UFO’lar Geçmişte ve Günümüzde
Antik çağlardan günümüze kadar, insanlar gökte garip cisimler gördüklerini iddia etmişlerdir. Örneğin, bir Firavun’un havada ateşten halkalar gördüğü sanılmaktaydı. Ayrıca Kızılderililerin de uçan kanolarla ilgili efsaneleri vardır. Eski zamanlardaki Romalılar, uçan kalkanlar gördüklerini söylüyorlardı. Aztek oymalarıyla ilgili bazı yorumlarda, tanrı Quetzalcoatl’ın, yılana benzer bir hava gemisi içinde ve başında gaga biçimli bir uzay miğferiyle dünyaya indiğine inanılmaktadır.
Çok eski kayıtlara göre, 1561 ve 1566’da, İsviçre’nin Basel ve Almanya’nın Nüremberg şehirlerinde yaşayan “birçok kişi”nin gökyüzünde garip şeyler gördükleri söyleniyordu. Fakat 1896 ve 1897 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde gayet olağanüstü bir olay meydana geldi. Ülke çapında birçok kişi üstlerinde dolaşan bir hava gemisi gördüğünü söyledi. Şunlar anlatıldı: “Amerika, daha önce hiçbir zaman bu esrarlı hava gemisinin yarattığı türden bir heyecana tanık olmamıştı.” Kaliforniya’dan başlayarak Amerika’daki bütün büyük şehir ve köylerde görme olayları oldu. The Great Airship Mystery (Büyük Hava Gemisinin Esrarı) adlı kitaba göre asıl ilginç olan şey, “1890’ların sonunun Amerikasında, uzun menzilli bir hava gemisiyle ilgili olarak, uçmanın bilinen tarihinin hiçbir şey söylememesidir.”
En ayrıntılı ve en çok yayımlanan haberlerden biri ise 1897’de ABD Kansas’ta bulunan küçük bir kentten geldi. Bu habere göre, bu bölgede yaşayan Alexander Hamilton adlı bir kişi, bir hava gemisinin kendi sığır sürüsünün bulunduğu yere nasıl indiğini anlatmaktadır. Hava gemisi havalandığı zaman, mürettebatı, tarladaki sürüden bir düve almışlar. Daha sonra, oradan beş altı kilometre uzakta yaşayan komşularından biri, “hayvanın postunu, bacaklarını ve başını kendi tarlasında bulmuş.” Fakat yıllar sonra bu haber tekrar basıldı ve bir yalan olduğu açığa çıkarıldı.
İster uydurulmuş olsun, isterse gerçek olduğu düşünülsün, bu gibi hikâyeler, konuyla ilgili yeni çıkmış kitaplarda yeniden basıldı. 20. yüzyıldan hemen önceki dönemden kalan bu tür haberlerin çoğu, 40 yılı aşkın bir süre sonra meydana gelmeye başlayan ve çarpıcı paralellikler gösteren bazı olaylar olmasaydı, gazetelerdeki tozlu dosyalarda unutulup gitmiş olabilirdi. İnsanlar, işte o zaman bu ilk olayları hatırlayıp araştırmaya ve göze çarpan bazı benzerlikleri fark etmeye başladılar.
Günümüzde Uçan Daireler
Müttefik bombardıman uçakları pilotlarının, II. Dünya Savaşı sırasında, “Almanya ve Japonya üzerinde uçarken kendilerini takip eden tuhaf ışık topları ve disk biçimli cisimler” gördüklerini söyledikleri zaman, bu konu yeniden ele alındı. Amerikalı pilotlar bunlara, Fransızca’da “ateş” anlamına gelen feu sözcüğünden türetilen, “foo-fighters” (ateş savaşçıları) adını takmışlardı. Her ne kadar II. Dünya Savaşı’nın (1939-1945) bitmesiyle birlikte ateş savaşçılarının sonu geldiyse de, garip olaylar görmeyle ilgili hikâyeler anlatılmaya devam etti.
Rivayete göre, Batı Avrupa ve İskandinav ülkelerinde, hayalet roketi diye adlandırılan kanatsız hava gemileri görüldü. Tariflere göre bunlar, genellikle gökyüzünde alevden izler bırakıyordu. Bu haberlerden sonra, Amerika Birleşik Devletleri bile, “üst düzeyde iki istihbarat uzmanını İsveç’e gönderme zorunluluğunu duydu.” Fakat bu haberler yalnızca bir başlangıçtı. Dünyayı şaşkına çevirdiği anlaşılan ve UFO çağını açan olay, özel bir pilot ve işadamı olan Kenneth Arnold tarafından anlatıldı. Onun, 24 Haziran 1947’de, “Rainier Dağına [Washington eyaleti, ABD] yaklaşan dokuz adet garip uçaktan oluşan bir filo” gördüğü bildirildi. Uçaklar, “daire biçiminde”, “güneşin ışınlarını ayna gibi yansıtan parlaklıkta ve kek gibi düz” olarak tarif edildi. Arnold’un, bu uçakların hızını, “saatte 1.200 mil (1.900 km) olarak ölçtüğü” bildirildi. Bu, o zamanki jetlerin uçuş hızlarından çok fazlaydı.
“Daire” sözcüğünün kullanılışını basın ilginç buldu ve şimdi yaygın bir şekilde “uçan daire” ifadesi ortaya çıktı. Bu hikâye tüm dünyada basılınca, gökte garip cisimler görmüş olan herkes, kendi değişik hikâyesini anlatmaya başladı. Bu ve bunun gibi başka görme olayları, askeri yetkililerin dikkatini çekti.
Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’nin Araştırması
Herhalde yüksek rütbeli askeri bir yetkilinin tavsiyesi üzerine, UFO’lar sonunda Amerikan hükümeti tarafından resmen ele alındı. Sonuç olarak, 22 Ocak 1948’de işe başlayan Project Sign çalışma grubu kuruldu. Bu soruşturma grubu, ABD, Ohio’da bulunan Dayton yakınlarındaki Hava Teknik İstihbarat Komutanlığının yönetimi altında çalışacaktı. Fakat işler başlar başlamaz trajik bir olay oldu. Askeri bir pilot olan yüzbaşı Thomas Mantell, o zaman için belirlenmeyen bir cismi kovalarken uçak kazası sonucu hayatını kaybetti. Yüksek irtifada uçarken yedek oksijeni kullanmadığı için bilincini kaybetmiş olabilirdi. Daha sonra, Skyhook adlı bir araştırma balonunu kovalamış olabileceği öğrenildi.
Fakat Eastern Havayollarından iki pilotun gördükleri ve Hava Kuvvetlerinden bir pilotun ölümü, UFO’larla ilgili artan endişeyi körükledi. Rapora göre, Teksas’ın Houston şehrinden Georgia’nın Atlanta şehrine giden bir Eastern Havayolları uçağının pilotu, sağından geçen “kanatsız bir B-29’un gövdesine” çarpmamak için ani bir hareket yapmak zorunda kaldı. Bir yolcunun ve yerde bulunan çeşitli gözlemcilerin ifadeleri, olayın inanılırlığını artırır nitelikteydi.
Project Sign grubu sonunda bazı kimseleri düş kırıklığına uğratan bir rapor yayımladı. Daha sonra ise, UFO’ların gerçek olduğu görüşüne sıcak bakan bazı grup elemanlarının yerine başkaları alındı ve projeye, ‘Haset Projesi’ adı verildi. Fakat o dönemde, emekli binbaşı Donald E. Keyhoe, “UFO’lar Gerçektir” başlıklı bir makale yazınca, UFO’ların varlığına olan inanç yine doruğa çıktı. Bu yazı, True dergisinin Ocak 1950 sayısında çıktı ve bu sayının tirajı oldukça yüksekti. Daha sonra True dergisi, Deniz Kuvvetleri komutanı R. B. McLaughlin tarafından yazılan başka bir makaleyi yayımlayarak zaten geniş olan ilgiyi artırdı. Bu makalenin başlığı, “Bilim Adamları Uçan Daireleri Nasıl İzliyorlar” idi. Fakat duyulan coşku kısa sürdü—Cosmopolitan ve Time dergileri, UFO’lar hakkındaki gerçeği açığa çıkaran makaleler yayımladılar. Bu yeni makalelerden ve UFO görme olaylarının duraksamasından sonra, konuya ilgi azaldı. Sonra, UFO tarihinde önemli bir yıl olan 1952 yılı geldi.
1952—UFO’ların Yılı
Hava Teknik İstihbarat Komutanlığının kaydettiği UFO görme olaylarının en çoğu 1.501 olayla 1952’de oldu. Artan görme olaylarıyla birlikte 1952’nin Mart ayı başlarında Amerikan Hava Kuvvetleri, “Mavi Kitap Projesi” adıyla ayrı bir örgüt oluşturmaya karar verdi. Yoğun UFO faaliyetine sahne olan bu yıl boyunca, görme olayları çok yönlü ve boldu.
Özellikle dikkate değer bir dizi görme olayı, 19 ve 20 Temmuz’da gece yarısı civarında Washington D.C. üzerinde başladı. “Belirlenemeyen uçan cisimlerden oluşan bir grubun, Washington Ulusal Havaalanındaki Hava Trafik Kontrol Merkezinde bulunan radar cihazlarında görüldüğü ve cisimlerin önce yavaşça hareket ettikleri .... daha sonra ise ‘süper hızlarla’ fırladıkları” bildirildi. Görülenlerle radar verileri birbirini tutuyordu. Hatta bu cisimlerin yolunu kesme girişiminde bulunulduğu, fakat “jetler yaklaştıkça onların gözden kayboldukları” da bildirildi.
1966 yılında Michigan’dan kongre üyesi olan Gerald R. Ford, UFO’larla ilgili başka bir federal soruşturma çağrısında bulundu. Bunu, kendi eyaletinde meydana gelen birkaç görme olayı üzerine yapmıştı. Sonuç olarak, Colorado Üniversitesinde yeni bir çalışma başlatıldı. Ünlü bir fizikçi olan Dr. Edward U. Condon projenin başına geçti. İnceleme 1969’da sonuçlandığında, Condon Raporu yayımlandı. Birçok şeyin yanı sıra rapor şunu da söyledi: “Son 21 yılda UFO’larla ilgili yapılan çalışmalardan bilime katkısı olacak hiçbir şey çıkmamıştır .... bundan sonra UFO’larla ilgili yapılacak kapsamlı çalışmalar, bilimin de birlikte ilerleyeceği beklentisi açısından herhalde haklı çıkarılamaz.”
Böylece Amerikan hükümetinin UFO’lar konusuyla resmi olarak ilgilenmesi sona erdi ve dahası halkın merakı da dinmiş oldu. Fakat ne UFO’larla ilgili tartışma, ne de UFO görme olayları sona erdi. Bir rapora göre, bu “belgede incelenen 95 olayın yüzde 20’si ‛açıklanmadan’ kaldı.”
Görme olaylarının artıp azalmasıyla birlikte, UFO’lara ilgi de iniş ve çıkışlar gösterdi. UFO’ların gözlemlendiği 1973 ve 1974 yılları göze çarpar niteliktedir. 1980’lerin gelişiyle birlikte olaylar yine haber konusu oldu. Acaba bilim adamları ve diğer uzmanlar geçtiğimiz yıllarda hangi sonuçlara vardılar?
[Sayfa 5’teki resim]
Bazıları Aztek tanrısı Quetzalcoatl’ın, yılana benzer bir uzay gemisi içinde geldiğini sandılar