Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w81 1/5 s. 31-32
  • İlginç Sorulara Cevaplar

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İlginç Sorulara Cevaplar
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
  • Benzer Malzeme
  • “İçeri Helâk Edici Mezhepler Sokmak”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1984 (Dinsel Seri 37-47)
  • İsa Binlerce Kişiyi Mucizevi Şekilde Doyuruyor
    Dünyada Yaşamış En Büyük Adam
  • “Rab Bir, İman Bir, Vaftiz Bir”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1984 (Dinsel Seri 37-47)
  • İnsanların Aradığı İnsanüstü Yönetici
    Dünyada Yaşamış En Büyük Adam
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
w81 1/5 s. 31-32

İlginç Sorulara Cevaplar

Resul Pavlus, Korintoslular arasında mevcut olan fırkaların, tasvip edilmiş kişilerin belli olmasını temin edeceğini yazdığı zaman ne demek istedi?

Başkalarından aldığı haberlere dayanarak, resul Pavlus şunları yazdı: “Kilisede [cemaatte, YD] toplandığınız zaman, aranızda ayrılıklar olduğunu işitiyorum, ve bir parça inanıyorum. Çünkü aranızda makbul [tasvip edilmiş YD] olanların belli olması için aranızda fırkalarda olması lâzımdır.”—I. Kor. 11:18, 19.

Resul alınan haberlerin daima gerçek durumu yansıtmadığının farkındaydı. Bununla beraber, kendisi Korintos cemaatini şahsen tanıdığı için, kendisine verilen bilginin doğru olduğunu biliyordu. Bu nedenle şunu söyleyebildi: “Bir parça inanıyorum.” Korintoslular arasında ayrılıkların veya fırkaların mevcut olması gerektiği sonucuna vardı. Fakat söz konusu fırkaların varlığı Tanrı’nın görüş açısından tasvip edilmiş kişilerin belli olmasını sağlayacaktı.

Fırkalar geliştiği zaman, belirli kişiler çok defa artlarınca başkalarını çekmeye çalışırlar. Onların hoşnutsuzluk ruhu ve sivrilme veya tanınma arzusu çok zaman geçmeden belli olur. Oysa Yüce Tanrı’nın tasvip ettiği kişiler iman kardeşlerine alçak gönüllülükle yardım etmeye devam ederler. Onlar, söz ve hareketleriyle Hıristiyan cemaatinin başının Rab İsa Mesih olduğunu gösterirler. Nakâmil insanları yükselten gruplara katılamazlar; başkalarının alkışını kendileri için toplamaya çalışmazlar.

Gerçekten Tanrı’nın tasvip edilmiş hizmetçileri olanlar, fırkaların gelişmesine katkıda bulunmaktan ve onların işlerine iştirak etmekten kaçınırlar. Ayrıca, fırkalar meydana geldiği zaman, böyle kişiler, birliği ve sevgiyi geliştirmek için ellerinden geleni yaparlar. Evet, hakikati sevenler, fırkacılık ruhundan kaçınırlar ve başkalarının, İsa Mesih’in reisliği altındaki kardeşler birliğini takdir etmelerine yardım etmek üzere göze çarparlar. Bu şekilde, fırkalar veya ayrılıklar, temiz saikleri olan gerçek iman edenleri tanıtmak fırsatını verirler.

Vaftiz edilmiş bir Hıristiyan, kornea veya böbrek gibi insan organı naklini kabul ederse, cemaat ona karşı harekete geçmeli midir?

Bir dokunun veya kemiğin, insandan insana nakli konusunda Yehova’nın Şahitlerinden her biri kendi vicdanına dayanarak karar vermelidir. Bazı Hıristiyanlar başka bir insandan herhangi bir dokunun veya organın kendi vücutlarına kabulünün yamyamlık anlamına geleceğini düşünebilirler. Nakledilen vücut parçalarının, alıcının bedeniyle bütünleşerek hayatını sürdürüp işleteceğini savunabilirler. Bu ağız yoluyla et yemekten farklı olmadığı düşüncesinden doğabilir. Böyle görüşler, Tanrı’nın insanların hayatı sürdürmek üzere kanları akıtılan hayvanların etlerini yemelerine izin verdiği zaman, insanın hemcinsinin etini yemesine özel olarak müsaade etmediğini düşünmekten ileri gelebilir. Onlar, aynı zamanda Mukaddes Kitabın yazıldığı zamanlarda yaşayan insanların hayatlarını sürdürmek için insan etini yemeyi nasıl telakki ettiklerini de düşünebilirler. Örneğin, II. Kırallar 6:24-30; Tesniye 28:53-57; Yeremyanın Mersiyeleri 2:20 ve 4:10’daki kayıtlara bak. Yuhanna 6:48-66’da İsa etinden yemek ve kanından içmekten mecazi anlamda bahsetti. Onun bu sözlerini işiten ve ruhi anlamını fark edemeyen bazı Yahudi şakirtler sarsıldılar ve artık onu takip etmediler. Bu kayıtlar, bazı insanların insan etini yemek hakkında ne hissettiklerini gösterir.

Bugün, bazı samimi Hıristiyanlar, Mukaddes Kitabın insan organlarının tıbbı naklini kesinlikle yasaklamadığı görüşünde olabilirler. Bu organ veya parçanın, bazı durumlarda, alıcının bedeninin kalıcı kısmı olmadığını düşünebilirler. Vücut hücrelerinin her yedi yılda bir değiştiği söylenir; ve bu, nakledilen herhangi bir organ veya parça için de geçerlidir. “Organ verici”, yiyecek sağlamak için öldürülmediği için, organ nakillerinin yamyamlıktan farklı olduğu da savunulabilir. Bazı olaylarda, ölüm döşeğinde olan kişiler, başkalarına naklolunmak üzere vücut parçalarını vasiyet etmişlerdir. Tabii, bir organ nakli başkasının kanını almayı gerektirirse, bu muhakkak Tanrı’nın emrine karşı olur.—Res. İşl. 15:19, 20.

Açıkça görüldüğü gibi, organ nakli konusunda kişilerin görüşleri ve vicdani hisleri birbirinden farklıdır. İnsanın bedenine alabileceği parçaların hormonlar ve kornealar gibi küçük parçalardan böbrek ve kalp gibi büyük organlara kadar değiştiği iyice bilinmektedir. Mukaddes Kitap, kan yemeyi kesinlikle yasaklarken Mukaddes Kitabın hiçbir emri bir başkasının dokusunu almayı açıkça yasaklamaz. Bu nedenle, bu konuda karar vermek zorunluğu altına giren her fert, bu meseleyi Tanrı’ya dua ederek titizlikle düşünmeli ve ondan sonra Tanrı’nın önünde bunu yapıp yapamayacağını vicdanına danışarak kararlaştırmalıdır. Bu mesele kişinin kendi kararına bağlı kalır. (Gal. 6:5) Birisi organ naklini kabul ederse, onu disiplin etmek üzere cemaatin adli heyeti harekete geçmez.

“Huzurunun ve şeyler sisteminin sona erişinin alameti (YD), hakkında konuşurken, İsa, Şakirtlerine şöyle dedi: “Doğrusu size derim: Bütün bu şeyler oluncıya kadar, bu nesil geçmiyecektir.” (Mat. 24:3, 34) Bu sözleri nasıl anlamalıyız?

MS. 33’te söylenen bu peygamberlik, Yahudi şeyler sisteminin yok edildiği ve Yeruşalim’in mabedinin yerle bir edilip ‘taş üstünde yıkılmadık taşın bırakılmadığı’ MS. 70 yılına kadar tipik bir şekilde göze çarpar biçimde gerçekleşti. Tarihçi Josefus’a göre, sadece Yeruşalim’de 1.100.000 Yahudi öldü. İsa’nın ilk şakirtlerinin birçoğu o zamana kadar ölmüş oldukları halde, İsa ile beraber bulunan ve onun kudretli işlerini gören nesilden bazıları o “şeyler sistemin sona erişi”nin bitimini görmek üzere sağ kaldılar. (Mat. 24:2, 3, YD) Onlar, İsa’nın neslinden olan kişilerdi, onun çağdaşlarıydılar.

Bununla beraber İsa’nın peygamberliğinden, sözlerinin daha sonra daha büyük çapta gerçekleşerek ‘dünyanın başlangıcından şimdiye kadar olmamış ve hiç olmayacak’ olan bir “büyük sıkıntı”da zirveye ulaşacağını anlıyoruz. Bu “büyük sıkıntı” sadece Yahudi şeyler sisteminin değil, tüm insanlık dünyasını, evet, Yehova’nın Şahitlerinin ‘son gelmeden önce Krallığın iyi haberini va’zetmeleri’ gereken “bütün milletler”i kapsamaktadır. Birinci Dünya Savaşının patlak vermesiyle bu yeryüzünü kasıp kavurmaya başlayan “ağrılar” İsa’nın verdiği “alamet”in 1914’ten itibaren büyük çapta antitipik biçimde gerçekleşmekte olduğunu göstermektedir.—Mat. 24:3-8, 14, 21.

Öyleyse, ‘bütün bu şeyler oluncıya kadar geçmeyecek’ olan nesil nedir? Bu, bazılarının 30, 40, 70, hatta 120 yıl olarak yorumlamaya çalıştıkları bir zaman devresine değinmez, bizzat kişilere, yani mahkûm edilmiş bu dünya sistemi için olan ‘ağrıların başlangıcında’ yaşayan insanlara atfeder. Bu insan nesli, 1914’ten itibaren I. Dünya Savaşıyla ilgili patlak veren feci olayları görmüştür.

14 Ocak 1980 tarihli U. S. News and World Report dergisinin 56. sayfasındaki bir makalede gösterildiği gibi, “meydana gelen bir olayın birinin hafızasında kalıcı bir izlenim bırakabilmesi için onun 10 yaşında olması gerektiğini kabul ediyorsan” o zaman bugün “I. Dünya Savaşını hatırlayan” 13 milyondan fazla Amerikalı vardır. Eğer bu dünyanın kötü sistemi önümüzdeki yüzyılın başına kadar varlığını sürdürürse, ki dünyanın aldığı yön ve Mukaddes Kitap peygamberliklerinin gerçekleşmesi karşısında hiç muhtemel gözükmüyor, o zamanda gene I. Dünya Savaşı neslinin arta kalanları olacaktır. Ama sayılarının azalması, “bu şeyler sisteminin sona erişi”nin hızla bitmekte olduğuna dair bir başka belirtidir.

Bununla ilgili olarak 15 Mart 1980 tarihli The Economist Dergisinde Robert Wohl tarafından yazılan “1914 Nesli” kitabının ilginç bir eleştirisi çıktı. Onda şu önemli yorum yapıldı: “En sonunda Bay Wohl 1914 nesli hakkında kendi fikrini söyler. Kesin ve kısa bir son bölümde nesillerin matematiksel şekilde yıllarını sayarak tanımlanamadığını, fakat büyük tarihsel buhranlar etrafında toplandıklarını ve bu konudaki en belirgin örneğin Birinci Dünya Savaşı olduğunu ileri sürmektedir.” Bu görüş, Yehova’nın Şahitlerinin “1914 nesli” hakkındaki Mukaddes Yazılara dayanarak edindikleri görüşe uygundur.

Evet, 1914’te yaşayan ve nispi bir sükunet çağından şimdiki savaş, kanunsuzluk ve tahribat çağına geçiş yapan bu büyük tarihsel değişiklikleri gören bir insan nesli vardır. Şimdi Yehova’nın Şahitleri olan birçokları onların arasındaydılar. Gerçekte, 1914 değişikliğin “en belirgin örneği”dir, çünkü o yılda milletleri kasıp kavuracağı önceden bildirilen “ağrılar” başladı. Hâlâ yaşayan birçokları bize 1914 yılında dünya durumlarının ne feci şekilde değiştiğini anlatabilirler. Şimdi dünya, giderek kötüleşen bir duruma girmektedir. Bundan dolayı “büyük sıkıntı” bu kötü dünya sistemine son darbeyi indirdiği zaman “1914” neslinin sağ kalanlarının olacağına ve bu neslin tamamıyla geçmiş olmayacağına dair İsa’nın verdiği teminat için mutlu olabiliriz.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş