Yehova’nın İsmini Akrabalarımızın Önünde Takdis Etmek
1 Çoğumuz için, Yehova’nın ismini takdis etmek üzere Yehova’nın Şahidi olmayan akrabalarımızla ilgili geniş bir kapı açıktır. Hakikati takdim etmekte samimi olabiliriz, fakat Mukaddes Kitapla ilgili meselelerde farklı görüşe sahip akrabalarımıza karşı gerektiği kadar düşünceli olmayabiliriz. Meselâ, bir kadın hakikati öğrenebilir ve kocası ile akrabalarının bazı âdet ve alışkanlıklarının yanlış olduğunun farkına varır. Üzerlerine varıp görüşünü onlara illâ kabul ettirmeğe çalışırsa, kendisini fanatik olarak telakki edecekler. Hatta Noel ve Paskalya gibi bazı bayramların yanlış, putperest kaynaklı olduğunu açıkça söyleyebilir ve sonuç olarak onlar kulaklarını kapatabilirler. O halde daha iyi bir tarz ne olabilir?—Rom. 10:1.
2 Sabırlı, düşünceli ol, empati göster! Ziyaret ettiğin, onlarla tetkik ettiğin kimseleri düşün, davranışlarını, arkadaşlıklarını ve sair şeyleri değiştirmeğe onları sevk etmeden önce, tetkik sayesinde iyi bir temel kazanmalarına yardım ediyorsun. O halde neden akrabalarımıza konuşurken fazla acele edip görüşlerimizi onlara bir bakıma zorlayarak kabul ettirmeğe çalışalım? Onlarla arkadaşlığını kesmeden ve onları senden uzaklaşmağa sevk etmeden önce, daima olduğu gibi dostane, nezaketli, yardımcı ve nazik olmağa devam edip bunu Tanrı’ya hizmet etmenin bir yolu olarak neden telâkki etmeyesin? Bunu yapmakla Tanrı’nın niteliklerini izhar etmiş ve ismini takdis etmiş olacaksın. Sonuç olarak, fırsat düştüğünde onlara Tanrı’nın getireceği iyi şeylerden anlatabilirsin ve onlar da Tanrı’nın niteliklerini sende gördükleri için sözlerine kulak verebilirler.—Yuh. 1:43-46.
3 Daima önce şunu düşünmeliyiz: Yaptığım veya yapmayı düşündüğüm şeylerle Tanrı’yı takdis etmeği ön plana koyuyor muyum? Sabırsızlanmağa, sinirlenmeğe veya kendimizi adil görmeğe başlayıp tam manasıyle Yehova’ya güvenmeyi unutmak kolaydır. Bu hikmetsizliktir. Musa bir defasında bu acı hataya düştü. İsrailliler isyankâr olup Musa’yı sıkıntıya soktular. Tsin çölünde su bulunmadığından Musa ile münakaşa etmeğe başladılar. Yehova Musa’ya, kayaya su çıkarmasını söylemesini emretti. Fakat Musa kayaya değil kavma bir şeyler söyledi. Ne söyledi? “Ey âsiler, şimdi dinleyin; bu kayadan size su çıkaralım mı?” Musa, kayaya konuşmaktansa dikkati kendine çekip kavme “âsiler” diye hitap ettikten sonra, kayaya iki defa vurdu ve su çıktı.—Say. 20:1, 2, 7-11.
4 Musa, kavim için su sağlamayı başardı. Fakat kendisi temsil ettiği Tanrı’yla ilgili yanlış bir intiba uyandırdı. Buna karşılık Yehova ona ne söyledi? Şunu: “İsrail oğullarının gözü önünde beni takdis etmek için bana iman etmediğinizden (Musa ve Harun) bu cümhuru kendilerine verdiğim diyara götürmiyeceksiniz.” (Say. 20:12) Bu olaydan çok önemli bir ders alabiliriz, değil mi? O İsrailliler Musa ve Harun’la çekişip söylendiler, fakat bu, onları “âsiler” diye çağırmanın mazur görülmesine neden değildi. Yaşamaları için su lâzımdı, fakat bunu sağlamağa çalışırken davranış yanlıştı ve dikkat Tanrı’ya değil insana çekildi. O halde eğer akrabalarımız hakikat yüzünden bize sövseler, bizimle çekişmeğe kalkışsalar dahi, biz onların seviyesine inmeyelim. (I. Pet. 2:23) Bunu Tanrı’nın ismi yüzünden yaptıklarını hatırlayarak kızmayalım ve sanki hüküm vermek bize düşermiş gibi: “Armagedon’da başına neler geleceğini göreceksin!” demektense, sabredelim, nezaketle davranalım, yalan yere bize karşı her türlü kötü şeyleri söyleseler dahi sevinelim. (Mat. 5:11, 12) Çünkü münakaşa etmek ancak duyguları incitir ve hakikate karşı kulaklarını tamamıyle kapatabilir. Ayrıca, sinirlendiğimizi görünce sırf bizi kızdırmak için başka zaman yine kasten hakikate karşı konuşabilirler. Bu durumda mesele kişisel bir dava havasına sokulmuş olabilir. Oysa biz dikkati kendimize değil, Tanrı’ya çekmek istiyoruz ve eğer fırsat düşerse onun şimdi verdiği ve gelecekte getireceği iyi şeyler hakkında konuşmak istiyoruz. Bunu başarırsak Yehova’nın ismini akrabaların önünde takdis etmiş olacağız.
5 Bu nedenle “Ey göklerde olan Babamız, ismin takdis edilsin” diye dua ettiğimiz zaman, Tanrı’dan, yaptıklarımız daima ismine şeref getirsin ve onun kutsal sayılmasına yol açsın diye bütün diğer şeyleri bir kenara koymamıza yardım etmesini rica etmiş oluruz. Duamıza uygun şekilde davranalım, şöyle ki hakikati arayan hiç bir insanın ve özellikle akrabalarımızdan kimsenin önüne tökez koymayalım. Bunun için daha az tenkitçi, fakat daha çok sevgi dolu olmağa dikkat etmeliyiz. Amacımızın hükmetmek değil, fakat iyi haberi ve nimetlerini başkalarıyle paylaşmak olduğunu daima hatırlayalım.—I. Kor. 9:19-27.