iyiliği için çalışan çok daha büyük bir hikmetin yansımasını görelim.

[Dipnot]

a 1 hektar 10.000m2’dir.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş