Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 1/89 s. 6-8
  • İnsanlar Çözüm Arıyor

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İnsanlar Çözüm Arıyor
  • Uyanış!—1989 (Bilimsel Seri 29-32)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • SİLAHSIZLANMA ÜMİDİ
  • TAHRİK SORUNU
  • Nükleer Tehdit
    Uyanış!—1989 (Bilimsel Seri 29-32)
  • Nükleer Çıkmaz
    Uyanış!—1989 (Bilimsel Seri 29-32)
  • Kalıcı Barışı Kim Getirebilir?
    Uyanış!—1996
  • Kutsal Kitap Nükleer Savaş Hakkında Ne Der?
    Ek Konular
Daha Fazla
Uyanış!—1989 (Bilimsel Seri 29-32)
g 1/89 s. 6-8

İnsanlar Çözüm Arıyor

“KARŞILIKLI KESİN HARABİYET (M.A.D.—Mutual Assured Destruction) doktrini ahlaka aykırıdır. Güvenliğimizi, Rus kadınlarını ve çocuklarını öldürebilme yeteneğimiz üzerine kurmanın dehşetli olmasından daha kötü bir yanı vardır. Sırf soyut, tarihsel, kanıtlanmamış ve mantıksız bir teorinin isteklerini yerine getirebilmek amacıyla, kendi halkımızı bilinçli şekilde nükleer harabiyetin risklerinin artan etkisinde bırakmak ise,—eğer mümkünse—daha da fazla suçlama ve aşağılama düşüncesidir.” A.B.D. senatörlerinden William Armstrong’un bu sözleri, misilleme yapabilme yeteneği üzerine kurulan bir savunma sistemi için birçok Amerikalının duyduğu huzursuzluğu dile getirmektedir.

Bir alternatif olarak Mart 1983’te A.B.D. Başkanı Reagan, Stratejik Savunma Sistemi (SDI—Strategic Defense Initiative) ya da diğer adıyla Yıldız Savaşlarını teklif etti. Reagan şöyle dedi: “Bize nükleer silahları sağlayan bilimsel çevrelere sesleniyorum: bütün yeteneklerini, şimdi de, insanlık ve dünya barışı uğrunda harcamaları ve bu nükleer silahları, kudretsiz ve modası geçmiş kılabilecek yöntemleri sağlamak üzere kullansınlar.”

Reagan, X-ışını laserleri, elektromanyetik silahları, kinetik ölüm araçları, nötron partikül ışınlı silahları gibi düşman füzelerini hedeflerine erişmeden yakalayıp yok ederek Amerika ve müttefiklerini savunacak egzotik yüksek teknoloji silahlarının geliştirilmesini tasavvur etti.

Ancak, Stratejik Savunma Sistemi projesi, başından beri şiddetli ve yaygın şekilde eleştirildi. Muhalifler, planlanmış bir saldırıya karşı sızdırmaz bir “şemsiye” oluşturmanın, teknolojik olarak mümkün olmadığını, sızdıran bir “şemsiye”nin de nükleer silahlara karşı faydasız olduğunu söylediler. Diğer itirazları da derleyen bir A.B.D. kongre üyesi alaycı bir şekilde şunları söyledi: “Stratejik Savunma Sistemleri projesi, aldatılabilmesi, karşı konulabilmesi, yanıltabilmesi, insanlarca kullanılamayıp sadece bilgisayarlarca kullanılabilmesi, birçok silahın kontrol edilmesi anlaşmasını ihlal etmesi ve sıcak bir nükleer savaşı başlatabilir olması gibi gerçekler dışında . . . kötü bir sistem değildir.”

Sovyetler Birliği de Stratejik Savunma Sistemi projesine şiddetle karşı çıktı. Amerika’nın sadece kılıcını kullanabilmek için bir kalkan yapmak istediğini söylemektedirler. A.B.D. yetkilileri de, Sovyetleri kendi stratejik savunma sistemlerini gizlice geliştirmekle suçlamaktadır.

Bütün bunların dışında, Stratejik Savunma Sistemleri projesinin geliştirilmesi ve faaliyete hazır duruma getirilmesi çok pahalıya mal olacaktır. Tahminler, 126 milyar dolar ile 1,3 trilyon dolar arasında değişmektedir. Karşılaştıracak olursak, Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm eyaletlerarası Karayolu Sistemi 123 milyar dolara mal olmuştur! Buna rağmen, A.B.D. Kongresi tarafından şimdiden Stratejik Savunma Sistemleri projesi için milyarlarca dolar tahsis edilmiş bulunmaktadır.

SİLAHSIZLANMA ÜMİDİ

Sovyet Savunma Bakanı şöyle demektedir: “Sovyet halkı, nükleer silahsızlanmanın, nükleer bir felaketi önlemenin en güvenilir teminatı olduğuna inanmaktadır.” Bu yüce ideallerin yanı sıra, silahlanma yarışı tüm hızıyla devam etmektedir.

Silahsızlanmaya karşı temel engel acaba nedir? Güvensizlik. Bir A.B.D. Savunma Bakanlığı yayını olan Soviet Military Power 1987 (Sovyeto Askeri Gücü 1987) dergisi, Sovyetleri ‘dünya hâkimiyetini ele geçirmeye çalışmakla’ suçlamaktadır. S.S.C.B. Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan Whence the Threat to Peace (Barışa Karşı Tehdit Nereden?) dergisi ise, Amerika Birleşik Devletleri’nin “‘dünyayı yönetme’ amaçlı emperyalist ihtiras”ından söz etmektedir.

Silahların denetimiyle ilgili görüşmeler sürdürülürken bile, her iki taraf da, karşı tarafı bencil saiklere sahip olmakla suçlamaktadır. Yukarıda sözü geçen Sovyet yayını, Amerika Birleşik Devletlerini “uluslararası meseleleri güçlük noktasından yönetmek” amacıyla, “her konuda silahsızlanma yönünde ilerlemeyi engellemek”le suçlamaktadır.

Buna karşılık A.B.D., silahların denetiminin “mevcut askeri üstünlüklerini” sabit kılmayı amaçlayan bir Sovyet tertibi olduğunu öne sürmekte ve şöyle devam etmektedir: “Ayrıca [Moskova], silahların denetimi görüşlerini, Sovyet askeri amaçlarını ilerleten ve Batı savunma politikaları ve programlarıyla ilgili kamuoyu desteğini zayıflatan bir unsur olarak görmektedir.”—Soviet Military Power 1987.

Yakın geçmişte varılan, orta menzilli füzelerin tamamen kaldırılması anlaşması, olumlu yönde atılmış dev bir adım gibidir. Gerçekte bu, nükleer silahları sadece kısıtlamakla kalmayıp, gerçekten azaltan ilk anlaşmadır. Buna rağmen, tarihi bir anlaşma olmakla birlikte, bu, bütün nükleer silahların yok edilmesini sağlamaktan çok uzaktır.

TAHRİK SORUNU

Buna rağmen, bütün nükleer güçlerin tam bir silahsızlanma için anlaşmış olduklarını farz edelim. Ülkelerden herhangi biri veya tamamının hile yaparak, yasaklanan silahları yok etmemesi veyahut onları gizlice imal etmesine hangi etken engel olacaktır?

A.B.D. Silah Denetim ve Silahsızlanma Dairesinin eski yöneticisi Kenneth Adelman şöyle demektedir: “Nükleer silahların yok edilmesi, hiç kimsenin hayal edemeyeceği kadar kapsamlı ve müdahaleci bir denetim sistemini gerektirecektir. . . . Bu da bütün milletlerin şimdiye kadar görülmemiş oranda yabancı müdahaleye açık olmaları anlamına gelecektir.” Herhangi bir ülkenin bu kadar açık bir politikayı benimseyebileceğini düşünmek güçtür.

Bütün bunlara rağmen, bir an ülkelerin bu korkunç engelleri aşıp silahsızlandığını düşünelim. Nükleer bomba yapımıyla ilgili teknoloji ve bilgi birikimi hâlâ mevcut olacaktır. Konvansiyonel silahların kullanıldığı bir savaş çıktığında durumun, nükleer silahların yeniden imal edilip kullanıldığı bir noktaya tırmanması ihtimali her zaman mümkün olacaktır.

İlk atom bombasının geliştirilmesinde çalışan fizikçi Hans Bethe, geçenlerde şöyle dedi: “Cini denetim altında tutabileceğimizi sanıyorduk. Cin tekrar lambanın içine girmeyecekti, ancak onu kontrol altında tutabileceğimize inanmak için yeterli nedenler olduğunu düşünüyorduk. Şimdi bunun bir hayal olduğunu biliyorum.”

[Sayfa 7’deki resim]

Bazıları, nükleer bir saldırıya karşı savunmanın, saldırıya misillemede bulunmaktan daha üstün olduğunu iddia etmektedir

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş