Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g96 Temmuz s. 11-15
  • Tanrı Bize Kendini Buldurdu

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tanrı Bize Kendini Buldurdu
  • Uyanış!—1996
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Yehova’nın Şahitleri Hakkında Uyarıldık
  • Yehova’nın Şahitlerinden Biriyle Tanışıyoruz
  • Ruhi Yönden Doyuruluyoruz
  • Ruhi Olgunluğa Doğru İlerliyoruz
  • Steve Nasıl Kendini Moskova’da Buldu?
  • Rusya’yı Yeniden Ziyaret
    Uyanış!—1995
  • 850. Kuruluş Yılında Moskova
    Uyanış!—1998
  • Yıllardır Süren Hukuki Mücadele Zaferle Sonuçlanıyor!
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2011
  • ‘Fakat Ben Yehova’yı Sevmiyorum Ki!’
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
Uyanış!—1996
g96 Temmuz s. 11-15

Tanrı Bize Kendini Buldurdu

KRAL Davud oğlu Süleyman’a krallığı devredeceği sırada şu öğüdü verdi: “Babanın Allahını tanı, ve bütün yürekle ve istekli canla ona kulluk et; çünkü RAB yüreklerin hepsini araştırır, ve düşüncelerin bütün kuruntularını anlar. Eğer onu ararsan, sana kendisini buldurur; fakat onu bırakırsan, seni ebediyen atar.”—I. Tarihler 28:9.

Biz kendi yaşamımızda bunun doğruluğunu gördük. Tanrı’yı aradık ve birçok yanlış yola saptırıldıktan sonra da olsa, O’nu bulduk. Yehova’nın, düşünsel eğilimlerimizin O ve hizmeti üzerinde ne kadar yoğun şekilde toplandığını fark ettiğine ve bize Kendini buldurduğuna inanıyoruz. İşte bunun öyküsünü anlatacağız.

Florida’da (ABD) büyümüş dört erkek kardeştik. Babamız aileyi geçindirmek üzere bir aşçı olarak saatlerce çalışırdı, annem ev kadınıydı ve biz dört erkek çocuk ot biçer, gazete dağıtır, aile bütçesine katkıda bulunacak her şeyi yapardık. Annemiz Katolik, babamız Baptist’ti. Hepimiz Tanrı’ya ve Mukaddes Kitaba inanırdık, fakat bu konuda bir şey yapmazdık ve kiliseye nadiren giderdik. Yetmişli yılların başları barışın, ispanyol paça kot pantolonların, uzun saçların ve rock müziğinin çok popüler olduğu yıllardı. Bütün bunların yaşamımız üzerinde etkileri oldu.

Biz ikimiz, yani Scott ve Steve, ancak 1982 yılında —24 ve 17 yaşlarına geldiğimizde— Mukaddes Kitapla ciddi olarak ilgilendik ve kötüleşen dünya koşullarından ötürü giderek daha fazla kaygı duymaya başladık. Scott’ın kendisine ait inşaat şirketi vardı. Kârlı bir işti, böylece birlikte bir apartman dairesine taşındık. Barlara takılmaktan ve o tarz yaşamaktan bıktık; bir yerlerde daha çekici ve zevkli bir yaşam biçiminin olması gerektiğini biliyorduk. Ruhi şeylere karşı açlık duymaya başladık. Mukaddes Kitabımızı devamlı okumak, Tanrı’nın Sözü hakkında daha çok bilgi ve anlayış edinme arzusu duymamıza yardım etti.

Pazar günleri farklı kiliselere gitmeye başladık. Lake Worth’daki (Florida) evimizin yakınındakilerde, Pazar vaazının 25 dakikası para verme üzerine olurdu. Vaiz, kürsüye abanarak “cömertçe verin, kesenizi ağzına kadar açın” derdi. Para tabağını bir toplantıda üç kez dolaştırırlardı; bu da birçoklarının cebinin boşalmasına neden olurdu. Birçok kiliseye gittik, fakat onlarda da dolaştırılan para tabakları ve toplumsal buluşmalardan başka bir şey görmedik.

Yehova’nın Şahitleri Hakkında Uyarıldık

Zihnimiz Mukaddes Kitabın temel öğretileri sandığımız şeylerle doldurulmuştu; bunları benimsemiştik, çünkü öğretmenler profesyonel teologlardı. Derslerden biri Amerika’daki mezheplerle ilgiliydi ve listenin başında Yehova’nın Şahitleri vardı. Onların İsa’ya inanmadığı, kendi Mukaddes Kitaplarının olduğu, göğe gitmedikleri ve cehenneme inanmadıkları konusunda uyarıldık. Tabii bütün bunlardan Şahitlerin hatalı olduğu sonucuna varmıştık.

Artık büyük bir gayret içindeydik, fakat bu gayret tam bilgiye göre değildi. (Romalılar 10:2) İsa’nın Matta 28:19, 20’de söylediklerini biliyorduk—iyi haberi vaaz etmeliydik ve insanları İsa’nın öğrencileri yapmalıydık. O sırada, Bible Town diye adlandırılan 2.000 mensuplu bir kiliseye gidiyorduk; orada, yaşları 17 ila 30 arasında olan yaklaşık 100 kişiden oluşan bir gençlik grubunun içindeydik. Scott onların herhangi bir şekilde vaaz etmelerini sağlamaya çalıştı—fakat çabaları boşa gitti.

Böylece kendi vaaz etme kampanyamıza başladık. Scott’ın yöredeki bit pazarında bir tezgâh kurup orada broşür ve Mukaddes Kitap dağıtma fikri vardı. Bu amaçla şunları yaptık. Yöredeki bir “Hıristiyan” kitapçıya gidip çok miktarda broşür ve Mukaddes Kitap satın aldık, bit pazarına gittik, tahta bir tezgâh üzerine geniş bir kontrplak parçası koyduk, broşürlerimizi ve Mukaddes Kitaplarımızı bunun üstüne yerleştirdik ve “sözün yalnız işiticileri değil, fakat işleyicileri” olmaya çalıştık.—Yakub 1:22.

Haftalar geçtikçe, bit pazarı hizmetlerimiz de arttı; İspanyolca yayınlar yanında İngilizce yayınlar da sunuyorduk. Aynı zamanda, Mukaddes Kitaplarımız, 30 çeşit broşürümüz ve hatta “Tanrı seni seviyor” yazılı yaka iğnelerimiz vardı. Kısa bir süre sonra, Scott, tişörtlere Mukaddes Kitapla ilgili kısa mesajlar basmak için bir çıkartma makinesi satın aldı; bu mesajların bazıları şöyleydi: “Bugün Mukaddes Kitabınızı okudunuz mu?,” “Neden gülümsediğimi merak ediyor musunuz? İsa yüreğimde” ve daha birçokları. Bir tanesinin üstünde dört atlının resmiyle birlikte “Vahiy” yazıyordu.

Her yerde bu tişörtleri giymekle sessiz bir şahitlikte bulunduğumuzu düşünüyorduk. Bit pazarı hizmetlerimize her cumartesi ve pazar, sabah 8’den öğleden sonra 1’e kadar tanık olabilirdiniz. Eğer bir otoparkta yürürken arabaların üstünde broşürler gördüyseniz, işte onları biz koymuştuk. Bütün yayınlar bağış karşılığında idiyse de, gelen para her zaman çok azdı. Bir yıl, yıllık masrafı hesaplamıştık ve 10.000 dolardan fazlaydı.

Yehova’nın Şahitlerinden Biriyle Tanışıyoruz

Bir gün, Bonita Springs’in plajlarının birinde yüzerken, yaşlı bir adam bize yaklaştı ve kamyonumuzdaki tampon yazılarını gördüğünü ve tişörtlerimizin dikkatini çektiğini söyledi. Mukaddes Kitap hakkında konuşmaya ve Kutsal Yazılardan bazı düşünceler ortaya koymaya başladı. Resullerin İşleri 2:31’deki noktayı ortaya atarak “Eğer ateşli bir cehennem varsa ve sadece kötü insanlar oraya gidiyorsa, neden Mukaddes Kitap İsa’nın orada olduğunu söylüyor?” diye sordu. Başka birçok ayeti ele alarak konuşmasını sürdürdü. Sonunda Scott, “Siz Yehova’nın Şahitlerinden olmalısınız” dedi. Adam “Evet, öyleyim” dedi. O zaman Scott, “Siz Yehova’nın Şahitleri İsa’ya inanmıyorsunuz” dedi. Şahit, sonraki 20 dakika boyunca İsa hakkında konuştu, fakat her nasılsa bu bizi etkilemedi.

Bit pazarı hizmetlerine hafta sonları devam ediyorduk. Bu işi yapmaya başlayalı üç yıl olmuştu; hakikate sahip olduğumuza ve doğru şeyi yaptığımıza hep inanmıştık. Her pazar farklı biri olmak üzere hâlâ kilise kilise dolaşıyorduk ve gittiklerimizin hiçbirinden tatmin olmamıştık. Ziyaret edilecek az kilise kalmıştı, bu nedenle bir akşam “Yehova’nın Şahitlerinin kiliseleri”nden birine gitmeye karar verdik. Onlara İsa hakkında vaaz edecektik. Adresi telefon rehberinde bulduk ve bir pazar akşamı oraya gittik. İbadetlerinin diğer bütün kiliseler gibi pazar akşamı olmadığını öğrenince gerçekten İsa’ya inanmadıkları sonucuna vardık. İbadet saatlerini gösteren tabelada pazartesi akşamı kitap tetkiki olduğunu gördük. Böylece elimizde Mukaddes Kitaplarımız ve üstümüzde tişörtlerimizle tekrar geldik. Tişörtlerden hangisini giyeceğimize, hangisinin iyi bir şahitlik oluşturacağına karar vermenin birkaç dakikamızı aldığını hatırlıyoruz. Biraz erken gittik, birkaç birader bize yaklaştı. Sıcak ve dostça davranıyorlardı. Hemen Vahiy hakkında derin bir sohbete daldık. İbadete kalmamızı istediler. Bize Tapınma Birliği kitabını verdiler; oturduk. Bir birader tetkiki duayla açtı.

Dikkatle dinledik. Duayı “İsa’nın adıyla, amin” diyerek bitirdi. Büyük şaşkınlık içinde birbirimize baktık. “Doğru mu duyduk? İsa’nın adıyla dua etti!” O zaman sanki gözlerimizden kalın pullar düşüp gözlerimiz açıldı. Eğer yüreklerimiz doğruysa, şimdi dinlemenin zamanıydı. Birader hazır bulunanlardan Tapınma Birliği kitabının 21. bölümünü açmalarını istedi; bu, İsa’yla ilgili ve dünyanın bir kısmı olmama konusunu ele alan bir bölümdü. Bundan daha iyi bir tetkike katılamazdık. Tetkik İsa’nın yaşamı ve hizmeti, son günler ve tarafsızlıkla ilgiliydi. Hiç bilmediğimiz birçok nokta üzerinde küçüklerin yaptığı açıklamaları dinledik. Sonra, birader ibadeti bitirirken tekrar İsa’nın adıyla dua etti!

Ruhi Yönden Doyuruluyoruz

Salona girdiğimizde hakikate susamış durumdaydık ve işte hakikat hiç de uzakta değildi, oradaydı. Ruhi yönden doyurulduğumuzun bilincinde olarak oradan ayrıldık ve bir daha asla bir kiliseye adımımızı atmadık. Ertesi gece, çamaşırlarımızı bir çamaşırhanede yıkarkan, meşrubat makinesinin yanında bir yığın halinde duran —en az 150 adet— Yehova’nın Şahitlerinin dergileri dikkatimizi çekti. Daha önce olsaydı onları kesinlikle okumazdık, fakat şimdi ilgi duyduğumuz birçok konu olduğundan onları aldık.

Dergilerdeki makalelerden biri şöyle soruyordu: “Üçlük’e inanıyor musunuz?” Başka biri, “Gerçekten bir cehennem var mı?” diye soruyordu. Birinde suretler hakkında bir makale vardı. O gece Steve Üçlük hakkındaki makaleyi okudu, bir hayli araştırma yaptı, bütün ayetlere baktı ve öğrendikleri nedeniyle gece 12:30’da Scott’ı kaldırdı. Ertesi gün, yani çarşamba günü işten sonra, Steve cehennem hakkındaki makaleyi okudu. Makalede, İsa’nın Lazar’ın uykuda olduğunu söylediği Yuhanna 11:11 üzerine düşünceler vardı. Steve Scott’ı gördüğünde şöyle dedi: “Mukaddes Kitabım ateşli bir cehennem olduğunu öğretmiyor.” Suretler ve farklı biçimlerdeki haçlar konusundaki dergiyi okuduktan sonra, elimizdeki suretleri bir çöp kamyonuna attık ve kamyonun onları götürüşünü izledik. Birbirimize bakarak başlarımızı sallayıp gülümsedik. Çok özel bir şey, yani hakikati bulduğumuzu biliyorduk.

Bir gün sonra iki kutu geldi. İçlerinde, eğer tövbe etmezseniz, cehenneme gideceksiniz diyen 5.000 broşür vardı. Artık Mukaddes Kitabın öğretisine göre bu broşürlerin birçoğunun doğru olmadığını biliyorduk. Kafamız biraz karışık, Pazartesi akşamı kitap tetkikine tekrar gittik ve broşürlerimizden birçoğunu da götürdük. “Bu uygun mu?” diye sorduk. Bir gece hepsini inceledik. Çok geçmeden yerde broşürlerden oluşan bir yığın meydana geldi; hiçbiri Mukaddes Kitap öğretileriyle uyumlu değildi. Onların hepsini attık. Yeni inancımızın hem biz hem de vaaz ettiğimiz kişiler için hayat demek olduğunu biliyorduk. Hiçbir engelleme olmadan Mukaddes Kitabı incelemek için başka bir yere gitmek istiyorduk.

Alaska’ya taşındık. Oradaki ilk ibadetimizde, bir ihtiyara bizimle her gün tetkik yapıp yapamayacağını sorduk. Sanırım orada bulunanların hepsi bizi duydu. İyi bir ilerleme gösterdik, bir kitap bitirdik ve iki günlük büyük toplantıların birinde vaftiz edilmek istedik. Fakat bir süre beklemek zorunda kaldık. Hedefimiz öncü olmaktı. Beklenmedik şekilde babamız hastalandı ve yardım etmek üzere Florida’ya geri dönmemiz gerekti.

Ruhi Olgunluğa Doğru İlerliyoruz

Florida’da iyi ilerledik, Tapınma Birliği kitabını bitirdik ve sonra 1987’de vaftiz edildik. Tetkike başlayalı 11 ay olmuştu. Hemen altı ay öncü yardımcılığı yaptık, sonra da daimi öncü olduk. Sadece bir buçuk yıl sonra, ikimiz de hizmet-yardımcısı olarak tayin edildik. Vaftizden iki yıl sonra, Brooklyn’deki Beytel’de hizmet ediyorduk; Scott hâlâ orada hizmet ediyor ve iki yıldır Çince öğreniyor. Steve şimdi daimi öncü olarak Moskova’da (Rusya) hizmet ediyor. İkimiz de hakikatin ve onunla ilgili arayışın tıpkı Süleymanın Meselleri 2:1-5’te tarif edildiği gibi olduğunu gördük: “Oğlum, kulağını hikmete çevirerek, ve anlayışa yüreğini meylettirerek, sözlerimi kabul edersen, ve emirlerimi yanında saklarsan; gerçek, eğer idraki çağırırsan; ve anlayışa sesini yükseltirsen; eğer gümüş arar gibi onu ararsan, ve defineler araştırır gibi onu araştırırsan; RAB korkusunu o zaman anlıyacaksın, ve Allah bilgisini bulacaksın.”

Steve Nasıl Kendini Moskova’da Buldu?

Rusça öğrenmeye karar vermemin nedeni, New York kentinde yaşayan biri olarak, ek bir dilin vaaz etme faaliyetini daha ilginç kılacağını ve Yehova’nın kısa bir süre sonra Rusya’da bir kapı açabileceğini düşünmemdi. O sırada, Beytel’de hizmet ederken, Rusça kitap tetkikine katılmaya başladım. Yalnızca bir Rusça kitap tetkiki grubu vardı ve cuma günleri toplanıyordu. Zaman geçtikçe, Rusça konuşan grupla daha çok haşır neşir olmaya başladım. Rusların içtenliği sayesinde büyük bir zevk olan vaaz etme faaliyetinde onlara katıldım. Hizmet Masasına yazarak Rusça konuşan gruba geçmek istedim. Bunu kabul ettiklerinde çok mutluydum.

Bir gün Beytel’de sabah tapınmasında, Teşkilatın başkanı Milton G. Henschel aileye özel bir rapor olduğunu söyledi. Sonra Yehova’nın Şahitlerinin Rusya’da yasal olarak tanındığını ve kardeşlerimizin şimdi tapınma özgürlüğüne sahip olduğunu ilan etti. Bu harika haberi işitmekten duyduğumuz sevinci o sabah Beytel’de bulunan hiç kimsenin unutacağını sanmıyorum. O anda, muazzam büyüklükteki bu sahada çalışmanın büyük bir ayrıcalık olacağını düşündüm.

Krasnodar’da (Rusya) yaşayan Volodeya adlı Rus bir biraderle mektuplaşmaya başladım. Beni Rusya’ya davet etti. Haziran 1992’de valizimi toplamış, Moskova yolundaydım. Moskova’ya varınca, birader Volodeya’nın havaalanında beni beklediğini görmekten çok mutlu oldum. Kırk beş yıldır hakikatte olan birader Stephan Levinski’nin evinde kaldım. O, Moskova’da tanıştığım ilk Şahitti ve hakikatten yana tavır aldığından hapiste uzun yıllar geçirmişti. Kardeşlerin konukseverliği gerçekten harikaydı.

Böylece dili iyi bilmememe rağmen Moskova’daydım. O zaman sadece dört cemaat vardı ve adeta tüm kardeşleri tanıyorduk. O zamandan bu yana, deneme yanılma yöntemiyle vizelerimi uzatmayı başardım. Masraflarımı karşılamak için zaman zaman çalışabiliyorum. İletişim kurmaya ve ibadetlerde ruhen beslenebilmeye yetecek kadar Rusça öğrenmek yaşadığım en büyük zorluktu. Bu yavaş yavaş oldu, tabii hâlâ çalışıyorum.

Birçok bölge toplantısında hazır bulunmanın yanında, şaşırtıcı artışlara ve rekor sayıda vaftizlere tanık olma ayrıcalığına sahip oldum. Buradaki kardeşlerimizin aynı amaca yönelik gayretini görmek, imanımı son derece güçlendiren bir deneyim oldu. Bunu hiçbir şeye değişmem. Ben geldiğimde henüz tetkik etmekte olan ya da henüz vaftiz edilmiş olan birçok kardeş, şimdi dolgun vakitli öncü, hizmet-yardımcısı ya da St. Petersburg (Rusya) yakınındaki Solnechnoye’de Beytel işçisi olarak hizmet ediyor.

Katıldığım cemaatin ibadet yaptığı salonu her pazar 530 kişi tıka basa dolduruyor ve her ay ortalama 12 vaftiz edilmemiş yeni müjdecimiz oluyor. Son sayılar şöyledir: 380 müjdeci, 3 ihtiyar ve 7 hizmet-yardımcısı. Cemaatimizde 486’dan fazla ev Mukaddes Kitap tetkiki rapor ediliyor. Şubat 1995’te, hizmet konuşması vermek üzere 29 cemaat kitap tetkikini ziyaret etme imtiyazına sahip oldum. Haftada dört grup ziyaret ettim. Ayrıca vaftiz adaylarının soruları nedeniyle her bölge toplantısından önce çok yoğun oluyoruz. Mayıs 1995’te, cemaatimizden 30 kişinin vaftiz edildiği bir özel ibadet günümüz oldu. Toplam 607 vaftiz ve 10.000 hazır bulunan vardı. Yazın yapılan bölge toplantısında, vaftiz edilen 877 kişi arasında bizim cemaatimizden 24 kişi vardı! Cemaatimizde 13 öncü ve 3 özel öncü var. Hepsi yaklaşık 110 ev Mukaddes Kitap tetkiki rapor ediyor! Şu anda, vaftiz edilmemiş 132 müjdecimiz var.

Anma Yemeğimizde, 1995’te, 1.012 kişi hazır bulundu! Teşkilat kısa bir süre önce cemaatimize Mateysh isimli Polonyalı bir birader gönderdi. O, Vaizlik Eğitim Okulundan mezun oldu ve bize çok yardımcı olacak. Şimdi üç ihtiyarımız var. Bu nedenle iki cemaat oluşturulacak ve nüfusu bir milyona yakın olan sahamız ikiye bölünecek. Her bir cemaatin yaklaşık 200 müjdecisi olacak. Bir cemaatin iki ihtiyarı ve diğerinin bir ihtiyarı olacak. Yaklaşmakta olan başka bir büyük toplantımız var, bu nedenle şimdi, vaftize hazır durumda olacak 44 kişinin vaftiz sorularını yapıyoruz. İnanılmaz gibi görünüyor! Gerçekten ruhi bir cennet! Hayret verici! Bu gerçekten Yehova’nın elinin işlemesidir. Öyle görünüyor ki O’nun arabası bu sıra Rusya’da hızla ilerliyor. Ekim 1995 itibarıyla Moskova’da yaklaşık 40 cemaat var. Eğer yeterince ihtiyar olsaydı, bu sayı kolaylıkla ikiye katlanabilirdi.

Bit pazarında hizmet verdiğimiz günler çok geride kaldı. Scott, Brooklyn’deki Beytel’de, Steve ise, Moskova’daki cemaatlerin birinde ihtiyar olarak hizmet ediyor; ikimiz de Kendisini bize bulduran Tanrı’ya çok minnettarız. Daha milyonlarca insanın O’nu araması ve Tanrı’nın Kendisini onlara buldurması için dua ediyoruz.—Scott ve Steve Davis tarafından anlatılmıştır.

[Sayfa 12’deki resim]

Scott

[Sayfa 13’teki resim]

Steve

[Sayfa 15’teki resim]

Moskova’daki bir cemaatte her pazar 530’un üstünde kişi hazır bulunuyor

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş