Tanrı’nın Verdiği Vicdandan Yararlanmak
“Tanrı’nın Kanunu Onun Yüreğindedir; Onun Adımları Sendelemeyecek.”—Mezm. 37:31, YD.
1, 2. Vicdanımızı rehber alma konusuyla neden ilgilenmeliyiz? (Sül. Mes. 12:15; 14:12)
TANRI, Hıristiyanlara ayrıntılı bir kanunname vermemiş olmasına rağmen, imanımıza ve vicdanımıza uygun olarak tatbik edilmesi gereken kanunlar, direkt kurallar ve birçok prensip vermiştir. Fakat vicdana sahip olmakla ondan tam olarak yararlanmak birbirinden farklı şeylerdir. Birçok kişi, vicdanlarını rahatsız etmeyen her şeyin doğru olduğunu düşünürler. Acaba bu düşünüş tarzı doğru mudur?
2 Mukaddes Kitap, günakâr olduğumuzdan dolayı vicdanımızın bizi yanıltabileceğini göstermektedir. Vicdanımız zayıf, yanlış yola sevk edici veya bozuk olabilir. Birinci yüzyılda “yalancı, kötü canavarlar, tembel oburlar” olarak tanınan Giritlileri düşünürsek, ‘vicdanın rehberin olsun’ görüşünün ne kadar tehlikeli olduğunu anlayabiliriz. —Tit. 1:10-12.
3. Giritliler üzerinde vicdanın ne etkisi olmuştu?
3 Diğer bütün insanlar gibi Giritliler de doğuştan bir vicdana sahiptiler. Fakat vicdanlarından yararlanmıyorlardı. Resul Pavlus, Giritte bulunan Titus’a şöyle yazmıştı: “Temiz olanlara her şey temizdir; fakat murdar olanlara ve imansızlara hiç bir şey temiz değildir; fakat onların hem fikirleri, hem vicdanları bozulmuştur.” (Tit. 1:15; Rom. 2:14, 15) Giritlilerin çoğunun vicdanı duygusuz olduğundan, vicdanları onların ahlaksal ve temiz hareketler yapmalarına yardımcı olmuyordu. (I. Tim. 4:2) Birçok Giritli için “hiç bir şey temiz değildi.” Neden? Çünkü onlar bozuk vicdanlarından dolayı her duruma, kötülük yapmak üzere bir fırsat olarak bakıyorlardı. Herhalde ‘bu benim vicdanımı rahatsız etmiyor’ diyorlardı. Oysa vicdanları onları rahatsız etmeliydi! Bazı Giritli Yahudiler ve mühtediler M. S. 33 yılının Pentikost bayramı için Yeruşalim’ gelmişlerdi. Ruhi bilgileri onların yalancılıktan, kötülükten veya oburluktan kaçınmalarına yardım etmişti. İsa’yı kabul eden herkesin, öğretiler sayesinde iyi işleyen bir vicdana sahip olmasına da yardım edilmişti. —Res. İşl. 2:5, 11; Titus 1:5; 2:2-5; 3:3-7.
4, 5. Vicdan konusunda Pavlus’un örneğinden ne öğrenebiliriz?
4 Vicdan, Tanrı’nın Sözüne bağlı olup doğru olanı yapmak isteyenleri bile yanıltabilir. Saul veya diğer adıyla Pavlus, Mukaddes Yazıları çok iyi biliyor ve Musa kanununa göre Tanrı’ya gayretle hizmet ediyordu. Fakat o, Tanrı’nın iradesinin gerçekleşmesi konusundaki son bilgileri bilmiyordu. Peygamberliğin bir gerçekleşmesi olarak Mesih geldikten, va’zedip öldürüldükten sonra, Pavlus hâlâ bir Ferisi olarak Yahudiliğin inanç ve ilkelerini tutmağa devam etmişti. Vicdanı onu ‘cemaate (YD) eza etmekten’ ve ‘Rabbin şakirtlerine karşı tehdit ve katil solumaktan’ alıkoymamıştı. —Fil. 3:4-6; Res. İşl. 9:1, 2.
5 Bu örnekler, vicdanımızın bizi yanıltabileceğini gösterir. Mukaddes Kitabın özel bir kanun koymadığı, vicdani meselelerde karar verme durumlarıyla sık sık karşılaştığımızdan dolayı, vicdanımızı nasıl eğitebileceğimizi ve ondan nasıl azami derecede yararlanabileceğimizi öğrenmeliyiz. Şimdi bu konuda üç alan ele alacağız.
Tanrı’nın Sözü Ne Gösteriyor?
6, 7. Tanrı’nın Sözü vicdani meselelerde bize hangi yönden yardım edebilir?
6 Tanrı’nın kâmil Sözünde O’nun düşünüş tarzını veya prensiplerini anlamamıza yardım eden ve vicdanımızı eğiten pek çok bilgi vardır. Daha önce gördüğümüz gibi, Yusuf, Tanrı’nın zinayı yasaklayan yazılı bir kanununa sahip değildi. Buna rağmen vicdanını doğru yönde eğitmişti. O, şüphesiz Tanrı’nın karı ve kocayı (‘ikisini’) bir beden olarak birleştirdiğini ve onların arasında zina sonucu, üçüncü bir kimsenin girmesini istemediğini düşünmüş olmalıydı. Ayrıca Yusuf mutlaka Tanrı’nın dostu İbrahim’in başından geçen ve Tanrı’nın zina konusundaki tutumunu yansıtan tecrübeyi de biliyordu. —Mat. 19:5; Tekv. 2:24; 20:1-18.
7 Biz de vicdanımızdan aynı şekilde yararlanabiliriz. Örneğin, değişik milliyeti, ırkı, yetişme tarzı olan biriyle yemek yemek, iş yapmak veya benzer bir daveti kabul edip etmemek gibi bir durumla karşılaşabiliriz. Bu kişisel karara kalmış bir meseledir. Fakat Mukaddes Kitaptan, Tanrı’nın tarafsızlık ve adaletle ilgili tutumunu iyice benimsemişsek, eğitilmiş olan vicdanımız yetiştiğimiz toplumdaki bütün önyargılara karşı çıkacaktır. Vicdanımıza göre davranacağız. (Res. İşl. 10:34, 35; Yak. 2:1-4) Böylece Mukaddes Kitabın prensipleri bize de yardım etmiş olacaktır.
8. Vicdani bir kararla karşılaştığımızda ne yapmalıyız?
8 Bir mesele hakkında karar vermemiz gerektiğinde iyi bir vicdanı muhafaza etmek için, Yehova’nın bu konuda neler söylediğini araştırmalıyız, zira bu bilgi vicdanımızı ve kararımızı etkilemeli. (I. Pet. 3:16) Kesin kanunlar olup olmadığını araştırmakla beraber, Mukaddes Kitabın o konuda herhangi bir prensip verip vermediğine de dikkat etmeliyiz. Acaba İsa vereceğimiz kararı etkileyebilecek herhangi bir şey yapmış mı veya bu hususta fikrini belirten bir şey söylemiş midir? Bu meseleyi ele alan Mukaddes Kitabı anlamaya yardım eden yayından bunu araştırabiliriz. Ayrıca Mukaddes Kitabın o konuyla ilgili prensiplerini bulmamıza yardım edebilen Hıristiyan kardeşlerimize de danışabiliriz. Fakat bu adımı, kendi sorumluluğumuzu onlara yüklemek veya ‘benim yerimde sen olsaydın ne yapardın?’ diye sormak amacıyla atmamalıyız. —Gal. 6:5.
9. Vicdani meselelerde karar verirken hedefimiz ne olmalı?
9 Kişisel bir kararın verilmesi gereken durumlarda, samimi bir Hıristiyan, vicdanını Tanrı’nın önünde temiz ve rahat tutan kararlar vermelidir. Kişi “dünyada ve özellikle size karşı kutsallık ve Tanrısal kutsallıkla ve . . . .samimiyetle davrandığımıza dair vicdanımız şahadet ediyor” diyebilmelidir. (II. Kor. 1:12, YD) Bir Hıristiyan, vicdani meselelerdeki kararlarıyla Yehova’yı ve prensiplerini ne derece sevdiğini gösterebilir.
Başkaları Nasıl Etkilenecek?
10, 11. Eski Korintos’ta yiyecek konusunda ortaya çıkan sorun, vicdanla ilgili hangi ikinci noktayı gösteriyor?
10 Hıristiyanlar, vicdanlarının kendilerini Tanrı’ya uymaya sevk etmesini istediklerinden, başkalarına karşı duydukları sevgi dolu ilgi, vicdanla ilgili kararlarını etkileyen en önemli etken olmalıdır. Pavlus yiyecekle ilgili meseleleri içeren yazılarını yazarken bu noktayı belirtmişti.
11 Korintos cemaatinde putlara kurban edilen etlerle ilgili bir sorun ortaya çıkmıştı. Hıristiyanların, putlara yapılan bir tören sırasında kurban eti yemeleri putperest bir davranış olacaktı. Fakat Pavlus, o etin geri kalan kısmı mabetle ilişkili lokantaya benzer bir yerde veya kasapta satıldığı takdirde onu satın alıp yemenin günah olmadığını söylemişti. (I. Kor. 8:10; 10:25; Res. İşl. 15:29) Ne var ki, daha önce putlara tapınmış olan bazı Hıristiyanlar, hiçbir dinsel ayinle bağlantısı olmaksızın satılan bu etleri yemek konusunda hassas davranıyorlardı. Onların vicdanları zayıftı. Pavlus, zayıf bir vicdanı mazur görmemekle beraber olgun olanların bu gibi kardeşleri düşünmeleri gerektiğini ısrarla belirtti. Onları sürçtüren veya tekrar putperestlik yapmak üzere vicdanen serbest olduklarını düşündüren bir harekete sevk etmek sevgisizlik olacaktı.
12, 13. Başkalarının fikir ve vicdanları neden göz önünde tutulmalı? Açıkla.
12 Pavlus’un gösterdiği şu tutumu hepimiz göstermeliyiz: “Eğer yiyecek [veya başka bir şey] kardeşimin sürçmesine sebep oluyorsa, . . . . ebediyen hiç et yemem.” Eğer vicdanımıza kalmış ve istediğimiz gibi davranmakta serbest olduğumuz bir meselede, başkalarının vicdanlarını önemsemeyip “kendisi için Mesihin öldüğü kardeşi helâk” edersek Tanrı ile iyi ilişkimizi bozarız. Pavlus ‘niçin benim hürriyetime başka vicdanla hükmolunuyor?’ diye sormuştu. (I. Kor. 8:3, 11-13; 10:29) Bir kimse, onu ‘kendi vicdanına kalmış bir mesele’ olarak düşünse bile başkalarına ‘zarar verdiği takdirde o davranışı yüzünden Yehova’dan hüküm alacaktır.’ ‘Vicdanıma kalmış bir mesele ise, yaptığım mutlaka doğrudur’ diye düşünmenin ne kadar yanlış olduğunu buradan görebiliriz.
13 Mukaddes Kitabı tetkik eden, toplantılara katılan ve vaftize yaklaşan bir çiftin örneğini ele alalım. Cemaatte bir ihtiyar, onlara sinemada gördüğü bazı filmlerden söz etti: Koca: ‘Ne! Siz R filmlerine mi gidiyorsunuz?’ cevabını verdi.a İhtiyar (dünyeviler tarafından bile sakıncalı görülen bu filmlerin) sakıncalı yönlerini bir yana bırakacak olursa, bazılarının bir değeri olduğunu söyleyip kendi davranışını mazur göstermeğe çalıştı. Fakat koca, onun bu davranışından etkilendi. Bu olaydan sonra karısına oranla onun hakikatteki ilerleyişi çok daha yavaşladı. Eğer bu ihtiyar, Koloseliler 3:2-8, Efesoslular 5:3-5 ve Matta 7:12’de yazılı ayetler üzerinde durup düşünmüş olsaydı bunlar onun vicdanını ve davranışını etkilerdi.—I. Kor. 9:22, 25-27.
14, 15. Bazı kişisel meselelerde ihtiyarlar kurulunun vicdanı nasıl bir rol oynar?
14 Başkalarına karşı düşünceli olmak, onlardan vicdanlarına ters düşen bir şeyi tasvip etmelerini istememeyi de gerektirir. Örneğin cemaatteki ihtiyarlar, İbadet Salonlarında yapılacak düğün konuşmalarına izin vermek ve salonun düzenlenmesi, süslenmesi v.b. ilgilenmek sorumluluğu altındadır. Bir cemaatteki ihtiyarlar şunları yazdı: “Bir düğün konuşmasında geline refakat eden bütün kızlar İbadet Salonunun ortasında kendilerini yelpazeleyerek yürümüşlerdi. Daha sonra yapılan düğün, öncekini gölgede bırakmalıydı. Nitekim bu sefer geline refakat eden kızlar, salonun ortasında bu kez ellerindeki şemsiyeleri fırıldak gibi çevirerek yürüdüler. Ondan sonraki düğün ise daha da büyük ve görkemli oldu. Bu düğünde, gelinin yanında 20 kız ve 20 erkek teşrifatçının bulunmasını istediler. İbadet Salonu bir sirke benzemeğe başladı.”
15 Acaba bu, kişisel karar verilmesi gereken ‘vicdani bir mesele miydi?’ Hayır. Evlenecek çiftin vicdanı aşırı veya çirkin bir davranışa müsaade etse bile, ihtiyarlar kurulunun vicdanı bunu görmezlikten gelemez. İhtiyarlar kendi zevklerini kimseye kabul ettirmek istemiyorlarsa da tüm cemaatin barışını, birliğini ve ruhi düşünüşünü korumaya yürekten çalışıyorlar. Ayrıca başkalarına ‘hakikatin direği ve esası olan Allahın evinde nasıl hareket etmek lâzım olduğunu bilmelerine de vicdanen yardım etmeğe gayret ediyorlar.—I. Tim. 3:15; I. Kor. 10:31.
16. Vicdana kalmış bir meselede karar verirken neyi düşünmelisin?
16 Şu halde ‘vicdani bir meselede’ karar verirken, (1) Tanrı’nın Sözünün o konuda ne dediğini, (2) kararımızın başkalarını nasıl etkilediğini düşünmeliyiz. Bununla beraber önemli üçüncü bir nokta daha vardır.
BİZZAT BİZ NASIL ETKİLENECEĞİZ?
17. New York’taki bir birader vicdanı tarafından nasıl etkilendi?
17 Ağustos 1981 tarihli Natural History mecmuasında, New York yöresinde bisikletle ekspres paketleri ve mektupları dağıtan kişiler hakkında bir makale çıkmıştı. Orada, bu işe başlayan bir adamla ilgili şunlar yazılıydı: “41 yaşındaki Donald kazancıyla karısını ve 15 yaşındaki oğlunu geçindiriyor. Donald, eskiden filmcilik işinde çalışıyordu; fakat Yehova’nın Şahidi olduktan sonra pornografik malzemelerin üretiminde oynadığı rolü görmezlikten gelmeyerek mesleğini terk etmiştir. Şimdi postacılık işinde çalıştığından dolayı sadece vicdanen rahat etmekle kalmıyor, fakat iyi haberi va’zetme işinde daha fazla vakit verebilmek için postacılık işini istediği gibi ayarlayabiliyor.”
18. (a) Bu birader kararını nasıl vermiş olabilir? (b) Bundan ne öğrenebilirsin?
18 Tabii, işlerle ilgili kararlar vermek için değişik etkenler rol oynayabilir. (Sayfa 23’de bulunan çerçevedeki malumata bak) Donald’ın durumunda olduğu gibi, bir Hıristiyan, vesikalık fotograflar çeken, evde oynatılan filmleri hazırlayan, reklam ve sinema filmleri yapan bir firmada çalışıyor olabilir. O firma, zamanla bazı pornografik filmler yapmağa da başlayabilir. Bu durumda Hıristiyan’ın vicdanı onu bir noktada rahatsız etmeye başlayacaktır. Kendisinin istemeyerek pornografiye veya Mukaddes Yazılara aykırı olan başka işlere karışmağa başladığını fark edecektir. Pornografi ile ilgili bir firmada çalışmaktan ve onunla tanınmaktan veya kendisinden vicdanını rahatsız eden işleri yapması istenildiğinden dolayı, “kusursuz” kalabilmek için o işi terk etmesi gerektiği sonucuna varabilir. Bu durum özellikle cemaatte imtiyazları olan veya olmasını isteyenler için önemlidir. Başka bir iş ararken, Yehova’dan kendisini bereketlemesini güvenle dileyebilir. (I. Tim. 3:2, 8-10; Rom. 13:5) Şüphesiz kendilerini lekesiz tutabilmek için böyle işleri terk eden birçok Hıristiyan vardır. (Matta 5:28 ile karşılaştır.) Bu nedenle vicdani bir kararla karşılaştığımızda kendimize: ‘Bunu yaparsam veya reddedersem, bu beni nasıl etkileyecek?’ sorusunu sormalıyız. Şüphesiz vicdanımızı dağlayıp, böylece gelecekte kötü bir şeyin yapılmasını kolaylaştırıp vicdanımızın sesini görmezlikten gelmemeliyiz.—I. Tim. 4:2; Yah. 10; Efes. 4:18, 19.
19, 20. (a) Vicdanımız ve imanımız hizmetimizi nasıl etkileyebilir? (b) Zengin olalım veya olmayalım, asıl arzumuz ne olmalı?
19 Donald’ın vicdanen verdiği kararı düşünürken, onun sadece Yehova ile tasvip edilmiş bir ilişkiyi muhafaza etmeğe çalışmakla kalmadığına, aynı zamanda imanını ilan etmek üzere daha çok vakit ayırmak istediğine de dikkat etmeliyiz. Onun verdiği karar Pavlus’un vicdan ile iman arasında bağlantı kuran şu sözlerine uygundur: “Tenbihin gayesi temiz yürekten ve iyi vicdandan riyasız imandan olan sevgidir.”—I. Tim. 1:5.
20 Bir kimsenin iyi bir imana ve iyi bir vicdana sahip olma dileği, ‘adımlarının sendelememesi’ ve “Tanrı’nın verdiği öğüdünün tümünü” (YD) ilan etmekte daha çok vakit harcaması ve dikkat etmesi için onu bazı ayarlamalar yapmağa sevk ettiğinden bu övülmeye layık bir durumdur. (Res. İşl. 20:26, 27) Bununla beraber, imkânları, va’zetme işine daha çok vakit vermelerine izin verdiği halde bunu yapmayanlara ne gözle bakmalıyız? Bu sistemde refah içinde yaşayabilecekleri bir maaşları yahut kendilerine ait işleri olmasına rağmen, onlar öncü olup, şakirt etme işine dolgun vakitle katılacakları yerde, işlerini, evlerini büyüterek daha da fazla refah içinde yaşamağa çalışırlar.b (Markos 10:17-22; Luka 12:16-21 ile karşılaştır) Fakat “Hepimiz Allahın hüküm kürsüsü önünde duracağı”mızdan, böyle durumlarda başkalarına hükmetmek bize düşmez. Bunun yerine, iyi bir vicdana sahip olabilmek için, imanımız bizi iki yüzlülük yapmadan Tanrı’ya dolgun şekilde hizmet etmeye sevk etsin.—Rom. 14:1-4, 10-12.
İYİ ÇALIŞAN BİR VİCDANIN REHBERLİĞİ
21. Vicdanımızın üzerimizde hangi olumlu etkisi olabilir?
21 İyi eğitilmiş hassas bir Hıristiyan vicdanı, iyi olanı yapmak yönünde bize rehberlik edecektir. Pavlus’un vicdanı ona bu yönden rehberlik etmişti. Onun ‘vicdanım mukaddes ruhta (YD) benimle beraber şehadet eder ki, büyük kederim ve yüreğimde devamlı derdim var’ diyen sözleri, ‘kardeşleri’ olan Yahudi yurttaşlarıyla ne derece ilgilendini gösterir. (Rom. 9:1-3) Evet, Pavlus, onlara Krallığın iyi haberini ilân etmek üzere elinden gelen her şeyi yapmıştı.
22. Bizi sevk etmekte, neden vicdan kurallardan daha güçlüdür?
22 Biz de aynı şeyi yapmalıyız. Tanrı’nın bize verdiği vicdanın değerini takdir edersek, kurallara göre düşünme eğiliminde olmayacağız. Kurallarla küçük talepler veya hedefler konulabilir. Oysa sevgi ve imanla harekete geçirilen bir vicdanın bizim üzerimizde daha büyük talepleri vardır. Bizi daha büyük fedakârlıklarda bulunmağa ve bencillik yapmamağa sevk eder. Böylece şüphesiz vicdanımızdan yararlanacağız. O, bizi, Tanrı’nın tasvibini kaybetmemize yol açacak davranışlardan koruyacak ve Tanrı’nın kesinlikle tasvip ettiği şeyleri yapmamıza yardımcı olacaktır. Özellikle bunu, iyi haberi daha geniş çapta ilân etme yönünde bize rehberlik ederek yapacaktır. Pavlus’un, Timoteos’a söylediği yarardan daha büyük bir yararı ne sağlayabilir? Pavlus şunları söyledi: “Kendine ve öğretişine dikkat et. Onlarda devam et; çünkü bunu yapmakla hem kendini, hem seni dinleyenleri kurtaracaksın.”—I. Tim. 4:16.
[Dipnotlar]
a Birleşik Devletlerde R. filmleri, seks, şiddet veya müstehcen konular yüzünden (ana-babaları veya velileri ile birlikte gelmedikleri takdirde) on yedi yaşının altındakiler için uygunsuz olarak kabul edilmektedir.
b Yöresel cemaatler öncü sayısının artışından yararlanıyorlar. Bununla beraber, ruhi bakımdan aç olan ve ilgi gösteren birçok insan iş olanakları olmaması yüzünden, kimsenin taşınmak istemediği yerlerde oturuyor. Ekonomik yönden güven içinde olan Hıristiyanların bu sahalarda oturanlara ruhen yardım etmek için yapılan çağrıya karşılık vermeleri ne büyük nimettir.—Res. İşl. 16:9, 10.
Bunları Hatırlıyor Musun?
• Kanunlar ve kurallar konusunda Mukaddes Kitaba uygun hangi görüşe sahip olmalıyız?
• ‘Vicdanımı rahatsız etmeyen bir şey mutlaka doğrudur’ fikri neden tehlikelidir?
• Doğru eğitilmiş bir vicdanın bir kimseyi, kanun olmadığı halde, doğru şekilde hareket etmesine sevk edeceğine dair hangi örnek var?
Bunları Hatırlıyor Musun?
• Başkalarının vicdanlarını göz önünde bulundurmak neden önemlidir
• Vicdanına kalmış bir sorunla karşılaştığında, hangi üç etken üzerinde vicdanlı şekilde düşünmelisin?
• Vicdan, Tanrı’ya alenen hamt edilmesinde nasıl bir rol oynar?
[Sayfa 23’teki çerçeve]
İş Konusunda Düşünülmesi Gereken Etkenler
Bir Hıristiyan belirli bir iş konusunda karar vermesi gerektiğinde, aslında ne yapacağını inceden inceye düşünmelidir. Şu iki noktayı düşünebilir:
Mukaddes Kitap o işi mahkûm ediyor mu?
Mukaddes Kitap, hırsızlığı, putperestliği ve kan almayı mahkûm ettiğinden, bir Hıristiyan bunlarla direkt ilişkisi olan bir işte herhalde çalışamaz.
Bir iş kişiyi mahkûm edilen bir faaliyetle yakın bir ilişkiden dolayı açıkça suç ortağı haline getirecek mi?
Kan bankasında çalışmanın veya sadece savaş silahları yapan bir fabrikada kapıcılık ya da resepsiyon memurluğu yapmanın Tanrı’nın Sözüne aykırı olan bir işle direkt olarak ilgisi olduğu düşünülemez mi?–Levililer 17:13, 14; İşaya 2:2-4.
Bir kimsenin aslında ne yaptığından başka, bazı etkenler de o meselenin tümünde rol oynayabilir:
O iş, insanlara yapılan bir hizmet ve Mukaddes Kitaba aykırı olmayan bir iş midir?
Postacının işi, evlere ve ticarethanelere mektup dağıtmaktır. Acaba bir Hıristiyan olan postacı, mektup dağıttığı yerlerde bir kaç hırsızın evi veya put satan bir firma var diye mahkûm edilebilir mi?–Mat. 5:45.
Bir kimsenin, yaptığı iş üzerinde ne derece yetkisi var?
Dükkân sahibi bir Hıristiyan, dükkânında putlar veya kan sosisleri stok edip bunları satamaz. O, bir süpermarkette binlerce başka malzemenin yanısıra sigara veya kanla yapılmış yiyecekler satan bir işçi ile aynı durumda değildir.
Önemli olan bir kimsenin o işte ne kadar payı olduğudur?
Kasada çalışan ve sadece arasıra sigarayla işi olan bir işçinin, hemen hemen her gün raflara sigara yerleştiren bir işçi ile aynı durumda olmadığı sonucuna varılır.
İş yeri kime aittir ve aldığı ücret hangi kaynaktan geliyor?
Hükümetin, kiliseye tüm toplumsal programlara nezaret etme yetkisi verdiği bir ülkede, bir kimse ücretini, dinsel bir kuruluştan alabilir. Bununla beraber, yaptığı kamu parklarını koruma işi aslında kiliseye ait bir iş değildir. O, ne dinsel bir iştir ne de sahte tapınmayı ilerleten bir iştir.
Bir kimsenin belir bir işi yapmasının genel etkisi nedir?
O iş “kusur”lu olmasına yol açıp, birçoklarını sürçtüren bir iş midir? (I. Timoteos 3:2, 10) O iş, yapanın vicdanını nasıl etkileyecektir?
[Sayfa 21’deki resim]
Senin karar ve hareketlerinin diğerlerini nasıl etkileyebileceğini düşün