Yehova Ruhî Şeyleri Ön Plana Koyanları Mübarekler
1 İsa Mesih’in ruhî şeyleri ön plana koymak konusunda da bize mükemmel bir örnek bırakmıştır. Kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra muhakkak ki iyice acıkmıştı. Tam o sırada İblis onu deneyip “söyle, bu taşlar ekmek olsun” dedi. Fakat İsa: “İnsan yanlız ekmekle yaşamaz, fakat Allahın ağzından çıkan her bir sözle yaşar” (Mat. 4:3, 4) diye cevap vererek ruhî şeyleri hayatında yalnız kolay durumlarda değil, en güç şartlar altında dahi ön plana koyduğunu açıkça göstermişti. Özellikle nakâmil insanın bedeni çok şeyler arzu edebilir, fakat eğer bu arzular kontrol altında bulundurulmazsa, bir kimseyi yavaş yavaş hayat yolundan uzaklaştırabilir. Bu, bilhassa yaz aylarında insanlar dinlenme ve gezmeğe daha çok eğilimli olduklarından ortaya çıkabilir. Resul Pavlus da Romalılar 8:6’da bu hususta şöyle uyarıyor: “Çünkü bedenin düşüncesi ölüm, fakat Ruhun düşüncesi hayat ve selâmettir.”
2 O halde kendi kendimize soralım: “Beni sevk eden nedir? Hayatımda ön planda gelen bedenî ve maddî şeyler mi, yoksa ruhî şeyler mi? Bir kimse gayet tabiî ailesinin geçimini sağlamak üzere vaktinin büyük kısmını maddî şeylerle uğraşmak için sarf etmek zorunda olabilir ve makul ölçüde dinlenmek için vakit ayırabilir. Fakat bu maddî şeyleri ön plana koyduğu anlamına gelmez, eğer ruhî şeyleri ihmal etmemek için elinden geleni yapmağa gayret ediyorsa. Fakat eğer bir kimse, bedenen arzu ettiği şeyler yüzünden şahsî tetkiki, aile tetkikini, toplantılar için hazırlık yapmayı ve vazifeye çıkmayı ihmal edecek ve bunlardan gitgide daha az gayret gösterecek derecede keyfine düşkün oluyorsa, İsa’nın söylediği gibi “insan yalnız ekmekle yaşamaz, fakat Allahın ağzından çıkan her bir sözle yaşar” demiş oluyor mu? Herhalde hayır. Böylece, ruhî şeyleri ihmal eden kimse kimin tuzağına düşebileceğine dikkat etmelidir. Çünkü İblis Şeytan kardeşlerimizi zulmettirebildiği yerlerde onları hangi şeyden mahrum etmeğe çalışıyor? Ruhî gıdadan! O halde eğer zulme baş vurmaksızın sinsice başka yol ve tarzda bizi ruhî gıdadan mahrum edebilirse çok memnun olur. Fakat biz Yakub 4:7’e göre “İblise karşı dur”malıyız. Bunu, sadece ahlâksızlıktan ve her tür kötülükten uzak durmak ve bunlardan kaçınmakla değil, Yehova’nın emrettiği iyi şeyleri yapmayı ihmal etmemekle de başarabiliriz. Resul Pavlus bu nedenle İbraniler 6:11’de bizi şöyle teşvik ediyor: “Arzu ediyoruz ki, ümidin tamamlığı için, her biriniz sonuna kadar aynî gayreti göstersin.”
3 Toplantılarda hazır bulunmak ve iştirak etmekle de ruhî şeyleri ön plana koyduğumuzu gösterebiliriz. İlk Hıristiyanlardan da bazıları güç şartlar ve zulüm altındayken her fedakârlığı yaptılar, fakat rahat ettikten sonra bazıları gevşediler. Bunu İbranîler mektubunun 10. babını dikkatli şekilde okuduğumuz zaman görebiliriz. (İbr. 10:32-34, 24, 25) Onlar o vakit Yahudi şeyler sisteminin sonuna yakın bir zamanda yaşadılar, biz bugün dünya çapındaki kötü şeyler sisteminin sonuna yakın bir zamanda yaşıyoruz. O halde toplantılarda muntazaman hazır bulunmağa çalışmakla da ruhî şeyleri ön plana koyduğumuzu ve “canın kurtuluşu için iman edenlerden” olduğumuzu gösterelim.—İbr. 10:39.
4 Toplantı Salonunun bakımı ve yenisinin ise tadilâtı gereklidir. Bunları bazen çok küçük şeyler olarak telâkki edebiliriz. Fakat aslında ruhî şeyleri ön plana koyup koymadığımızı veya Tanrı’nın krallığına ne kadar değer verdiğimizi bunlardan da görmek mümkün olabilir. Haggay 1. bapta bizzat Yehova’nın bununla ilgili tutumunun ne olduğunu açıkça belirtiyor. Tapınması için gayret varsa—bereket de var. Tapınması için gayret yoksa—bereket de yok. Hem 5. hem 7. ayetinde “yollarınızı iyi düşünün” diyor. 9. ayette: “Çok şey beklediniz, ve işte az oldu; ve siz onu eve getirince” Şeytan üzerine üfledi demiyor, hayır bizzat Yehova kendisi “ben üzerine üfledim” diyor. Yehova tarafından mübareklenmek istiyorsak bu bapta belirtildiği prensibi derin derin düşünelim!
5 Bunun yanısıra, ruhî şeylerle ilgili olan küçük sayılan şeylerin Yehova’nın gözünde önemsiz olduğu zannına kapılmayalım. İsa Mesih Luka 16:10’da: “En azda sadık olan çokta dahi sadıktır; en azda sadakatsiz olan çokta dahi sadakatsizdir” demedi mi? Bir taş köprünün kilit taşından bu hususta bir şey öğrenebiliriz. O kilit taşı bütün köprüye oranla çok küçüktür, önemsiz gibi görünebilir, fakat o tam yerine oturtulmalı. Bütün köprünün ayakta durması veya çökmesi o küçük taşa bağlıdır. O halde daima ruhî şeyleri ön plana koyalım ve küçük şeylerde de daima sadık olalım.—İbr. 6:10.